15 Ekim 2012

GÂSIBIN GÂSIBI BAHİSLERİ


GÂSIBIN GÂSIBI BAHİSLERİ

İZAH
«Kıymetin kabzı biliniyorsa ilh...» Açık olan buradaki hüküm gasbedilen malı aynen geri vermek
hususundadır. Eğer birinci gâsıb ikinci gâsıbtan malın kıymetini aldığını ikrar etse, malik bunu
inkâr etse, onun ikrarı gâsıbtan malın kıymetini aldığını ikrar etse, mâlik bunu inkâr etse, onun
ikrarı mâlik hususunda tasdik edilmez. Zira mal onun ikrarıyla onun zımanına girmiş olur. Red
davası ile de ondan zıman def edilir. O halde onun ikrarı kendi nefsi hakkında da tasdik edilmez.
Fusûleyn üzerine Remlî'nin yazdıklarına başvurunuz. T. Hamevî'den, o da İmâdî'den nakletmiştir.
«Delil ile ilh...» Yani ikinci gâsıb gasbedilen malın kıymetini birinci gâsıba ödediğine dair delil
ikâme ederse, kendisi tazminattan kurtulur.
«Gâsıbın ikrarı ile değil ilh...» Yani birinci gâsıbın ikrarı ile. O halde mâlik hakkında onun ikrarı
tasdik olunmaz. Mâlik gâsıbların herhangi birisine tazmin ettirmede muhayyerdir. Birî.
«Gâsıbin ikrarı ancak kendisi ve gâsıbı hakkında tasdik edilir ilh...» Yani mâlik ikinci gâsıba tazmin
ettirmeyi tercih ettiğinde, ikinci gâsıb tazmin eder sonra da birincinin ikrarına binaen rücu ederek
ondan alır.
Mâlik birinci gâsıba tazmin ettirmeyi tercih ederse, birinci gâsıb tazmin ettikten sonra ikinci gâsıba
rücu etse, daha önceki ikrarına binaen ondan hiçbir şey alamaz. Eğer ikrar etmeseydi rücu edip
alabilirdi. Nitekim ileride gelecektir.
«Malın bir kısmını ilh...» Musannıfın bu «bir kısmını» mutlak zikretmesi malın yarısına, üçte birine
veya dörtte birini de kapsamına alır. Yani mâlik malın yansını veya üçte birini veya dörtte birini
birinci gâsıba, geri kalan kısmını da ikinci gâsıba tazmin ettirebilir. Hindiye'de olduğu gibi.
«İrâde edebilir. Sirâciye ilh...» Sirâciye'den çeşitli nakiller yapılmıştır. Bazı âlimler Sirâciye'den
malikin malın bir kısmını birinciye, bir kısmını da ikinciye tazmin ettirme hakkına sahip olmadığını
nakletmişterdir. Fusûleyn'de, Sadr-ı İslâmın Fevâid adlı eserinden nakledilen de böyledir.
Hindiye'nin Zahîre'den naklettiği de aynen böyledir.
«Mal sahibi muhayyerdir ilh...» Ancak gasb bahsinin baş tarafında metinde geçen mesele hariçtir.
Hindiye'de şöyle denilmektedir: «Eğer mal sahibi birinci gâsıba tazmin ettirirse, birinci gâsıb da
tazmin ettiği miktarı döner, ikinci gâsıbtan alır. Eğer ikinci gâsıba tazmin ettirse, ikinci gâsıb rücu
ederek birinci gâsıbtan alamaz.»
Bezzâzjye'de şöyle denilmektedir: «Gâsıb gasbettiği malı hibe etse, veya sadaka veya eğreti olarak
verse, mal da onun elinde helâk olsa, onlar da mâlike tazmin etseler, onlar artık mâlike tazmin
ettikleriyle gâsıba rücu edemezler. Çünkü onlar kabzı kendi nefisleri için yapmışlardır. Ama bunun
aksine gasbettiği malı birisine rehin kira veya emânet olarak verse bunlar malike tazmin ettikleri
takdirde, tazmin ettikleri miktarı döner gâsıbtan alırlar. Zira bunlar gâsıb için çalışmışlardır. Gâsıb
gasbettiği malı satsa, mâlik de müşteriye kıymetini tazmin ettirse, müşteri gâsıb satıcıya malın fiyatı
ile rücu eder. Zira bu malın kıymetini geri vermek onun aynını vermek gibidir.»
«Onu bırakıp diğerine tazmin ettirme hakkına sahip değildir ilh...» Mal onun yanında helâk olmuş
olsa bile, Fusûleyn'de olduğu gibi. Yani, tazminini tercih ettiği kimse mal bulamasa veya müflis
olarak ölmüş olsa bile. Bu malın bir kısmını tazmin ettirmeye şâmildir. O halde gâsıblardan birisine
malın bir kısmını tazmin ettirse, kabzettiği kısmı diğerine tazmin ettiremez. Ama geri kalan bunun
aksinedir. Yani bir kısmını birisine tazmin ettirdiği takdirde kalan kısmı diğerine tazmin ettirir.
Bezzâziye'de şöyle denilmektedir: «Gasbedilen malın tamamını tazimin etmesi zaminin temlik
etmesidir. O zaman diğer gâsıbın ona temlik etmesi hakkına sahip değildir. Ama bir kısmını tazmin
ettirmek, yalnız o kısmın temlikidir. O zaman kalan kısmı diğerine temlik ettirebilir.»
«Bazı âlîmler tarafından da bu hakka sahip olduğu söylenmiştir ilh...»
Fusuleyn'de birinci görüşe ağırlık verilerek sonunda işaret yoluyla «Bu meselede iki rivayet vardır»
denilmiştir.
Muhit adlı eserden naklen Hindiye'de de şöyledir: «Malik gâsıblardan birisine tazmin ettirmeyi
tercih etse, imameyne göre artık diğerine tazmin ettirme hakkına sahiptir, demiştir.»
Muhit'ten nakledilenin açık anlamına göre, malı kabzettikten sonra artık ikinciye tazmin ettirme
hakkına ihtilâfsız olarak sahip değildir. Bundan dolayı Muhit'te «ihtiyar» kelimesi ile tabir edilmiştir.
Gasbedilen malın kıymetinin ödenmesine hükmedilmesi de mâlikin kabzı ile rızası gibidir.
Hindıye'de olduğu gibi.


PRATİK BİR MESELE: Birisi mâlikine vermek üzere gâsıbtan malı alsa, mâlikini bulamasa, gâsıbın
olur. Malı tekrar gâsıba geri vermekle beri olur. Hindiye.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...