11 Ağustos 2012

MEZEPOTAMYA'DA MEDENİYETİN DOĞUŞU ALTINCI BÖLÜM


B. LANDSBERGER
bir iç liman olan Fırat boyundaki payitahta kadar yanaştıklarını söylemekle
iftihar eder. Birbiri ile sıkı yakınlığı olan Fırat ve İndus kültürünün
aynı menşeden mi geldikleri veyahut bu kültür mümessillerinin
aynı menşeden mi oldukları, Sumerler ile Meluhhalılar arasında bir ırk
yakınlığı olup olmadığı, Sumerlerin İndus vadisinden mi buralara geldiği.
suallerine, ilmin bugünkü durumu ile ne evet ne de hayır ile
cevap verilebilir. Bilhassa her iki yazı sisteminin temamiyle başka başka
oluşu, bir de ev yapısı, alet şekilleri ve plâstik, san'atın tamamiyle
başka oluşları bu suale müsbet bir cevap vermemize mânidir. İndus
vadisinin plastiği serbest şekil verme hususunda Yunan plastiğini hatırlatır.
Halbuki bu vaziyet Sumerlerin kalıplaşmış nizam fikirleri altında
meydana gelen plastikleriyle temamiyle zıt bir hal gösterir. Diğer taraftan
ise İndus vadisinde Sumerlerin zengin fantazi mahsullerine, çeşitli
şekiller bulma kabiliyetine rast gelinmiyor. Binaenaleyh, şayet Meluhha'hlarla
Sumerler arasında ırk bakımından bir menşe birliği mevcutsa
müstesna ve yaratıcı bir dehâya malik olan bu ırk ayrı ayrı
yerlerde değişik inkişaflar göstermiş demektir.
V. Medeniyetin tekâmülünde Proto-Fratlı'larla Sumer'lerin payları.
Nihayet Proto-Fratlılarla Sumerlerin medeniyet sahasındaki başarılarını
ayırıp seçmeğe, tarihlerini tesbit etmeğe, tesirlerini kıymetlendirmeğe
başladığımız zaman, her şeyden önce ziraat işlerinin kesafeti
gözümüze çarpar. Ziraat işlerinin bu kesafeti, meselâ 2000 senelerinde
bire elli mahsûl almanın hiç fevkalâde birşey olmayışla da kendini
gösterir. Bunu elde etmek için de ilk şart toprağı birçok defalar sürmekti.
Toprağı işlemek için aynı zamanda iki çeşit sabana ihtiyaç
vardı Toprağı sürüp işliyen saban, ekme sabanı. İkinci şart da Mayısda
taşan suları tohum ekme zamanı olan sonbahara kadar depolayıp
icap ettiği zaman salıvermektir. Bu suretle bataklıkların da önü alınmış
oluyordu. Bütün bu bilgilerin, bu merkezî çiftçiliğin, suculuğun,
ikinci kültür devrinde şehir devleti tarafından yâni Proto-Fıratlılar tarafından
bilindiğini kabul edelim. Saban ve sabanı sûren—apin ve engar
kelimelerinih Proto-Fıratça oldukları aşikârdır. Rekonstruksiyon ile
tanıtacak olan bu dilin kelime yapısına, apin(=saban) kelimesiyle muhakkak
ki etimoloji bakımından yakınlığı olan apsin(=sabanla elde
edilen dizi) kelimesi bir ışık serpmektedir.
Tokrak takvim ve kadastro. işlerinde kullanılan memur isimleri
Sabra, Sasak da bunu gösterir. Aynı zamanda, toprağa ait vesikalar
mahiyetinde olan en eski tabletler bize bunu isbat etmektedir. Fakat
ekme sabanının icat tarihini tesbit edemiyoruz. Her ne kadar bugün
ile Van taraflarında, daha iptidaî bir şekilde bile olsa, ekme sabanı
mevcutsa da Sumer'lerin bu merkezi toprak iktisadı başka kavimler

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...