MEZOPOTAMYA'DA MEDENİYETİN DOĞUŞU 425
tarafından taklit edilmemiştir. En eski Mısır'da olduğu gibi burada da
yüzde seksen nisbetinde arpa, yüzde, yirmi nisbetinde buğday ve çatalsiyez
(triticum diçoecum) yetiştirilirdi. Arpa en eski zamanlardan beri
yani ikinci kültür devrinden beri, buğday ve çatalsiyez de üçüncü devirden
beri yetiştirilmekteydi. Arpanın bütün bu sahaya yayılışı tarihten
önceki devirlere rastlar. Buğday ile çatalsiyezin yayılış tarihini tesbit
edemiyoruz 1 Bu sebepten dolayı, iddiaya rağmen, çatalsiyezin Mezopotamya'dan
Mısıra gittiğini filoloji yoluyla isbat etmek kabil değildir.
Daha dördüncü kültür devrinden itibaren devlet eliyle idare edilen
büyük öğütme işlerine başlanmıştır. Bu öğütme şekli 2000 senelerinde
Anadolu'da da görülür. Fakat sonradan bütün Ön-Asya'da ev değirmenciliğine,
yani küçük mikyasta üğütme şekline dönülmüştür, İnce
un öğütme şekli 2000 yıldan sonra Mezopotamya'dan garba doğru yayılmıştır.
Bunu filoloji yoluyla isbat edebiliyoruz. Çünkü ince un mânasına
gelen Latince simila kelimesi Mezopotamya'dan Anadolu yoluyla
garp dünyasına yayılmıştır,
Mezopotamya iktisadiyatının ikinci hususiyeti bira istihsalinin büyük
iktisadî ehemmiyeti oluşu, ve çeşitli bira nevilerinin bulunuşudur,
Bira arpadan elde edilen malta bir nevi baharın ilâvesiyle yapılırdı. Büyük
küçük herkesin günlük bira istihkakı gayet tabii ihtiyaçlardan ad
olunurdu. Bira istihsalinin bu büyük ehemmiyetine ikinci devrede rastlıyoruz.
Belki de bu bilgi Proto-Fıratlı'lara aitti. Bira kas, bira malzemesi
(malt = buluğ, ona ait bahar bappir) kelimelerinin yine-menşelerini
tesbit edememekteyiz. Meselâ ulusin = çatalsiyez birası gibi
muhtelif bira nevilerini gösteren kelimelerden biri Protofratça bir menşe
ifşa etmektedir. Halbuki bira istihsaline aid meyhaneci, ve maltcı
gibi meslek isimleri Sumer dil tabakasına aittir. Mısır'da da biranın
aynı iktisadî ehemmiyetini görüyoruz. Fakat buna rağmen, biranın
Anadolu'ya Mezopotamya'dan geldiğini kabul etmeliyiz.
Sumerlerin günlük yemek öğünlerinin üçüncü unsuru da susam
yağıdır. Susam yetiştirme tarihi, arpa kadar eski olmayıp ilk defa
üçüncü kültür devresinde rastlanır. Demek oluyor ki Proto-Fıratlılar
susamı tanımıyorlardı. Bunu bize esasen susam kelimesi de isbat eder:
Se-gis-i = Sumerce yağağacının, tanesi demektir. Susam mânasına gelen bu
kelimenin Akadça mukabili olan Saman-sammi=nebat yağı kelimesi bütün
diğer dillere yayılmıştır. Bu kelimeyi, Hurrice Sum-Sum, arapça sim-sîm
veya sum-sum, gerekçe sesafnos, Türkçe sisam ve yine Yunanca sesamites
kelimesinden gelen simit kelimelerinde görüyoruz
Hurma yetiştirme meselesine ehemmiyetine rağmen burada ancak
pekaz temas edebileceğim. Memleket için iktisadiyat bakımından fevkalâde
ehemmiyeti olan hurma yetiştirilmesi yalnız tatlı ihtiyacını değil,
1 Umumiyetle bu nevi kültür kelimelerinde olduğu gibi, kelime yapısından, müsemmalarının,
menşeyi hakkında bir netice çıkarmak mümkün olmamaktadır.