ÇOCUĞUN
İHTİLAMLA BALIĞ OLMA FASLI
METİN
Çocuk
ihtilamla, birisini gebe bırakmakla ve meninin inzaliyle baliğ olur. Ama asıl ancak meninin
inzalidir.
Kız da ihtilamla, hayız ve gebelikle
baliğ olur.
Musannıf
kız hakkında inzali sarih zikretmemiştir. Zira inzal, kadında az bilinir.
Kız
ve erkekte bunların hiçbirisi mevcut
olmasa, bile on beş yaşını
tamamladıkları zaman baliğ
olurlar.
Fetvâ da bu kaville verilir. Çünkü zamanımız halkının ömürleri kısadır. Erkek çocuk için
büluğun
en aşağı zamanı on iki senedir. Kızın ise dokuzdur. Muhtar olan kavil de ancak budur.
Nitekim
Ahkâmü's-Sıgar kitabında da
böyledir.
Kız
ve oğlan bu yaşlara mürahık olsalar, yani bu yaşa ulaşsalar ve baliğ olduklarını söyleseler, eğer
halin
zahiri onları tekzib etmezse, tasdik olunurlar. İmadiye'de de böyle kaydedilmiştir.
On
iki yaşından sonra onun ikrarının
sıhhati için diğer bir şart daha vardır. O da, mislinin ihtilam
olduğu
bir şekilde gelişmiş olmasıdır. Yoksa onun sözü kabul edilmez. Şerhı-i Vehbâniye.
Onlar
o zaman hükmen baliğ gibidirler. O halde vücudları geliştiği halde ikrarlarını inkâr etseler,
ikrarları kabul edilmez. Onun kısmet ve satımı da nakzolunmaz.
Şurunbulâliye'de
şöyle denilmiştir: «Mürahıkların, «Biz baliğ olduk.» sözleri büluğ sebeplerinin
tefsiriyle
birlikte, yeminsiz kabul ediiir.»
Hizane'de
de şöyle denilmektedir: «On iki yaşını doldurmadan büluğunu ikrar
etse, delili sahih
değildir.
Ama on iki yaşından sonra ikrar etse, sahihtir.»
İZAH
Büluğ,
lügatte ulaşmak manâsınadır. Istılâhta ise, küçüklük haddinin sona ermesidir. Hacr
sebeplerinden birisi olan küçüklüğün bir sonu vardır. Musannıf bunun
beyanı için baliğ olmayı
hacrin
sonunda zikretmiştir.
Gulam,
İyaz'ın dediği gibi doğumdan büluğ vaktine kadar olan zamana denir.
«İhtilamla
ilh...» Maden'de şöyle denilmektedir: «İhtilam», uyuyan kimsenin rüyada görmüş olduğu
cinsî
münasebete denir. O rüya ile
birlikte genellikle meninin inzali de ortaya çıkar. O halde ihtilam
ekseri
bu manâda kullanılır.» T.
«Meninin
inzaliyle ilh...» Yani hangi sebeple
olursa,olsun.
«Asıl ancak inzaldir ilh...» Zira ihtilam ancak inzalle bilinir. Gebe bırakmak da ancak inzalle
mümkün
olur.
«Sarih
zikretmemiştir ilh...» Şarihin burada «sarih»le kaydetmesinin sebebi, zira inzal ihtilam ve
gebe
bırakma ifadeleriyle zımnen
zikredilmiştir.
«Kız
ve erkekte bunların hiçbiri
bulunmasa ilh...» Bu ibare ifade ediyor ki, etekte kıl bitmesi büluğ
alameti
değildir. İmam Şafiî ve bir rivayette Ebû Yûsuf buna muhalefet etmiştir. Sakalın bitmesine
de
itibar edilmez. Kızın göğüslerinin
büyümesine gelince, Hamevî, kızların
göğüslerinin
büyümesinin zahiri rivayete göre büluğ alameti sayılmayacağını zikretmiştir. Sesin kalınlaşması ile
de
bûluğa hükmedilmez. Nitekim
Hamilî'nin nazmının şerhinde de böyledir. Ebussuud. Yine koltuk
altı
ve bacak kıllarının ve bıyıkların bitmesine de itibar edilmez.
«Fetvâ
da bu kaville verilir ilh...» Bu kavil imameyne göredir. Aynı zamanda İmamdan da böyle bir
rivayet vardır. Diğer üç mezhep imamı da bununla hükmetmişlerdir. İmama göre ise sözkonusu
alâmetler
görülmediği takdirde erkeğin büluğ yaşı on sekiz, kızınki ise on
yedidir.
«Zamanımız
halkının ömürleri kısadır ilh...» Zira İbn Ömer, Uhud savaşında Rasûlullâh'a
arzedildiğinde
yaşı on dört olduğu halde. Rasûlullâh onu reddetmiştir. Sonra Hendek savaşında
yeniden
arzedildiğinde, Rasûlullâh kabul etmiştir. Bu defa yaşı on beşti. Zira on beş yaş
zamanımız
halkının
genel büluğ yaşıdır. Bu yaşın fazlası ihtiyat
içindir. O halde hakikatte imamlar arasında
ihtilaf
yoktur. Nassın bulunmadığı meselede adet de şer'i hüccetterden birisidir. Şümnî ve diğer
alimler
adetin şer'i bir hüccet olduğunu nassen söylemişlerdir. Dürrü Münteka.
«Nitekim
Ahkâmü's-Sıgar kitabında da böyledir ilh...» Bu, Üstürşunî'nin bir kitabının ismidir.
«Mürahık
olsalar ilh...» Yani o yaşa yaklaşsalar. İşte mürahık kelimesinin bu anlama geldiğini
«Biriniz
sütreye doğru namaz kıldığında sütreye doğru yaklaşsın (mürahık olsun) » kelâmı
göstermektedir.
Bu sebeple mürahık denildiği zaman ihtilama yaklaşmış demektir.
Mağribî.
«Halin
zahiri onları tekzib etmezse ilh...» Musannıfın bu kavli gelecekteki «Mislinin ihtilam olduğu
bir
şekilde gelişmiş olmasıdır» kavlinin manâsıdır.
Minâh'ta,
Hâniye'den naklen şöyle denilmektedir:
«Bir çocuk baliğ olduğunu
ikrar etse, ölen adamın
vasisinden
hissesini alsa, İbni Fazl, «Eğer o çocuk mürahık ise ve ihtilam oluyorsa, sözü kabul
edilir
ve yapmış olduğu taksimde caizdir. Eğer mürahıksa, fakat onun mislinin ihtilam olmadığı
biliniyorsa, onun sözü kabul edilmez. Kısmeti de caiz değildir. Zira zahiren yalan söylemiş
olmaktadır»
demiştir. İşte bundan tebeyyün etmektedir ki, bir çocuk on iki yaşından sonra, eğer
misli
ihtilam olmayacak bir halde ise, büluğla ikrar ettiği takdirde, sözü kabul edilmez.»
«On
iki yaşından sonra ilh...»
Camiü'l-Fusuleyn sahibi, doğru olanın «sonra» değil. «ewel» demek
olduğunu
iddia etmiştir. Çünkü zammetmiştir
ki, bu mürahık olmayan çocuğun
şartıdır.
Nurû'l-Ayn'da Cami-ü'I-Fusuleyn sahibinin bu
iddiası reddedilerek anlayışsızlıkla suçlanmıştır.
«Şurunbulâliye'de
ilh...» Şurunbulâliye'nin ibaresi şöyledir: «Yani onların sözü
büluğlarını
bildirecek bir şeyle tefsir edilirler. Onların üzerine yemin de yoktur.»
Ebussuud
ise şöyle demektedir: «Zahir olan muhakkak şudur ki, Hamevî'nin Dürerü'l-Bihâr'dan
naklettiği
«Onların kavlinin kabulü için
mürahık olmanın keyfiyeti sorulduğu zaman beyan etmeleri
şarttır»
kavlinden maksat da
budur.»
Ben
derim ki: «Camiü'l-Fusuleyn'de
Nesefî'nin Fetevâ'sından, o da Kadı
Mahmud Semerkandî'den
naklen
şöyle denilmektedir: «Mürahık bir
mecliste büluğunu ikrar etse, ona neyle baliğ olduğu
sorulsa,
o da ihtilamla olduğunu söylese, o
zaman ona uyandıktan sonra ne gördüğü sorulur.
Çocuk
su gördüğünü söylese, o zaman da hangi
suyu gördüğü sorulur. Zira
sular muhteliftir.
Çocuk
meni gördüğünü söylese, o zaman meninin ne olduğu sorulur. O, kişinin kendisinden çocuk
olan
suyudur, dese, o zaman da oğlanla
mı, kızla mı, yoksa eşekle mi ihtilam olduğu sorulur. O da
oğlanla
ihtilam olduğunu söylese, Kadı demiştir ki, «Araştırmak lazımdır. Zira bazen yalan yere de
büluğla
ikrar edilir.» Şeyhülislam, «Bu ihtiyat babındandır. Tefsirle birlikte çocuğun kavli kabul
edilir.
Cariye de hayızla ikrar ederse,
ikrarı kabul edilir» demiştir.
Zahir,
odur ki, musannıfın «Tefsir ile birlikte sözü kabul edilir.» kavlinden murad, kendisiyle ihtilam
olunabilecek bir şeyle tefsir etmesidir. İnceden inceye araştırılmasına lüzum yoktur.
«Delili
sahih değildir ilh...» Doğrusu, «beyyine» değil, kesinlik ifade eden, «elbette» kelimesinin
kullanılmasıdır. Nitekim Camiü'l-FusuIeyn'de de böyle denilmiştir. Metnin bazı nüshalarında da
böyledir. Veya, doğrusu, ikrarı sahih değildir» denilmesidir.