16 Ekim 2012

CENİN FASLI

CENİN FASLI

M E T İ N
Hamile olan hür kadının karnına vursa ve kadın ölü ve hür bir cenin düşürse, bu kadın kitâbiye,
mecusiye veya eşi de olsa, âkileye gurre ödemek vacip olur. Bu ifade (hür kadın ifadesi) ile cariye
ve hayvan bu hükmün dışına çıkmış oldu ki ikisinin hükmü ileride gelecektir.
Ben derim ki: Aslında şart olan annenin hürriyetî değil, cenînin hürriyetidir. Meselâ efendisinden
veya mağrûrdan (aldatılmış) gebe kalan cariyenin durumunda âkileye gurreyi ödemek vacip olur.
Zeylâi'den Dürer.
Musannıfın bunu nasıl zikretmemiş olduğuna hayret edilir.
Arap dilinde ayın evveline «ğurre» denilir. burada da «diyet miktarlarının başı» manasında
kullanılmıştır.
Eğer cenîn erkek olursa, ğurre erkeğin diyetinin onda birinin yarısı;
eğer dişi olursa kadının diyetinin onda biridir ki, her biri beş yüz dirhemdir. Bu ğurrenin bir sene
içinde verilmesi. gerekir.
Şâfiî diyet gibi üç sene içinde verilmesi gerektiğini, Mâlik de malından verilmesi gerektiğini
ylemiştir. Bizim için delil ise Peygamber (s.a. v.)'in fiilî sünnetidir.
Eğer kadın cenini sağ olarak düşürürse ve cenin daha sonra ölürse, o zaman tam bir diyet gerekir.
Eğer kadın cenini ölü olarak düşürürse ve daha sonra anne de ölürse o zaman anne için bir diyet
ve cenin için bir gurre gerekir. Çünkü eserinin taaddüdüyle fillin de taaddüt, ettiği daha önce
belirlenmişti.
Zâhîre'de de ölenlerin iki cenin veya daha fazla olması halinde gurrenin de daha fazla olacağını
açıkça ifade etmiştir.
Ben derim ki : Bundan anlaşılan diyetin de taaddüd edeceğidir. Fakat ben bunu herhangi bir yerde
görmedim. Müracaat edilsîn..
İZAH
Musannıf, hakiki cüzlerîn hükümleri hakkındaki sözünü bitirince bunun ardından hükmî cüz'ün
hükümlerini anlatmaya başladı. Hükmî cüz cenîndir. Böyle denmesinin sebebi anneden bir cüz
hükmünde olmasıdır. Cenîn, rahimde olduğu sürece çocuğa verilen isimdir. T. özetle...
Metin olarak geleceği gibi, saç ve tırnak gibi azalarının bir kısmının ortaya çıkmış olması yeterlidir.
«Kadının karnına vursa ilh...» Aynı şekilde, sırtına, yanına, başına veya azalarından herhangi
birisine de vursa... Düşün. Remli.
Tahrîrî'den Ebussuud'da olan da bunun benzeridir.
Saihâni şöyle demiştik: «İleride gelecek olan: «Kadın cenini ilaçla veya bir fiille düşürse» sözünden
«karın» ve «vurma» lafızlarının herhangi bir kayıt için olmadıkları anlaşılır. Hatta erkek başına vursa
veya kadın fercini ilâçlasa, -sarahaten söyledîkleri gîbi- bu durumlarda da tazminat vardır.»
Hayriye'de şöyle denilmiştir: «Hocamızın babası Emînuddin bin Abdul'âl: «bir kişi bir kadına
bağırsa ve o kadın da bir cenin düşürse bunun için tazminat ödemeyeceğine fakat onu darpla
korkutsa zamin olacağına» fetva vermiştir.»
Ben derim ki: İki mesele arasındaki fark şudur: Korkutma sonucu ölme korkutandan sadır olan ve
ona nispet edilen bir fiildir. Bağırması ile ölmesi ise; kadının kendisinden sadır olan bir korku ile
olmuştur. Fukahâ, eğer bir kişi yetişkin bir insana bağırsa ve o da ölse, bunu ödemeyeceğini ve
fakat ona aniden bağırsa ve adam bundan dolayı ölse diyet vâcip olduğunu açıkça ifade etmişlerdir.
Ve yine derim ki; Burada herhangi bir muhalefet yoktur. Çünkü birinci durumda kendine ait olan bir
korkudan ölmüştür. İkinci durumda ise bağırana ait olan, ani bir bağırıştan dolayı ölmüştür ve böyle
bir durumda bağıranın: «Korkudan öldü» sözüne itibar edilir. Ölenin velileri ise ölümün:
«Korkutmadan dolayı olduğunu delil ile ispat etmek zorundadırlar. Buna göre, eğer bir kişi bir
kadına aniden bağırsa ve kadın da bağırışından dolayı çocuğunu düşürse; bağıran bundan dolayı
tazminat öder. Eğer bağırdığından başka bir kadın düşürse ona karşı bir kasdı olmadığından dolayı
tazmin etmez. Bunu düşün, çünkü bu iyi bir araştırmadır. Özetle.
«Veya mağrurdan ilh...» Meselâ, hür diye bir cariye ile evlense veya bir cariye satın alsa ve ondan
hamile kaldığı halde, başkasının hakkı çıksa, bu durumda çocuğun gurresi, vuran adamın âkilesi



üzerinedir.
«Musannıfın bunu nasıl zikretmemiş olduğuna hayret ilh...» Dürer'e sıkı sıkıya bağlı olmasına
rağmen... Bu durumda önce hürriyet kaydını düşürüp bunu şarihin yaptığı gibi «ölü bir cenin
düşürse» sözünden sonra zikretmeliydi veya annenin hürriyetinin şart olduğu anlaşılmasın diye:
«Hamile olan bir kadının karnına vursa... Bahr.» demeliydi.
«Burada da dîyet miktarlarının başı manasında kullanılmıştır.» Çünkü yaralama diyetinin en azı,
yaralama bahsinde de geçtiği gibi, onda birin yarısı miktarındadır.
«Erkeğin diyetinin ilh...» Musannıfın sözündeki diyetten murat, erkeğin diyetidir ve bunun onda
birinin yarısı beş yüz dirhemdir. Bu da peşinen veya dişi cenin gurresidir. Çünkü dişi ceninin
gurresi kadının diyetinin onda biridir ve bu da aynı şekilde beş yüzdür. Zira kadının diyeti erkeğin
diyetinin yarısıdır.
Bunun özeti şudur: Erkeğin gurresi ile kadınınki arasında hiçbir fark yoktur, bu yüzden musannıf
metinde bunun erkek veya dişi olduğunu belirtmedi.
«Bir sene içinde verilmesi gerekir.» Yani, daha sonra açıkça ifade edeceği gibi, bunu vermek
âkileye düşer ve bu durum hür olan cenin hakkındadır. Câriye'de ise, ileride geleceği gibi, vuranın
malından peşin olarak alınır.
«Biz ise Peygamber (s.a.v.)in fiiline uyarız» Bu da Muhammed İbn Hasan'dan rivayet edilen şu
sözdür: «Bize Rasûlullah (s.a.v.)'in âkilenin gurreyi, bîr sene içinde ödemesine hükmettiği ulaştı.»
Zeylai.
Bil ki gurrenin vacip oluşu kıyasa muhaliftir. Adamın birinin Züfer'e şöyle sorduğu rivâyet edilir:
«Vurma sonucu ölen için tam bir diyet verilmesi gerekîr, ruh üflenmemiş ise bu durumda hiçbîr şey
yoktur. Bu, nasıl olur?» Bunun üzerine Züfer sustu. Bu sefer soran adam: «Seni başıboş azad
ettim» dedi. Sonra Züfer Ebû Yûsuf'un yanına geldi ve: «Taabbud, taabbud» dedi. Yani bu
meselenin Sünnetle sabit olup akıl ile idrâk edilemeyeceğini ifade etti. İnâye'den özetle.
Bir deyim olan bu ifade, kişinin umduğunu bulamaması halinde ylenir. Burada «Biz de seni bir
şey biliyor sanmıştık» anlamına gelebilir. (Mütercim).
«Eğer kadın cenini sağ olarak düşürürse ilh...» Sağ olduğu canlılığa delâlet eden ilk ağlama, emme,
nefes alma, hapşırma v.b. gibî şeylerle sabit olur. Fakat bir uzvunun hareket etmesiyle sabit olmaz.
Çünkü bu hareket bazen çocuğun rahimden çekilmesinden veya dar yerden çıkmasından dolayı
olabilir. Mekki'den T.
«Cenin daha sonra ölürse o zaman tam bir diyet gerekir.» Yani, İhtiyârda olduğu gibi keffâret de
verir. Çünkü bu, kasde benzer veya hata yolu ile öldürmedir. Bu mesele ileride gelecektir. Burada
da diyeti yine âkile öder. Bu mesele Cevhere'de ve îhtiyâr'da açıkça ifade edilmiştir.
Musannıfın Minah'taki «vuran üzerine» sözü, ya tamlananın hazfi ile açıklanır ya da sahih olan
görüşe göre vacip oluşun önce vuran üzerine olmamasından dolayıdır; sonra «İki FiiI» faslında
takdir ettiğimiz gibi; onu akile yüklenir. Musannıf bu sebepten dolayı: «Malından alınır» demedi.
«Eğer kadın cenini ölü olarak düşürürse ve daha sonra anne de ölürse ilh...» Her ikisinin de
ölümünün açıklamasıdır ve bu dört şeklide olur. Çünkü çıkışı ya yalnız annenin sağ halinde veya
her ikisinin ölümü halinde veya yalnız annenin ölümü halinde veya her ikisinin sağ olmaları halinde
olur.
«Çünkü daha önce belirlenmişti ki îlh...» Şu misalde olduğu gibi: Sivri birşey atsa ve bir kişiye
isabet etse, onu delip diğer bir şahsa gelse ve onu öldürse; eğer ikisini öldürüşü de hatâ ile olursa;
iki diyet vacip olur. eğer birinciyi kasten öldürmüşse kısas ve diyet gerekir. Zeylaî.
«Bundan anlaşılan diyetin de teaddüt edeceğidir.» Eğer ikisini de sağ olarak düşürdükten sonra
ölürlerse; demektir.
«Fakat ben bunu herhangi bir yerde görmedim. Müracaat edilsin» Ben derim ki: Cevhere'de ve
Dürer'de bu, açıkça ifade edilmiştir.
Remlî, Tahavî Şerhi'nde şöyle yazıldığını söylemiştir: «Eğer iki cenin düşürürse iki gurre vacip olur.
Eğer biri sağ olur sonradan ölürse, diğeri ölü olursa o zaman bir gurre ve bir diyet vacip olur. Eğer
anne öldükten sonra ikisi ölü olarak çıkarlarsa, sadece annenin diyeti vacip olur. Fakat ikisi sağ
olarak çıktıktan sonra ölseler, o zaman üç diyet vacip olur ve bunun üzerine diğer meseleler kıyas
edilir. Eğer ikisinden biri annenin ölümünden önce diğeri ölümünden sonra çıksalar ve her ikisi de
ölü olsa, önce çıkan için bir gurre vacip olur. Sonra çıkan için bir şey yoktur. Annesinin ölümünden



önce çıkan, annesinin diyetinden bir şeye mirasçı olamaz; anne ise ona mirasçı olur. Diğeri hiç
birine mîrasçı olmaz, kendisine de mirasçı olunmaz. Ancak sağ çıkarsa ve sonra ölürse onun için
tam bir diyet vacip olur ve varisleri ona mirasçı olurlar, muhtasar olarak Tatarhâniye'de de
yledir.»
M E T İ N
Eğer anne ölürse ve onu ölü olarak düşürürse yalnız bir diyet vacip olur.
Şâfiî: «Bir gurre ve bir diyet vacip olur» demîştir.
Eğer öldükten sonra onu sağ olarak düşürürse, sağ düşürdükten sonra ikisinin de ölmesi
durumunda olduğu gibi iki diyet vacip olur.
Kendîsinde gurre veya dîyet vacip olan cenîne mirasçı olunur, annesi de ona vâris olur, fakat vuran
kişi ona vâris olamaz.
Karısının karnına vurmuş olsa ve oğlunu ölü olarak düşürmüş olsa, babanın âkılesine gurreyi
ödemek düşer ve baba karısından miras olamaz. Çünkü katildir.
Cariyenin, erkek ve köle olan ceninini düşünmesi halinde; sağ olursa, kıymetinin onda birinin
yarısı, eğer dişi olursa kıymetinin onda biri vacip olur. Çünkü daha önce kölenin diyetinin, kıymeti
olduğu belirlenmişti. Dişinin fazla olması gerekmez. Çünkü çoğunlukla erkeğin kıymeti daha
fazladır. Ve bu durumda, erkek veya dîşi olduğu anlaşılamadığı zaman bir şey gerekmediğine işaret
vardır. Başsız düştüğü zamanki gibi... Çünkü ancak ona ruh üflendiği zaman kıymet vacip olur,
başsız olana da ruh üflenmez. Zahîre.
Çocuğu sağ düşürse bile cariyeye vuran kişinin malından peşinen alınır. Çünkü doğum cariyeyi
noksanlaştırmıştır. O zaman ceninin kıymetini vermekle doğum noksanlığını ödemiş olsa bile,
noksanlığını değil ceninin kıymetini vermesi gerekir. Doğum noksanlığını ödemiş olmazsa bunu
tamamlaması gerekir. Mücteba.
İ Z A H
«Yalnız bir diyet vacip olur.» Çünkü zahiren annenin ölümü onun ölümünün sebebidir. Çünkü
hayatı onun hayatı ile teneffüsü onun teneffüsü iledir. O zaman annenin ölümü ile onun ölümü de
tahakkuk eder. O halde bu durumun nassın vârid olduğu mana ile ilgisi yoktur. Çünkü bunda
ihtimal daha azdır. Bu yüzden şüphe sebebiyle tazmin etmez. Zeylai.
«Vuran kişi ona varis olamaz ilh...» Ondan başkasına da varis olamaz. Çünkü bizzat katildir.
«Cariyenin erkek ve köle olan ceninde ilh...» Yani meselenin konusu de bu olduğu gibi ölü olarak
düşürdüğünde demektir. «Eğer sağ olursa; kıymetine racidir» sözü «sağ farzedilirse kıymeti»
demektir. Ama sağ olarak düşürürse ve bilahare vurmadan dolayı ölürse, -Şârihin işaret edeceği
gibi- kıymeti tamamı ile verilir.
«Köle» sözü ile çocuğun mevlâsından veya mağrurdan olduğu halleri, ifade kapsamının dışına
çıkarmak içindir. Çünkü o zaman çocuk hürdür ve daha önce belirttiği gibi gurreyi âkile verir.
«Eğer dişi olursa» sözü, «Eğer sağ olursa» sözünün değil, «erkek» sözünün mukabilidir.
«Dişinin fazla olması gerekmez ilh...» Yani, kıymeti erkek kölenin kıymetinden fazla olduğunda...
Çünkü bu durum nadirdir, çoğunlukla erkeğin kıymeti daha fazladır.
Ben derim ki : Bu, tartışılabilîr. «Zikredilenin lüzumunda bir mahzur yoktur» denilebilir. Çünkü
erkeğin kadına zîyadesine itibar hürriyet şerefinden dolayı ancak hürlerde söz konusudur,
kölelerde değil. Çünkü onlar meta gibidirler ve bu yüzden onlar için diyet takdir edilmez.
«Bîrşey gerekmediğine ilh...» Bu hususta musannıf Kuhistani'ye uymuştur. Kifâye, İnaye ve
diğerlerinde olan: «Hünsâ kölenin hata ile katlinde olduğu gibi. yakın olanın alınmasıdır.» Cenin
kaybolsa ve hayatta olduğu takdirde rengi ve şekli îtibariyle kıymetinde anlaşmazlık olsa makbul
olan söz, fazlalığı inkâr ettiğinden dolayı vurana aittir.
«Başsız düştüğü zamanki gibi» Bu bir benzetmedir, temsîl değildir.
Ben derim ki: Uzuvlarından bazısı ortaya çıkan ceninin, yaradılışı tam olan cenin gibi olduğu ileride
gelecektir, herhalde uzuvların ortaya çıkmasından murad baş ortaya çıktıktan sonradır. Çünkü
diğer uzuvları tersine onsuz hayat yoktur. Düşün...
«Vuran kişinin malından ilh...» Çünkü Akile kölenin diyetini vermez. İhtiyar. Düşün...
«Cariyeye» sözü bazı nüshalarda da aynı şekildedir ve «vuran»a mütealliktir.



T. şöyle demîştir: «Bu cenin hakkındaki hükümdür. Anne öldüğü zaman ne olacağı hususunda
Zahîre'den naklen Hindiye'de Ebû Hanife'nin şöyle dediği söylenir: «Vuranın üç sene içerisinde
annenin kıymetini» ödemesi gerekir.» Düşünülsün...»
«Ben derim ki: Bunun özeti ceninin anneden bir parça olduğudur. Meâkıl bahsinin sonunda; «Hür
bir kişi bir köleyi hata İle yaralasa anca konu öldürdüğü zaman diyetini akilesi verir çünkü âkile
kölenin uzuvlarını yüklenmez.» hükmü gelecektir.
«Fakat ilh...» Meselâ cariye on dirhem noksanlaşsa ve ceninin kıymeti de beş dirhem olsa, on
dirhem ödemesi gerekir.
M E T İ N
Ebu Yûsuf demiştir ki: «Bu durumda, hayvanda olduğu gibi cariyenin de noksanlığını ödemesi
gerekir.» Şâfiî ise: «Bu durumda annenin kıymetinin onda birini ödemesi gerekir» demiştir.
Sadru'ş-Şerîa
Bunun mevlâya verileceği İse açıktır. Eğer efendi cariyenin karnına vurduktan sonra cenini azad
ederse; cariye de onu sağ olarak düşürür ve cenin daha sonra ölürse; bu durumda azaddan sonra
ölse; diyeti değil de sağ haliyle kıymeti mevlâya verilir. Çünkü muteber olan vurma halidir. Diğer üç
imama göre ise diyet vâcip olur ve bu bizden gelmiş bir rivâyettir.
Bize göre eğer Ölü olarak düşerse cenînde kefâret vacip olarak değil, mendup olarak vardır. Zeylaî.
Eğer sağ olarak çıkarsa ve sonra ölürse bu durumda kefaret gerekir. Hâvî'l-Kudsi'de de bu açıkça
İfade edilmiştir. Ve bu, fukahanın sözlerinden anlaşılandır. Çünkü diyetin vacip olduğunu açık
olarak İfade etmişlerdir. Buna göre keffâret gerekeceği açıktır.
Tırnak ve saç gibi uzuvlardan birisi ortaya çıkmış olan cenin, zikredilen hükümlerde -ilgili babında
geçtiği gibi iddet ve nifasta, tam olan cenîn gibidir.
Cenini kocasının izni olmadan ilâçla veya karnına vurma gibi bir fiil ile ölü olarakdan düşüren hür
kadının âkilesînin bir sene içinde gurreyi tazmin etmesi vaciptir. Eğer kadının âkilesi yoksa, o
zaman kendi malından yine bir senede tazmîn olunur. Sadru's-Şeria.
Uzuvlarından bazısı ortaya çıkmamış cenini düşürmekten dolayı günahkâr olmaz. Bu da Hazr
Bahsinde nazım olarak geçmişti.
Eğer kocası izin verirse veya kadın kasten yapmış olmazsa, teaddi olmadığından dolayı gurre
yoktur. Eğer başka bir kadına cenîni düşürmesi için emrederse ve kadın da düşürürse emredilen
kadın gurreyi tazmin etmez. Ama ümmü'l-veled bu işi kendisi yapsa ve cenini düşürse, başkasının
hakkı olmadığı müddetçe; efendisini, cariyesinden alacaklı olma-sı muhal olduğundan dolayı;
ümmü'l-veled'in üzerine hiçbir şey düşmez. Başkasın hakkı çıktığı zaman ise mağrur olduğundan
dolayı gurrenin mevlaya verilmesi vacip olur.
Vakıât'ta şöyle denilmiştir: «Cenini düşürmek için amden ilâç içen kadın, onu sağ olarak düşürürse
ve cenin daha sonra ölürse ona bir diyet ve keffâret vacip olur. Eğer ölü olarak düşürürse o zaman
sadece gurre vacip olur ve her iki halde de kadın varis olamaz.»
Hayvanın ceninde ise, eğer anne bir noksanlığa uğramışsa bu noksanlığın ödenmesi vacip olur.
Eğer anne herhangi bir noksanlığa uğramamışsa herhangi bir şey gerekmez. Siraciye.
FER'Î BİR MESELE :
Bezzâziye'de şöyle bir şey vardır: «Karısının karnına kılıçla vurup karnını kesse ve çocuklardan biri
sağ ve kılıçla yaralı olarak düşse. diğeri ise ölü ve bedeninde kılıç yarası olduğu halde düşse ve
anne de ölse, zevceden dolayı kısas yapılır. Çünkü kastîdir. Adamın akılesi üzerine de öldüğü
taktirde sağ çocuğun diyeti vardır, ölü olan çocuğun da gurresi vacip olur. Çünkü adam vurduğu
zaman kadının karnında iki çocuk olduğunu bilmiyordu o zaman bu vuruşu hata en olmuştur.»
İZ A H
«Ebû Yûsuf demiştir ki ilh..» Bu Ebu Yûsuf tan gelen zahir rivayet değîldîr. Mebsût'ta demiştir ki:
«Sonra kölenin cenininde bedelin vücubu Ebu Hanife ve İmâm Muhammed'in sözleridir. Ebû
Yûsuf'un sözünün zahiri budur. Ebû Yûsuftan bir rlvayette. «Eğer annede bir noksanlık meydana
gelmişse, ancak bu vacip olur. Eğer bir noksanlık meydana gelmemişse herhangi birşey gerekmez»
denilmiştir. İnaye.
«Onu vurduktan sonra ilh...» Eğer cenini hür bir babası olduğu halde vurmadan önce azad ederse,
o zaman mevlâya değil, babaya bir gurre verilir. Tatarhâniye.



«Mevlaya ilh...» Ebu'l-Leys demiştir ki: «Muhammed onun mevlâ için veya ceninin varisleri için olup
olmadığını zikretmemiştir. Zâmirlerin «vurmaya» istinadından ve vurma anında memlûk olmasından
dolayı «mevla îçîn» demek caizdir. İtkanî. Özetle...»
Tatarhâniye'de imamların bu konuda ihtilâf ettikleri zikredilmiştir: Bazılarınca «varisleri için»
olduğu, bazılarınca da «cenin için» olduğu söylenmiştir.
«Çünkü muteber olan vurma halidir İlh...» Çünkü onu daha önceki bir vuruşla öldürmüştür ve bu da
kölelik halinde olmuştur. Bu yüzden diyet değil kıymeti vacip olur. Bu da sağ olduğu haldeki
kıymetidir. Çünkü sağ iken onun katili olmuştur. Bu yüzden sebep ve telef hallerine baktık. Hidâye.
Yani vurma haline itibar ederek diyeti değil. kıymeti vacip kıldık ve telef haline İtibarla hayatından
şüphe edilen haline değil, sağ haliyle kıymetini vâcip kıldık. Çünkü sadece vurma haline itibar
edilseydi, ceninin sağ olmaması da caiz olurdu. O zaman da kıymeti değil. belki gurre vacip olurdu.
Kifaye. özetle...
«Bu durumda keffâret gerekir.» Çünkü hata ile veya kasde benzer bir yolla bir insanı telef etmiştir.
«Hâvi'l-Kudsî'de de bu açıkça ifade edilmiştir.» Ben derim ki: Aynı şekilde daha önce takdim
ettiğimiz gibi bu mesele ihtiyâr'da da açıkça ifade edilmiştir. Şarih de bunu Vâkıât'tan zîkredecektir.
«Sözlerinden anlaşılandır ilh...» Bu ifade de, bu meselenin kitapların çoğunda genişçe tasrih
edilmeyişi dolayısıyla mazur gösterici bir açıklama vardır. Çünkü onlar: «Ceninde kefâret yoktur»
sözlerini mutlak olarak zikretmişlerdir.
«Uzuvlarından bazısı ortaya çıkmış ilh...» Hayz bahsinde ceninin uzuvlarının ortaya çıkışının
yüzyirminci günden sonra olduğu geçmişti. Zahîre'den takdim ettiği sözün zâhiri: «Başın mutlaka
var olması gerekir.» şeklindedîr. Şumnî'de şöyle bir ifade vardır: «Eğer kadın uzuvlarından
herhangi birşey beIli olmayan bîr et parçası düşürse ve ebelerden doğru sözlü bir grup da onun bir
insan başlangıcı olduğuna ve eğer kalsaydı şekilleneceğine şahitlik etse, o zaman onda gurre
yoktur ve bu durumda bize göre hükümeti adlin tekrar edeceği bedel gerekir.»
«İddet ve nifasta ilh...» Yani onunla iddet biter ve onu düşürmekle annesi lohusa olur.
«O zaman malından ilh...» Yine bir rivayete göre... Başka bir rivayette ise gurreyi kadının âkilesi
verir ve muhtar olan da budur. Câmiu'l-Fusuleyn. Yani, Me'âkil bahsinin sonunda gelecek olan,
zahir-i rivayete göre; âkilesi olmayanın diyetinin Beytu'l-Mal'den verilmesi meselesinden dolayı...
Fetvâ da buna göredir. Gurrenin kadının malından vacîp oluşu ise şâzdır. Bu meselenin tama
inşallah orada gelecektir.
«Günahkâr olmaz ilh...» İfadede en uygun olanı: «Günahkâr olur» demesiydi. Çünkü bu söz
gurrenin vacip oluşundan bahsedilirken söylenmiştir ve gurre de ancak bazı uzuvların ortaya
çıkması ile vacip olur. Sonra da: «Eğer uzuvlarından bazısı ortaya çıkmamış ise ona hiçbir günah
yoktur» derdi. T.
Hânîye'de şöyle denilmektedir. Demişlerdir ki: «Eğer uzuvlarından herhangi bir şey belli olmamışsa
günahkâr olmaz.» Radiyallahu anhu demiş-
tir ki: «Ben günahkâr olmaz, demem çünkü Ih râmda olan kişi bir av hayvanın yumurtasını kırsa,
bunu tazmin eder. Çünkü o av hayvanının aslıdır orada ceza ile muâheze edildiği zaman bu
meselede cenini özürsüz düşürdüğü zaman günahkâr olması az değildir. Ancak katil olmuş gibi
günahkâr olmaz.»
Eğer ceninin uzuvları ortaya çıkmış İse ve kadının bir fiili ile ölürse, katil olmuş gibi günahkâr
olacağı ise açıktır.
«Kasdi olarak düşürürse ilh...» Kifâye'de ve diğerlerinde de aynı şekilde kayıtlanmıştır.
Şurunbulâliye'de denilmiştir ki: «Kasdî olarak düşürmezse anne üzerine hiçbir şey yoktur. Annenin
dışındakilerde ise çocuğu düşürme kasdı şart değildir. Nîtekim Hâniye'de de böyledir.»
«Karnına vurma gibî ilh...» Kadın çocuğu düşürene kadar fercini ilâçladığı zaman da böyledir.
Kifâye. Ağır bir yük taşıdığı zaman da böyledir... Tartarhâniye. Yani geçenlerden öğrenildiği gibi
bunları cenini düşürme kasdı ile yaparsa hüküm böyledir.
«Eğer kocası izin verirse gurer yoktur.» Bunu Zeylaî, Kafi sahibi ve diğerleri zikretmîşlerdir.
Şurunbulâliye'de denilmiştir ki: «Ben derim ki: Bu sahih olan rivâyet değil, zayıf olan rivayete
uygun düşmektedir. Çünkü Kâfi'de denilmiştîr ki: «Bir kimse diğerine! Beni öldür! dese ve o da onu
öldürse sahih olan görüşe göre diyet malından alınır. Çünkü ibahat nefislerde cari olmaz ve
şüpheden dolayı kısas düşer. Bir rivayette de: Hiçbir şey gerekmez çünkü nefsi onun hakkıdır ve



hakkının telef edilmesine izin vermiştir.» O zaman gurre veya cenînin diyeti de adamın hakkıdır.
Ancak ibahat müntefidîr. Kocanın, ceninin telef edilmesî hususundaki mücerred emri ile gurre
kadının âkilesinden düşmez. Çünkü onun kadına emri, adamın fiilinden aşağı değildir. Çünkü adam
karısına vurduğu ve kadın da cenin düşürdüğü zaman, adamın âkilesi üzerine gurre lâzım olur ve
adam buna vâris olamaz. Eğer gurrenin adamın hakkı olduğuna baksak, vurmasıyla herhangi bir
şey gerekmez. Lâkin bir insanın diğer bir insanın insanlığını heder etme hakkı olmaması dolayısıyla
Şarî'in, onu telef etmesi karşılığında ona takdir ettiği şeyi ödemesi gerekir Bu ödenecek şeyi de
cani dışındakiler istihkak edebilirler.» Özette...
Ben derim ki: Fukahâ, âdemiyyetinîn tahakkuku bulunmadığından dolayı cenînin bir nefis olarak
kabul edilmediğini açıkça ifade ettiklerinden dolayı; burada bu görüşe itiraz edebilir. Ve bu cenin
bir yönden annesinden bir cüz olarak kabul edilir; bu yüzden de hayatı tahakkuk edene kadar onda
kıymet veya diyet kâmil olarak vacip olmaz. keffaret de... Biz; gurrenîn vacip oluşunun taabbudî
olduğunu önceden belirtmiştik O zaman cenini muhakkak nefis yerine koymak sahih olmaz ki
«İbahat nefislerde cari olmaz» denîlebilsin. O zaman geçen feride tazminat ödeme hükmünün
tashih edilmesi ile buradaki tazminatın tashihi gerekmez.
Cinayetler Bölümünün başında şöyle geçmişti: « «Ellerimi kes! veya ayaklarımı kes! dese bundan
bir şey gerekmez, nefsine sirayet etse de... Çünkü azalar mallar gibidir bu yüzden emir sahih olur.»
O zaman bu fer'e ilhak edilmesi daha evlâdır. Çünkü o, yanı emir veren, vuran olmadığı zaman hak
sahibidir ve hakkının telef edilmesine razı olmuştur; ama vuran kendisi olduğu zaman bunun
tersinedir. Çünkü o gurre başkasının hakkıdır. Bu yüzden on varis olamaz. İşte kıt anlayışıma göre
bu, böyle olmalıdır.
«Eğer başka bir kadına emrederse ilh...» Yani zevce başka bir kadına emretse. Zâhir olan, tazminat
ödemenin kocanın kansına cenini düşürmesi için izin vermesinden sonra olmasıdır. Buna Hulâsa
sahibinin sözleri delalet eder. Eğer koca izin vermez ise mücerred kadının emri, babanın hakkının
düşme sebebi olamaz. Bu da açıktır. Vâni.
Ancak Azmî, tazminatın emrolunan kadından nefyini, kocası izin vermediği zaman emreden
kadından da nefyini gerektirmediğini zikretmiştir. Şurunbulâliye burada geçen şeyin benzeri ile
itiraz etmiştir ki sen bunun ne olduğunu da biliyorsun.
«Alacaklı olması muhal olduğundan ilh...» Yani borcun vacip oluşu muhal olduğundan demektir. Bu
da Efendi lehine köle üzerindeki gurredir. T.
«Başkasının hakkı olmadığı müddetçe ilh...» Ziyadât'da denilmiştir ki: «Bir cariye alıp onu kabzetse
ve cariye ondan hamile kalsa, sonra cariye kasten karnına vursa ve cenini ölü olarak düşürse;
bilahare bir adam beyyine ile o cariyenin kendi hakkı olduğunu söylese ve cariyenin ona
verilmesine veya müşterinin ona cariyenin mehrini vermesine hükmedilse, müstehikka: «Bu cariye
kendi hür çocuğunu öldürdü. Çünkü mağrurun çocuğu kıymeti verilerek hür olur, hür olan ceninin
de gurre ile tazmin edilmesi gerekir ,o halde ya cariyeni ver veya ceninin gurresini vererek onun
fidyesini ver.» denilir. Tatarhâniyye.
Sonra Camiu'l-Fusuleyn'de denilmiştir ki: «Ben derim ki: Gurreyi aldığı zaman müstahik için cenin
kıymetini talep etmenin caiz olması gerekir. Çünkü bedelin kaim olması mubdelin kaim olma
gibidir.»
Lâkin gurre ona teslim edilmiştir ve onun hesabı ile borçlu olur. Bunun tamamı Hindiye'den T. dedir.
«Mevlaya verilmesi ilh...» Yani cariyeden çocuk yapmak İsteyene verilmesi.
«Ona diyet ve kefâret vacip olur ilh...» Yani eğer zevcin bile olsa, sağ bir nefis üzerine cinayet
tahakkuk eder. O zaman bunda mubahlık yoktur. Cenini ölü olarak düşürmesi, bunun hilâfınadır. O
zaman bunda -geçtiği gibi- zevcinin izniyle olursa, gurre kadından düşer.
«Hayvanın cenininde îse... vacip olur ilh...» Bu, cenini ölü olarak düşürdüğü zamandır. Ama cenini
sağ olarak düşürdüğü ve sonradan vurmadan dolayı öldüğü zaman, kıymeti malından peşin olarak
vacip olur; bununla beraber, cariyenin cenininin kıymeti ile birlikte annenin noksanını ödemeye
icbar edildiği gibi annenin noksanını ödemeye zorlamaz. Çükü o, telef ettiği bir maldır ve annenin
noksanlığı ile beraber tazmin eder. Remli.
«Çocuklardan biri sağ düşse ilh...» Yani sonra ölse.
«Anne de ölse ilh...» Yani Tatarhaniye'de tabir edildiği gibi sonra anne de ölse... Tatarhâniye'de:
«Annenin ölümü, sağ düşenin ölümünden sonradır. Çünkü önce ölmüş olsa babasının vereceği
kısasa varis olur ve o kısas da düşer.» denilmektedir.



Nitekim Haşiye yazarı Halebî de böyle demiştir.
«Ölen çocuğun gurresi ilh...» Çünkü her ne kadar hayatı tahakkuk etmediğinden, onda diyet vacip
değilse de yine de o gurreyi akilenin vermesi gerekir. Nitekim bu geçmiştir.
«Çünkü adam vurduğu zaman ilh...» Diyetin malından değil de âkilesi üzerine vacip oluşunun
ta'lîlidîr. Çünkü vuruş, çocuğa nispetle kastî olsa bile, diyet âkıleye vacip olmaz. Bunun muktezası
şudur: Eğer iki çocuk olduğunu bilseydi ve aynı şekilde ikisine de vurmayı kastetseydi, babalık
şüphesi ile kısasın düşmesinden dolayı, sağ olanın dîyeti malından üç sene içinde verilmesi vâcip
olurdu. Ama iki çocuk olduğunu bilse fakat ikisine de vurmayı kasdetmese; sadece anneye vurmayı
kastetse, «birisine ok atmayı kasdettiği halde attığı ok; o şahsı delip geçerek başka birine gelen
şahıs» meselesinde olduğu gibi; sağ olanın diyeti, malından vâcip olmaz. Allah Taâlâ en iyisini
bilendir.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...