10 Ekim 2012

İCARE KİTABI..DOKUZUNCU BÖLÜM


BİNALARIN KİRALANMASI BAHSİ
İZAH
«Bu binanın kiraya verilmesinin cevazına fetvaverilmiştir ilh...»
Dürrü'l-Münteka'da şöyle denilir: «Kuhistanî, fetvanın tek başına binanın kiraya verilmesinin cevazı
üzerine olduğunu söylemiştir. Alimlerden bazısı ise «caiz değildir. Çünkü bu müşa gibidir»
demişlerdir.
Ben derim ki: İmam Muhammed, açıkça şöyle demiştir: Birisi bir arazi kiralasa ve orada bir bina
yapsa, sonra da yaptığı binayı arazi sahibine kiraya verse, ücretten binanın hissesi kadarını almaya
hakkı vardır. Eğer yalnız binanın kiralanması caiz olmasaydı, binanın karşılığı olan ücreti hak
edemezdi. İmam Muhammed bunu çadıra kıyas ederek söylemiştir. Bizim üstadlarımız bunun
cevazı ile fetva vermişlerdir.
Eğer bina birisinin mülkü, arsa da vakıf olsa ve mütevelli bina sahibinin izni ile arsayı kiraya verse,
alınan kira ücreti vakıf ile bina sahibi arasında taksim edilir.
Bir diğerinin arsası üzerine, yapılmış olan binayı, sahibi, arsa sahibine kiraya vermesi ittifakla
caizdir. Müftabih olan kavle göre bir başkasına kiraya verilmesi de caizdir. Bu meselenin tamamı
İmadiye'dedir. Bâkânî de bunu kabul etmiştir. Bu meselenin tamamı icare konusunun sonunda
çeşitli meseleler bahsinde gelecektir.
«Ücret olarak kumaş veya bir hayvanın konuşulması ilh...» Bu, tamamı meçhul olanın örneğidir.
Bundan sonra olan da bazısı meçhul olana misaldir. Ücretin bir kısmının bilinmemesi tamamının
bilinmemesi gibidir. Buna göre, şarihin «Ücret meçhul olmaktadır.» sözü yerindedir.
«Ücretin hiç konuşulmaması ilh...» Mesela, adamın evini hiç bir ücret konuşmadan bir aylığına veya
bir seneliğine icare vermesi gibi. Minah.
«Ücret olarak domuz veya şarap gibi bir şey konuşulması ilh...» Musannıfın bu sözü bu icarenin
batıl değil, fasit olduğunu ifade ediyor. Yani yukarıda geçen ifadeye uymuyor.
«Orta halli birinin ecr-i misil ilh...» Yani halkın ecr-i misilde ihtilaf etmesi halinde ortak halde ola
gerekir.
«Kullanma imkânı vermesi ile değil fiilen faydalanmakla ilh...» Yani mal sahibinin kiracıya intifa
etme imkânını tanıması ile ecr-i misil gerekmez. Metnin bazı nüshalarında da «temekkül» kelimesi
kullanılmış-tır. Buna göre «Müstecirin kullanma imkânı bulması ile ecr-i misil gerekmez» demek
olur.
«İcare bahsinin başında geçmişti ilh...» Yani metin olarak bu babın başında ücret ancak
kullanmakla verilir» denilmişti. Bir de Kitabu'l-İcarenin başında da «Fasit icarede ücrete gelince,
onda ücret, ancak hakikatten intifa ile lâzım olur.» denildi. Biz Kitabu'l-İcarenin başında bunu.
«Eğer mal icare cihetiyle müstecire teslim edilmişse» sözü ile kayıtlamıştık. Yine orada vakıfa ait
malın bu hükümden müstesna olduğu ve şarihin bu husustaki sözleri de geçti. Oraya müracaat
ediniz.
«Ecr-i Misil ne kadar olursa olsun ilh...» Yani mal sahibi henüz ecr-i misli beyan etmemişse. Eğer
beyan ederse beyan ettiğinden fazlasını alamaz. Velvaliciye'de şöyle denilmiştir: Bağdat'a kadar bir
hayvan kiralasa ve «Bağdat'a varırsa kaç paraya razı olursa vereceğini» söylese ve Bağdat'a varsa;
kiralayan «Ben ancak yirmi dirheme razı olurum» dese, o zaman ecr-i misil alır. Ancak ecr-i misil
yirmi dirhemden fazla olursa, ondan fazlasını olamaz. Çünkü ücret meçhuldür. Ecr-î misil de yirmi
dirhemden fazla olamaz. Çünkü mal sahibi kiracıya daha fazlasından ibra etmiştir. Sayıhânî.
«Konuşulan ücretten aşağı olma ilh...» Bu ifade iki yerde mevcuttur. Birincisi, Musannıfın. «Yani
ecr-i misilden orta olanı» sözünden sonra, ikincisi de. «Çünkü konuşulan ücrete dönmeyi
gerektirecek bir şey yok» sözünden sonradır. Haşiyyeyi yazan zatı, «Bu ziyadeye her iki yerde de
ihtiyaç hatta mani bile yoktur. Çünkü farzedilen meselede akitte konuşulan ücretin meçhul
oluşudur» demiştir.
Bazı alimler ise «Akitte konuşulandan maksat, evini onarması şartıyla on dirheme icare vermesi
halinde olduğu gibi ecr-i müsemmânın bir kısmının meçhul olması ise, o zaman bu ifade sahihtir»
derler.
Ben derim ki: Müsemmadan maksat «onun bir kısmının meçhul olmasıdır» demek doğru değildir.
Zira Hâniye'de, «İster müsemmanın bazısı, ister hepsi meçhul olsun. ne kadar olursa olsun ecr-i
misil vermesi gerekir.» denilmiştir. Sonra. «Ama akit fasit bir şartın hükmü ile fasit olursa o zaman
ecr-i misil, ecr-i müsemmâ akitte konuşulandan fazla olmaz.» denilmiştir. öyleyse musannıfın,
«Çünkü ecr-i musemmaya dönecek bir şey yoktur» sözü ile birlikte bu nasıl sahih olur?!


«Ecr-i misil akitte konuşulandan fazla olmaz ilh...» Meselâ eğer ecr-i misil oniki dirhem akitte
konuşulan ücret de on dirhem olursa, o zaman akitte konuşulan verilir.
«Ecr-i misil akitte konuşulan ücretten noksan olur ilh...» Mesela akitte konuşulan ücret onbeş
dirhem ise o zaman on iki dirhem vermesi lazımdır.
«Akitte konuşulan ücret fasit olduğu için ilh...» Yani aktin fasid oluşu sebebiyle. Zira bir şey fasit
olursa, onun zımnındaki de fasit olur. Meselâ icare akti fasit olursa, onun zımnındaki konuşulan
icare ücreti de fasit olur.
«Zeylaî istisna etmiştir ilh...» Yani. Zeylaî. «İcare fasit bir şart sebebiyle fasit olursa -kiracı,
kiraladığı nesneyi kullandığı takdirde ecr-i misil fasit akitte konuşulan ücretten fazla olmaz.»
sözünden istisna etmiştir. Şarih de burada Bahır sahibine uymuştur. Aslında Zeylâî'nin ifadesinde
istisna yoktur. Belki onun sözünün zahirine göre bu mesele konuşulan ücretin meçhul oluşunun
fürüundandır. Zeylaî'ye müracaat ediniz.
«İçerisinde oturmamak şartıyla bir ev kiralasa bu icare fasittir ilh...»
Çünkü bu şartta bina sahibine aktin gerektirmediği bir menfaat vardır. Zira kiracı binada oturmadığı
takdirde su kuyusu doldurulamaz, abdest alınacak kaplara da su konulmaz. Ama eğer binada su
doldurulacak kuyu veya abdest kabı olmazsa, kira sözleşmesi şart sebebiyle fasit olmaz. Çünkü
bunda mal sahibi için bir menfaat yoktur. Bezzaziye ve başka kitaplar.
«Bahır'da ............... şeklinde yorumlanmıştır ilh...» Bahır'da şöyle denilir: «Bunda, yani Zeylaî'nin
istisna etmesinde bir yanlışlık var. Çünkü eğer ücret akitte hiç konuşulmamışsa, o zaman bu
mesele geçen meselenin ta kendisidir. Ama eğer konuşulmuşsa; icarenin fasit olmasından dolayı
-diğer şartlarda olduğu gibi- ecr-i mislin konuşulan ücreti geçmemesi gerekir. Hülasa sahibi de bu
meseleyi ele almış fakat ücretten hiç bahsetmemiştir.
Hülasa'da zikredilenin delaletiyle anlaşılıyor ki, Bahır'ın ifadesinin zahiri. Bahır sahibinin birinci
şıkkı ihtiyar ettiğini gösteriyor. Bunun akitte hiç konuşulmadığı halde ecr-i müsemmanın meçhul
oluşu sayılması onda zikredilen şartta bina sahibinin menfaati olmasındandır. Bina meçhul olduğu
halde bedel kabul etmiştir. O zaman, neye ulaşırsa ulaşsın ecr-i misil vermesi gerekir. Teemmül et.
«Şu kadarı var ki, Kadıhan bu meseleyi akit esnasında konuşulan ücretin meçhul oluşuna da icra
ettirmiştir. ilh...» Şarihın bu kavline Kadıhan'ın bu izahı da Bahır'dakinin aynıdır. O halde buradaki
istidrake gerek yoktur.» şeklinde itiraz edilmiştir.
Ben derim ki: Bu itiraza şöyle cevap verilir: Bahır sahibi burada bu sözü ikinci şıkka hamletmiştir,
ki o da ücretin akit esnasında konuşulmuş olması halidir. O zaman, Kadıhanın bunu müsemmanın
meçhul oluşuna ircânın yönü şudur: Evde oturmamayı ve akitte konuşulanı ücret kılmıştır. O zaman
Kadıhan'ın bu izahı yukarıda geçen. «Adam bir evi kiracının onarması şartıyla yüz dirheme icare
verse...» meselesinin benzeri olur. Şarih de bu meselenin fesadına onarmak ücretten sayıldığı için
ücret meçhul olmaktadır» sözü ile gerçeklendirmiştir.
Meselenin hülasası şudur: Ücretin bazısının meçhul oluşu ile tamamı meçhul sayılır. İşte bundan
ötürü de şarih, «Kadıhan bu meseleyi müsemmanın meçhuliyetine irca etmiştir.» demiştir. Ama
Bahır'daki ifade , böyle değildir. Çünkü ondaki başlangıçta tümünün meçhul oluşuna
hamledilmiştir. Bu benim anladığımdır. Allah daha iyisini bilir.
Ayrıca Allah'a çok şükür. Gayetü'l-Beyan'da benim dediğime delalet eden şu ifadeyi gördüm. «Kira
sözleşmesi kiralayan tarafından matlub olan bir şartın gerçekleştirilmesi sebebiyle fasit olsa,
mesela adam evini ve masraflarını ödemesi şartıyla aylığını on dirheme kiraya verse ki bu icare akti
fasit olur. Kiracı bunu, ne kadar olursa olsun ecr-i misil olarak vermesi gerekir. Ecr-i misilde, akitte
konuşulan ücretler noksan olamaz. Yine adam, «Şu binamı sana içinde oturman şartı ile aylığı on
dirhemden kiraya verdim.» dese, bu akit fasittir. Eğer anılan o evde oturursa, ne kadar olursa olsun
ecr-i misil vermesi gerekir. Bu da aslında müsemmanın cehaletine râcîdir. Fahreddin Kâdıhân da
yle demiştir.»
Gayetü'l-Beyan sahibi meseleyi «Akitte ücret konuşulmuşsa» şeklinde farzederek ücretle birlikte
onarılmasının şart koşulması meselesine benzetmiş ve şöyle demiştir: «Bu da birincisi gibi yine
müsemmanın cehaletine racidir. Bu ifadeler -Allah'a çok şükür- Gayetü'l-Beyan'ın sözlerini
görmezden önce şarihin sözlerine getirdiğim yorumun aynıdır.
«Sen anla ilh...» Her halde şarih bu sözüyle yukarıda anlattığımız; Kadıhan'ın ifadesi ile Bahır
sahibinin hamli arasındaki farka işaret etmektedir. Faziletli şarihin nükteleri Gayetü'l-Beyan'ın
nüktelerinden daha incedir. Nitekim bu şarihin sözlerini çok okuyan ve meramını anlayanlar da bilir.


Ben diyorum ki: Sayıhânî'nın Camiü'l-Fusuleyn'de menkuldür dediği ifade metin olarak yukarıda
geçmiştir. Zira metinde musannıf şöyle demiştir: «Mütevelli, vakıf arazisini ecr-i misilden daha
aşağıya verirse. ki-racının ecr-i misli tamamlaması lazımdır.» Şarih de orada Mecmaü'l-Feteva'dan
naklen, «Keza vasinin ve babanın, çocuğun arazisini kiraya vermesinin hükmü de vakıf gibidir.»
demiştir.
İstisna edilen meselelerden birisi de şudur: Bir kimse Muayyen bir köle karşılığında bir binayı
icarlasa ve köleyi vermediği halde bir ay otursa köleyi de azad etmiş olsa, icaresi sahihtir.
Oturduğu ay için ne kadar olursa olsun ecr-i misil vermesi gerekir. Geri kalan müddette de icare
akti biter. Çünkü icare kölenin azâdı ile fasit olmuştur. Bu meselenin tafsilatı için
Hizanütü'l-Ekmel'e bakılsın.
Bezzazîye'de şöyle denilmektedir: «Tayin edilen belirli bir mal karşılığında bir ev kiralasa evde
otursa, teslim edilmeden önce o mal telef olsa, veya kiracı onu telef etmiş olsa, oturduğu süre
karşılığında -ne kadar olursa olsun- ecr-i misil vermesi gerekir. Diğer kiralamalar bunun aksinedir.
Onlarda, konuşulan ücretten fazla ecr-i misil verilemez.»
«Köleyi vermediği halde ilh...» Ama eğer meçhul bir köle karşılığında evi kiralasa ve köleyi de peşin
olarak verse, kiralayan da onu alarak kabul etse. köleden fazla bir şey olamaz. Çünkü ona razı
olmuştur.
Kiracının köleyi vermesiyle bu fasit kiralama sahihe dönüşür mü? Bu araştırılmalıdır. Rahmetî.
Şurunbulaliye'de: Köleyi vermemesine bağlanmadan ecr-i mislin gerekli olduğu ifade edilmektedir.
Zira ecr-i misil icare ile faydalandığı için gerekir. O zaman bu ibarenin muhalif mefhumu söz
konusu değildir. Köleyi verirse ecr-i musemma gerekir denilmez. Aksine, vaki olan şeyi beyan
içindir. Ama eğer vereceği köleyi tayin ederse onu vermeden oturması, bu meselenin hilafınadır...»
«Dükkânını kiraya verse ilh...» Dükkân sadece misaldir. Zira eğer günlüğü bir dirhemden
değirmenin çarkını döndürerek un öğütmek üzere bir öküz kiralasa, bunun hükmü de aynıdır. Turî.
«Geri kalan aylarda ise fasittir ilh...» Bu söz peşindeki ifadeden anlaşılan şu üç şeyle kayıtlıdır. 1 -
Birinci aydan sonra oturmaması, 2 - Ücreti peşin vermemesi, 3 - Ayların hepsini tayin etmemesi.
Eğer bunlardan bir tanesi bulunursa kiralama sahih olur.
Bezzaziye'de şöyle denilir: «Eğer kiralayan, kiracıyı ebedî olarak ücretten ibra ederse, ancak bir
aydan ibra etmiş olur. diğerlerinde değil.
«Şunu bilinmeyen birşeye dahil olursa ilh...» «Aylar ve günler» gibi. Bu, ifade ediyor ki musannıfın
«her ay» sözü misaldir. Remli'nin belirttiğine göre «her gün» veya «her hafta» demesi de böyledir.
«Her kelimesi tayin edilmeyen şeylerin başına getirilirse en azı taayyün eder ilh...» Yani aktin
sıhhati için en azı taayyün eder. Zira birinci aydan sonrası akte dahildir. Onun için de fesih anında
tarafların hazır olması şarttır. Bu akit aslında fasittir. Ama adamın içinde oturması ile sahih hale
gelmiştir. Şarihin sözünden anlaşılan budur.
Ayrıca ben Turi'nin şöyle dediğini gördüm: «Musannıfın sözünün zahiri. akdin bir ayda sahih
diğerlerinde ise fasit olduğunu ifade eder.»
Muhit'de: «Turî'nin sözü alimlerin bazısının sözüdür. Sahih olan her ay için icarenin caiz olmasıdır.
İmam Muhammed'in mutlak ifadesi de buna delalet eder. O halde. akit birinci, ikinci ve üçüncü
oylarda caizdir. Ancak ikinci ayın fesh muhayyerliği vardır. Zira ikinci aydaki icare geleceğe izafe
edilmiş bir icaredir. Taraflardan herhangi birisi de ileriye izafe edilen akti feshetme hakkına
sahibtir.» denilmektedir.
Muhit'teki bu ifade Hidâye ve Tebyin'de de olduğu gibi musannıfın «diğer aylarda fasittir» sözüne
muhaliftir. Ancak, «musannıfın kelâmındaki fasittir sözünden maksat, diğer aylarda icare aktinin
bağlayıcı olmadığıdır. Bu manayı metindeki şekilde ifade etmiştir. Çünkü ifsadı mümkündür.»
denilebilir. Düşün.
«Diğer tarafın hazır olması şartıyla ilh...» Müstecir hazır olmadığı halde, mal sahibi icare aktini
feshetmeyi isterse, bunun şer'î hilesi şudur: O binayı başka birine kiraya verir. Ay bittikten sonra
diğer ayda ikinci kiracı için kiralama sahih, birinci akit ise münfesih olur. Camiü'l-Fusuleyn'de de
yle denilmektedir. Zira, sarih olanda hoş görülmeyen bir çok şey de hoş görülür. Sayıhani. Şarih
de bu meseleyi bu konudan az evvel beyan etmiştir.
«Bu kavil fetva verilir ilh...» Çünkü bu görüş Zârirü'r-Rivâyedir. Ulema'dan bazıları ise «her ayın
başının birinci saatinde oturursa o ayda da icare sahihtir.» demişlerdir. Kudurî ve Kenz sahibi de


bu görüşü benimsemişlerdir. Kıyasa uygun olan da budur. Fakat bunda zorluk vardır. Hidaye ve
Zeylâî'de de böyledir.
Remlî şöyle der: «Bezzaziye'de, «En sahih olan kavil, aktin fesih vaktinin birinci ikinci ve üçüncü
günler olmasıdır. Zira fesih muhayyerliği ayın başında olur. Ayın başı ise budur. Fetva da bu kavil
üzerinedir.» denilmiştir.
Bezzaziye'nin bu sözü yukarıda zikredilen iki görüşün de aksinedir. Halbuki Bezzaziye sahibi
«Fetva bunun üzerinedir.» diye sarahatle söylemiştir. O zaman bu ve şarihin «Bununla fetva
verilir.» sözü üzerinde düşünülmelidir. Şu herkesçe kabul edilmektedir, şerhlerdeki ifadelerle fetva
kitaplarındaki ifadeler çelişirse, muteber olan şerhlerdekidir. Nite-kim bildiğin gibi şerhlerdeki-
Zahirür Rivayedir.
«O ay bitene kadar müsteciri çıkartamaz ilh...» Yani üç kavile göre de oturmaya başladığı ay bitene
kadar kiracıyı çıkaramaz.
«Ancak bir özürle çıkartabilir ilh...» Yani aşağıda gelecek olan feshi gerektiren özürlerden biri
özürle.
İki veya daha fazla ayın ücretini vermesi halinde olduğu gibi ilh...» Bu metindeki sahih icarenin
misalidir.
Zeylaî şöyle demektedir: Taraflardan hiçbirisi ücreti peşin verilen zamandaki icareyi feshetme
yetkisine sahip değildir. Çünkü peşin vermekle ücretini verdiği müddetin miktarının meçhuliyeti zail
olmaktadır. O halde icare ücreti ve müddeti akitte konuşulmuş gibi olur.»
«Ancak ayların hepsini birden anarsa ilh...» Bu söz dükkânını aylığı şu kadara kiraya verse birinci
ayda sahih «diğer aylarda fasittir» cümlesinden istisnadır. Yani kiraya vermek istediği müddetin
tümünü zikrederse o zaman bu müddetin tamamında icare sahihtir. Meselâ: «Bu evi aylığı şu
kadardan altı aylığına kiraya verdim» demesi bu kabildendir.
«Çünkü mani ortadan kalkmıştır ilh...» Yani her ayın tek tek söylenmemesi durumundaki sıhhate
mani olan hal (zamanın meçhul oluşu) ortadan kalkmıştır.
«Kira ücreti eşit olarak oylara taksim edilir ilh...» Bundan faydası, icare müddeti esnasında akit
feshedildiğinde görülür.
Tatarhâniye'de şöyle denilmiştir: «Adam, «şu dükkânı sona bir seneliği bin dirheme kiraya verdim,
her ayı yüz dirhem karşılığı.» dese ve kiracı da bunu kabul etse, o zaman bu sözle yıllığı binikiyüz
dirheme, «her ayı da yüz dirheme» kiralamış olur. Bu son söz «seneliği bin dirhem» sözünü
feshetmiş olur. Fakih diyor ki: «Eğer kasden böyle söylerse son sözü birinciyi fesheder. Eğer
yanlışlıkla söylerse. ücret birincisi, yani seneliği bin dirhem olur.»
«Kiranın başlangıç vakti konuşulmuşsa akit o günden başlar ilh...» Meselâ «Kira bu senenin Receb
ayından başlar» demesi gibi. Dürer.
Tabi bu akitte muhayyerlik şartı olmadığı takdirdedir. Ama eğer muhayyerlik şartı varsa, o zaman
icare müddetinin başlangıcı, muhayyerlik şartının düşmesi anından itibaren boşlar. Şeriyüddin,
Kafî'den naklen.
«Maksat, ayın birinci günüdür. ilh...» Yani hilâlin görüldüğü vakit değildir.
«İcare müddeti kameri aya göre hesaplanır ilh...» Hattâ kamerî aya itibar edildiği zaman ay bir gün
eksik bile olsa, ayın ücretini tam vermesi lazımdır. Decaic.
«Akit zamanı hilâlin görüldüğü zaman değilse ilh...» Yani akit, kamerî ayın ortasında yapılırsa. o
zaman günlere itibar edilir. Zira birinci ay ikinci ayın günleriyle ikmal edilir. O zaman ikinci ayda da
günlere itibar edilir. İkinci ay da üçüncü ayın günleri ile ikmal edilir. Daha sonra böyle devam eder.
Bedaic.
«İmameyn birinci ay günlerle tamamlanır kalanında hilâle itibar edilir dediler, ilh...» Zahire'de şöyle
denilmiştir: «Aylığı bir dirheme bir icare akti yapılsa, akit eğer ayın ortasında yapılmışsa, ihtilafsız
olarak her ay günlerle hesaplanır. Zira İmameyn müddetin sonu bilindiği zaman hilâle itibar ederler.
Ebu Yusuf'tan da Ebu Hanife'nin kavli gibi bir görüş rivayet edilmiştir. İbn-i Kemal der ki: «İmam
Muhammed'e göre -ki bu Ebu Yusuf'tan gelen diğer bir rivayettir- birinci ayda günlere itibar edilir ve
bu sonuncu ayı ile ikmal edilir, diğer aylarda da hilale itibar edilir. O halde Zilhicce ayının onunda
bir seneliğine bir yeri kiralasa, ve Zilhicce ayı otuz çekse o zaman sene. İmam Muhammed'e göre
gelecekteki Zilhicce ayının onunda tamamlanır. Eğer Zilhicce ayı yirmi dokuz çekerse, o zaman
sene bir dahaki senenin Zilhicce ayının onbirinci gününde tamamlanır.»


«Eğer sen: «İmam Muhammed'in bu hesabına göre «bir sene içinde Kurban Bayramı tekrarlanmış
olmaz mı» dersen ben de derim ki, «evet tekrarlanmış olur. Ancak Kurban Bayramı bilinen sene
içinde değil, icare müddeti olarak takdir edilen sene içinde tekrar etmiş olur. Bunda da bir mahzur
yoktur. Tekrar da mahzurlu değildir.»
«Hamamı icarlamak caizdir ilh...» Yukarıda belirttiğimiz üzere icareden maksat ücrettir. Yani
hamamcının hamam ücreti alması caizdir.
Zikra isimli kitapta da «Hamamı ilk yapan Hz. Süleyman Aleyhisselamdır» denilmektedir.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...