13 Ekim 2012

ÇOCUĞUN İHTİLAMLA BALIĞ OLMA FASLI


ÇOCUĞUN İHTİLAMLA BALIĞ OLMA FASLI

METİN
Çocuk ihtilamla, birisini gebe bırakmakla ve meninin inzaliyle baliğ olur. Ama asıl ancak meninin
inzalidir. Kız da ihtilamla, hayız ve gebelikle baliğ olur.
Musannıf kız hakkında inzali sarih zikretmemiştir. Zira inzal, kadında az bilinir.
Kız ve erkekte bunların hiçbirisi mevcut olmasa, bile on beş yaşını tamamladıkları zaman baliğ
olurlar. Fetvâ da bu kaville verilir. Çünkü zamanımız halkının ömürleri kısadır. Erkek çocuk için
büluğun en aşağı zamanı on iki senedir. Kızın ise dokuzdur. Muhtar olan kavil de ancak budur.
Nitekim Ahkâmü's-Sıgar kitabında da böyledir.
Kız ve oğlan bu yaşlara mürahık olsalar, yani bu yaşa ulaşsalar ve baliğ olduklarını söyleseler, eğer
halin zahiri onları tekzib etmezse, tasdik olunurlar. İmadiye'de de böyle kaydedilmiştir.
On iki yaşından sonra onun ikrarının sıhhati için diğer bir şart daha vardır. O da, mislinin ihtilam
olduğu bir şekilde gelişmiş olmasıdır. Yoksa onun sözü kabul edilmez. Şerhı-i Vehbâniye.
Onlar o zaman hükmen baliğ gibidirler. O halde vücudları geliştiği halde ikrarlarını inkâr etseler,
ikrarları kabul edilmez. Onun kısmet ve satımı da nakzolunmaz.
Şurunbulâliye'de şöyle denilmiştir: «Mürahıkların, «Biz baliğ olduk.» sözleri büluğ sebeplerinin
tefsiriyle birlikte, yeminsiz kabul ediiir.»
Hizane'de de şöyle denilmektedir: «On iki yaşını doldurmadan büluğunu ikrar etse, delili sahih
değildir. Ama on iki yaşından sonra ikrar etse, sahihtir.»
İZAH
Büluğ, lügatte ulaşmak manâsınadır. Istılâhta ise, küçüklük haddinin sona ermesidir. Hacr
sebeplerinden birisi olan küçüklüğün bir sonu vardır. Musannıf bunun beyanı için baliğ olmayı
hacrin sonunda zikretmiştir.
Gulam, İyaz'ın dediği gibi doğumdan büluğ vaktine kadar olan zamana denir.
«İhtilamla ilh...» Maden'de şöyle denilmektedir: «İhtilam», uyuyan kimsenin yada görmüş olduğu
cinsî münasebete denir. O rüya ile birlikte genellikle meninin inzali de ortaya çıkar. O halde ihtilam
ekseri bu manâda kullanılır.» T.
«Meninin inzaliyle ilh...» Yani hangi sebeple olursa,olsun.
«Asıl ancak inzaldir ilh...» Zira ihtilam ancak inzalle bilinir. Gebe bırakmak da ancak inzalle
mümkün olur.
«Sarih zikretmemiştir ilh...» Şarihin burada «sarih»le kaydetmesinin sebebi, zira inzal ihtilam ve
gebe bırakma ifadeleriyle zımnen zikredilmiştir.
«Kız ve erkekte bunların hiçbiri bulunmasa ilh...» Bu ibare ifade ediyor ki, etekte kıl bitmesi büluğ
alameti değildir. İmam Şafiî ve bir rivayette Ebû Yûsuf buna muhalefet etmiştir. Sakalın bitmesine
de itibar edilmez. Kızın göğüslerinin büyümesine gelince, Hamevî, kızların göğüslerinin
yümesinin zahiri rivayete göre büluğ alameti sayılmayacağını zikretmiştir. Sesin kalınlaşması ile
de bûluğa hükmedilmez. Nitekim Hamilî'nin nazmının şerhinde de böyledir. Ebussuud. Yine koltuk
altı ve bacak kıllarının ve bıyıkların bitmesine de itibar edilmez.
«Fetvâ da bu kaville verilir ilh...» Bu kavil imameyne göredir. Aynı zamanda İmamdan da böyle bir
rivayet vardır. Diğer üç mezhep imamı da bununla hükmetmişlerdir. İmama göre ise sözkonusu
alâmetler görülmediği takdirde erkeğin büluğ yaşı on sekiz, kızınki ise on yedidir.
«Zamanımız halkının ömürleri kısadır ilh...» Zira İbn Ömer, Uhud savaşında Rasûlullâh'a
arzedildiğinde yaşı on dört olduğu halde. Rasûlullâh onu reddetmiştir. Sonra Hendek savaşında
yeniden arzedildiğinde, Rasûlullâh kabul etmiştir. Bu defa yaşı on beşti. Zira on beş yaş zamanımız
halkının genel büluğ yaşıdır. Bu yaşın fazlası ihtiyat içindir. O halde hakikatte imamlar arasında
ihtilaf yoktur. Nassın bulunmadığı meselede adet de şer'i hüccetterden birisidir. Şümnî ve diğer
alimler adetin şer'i bir hüccet olduğunu nassen ylemişlerdir. Dürrü Münteka.
«Nitekim Ahkâmü's-Sıgar kitabında da böyledir ilh...» Bu, Üstürşunî'nin bir kitabının ismidir.
«Mürahık olsalar ilh...» Yani o yaşa yaklaşsalar. İşte mürahık kelimesinin bu anlama geldiğini
«Biriniz sütreye doğru namaz kıldığında sütreye doğru yaklaşsın (mürahık olsun) » kelâmı
göstermektedir. Bu sebeple mürahık denildiği zaman ihtilama yaklaşmış demektir. Mağribî.


«Halin zahiri onları tekzib etmezse ilh...» Musannıfın bu kavli gelecekteki «Mislinin ihtilam olduğu
bir şekilde gelişmiş olmasıdır» kavlinin manâsıdır.
Minâh'ta, Hâniye'den naklen şöyle denilmektedir: «Bir çocuk baliğ olduğunu ikrar etse, ölen adamın
vasisinden hissesini alsa, İbni Fazl, «Eğer o çocuk mürahık ise ve ihtilam oluyorsa, sözü kabul
edilir ve yapmış olduğu taksimde caizdir. Eğer mürahıksa, fakat onun mislinin ihtilam olmadığı
biliniyorsa, onun sözü kabul edilmez. Kısmeti de caiz değildir. Zira zahiren yalan söylemiş
olmaktadır» demiştir. İşte bundan tebeyyün etmektedir ki, bir çocuk on iki yaşından sonra, eğer
misli ihtilam olmayacak bir halde ise, büluğla ikrar ettiği takdirde, sözü kabul edilmez.»
«On iki yaşından sonra ilh...» Camiü'l-Fusuleyn sahibi, doğru olanın «sonra» değil. «ewel» demek
olduğunu iddia etmiştir. Çünkü zammetmiştir ki, bu mürahık olmayan çocuğun şartıdır.
Nurû'l-Ayn'da Cami-ü'I-Fusuleyn sahibinin bu iddiası reddedilerek anlayışsızlıkla suçlanmıştır.
«Şurunbulâliye'de ilh...» Şurunbulâliye'nin ibaresi şöyledir: «Yani onların sözü büluğları
bildirecek bir şeyle tefsir edilirler. Onların üzerine yemin de yoktur.»
Ebussuud ise şöyle demektedir: «Zahir olan muhakkak şudur ki, Hamevî'nin Dürerü'l-Bihâr'dan
naklettiği «Onların kavlinin kabulü için mürahık olmanın keyfiyeti sorulduğu zaman beyan etmeleri
şarttır» kavlinden maksat da budur.»
Ben derim ki: «Camiü'l-Fusuleyn'de Nesefî'nin Fetevâ'sından, o da Kadı Mahmud Semerkandî'den
naklen şöyle denilmektedir: «Mürahık bir mecliste büluğunu ikrar etse, ona neyle baliğ olduğu
sorulsa, o da ihtilamla olduğunu söylese, o zaman ona uyandıktan sonra ne gördüğü sorulur.
Çocuk su gördüğünü söylese, o zaman da hangi suyu gördüğü sorulur. Zira sular muhteliftir.
Çocuk meni gördüğünü söylese, o zaman meninin ne olduğu sorulur. O, kişinin kendisinden çocuk
olan suyudur, dese, o zaman da oğlanla mı, kızla mı, yoksa eşekle mi ihtilam olduğu sorulur. O da
oğlanla ihtilam olduğunu söylese, Kadı demiştir ki, «Araştırmak lazımdır. Zira bazen yalan yere de
büluğla ikrar edilir.» Şeyhülislam, «Bu ihtiyat babındandır. Tefsirle birlikte çocuğun kavli kabul
edilir. Cariye de hayızla ikrar ederse, ikrarı kabul edilir» demiştir.
Zahir, odur ki, musannıfın «Tefsir ile birlikte sözü kabul edilir.» kavlinden murad, kendisiyle ihtilam
olunabilecek bir şeyle tefsir etmesidir. İnceden inceye araştırılmasına lüzum yoktur.
«Delili sahih değildir ilh...» Doğrusu, «beyyine» değil, kesinlik ifade eden, «elbette» kelimesinin
kullanılmasıdır. Nitekim Camiü'l-FusuIeyn'de de böyle denilmiştir. Metnin bazı nüshalarında da
yledir. Veya, doğrusu, ikrarı sahih değildir» denilmesidir.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...