KERVANCININ YOLDA HIRSIZLARIN OLDUĞU HABERİNE RAĞMEN DÖNMEMESİ
Kervancıyı, yolda hırsızların bulunduğundan
haberdar ettikleri halde yoldan
dönmemesi halinde
zamin
olup olmayacağı meselesi söz konusu
edilmedi.
Bezzaziye'de
şöyle denilir; «Birisi bir kimseyi bir malı bir yere götürmek için
kiralasa, kervancıya
gideceği
yolda hırsızların bulunduğu haber verilse ve kervancı bu söze aldırış etmeyerek o yoldan
gitse
de hırsızlar, taşıdığı emtiayı elinden alsalar, bakılır: Eğer bu habere rağmen halk yine o yoldan
gidiyorsa, zamin değildir. Yoksa zâmindir.»
«Uygun olan, deveciyi malı götürmek için zorlamaktır ilh...» Çünkü akit devam etmektedir. Bu
zorlamaya
da yukarıda geçen, «Terzi kumaşı kestiği halde dikmezse dikmeye zorlanır. Çünkü akit
bakidir.»
sözü delâlet eder. Ama eğer terziden başkası keserse, o zaman terzi zorlanamaz. Tûrî'de
de
Muhit'ten naklen buna benzer şu
ifadeler
vardır:
«Gemiyi
birisi yoldan geri cevirse, gemici ücret olamaz. Gemicinin tekrar yola çıkması mecburiyeti
yoktur.
Ama eğer gemici kendisi geri dönerse, tekrar gitmesi lâzımdır.»
«Boyacıya boyaması için ipek verip, sonra boyama bana geri ver
dese de boyacı vermese zamin
değildir
ilh...» Zira kumaşın sahibi karşı tarafın rızası olmadan kendi başına icareyi feshedemez.
Ancak
bir mazerete binaen feshedebilir. O halde nehyettikten sonra aktin hükmü
devam etmektedir.
Bu
durumda malın emanet olarak ecirin elinde kalması akdin hükmündendir. O halde mal kusuru
olmadan
telef olduğu takdirde zamin
olmaz. Bu bahsin tamamı Camiü'l-FusuIeyn'dedir.
«Tarlada
çalışmak için tutulan kişi tarlaya çıksa fakat yağmur yağsa da çalışmasa ücret olamasa
ilh...»
Aşağıda geleceği üzere tek bir
adama çalışmak için tutulan adam (Ecir-i has) akitten sonra
çalışmasa dahi ücreti hak eder. Bezzûziye'de ise «İşçi işi yapmadan ücreti hak eder.»
denilmektedir. Şu kadar var kı, yağmur veya benzeri bir özürden dolayı çalışmazsa, ücret lazım
değildir.
Sayıhanî.
«Hayvan hastalanır da şart koşulmadan daha az bir yük vursa ilh...»
Az
yük yüklediği halde hayvan yine gidemese de hayvanı olduğu gibi bıraksa ve hayvan telef olsa,
Kâdînın
dediğine göre zamin olmaz.
Bezzaziye
«Fiilen
değirmenin çalışmacını durdurmadıkları müddetçe ilh...» Allah daha iyisini bilir ama bu
sözden
maksat, kiracı ile değirmenin orasına değirmeni çalıştırmasına mani olacak bir engel
koymalarıydı.
«Hamam
su bastığı için bir müddet çalışmasa ilh...» Yani hamam kendisinden faydalanılamayacak
bir
hal alsa.
Bezzaziye.
«Ücret
düşer ilh...» Yanı eğer binanın hepsi yıkılmışsa, tamir müddetince müstecirden ücretin
tamamı
alınmaz. H.
«Yıkılan
kısım tahminen tesbit edilir ilh...» Yani yıkılan kısmın miktarı tahmin edilir ve tahminen
tesbit
edilen bu ücret düşer. Bunun aynısı
Bezzaziye'de de
vardır.
Şu
kadar var ki İbni Şıhne, «Zahirür
Rivayeye göre; kiralanan bir binanın bir odası veya duvarı
yıkılsa, ücretten hiçbir şey düşmez. Ama eğer mal sahibi kiraya verdiği binanın bir odasını işgal
ederse,
bu mal sahibinin kendi fiili olduğundan işgal ettiği odanın icar kıymeti binanın tümünün
icarından
düşer.»
demiştir.
Bunun
benzerini Sâyıhânî de Makdisî'den nakletmiştir.
Bezzâziye'de
de şöyle denilmektedir: «Kiraladığı binanın bir duvarı yıkılsa, eğer
yıkılan kısım
binada
oturmaya zarar vermiyorsa, kiracı kira sözleşmesini feshedemez, zarar veriyorsa,
feshedebilir.
Zarar verdiği halde akdi feshetmezse, akitte konuşulan ücreti vermesi
lazımdır.»
«Mal
sahibi ile kiracı tamir edilen miktarda ihtilaf etseler ilh...» Bu meselenin sûreti şöyledir: Ev
sahibi
sarfettiğini kiraya saymak şartıyla kiracıdan evi onarmasını istese ikisi de evin onarıldığı
konusunda
ittifak ettikleri halde sarfedilen miktarda ihtilaf etseler. yemini ile birlikte ev sahibinin
sözü
kabul edilir. Çünkü o ziyadeyi inkâr etmektedir. Fukaha; «Bu hüküm ustalar sarfedilen parayı
tayin edemedikleri takdirdedir» demişlerdir. Ama eğer ustalar, ev sahibi veya kiracıdan birisinin
sözü
üzerinde icma ederler ve «Bu binaya
şu kadar sarfedilir.» derlerse, o zaman söz onların
sözüdür.
İkisinin de sözüne iltifat edilmez. Zahîre. özetle. Bunun aynısı Bezzaziye ve Tatarhaniye'de
de
mevcuttur. Remli de aynı şekilde fetva vermiştir.
Müsteciri
tasdik etmenin hîlesi şudur: Ücretten bir miktarını âcilen mülk sahibine verir. Mal sahibi
parayı
aldıktan sonra kendisine verilen
ücreti binanın yapılmasında sarfetmek üzere geri vermesini
ister.
O zaman makbul olan söz, kiracının sözüdür. Çünkü emindir. Nitekim Muhibbiye'nin sahibi
bunu
nazmen söylemiştir.
«Vehbaniye'nin
nazmının mutlak oluşundan anlaşılan
ilh...» Burada mutlak ifadeden maksat, tamiri
emreden
kiralayana rücu ile takyit
edilmemesidir. Sen anla.
«Sadece emretmek suretiyle ilh...» Yani, «Sarfettiğini benden alırsın.» demese bile. Sahih olan da
budur.
Haniye. Bunu İbni Şıhne de Kınye'den nakletmiştir.
«Ancak kiracı tandır, tuvâlet ve su oluğu yaparsa ilh...» Çünkü bunlardan maksat müstecirin şahsî
menfaatidir.
«Mucirin
huzurunda ilh...» Musannıf bu sözünde
Şurunbulâliye'ye tabi olmuştur.
Şurünbulâli
Mülteka'ya
yazmış olduğu şerhte izahıyla birlikte Sugra'nın ibaresini naklederek şöyle der; «Bir
duvar
veya bir oda yıkılması halinde kiracı ulemanın icmaı ile o kira aktini ev sahibinin huzurunda
feshedebilir.
Ama bmanın hepsi yıkılırsa kiralayan hazır olmasa da yine feshedebilir. Kiracı kira
aktini
feshetmedikçe, akit kendiliğinden münfesih olmaz. Sahih olan budur. Çünkü binanın
arsasına çadır kurulabilir. Şu kadar var ki, bina yıkıldıktan sonra
kiracı, binayı kiralamakta
kasdettiği
şeyi alamamıştır.»
Ben
derim ki: Bu ibâre binanın tamamen yıkılması ile bir kısmının yıkılması arasındaki farkı
sarahatle
göstermektedir. O zaman bu yıkılma maksada manimi değil mi? meselesine rücu eder.
Oturmaya zararlı olmadığı takdirde müstecirin akdi feshetme muhayyerliği yoktur.
Şarih
bu ifade ile Kuhistanî'yi
reddetmiştir. Zira Kuhistanî akdi
fesh için mucirin hazır olmasının
şart
olmadığını söylemiştir. Burada ise mucirin hazır olmasının şart olduğu ifade edilmektedir. O
halde
şarihin, naklettiği, Kuhistanî'nin ifadesini reddetmektedir. Bu tafsilat Haniye ve başka
kitaplarda
da sarahaten ifade edilmiştir.
Kınye'de şöyle denilmiştir: «Kiralanan binanın bir kısmı yıkılsa, kiralayan da gaib olsa veya hastalık
bahane
edip Kadî'nin meclisine gelmese, Kadî ona bir vekil tayin ederek
kira aktini fesheder. Fesih
Bölümünde
bu meselede Kâdı'nın hükmünün veya kiralayanın rızasının şart olduğu
söylenecektir.
«Bina
yapılırsa müstecire muhayyerlik hakkı yoktur ilh...» Çünkü fesihten evvel
muhayyerlik
hakkına
sebeb olan şey ortadan kalkmıştır. Zahir olan, bu hüküm, eğer evi aynen eski Şekilde
yaparsa
böyledir. Eğer evi eski şeklinde
yapmazsa kiracı akti feshedebilir. Araştırılsın.
«Fesh
babında bunu ifade eden söz gelecektir ilh...» Gelecek söz şudur: «Tebyin isimli kitapta,
«Eğer
değirmenin suyu kesilmiş olsa ve bina ile un öğütmekden başka bir yolla faydalanmak
mümkünse,
o zaman kiracının faydalandığı
miktarca ücret vermesi gerekir. Zira üzerine akit
yaptıkları
şey mevcuttur. Eğer o binanın menfaatini
tam olarak alırsa, o zaman ona tekabül eden
ücreti
de vermesi lazımdır.» denilmiştir.» H.
Ben
derim ki: Fesih babında biz yukarıdaki sözü «Eğer oturma ile un öğütme beraber zikredilirse.»
kavliyle kayıtlayan bir ifade zikredeceğiz. İşte bununla Tebyîn'in «Üzerine akit
yapılan şey
mevcuttur.»
sözü anlaşılmaktadır. Demek ki sadece tebyindeki ibare ile hükmetmek doğru olmaz.
Bizim
yukarıda Mülteka şerhinden naklettiğimiz: «Kiracı binânın kirasından kasdettiğini
alamamıştır,» sözü yine ücretin verilmeyeceğini ifade eder. Her halde meselede ihtilâf var. Allah
daha
iyisini bilir.
«Tatil
dolayısıyla ilh...» Yani böyle bir şart koşarsa, icare akti fasit olur. Evlâ olan Bezzâziye'de
olduğu
gibi musannıfın, aktin fasid
olacağını açıkça belirtmesiydi. Şu kadar var ki, fesad ibarenin
bunun
mukabili olan sıhhatten
bilinmektedir.
Fesadın
sebebi şudur: Aktin gereği tatil
müddeti ister az olsun. İster çok
olsun, ücretin
verilmemesini
gerektirir. Nitekim Zahîre'de de böyledir. O zaman «iki ay» ile kaydetmek aktin
gerektirmediği
bir şarttır. Ama tatil müddeti kadar
ücreti düşürmek şeklindeki bir şart sahihtir. Bu
şuna
benzer: Adam bir küp içinde zeytin yağı alsa, küpün ağırlığından ötürü birkaç batman tutarının
fiyattan düşülmesini şart koşsa, bey'e fâsit olur. Ama küpün ağırlığı
kadarının fiyattan düşmesini
şart
koşsa sahih
olur.
«Hapishane
ücreti ilh...» Bu mesele, hapishanenin herhangi bir adamın mülkü olması halinde söz
konusudur.
Ama eğer, hapishane hazine tarafından veya vakıf olarak yapılmış ise ücret yoktur.
«Zemanımızda
ilh...» Herhalde bunun sebebi, zamanımızda hazinenin muntazam olmayışıdır. Eğer
hazine
muntazam olsa, hapishane ve görevlilerinin ücreti hazineden
verilir.
«Alacaklıya ilh...» Çünkü borçlu onun içinde hapse girmiştir. Fukaha burada borcunu savsaklayan
ve
savsaklamayan borçlular arasına fark
koymamıştır. T.
Ben
diyorum ki: Şarih Kitabu's-Sirka (hırsızlık kitabın) da hasımları mahkeme huzuruna getirenin
ücretinin
hazineden verileceğini söylemiştir.
Bazı alimler de bu masrafın zorbalık edenden
alınacağını söylerler. Haniye'nin kitabu'l-Kadâ bahsinde «Sahih olan bu kavildir.» denilmiştir.
Şu
kadarı var ki, Bezzazlye'nin
Kitâbu'l-Kadâ bahsinde «Bazı alimlere
göre, mahkemeye gelme
masrafı
davacıya aittir. Esah olan görüş de
budur.» denilmiştir.
«Bu
sene için ücret vermez ilh...» Fesih babının sonlarında Haniye'den naklen şu ibare gelecektir:
«Bir
ev veya hamamı bir aylığına kiralasa ve orada iki ay otursa eğer o ev veya hamam kirâ
getirmesi
için yapılmışsa, ikinci ayın ücretini de vermesi gerekir. Değilse gerekmez. Fetva da
bununla
verilir. Tamamı ileride gelecektir.
«Her
ikisinin de feshetme hakkı vardır. ilh...» Çünkü birinci ay için olan akit sahih, ondan sonrası
için
olanı fasittir, Veya birinci ay için olan hemen geçerli sonrası ise geleceğe izafe edilmiştir.
Yukarıda
geçtiği üzere, ileriye izafe edilen
kira akdinin bağlayıcı olup olmadığı alimler arasında
ihtilâflıdır.
Şüphesiz taraflar akdi ancak birbirlerinin huzurunda feshedebilirler. Diğeri hazır
olmadan
yapılan fesih sahih değildir. İmam
Ebû Yûsuf buna muhalefet etmiştir.
Bazı alimlere göre
ise
fukahanın ittifakıyla tek taraflı fesih sahih değildir. Nitekim Hindiye'den naklen
Tahtavî'de de
böyle denilir.
«Çünkü
kadın hasım değildir ilh...» Zira yukarıda da geçtiği gibi, kira aktinin feshinde hasmın hazır
olması
şarttır.
«İkinci
akit geçerli olur ilh...» Yani aktin eseri görülür. Yoksa, birinci akit zaten sahihtir. T. Allah
daha
iyisini bilir.