10 Ekim 2012

İCARE KİTABI...YEDİNCİ BÖLÜM


KERVANCININ YOLDA HIRSIZLARIN OLDUĞU HABERİNE RAĞMEN DÖNMEMESİ
Kervancıyı, yolda hırsızların bulunduğundan haberdar ettikleri halde yoldan dönmemesi halinde
zamin olup olmayacağı meselesi söz konusu edilmedi.
Bezzaziye'de şöyle denilir; «Birisi bir kimseyi bir malı bir yere götürmek için kiralasa, kervancıya
gideceği yolda hırsızların bulunduğu haber verilse ve kervancı bu söze aldırış etmeyerek o yoldan
gitse de hırsızlar, taşıdığı emtiayı elinden alsalar, bakılır: Eğer bu habere rağmen halk yine o yoldan
gidiyorsa, zamin değildir. Yoksa zâmindir.»
«Uygun olan, deveciyi malı götürmek için zorlamaktır ilh...» Çünkü akit devam etmektedir. Bu
zorlamaya da yukarıda geçen, «Terzi kumaşı kestiği halde dikmezse dikmeye zorlanır. Çünkü akit
bakidir.» sözü delâlet eder. Ama eğer terziden başkası keserse, o zaman terzi zorlanamaz. Tûrî'de
de Muhit'ten naklen buna benzer şu ifadeler vardır:
«Gemiyi birisi yoldan geri cevirse, gemici ücret olamaz. Gemicinin tekrar yola çıkması mecburiyeti
yoktur. Ama eğer gemici kendisi geri dönerse, tekrar gitmesi lâzımdır.»
«Boyacıya boyaması için ipek verip, sonra boyama bana geri ver dese de boyacı vermese zamin
değildir ilh...» Zira kumaşın sahibi karşı tarafın rızası olmadan kendi başına icareyi feshedemez.
Ancak bir mazerete binaen feshedebilir. O halde nehyettikten sonra aktin hükmü devam etmektedir.
Bu durumda malın emanet olarak ecirin elinde kalması akdin hükmündendir. O halde mal kusuru
olmadan telef olduğu takdirde zamin olmaz. Bu bahsin tamamı Camiü'l-FusuIeyn'dedir.
«Tarlada çalışmak için tutulan kişi tarlaya çıksa fakat yağmur yağsa da çalışmasa ücret olamasa
ilh...» Aşağıda geleceği üzere tek bir adama çalışmak için tutulan adam (Ecir-i has) akitten sonra
çalışmasa dahi ücreti hak eder. Bezzûziye'de ise «İşçi işi yapmadan ücreti hak eder.»
denilmektedir. Şu kadar var kı, yağmur veya benzeri bir özürden dolayı çalışmazsa, ücret lazım
değildir. Sayıhanî.
«Hayvan hastalanır da şart koşulmadan daha az bir yük vursa ilh...»
Az yük yüklediği halde hayvan yine gidemese de hayvanı olduğu gibi bıraksa ve hayvan telef olsa,
Kâdînın dediğine göre zamin olmaz. Bezzaziye


«Fiilen değirmenin çalışmacını durdurmadıkları müddetçe ilh...» Allah daha iyisini bilir ama bu
sözden maksat, kiracı ile değirmenin orasına değirmeni çalıştırmasına mani olacak bir engel
koymalarıydı.
«Hamam su bastığı için bir müddet çalışmasa ilh...» Yani hamam kendisinden faydalanılamayacak
bir hal alsa. Bezzaziye.
«Ücret düşer ilh...» Yanı eğer binanın hepsi yıkılmışsa, tamir müddetince müstecirden ücretin
tamamı alınmaz. H.
«Yıkılan kısım tahminen tesbit edilir ilh...» Yani yıkılan kısmın miktarı tahmin edilir ve tahminen
tesbit edilen bu ücret düşer. Bunun aynısı Bezzaziye'de de vardır.
Şu kadar var ki İbni Şıhne, «Zahirür Rivayeye göre; kiralanan bir binanın bir odası veya duvarı
yıkılsa, ücretten hiçbir şey düşmez. Ama eğer mal sahibi kiraya verdiği binanın bir odasını işgal
ederse, bu mal sahibinin kendi fiili olduğundan işgal ettiği odanın icar kıymeti binanın tümünün
icarından düşer.» demiştir.
Bunun benzerini Sâyıhânî de Makdisî'den nakletmiştir.
Bezzâziye'de de şöyle denilmektedir: «Kiraladığı binanın bir duvarı yıkılsa, eğer yıkılan kısım
binada oturmaya zarar vermiyorsa, kiracı kira sözleşmesini feshedemez, zarar veriyorsa,
feshedebilir. Zarar verdiği halde akdi feshetmezse, akitte konuşulan ücreti vermesi lazımdır.»
«Mal sahibi ile kiracı tamir edilen miktarda ihtilaf etseler ilh...» Bu meselenin sûreti şöyledir: Ev
sahibi sarfettiğini kiraya saymak şartıyla kiracıdan evi onarmasını istese ikisi de evin onarıldığı
konusunda ittifak ettikleri halde sarfedilen miktarda ihtilaf etseler. yemini ile birlikte ev sahibinin
sözü kabul edilir. Çünkü o ziyadeyi inkâr etmektedir. Fukaha; «Bu hüküm ustalar sarfedilen parayı
tayin edemedikleri takdirdedir» demişlerdir. Ama eğer ustalar, ev sahibi veya kiracıdan birisinin
sözü üzerinde icma ederler ve «Bu binaya şu kadar sarfedilir.» derlerse, o zaman söz onların
sözüdür. İkisinin de sözüne iltifat edilmez. Zahîre. özetle. Bunun aynısı Bezzaziye ve Tatarhaniye'de
de mevcuttur. Remli de aynı şekilde fetva vermiştir.
Müsteciri tasdik etmenin hîlesi şudur: Ücretten bir miktarını âcilen mülk sahibine verir. Mal sahibi
parayı aldıktan sonra kendisine verilen ücreti binanın yapılmasında sarfetmek üzere geri vermesini
ister. O zaman makbul olan söz, kiracının sözüdür. Çünkü emindir. Nitekim Muhibbiye'nin sahibi
bunu nazmen söylemiştir.
«Vehbaniye'nin nazmının mutlak oluşundan anlaşılan ilh...» Burada mutlak ifadeden maksat, tamiri
emreden kiralayana rücu ile takyit edilmemesidir. Sen anla.
«Sadece emretmek suretiyle ilh...» Yani, «Sarfettiğini benden alırsın.» demese bile. Sahih olan da
budur. Haniye. Bunu İbni Şıhne de Kınye'den nakletmiştir.
«Ancak kiracı tandır, tuvâlet ve su oluğu yaparsa ilh...» Çünkü bunlardan maksat müstecirin şahsî
menfaatidir.
«Mucirin huzurunda ilh...» Musannıf bu sözünde Şurunbulâliye'ye tabi olmuştur. Şurünbulâli
Mülteka'ya yazmış olduğu şerhte izahıyla birlikte Sugra'nın ibaresini naklederek şöyle der; «Bir
duvar veya bir oda yıkılması halinde kiracı ulemanın icmaı ile o kira aktini ev sahibinin huzurunda
feshedebilir. Ama bmanın hepsi yıkılırsa kiralayan hazır olmasa da yine feshedebilir. Kiracı kira
aktini feshetmedikçe, akit kendiliğinden münfesih olmaz. Sahih olan budur. Çünkü binanın
arsasına çadır kurulabilir. Şu kadar var ki, bina yıkıldıktan sonra kiracı, binayı kiralamakta
kasdettiği şeyi alamamıştır.»
Ben derim ki: Bu ibâre binanın tamamen yıkılması ile bir kısmının yıkılması arasındaki farkı
sarahatle göstermektedir. O zaman bu yıkılma maksada manimi değil mi? meselesine rücu eder.
Oturmaya zararlı olmadığı takdirde müstecirin akdi feshetme muhayyerliği yoktur.
Şarih bu ifade ile Kuhistanî'yi reddetmiştir. Zira Kuhistanî akdi fesh için mucirin hazır olmasının
şart olmadığını söylemiştir. Burada ise mucirin hazır olmasının şart olduğu ifade edilmektedir. O
halde şarihin, naklettiği, Kuhistanî'nin ifadesini reddetmektedir. Bu tafsilat Haniye ve başka
kitaplarda da sarahaten ifade edilmiştir.
Kınye'de şöyle denilmiştir: «Kiralanan binanın bir kısmı yıkılsa, kiralayan da gaib olsa veya hastalık
bahane edip Kadî'nin meclisine gelmese, Kadî ona bir vekil tayin ederek kira aktini fesheder. Fesih
Bölümünde bu meselede Kâdı'nın hükmünün veya kiralayanın rızasının şart olduğu söylenecektir.
«Bina yapılırsa müstecire muhayyerlik hakkı yoktur ilh...» Çünkü fesihten evvel muhayyerlik


hakkına sebeb olan şey ortadan kalkmıştır. Zahir olan, bu hüküm, eğer evi aynen eski Şekilde
yaparsa böyledir. Eğer evi eski şeklinde yapmazsa kiracı akti feshedebilir. Araştırılsın.
«Fesh babında bunu ifade eden söz gelecektir ilh...» Gelecek söz şudur: «Tebyin isimli kitapta,
«Eğer değirmenin suyu kesilmiş olsa ve bina ile un öğütmekden başka bir yolla faydalanmak
mümkünse, o zaman kiracının faydalandığı miktarca ücret vermesi gerekir. Zira üzerine akit
yaptıkları şey mevcuttur. Eğer o binanın menfaatini tam olarak alırsa, o zaman ona tekabül eden
ücreti de vermesi lazımdır.» denilmiştir.» H.
Ben derim ki: Fesih babında biz yukarıdaki sözü «Eğer oturma ile un öğütme beraber zikredilirse.»
kavliyle kayıtlayan bir ifade zikredeceğiz. İşte bununla Tebyîn'in «Üzerine akit yapılan şey
mevcuttur.» sözü anlaşılmaktadır. Demek ki sadece tebyindeki ibare ile hükmetmek doğru olmaz.
Bizim yukarıda Mülteka şerhinden naklettiğimiz: «Kiracı binânın kirasından kasdettiğini
alamamıştır,» sözü yine ücretin verilmeyeceğini ifade eder. Her halde meselede ihtilâf var. Allah
daha iyisini bilir.
«Tatil dolayısıyla ilh...» Yani böyle bir şart koşarsa, icare akti fasit olur. Evlâ olan Bezzâziye'de
olduğu gibi musannıfın, aktin fasid olacağını açıkça belirtmesiydi. Şu kadar var ki, fesad ibarenin
bunun mukabili olan sıhhatten bilinmektedir.
Fesadın sebebi şudur: Aktin gereği tatil müddeti ister az olsun. İster çok olsun, ücretin
verilmemesini gerektirir. Nitekim Zahîre'de de böyledir. O zaman «iki ay» ile kaydetmek aktin
gerektirmediği bir şarttır. Ama tatil müddeti kadar ücreti düşürmek şeklindeki bir şart sahihtir. Bu
şuna benzer: Adam bir küp içinde zeytin yağı alsa, küpün ağırlığından ötürü birkaç batman tutarının
fiyattan düşülmesini şart koşsa, bey'e fâsit olur. Ama küpün ağırlığı kadarının fiyattan düşmesini
şart koşsa sahih olur.
«Hapishane ücreti ilh...» Bu mesele, hapishanenin herhangi bir adamın mülkü olması halinde söz
konusudur. Ama eğer, hapishane hazine tarafından veya vakıf olarak yapılmış ise ücret yoktur.
«Zemanımızda ilh...» Herhalde bunun sebebi, zamanımızda hazinenin muntazam olmayışıdır. Eğer
hazine muntazam olsa, hapishane ve görevlilerinin ücreti hazineden verilir.
«Alacaklıya ilh...» Çünkü borçlu onun içinde hapse girmiştir. Fukaha burada borcunu savsaklayan
ve savsaklamayan borçlular arasına fark koymamıştır. T.
Ben diyorum ki: Şarih Kitabu's-Sirka (hırsızlık kitabın) da hasımları mahkeme huzuruna getirenin
ücretinin hazineden verileceğini söylemiştir. Bazı alimler de bu masrafın zorbalık edenden
alınacağını ylerler. Haniye'nin kitabu'l-Kadâ bahsinde «Sahih olan bu kavildir.» denilmiştir.
Şu kadarı var ki, Bezzazlye'nin Kitâbu'l-Kadâ bahsinde «Bazı alimlere göre, mahkemeye gelme
masrafı davacıya aittir. Esah olan görüş de budur.» denilmiştir.
«Bu sene için ücret vermez ilh...» Fesih babının sonlarında Haniye'den naklen şu ibare gelecektir:
«Bir ev veya hamamı bir aylığına kiralasa ve orada iki ay otursa eğer o ev veya hamam kirâ
getirmesi için yapılmışsa, ikinci ayın ücretini de vermesi gerekir. Değilse gerekmez. Fetva da
bununla verilir. Tamamı ileride gelecektir.
«Her ikisinin de feshetme hakkı vardır. ilh...» Çünkü birinci ay için olan akit sahih, ondan sonrası
için olanı fasittir, Veya birinci ay için olan hemen geçerli sonrası ise geleceğe izafe edilmiştir.
Yukarıda geçtiği üzere, ileriye izafe edilen kira akdinin bağlayıcı olup olmadığı alimler arasında
ihtilâflıdır. Şüphesiz taraflar akdi ancak birbirlerinin huzurunda feshedebilirler. Diğeri hazır
olmadan yapılan fesih sahih değildir. İmam Ebû Yûsuf buna muhalefet etmiştir. Bazı alimlere göre
ise fukahanın ittifakıyla tek taraflı fesih sahih değildir. Nitekim Hindiye'den naklen Tahtavî'de de
yle denilir.
«Çünkü kadın hasım değildir ilh...» Zira yukarıda da geçtiği gibi, kira aktinin feshinde hasmın hazır
olması şarttır.
«İkinci akit geçerli olur ilh...» Yani aktin eseri görülür. Yoksa, birinci akit zaten sahihtir. T. Allah
daha iyisini bilir.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...