Müstevrid el-Kureyşî, Amr b. As(ra)’ın yanında şöyle dedi: “Ben Rasulullah(sav)’i şöyle derken işittim: “Kıyamet, Rumlar insanların en çoğu olduğu zaman kopar.” Amr o’na: “Ne söylemekte olduğuna iyi bak” dedi. Müstevrid: “Ben Rasulullah(sav)’dan işittiğim şeyi söylüyorum”dedi.[1]
Avf b. Malik el-Eşcaî(ra)’dan gelen hadiste Rasulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Kıyametten önce altı şey olur......(onlardan biri:) Sizinle Rumlar arasında barış imzalanır ama düşmanlarınız anlaşmayı bozarak, her birlikte on iki bin asker olan seksen birlikle (yani bir milyon asker) üzerinize saldırırlar.”[2]
Cabir b. Semura, Nâfi b. Utbe’nin şöyle dediğini söylemiştir: “Biz Rasulullah(sav) ile birlikte idik.....Orada Rasulullah(sav)’den dört kelime ezberledim ve onları elimde dâima hazır tutuyorum. Dedi ki: “Siz arap yarımadasını fethetmek için savaş yaparsınız Allah orayı sizlere verir. Sonra İran’ı fethetmek için savaş yaparsınız Allah orayı sizlere verir. Sonra Rumlarla savaş yaparsınız Allah orayı da sizlere verir. Sonra Deccal ile savaşacaksınız Allah sizi galip çıkaracak.”
Nâfi: “Ya Cabir! Biz Rum diyarı fetholuncaya kadar Deccal’in çıkacağını zannetmiyoruz”dedi”[3]
Rumlarla müslümanlar arasındaki savaşın nasıl olacağına dair hadis gelmiştir. Yuseyr b. Cabir dedi ki: Kûfe’de kırmızı bir rüzgâr esmişti. Derken: Yâ Abdullah bin Mesud! Kıyamet saati geldi! Demekten başka bir konuşma ve hali olmayan bir adam çıka geldi. Abdullah b. Mesud dayanmakta iken bu söz üzerine hemen oturdu ve: “Miras taksim olunmadıkça ve ganimetle sevinilmedikçe kıyamet kopmaz” dedi. Sonra elini Şam tarafına kaldırarak işaret etti ve: “Pek çok düşman müslüman halk ile savaşmak için ordu ve silah toplarlar, müslümanlar da onlarla savaşmak için ordu ve silah toplarlar” dedi. Ravi: Ben Abdullah’a bu sözünle Rumlarımı kastediyorsun? diye sordum. Abdullah: “Evet” dedi. İşte bu savaş sırasında büyük bir saldırma ve ona karşı koyma olur. Şöyle ki: Müslümanlar, ölüm kalım savaşı yapacak ve ancak galip olarak dönecek olan bir fedâiler birliği gece oluncaya kadar düşmanla savaşırlar. Neticede düşman ordusu da, İslam ordusu da geri dönerler. İki ordudan hiç biri galip değildir. Halbuki iki tarafın öncü fedaileri yok olup gitmişlerdir. Sonra müslümanlar yine en önde ölüm kalım savaşı yapacak ve ancak galip olarak geri dönecek olan öncü fedâiler birliğini çıkarırlar. Gece oluncaya kadar hepsi savaşırlar. Gece olunca düşman ordusu da, İslâm ordusu da geri çekilirler. Her iki tarafın fedâi birlikleri yok olduğu halde iki ordudan hiç biri galip değildir. Sonra müslümanlar yine ölüm kalım savaşı yapacak ve ancak galip olarak geri dönebilecek olan bir öncü fedâiler birliği çıkarırlar. Ordular akşam oluncaya kadar savaşırlar. Akşam olunca düşman ordusu da müslüman ordusu da geri çekilir. Fedâiler birliği yok olduğu halde onlardan hiç biri galip değildir. Artık dördüncü gün olduğu zaman müslümanların tamamı onların üzerine hücuma geçer. Bunun sonucunda Allah düşmanı yenilgiye uğratır. Öyle büyük bir savaş olur ki ya böyle bir savaş olmamıştır veya olmaz denilir. Hatta bir kuş o çarpışan ordu fertlerinin yanlarından uçarda bir türlü onları geride bırakamaz, nihayet ölü olarak yere düşer. Öyle ki bir baba yüz tane olan oğullarının hepsini savaşa yollarda sonunda onlardan bir tek adamdan başka kimsenin kalmadığını görür. Artık sonunda hangi ganimetle sevinilir? Veya hangi miras aralarında bölüşülüp taksim edilir? Onlar bu hal üzere bulundukları bir sırada birden bire bir tellal onların yanına gelir ve: Deccal’in, onların aileleri ve vatanlarında kendilerinin yerine geçtiğini ilan eder. Bunun üzerine İslam orduları önlerindekileri olduğu gibi terk ederler ve kendi vatanlarına doğru yönelirler. On tane süvâriyi öncü olarak ordunun önünde yola çıkarırlar. Rasulullah(sav): “Ben öncü süvârilerin isimlerini, babalarının isimlerini ve atlarının renklerini de kesin olarak bilmekteyim. Onlar o zamandaki yeryüzü üzerinde bulunan süvârilerin en hayırlılarıdır – veya: O zamandaki yer üzerinde bulunan en hayırlı süvârilerdir.”buyurmuştur.”[4]
Hadislerde geçtiğine göre, bu savaş ahir zamanda Deccal çıkmadan önce Suriye’de olacak ve müslümanlar Rumları yenip İstanbul’un fethine hazırlanacaklardır.
Nitekim Ebu Hureyre(ra)’den gelen hadiste Rasulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Rumlar, A’mâk ya da Dâbık[5] gölgesine ininceye kadar kıyamet kopmaz. O vakit gelince Medine’den yeryüzü halkının en hayırlılarından olan bir ordu Rumlara karşı çıkar. Müslüman ordusu Rumlara karşı savaş şeklinde saf oldukları zaman Rumlar müslümanlara: “Bizimle, bizden esir olanlar arasını boşaltın da biz onlarla savaş edelim”derler. Bu teklif karşısında müslümanlar: “Hayır Vallahi biz, sizlerle o kardeşlerimizin arasından çekilmeyiz” derler ve Rumlarla savaşırlar. Savaşta müslümanların üçte biri yenilerek kaçar ki Allah onların tevbelerini asla kabul etmez. Müslüman ordusunun üçte biri öldürülür. Onlar, Allah katında şehitlerin en üstünleridir. Müslüman ordusunun üçte biri de savaşa devam eder. Bunlar asla kendi aralarında bir fitne ve ihtilafa düşmezler. İşte bunlar İstanbul’u fethederler. Fetihten sonra kılıçlarını zeytin ağaçlarına asmış oldukları halde aralarında ganimetleri taksim ederlerken, Şeytan onların içinde: “Deccal sizin ailelerinizi ele geçirmiştir” diye bağırır. Bu söz yalan ve batıl olduğu halde müslüman askerler yola çıkarlar. Şam’a geldikleri zaman savaş için hazırlık yapıp saflarını ayarlarken namaza ikâmet getirilir ve Meryem oğlu İsa(as) iner.”[6]
Ebu’d-Derda(ra)’dan Rasulullah(sav) şöyle demiştir: “Kıyametten önce olacak büyük savaşta müslümanlar Gota bölgesindeki Şam şehrinde toplanırlar. O Suriye’nin en iyi şehridir.”[7]
Avf b. Malik el-Eşcaî(ra)’dan gelen hadiste Rasulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Kıyametten önce altı şey olur......(onlardan biri:) Sizinle Rumlar arasında barış imzalanır ama düşmanlarınız anlaşmayı bozarak, her birlikte on iki bin asker olan seksen birlikle (yani bir milyon asker) üzerinize saldırırlar.”[2]
Cabir b. Semura, Nâfi b. Utbe’nin şöyle dediğini söylemiştir: “Biz Rasulullah(sav) ile birlikte idik.....Orada Rasulullah(sav)’den dört kelime ezberledim ve onları elimde dâima hazır tutuyorum. Dedi ki: “Siz arap yarımadasını fethetmek için savaş yaparsınız Allah orayı sizlere verir. Sonra İran’ı fethetmek için savaş yaparsınız Allah orayı sizlere verir. Sonra Rumlarla savaş yaparsınız Allah orayı da sizlere verir. Sonra Deccal ile savaşacaksınız Allah sizi galip çıkaracak.”
Nâfi: “Ya Cabir! Biz Rum diyarı fetholuncaya kadar Deccal’in çıkacağını zannetmiyoruz”dedi”[3]
Rumlarla müslümanlar arasındaki savaşın nasıl olacağına dair hadis gelmiştir. Yuseyr b. Cabir dedi ki: Kûfe’de kırmızı bir rüzgâr esmişti. Derken: Yâ Abdullah bin Mesud! Kıyamet saati geldi! Demekten başka bir konuşma ve hali olmayan bir adam çıka geldi. Abdullah b. Mesud dayanmakta iken bu söz üzerine hemen oturdu ve: “Miras taksim olunmadıkça ve ganimetle sevinilmedikçe kıyamet kopmaz” dedi. Sonra elini Şam tarafına kaldırarak işaret etti ve: “Pek çok düşman müslüman halk ile savaşmak için ordu ve silah toplarlar, müslümanlar da onlarla savaşmak için ordu ve silah toplarlar” dedi. Ravi: Ben Abdullah’a bu sözünle Rumlarımı kastediyorsun? diye sordum. Abdullah: “Evet” dedi. İşte bu savaş sırasında büyük bir saldırma ve ona karşı koyma olur. Şöyle ki: Müslümanlar, ölüm kalım savaşı yapacak ve ancak galip olarak dönecek olan bir fedâiler birliği gece oluncaya kadar düşmanla savaşırlar. Neticede düşman ordusu da, İslam ordusu da geri dönerler. İki ordudan hiç biri galip değildir. Halbuki iki tarafın öncü fedaileri yok olup gitmişlerdir. Sonra müslümanlar yine en önde ölüm kalım savaşı yapacak ve ancak galip olarak geri dönecek olan öncü fedâiler birliğini çıkarırlar. Gece oluncaya kadar hepsi savaşırlar. Gece olunca düşman ordusu da, İslâm ordusu da geri çekilirler. Her iki tarafın fedâi birlikleri yok olduğu halde iki ordudan hiç biri galip değildir. Sonra müslümanlar yine ölüm kalım savaşı yapacak ve ancak galip olarak geri dönebilecek olan bir öncü fedâiler birliği çıkarırlar. Ordular akşam oluncaya kadar savaşırlar. Akşam olunca düşman ordusu da müslüman ordusu da geri çekilir. Fedâiler birliği yok olduğu halde onlardan hiç biri galip değildir. Artık dördüncü gün olduğu zaman müslümanların tamamı onların üzerine hücuma geçer. Bunun sonucunda Allah düşmanı yenilgiye uğratır. Öyle büyük bir savaş olur ki ya böyle bir savaş olmamıştır veya olmaz denilir. Hatta bir kuş o çarpışan ordu fertlerinin yanlarından uçarda bir türlü onları geride bırakamaz, nihayet ölü olarak yere düşer. Öyle ki bir baba yüz tane olan oğullarının hepsini savaşa yollarda sonunda onlardan bir tek adamdan başka kimsenin kalmadığını görür. Artık sonunda hangi ganimetle sevinilir? Veya hangi miras aralarında bölüşülüp taksim edilir? Onlar bu hal üzere bulundukları bir sırada birden bire bir tellal onların yanına gelir ve: Deccal’in, onların aileleri ve vatanlarında kendilerinin yerine geçtiğini ilan eder. Bunun üzerine İslam orduları önlerindekileri olduğu gibi terk ederler ve kendi vatanlarına doğru yönelirler. On tane süvâriyi öncü olarak ordunun önünde yola çıkarırlar. Rasulullah(sav): “Ben öncü süvârilerin isimlerini, babalarının isimlerini ve atlarının renklerini de kesin olarak bilmekteyim. Onlar o zamandaki yeryüzü üzerinde bulunan süvârilerin en hayırlılarıdır – veya: O zamandaki yer üzerinde bulunan en hayırlı süvârilerdir.”buyurmuştur.”[4]
Hadislerde geçtiğine göre, bu savaş ahir zamanda Deccal çıkmadan önce Suriye’de olacak ve müslümanlar Rumları yenip İstanbul’un fethine hazırlanacaklardır.
Nitekim Ebu Hureyre(ra)’den gelen hadiste Rasulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Rumlar, A’mâk ya da Dâbık[5] gölgesine ininceye kadar kıyamet kopmaz. O vakit gelince Medine’den yeryüzü halkının en hayırlılarından olan bir ordu Rumlara karşı çıkar. Müslüman ordusu Rumlara karşı savaş şeklinde saf oldukları zaman Rumlar müslümanlara: “Bizimle, bizden esir olanlar arasını boşaltın da biz onlarla savaş edelim”derler. Bu teklif karşısında müslümanlar: “Hayır Vallahi biz, sizlerle o kardeşlerimizin arasından çekilmeyiz” derler ve Rumlarla savaşırlar. Savaşta müslümanların üçte biri yenilerek kaçar ki Allah onların tevbelerini asla kabul etmez. Müslüman ordusunun üçte biri öldürülür. Onlar, Allah katında şehitlerin en üstünleridir. Müslüman ordusunun üçte biri de savaşa devam eder. Bunlar asla kendi aralarında bir fitne ve ihtilafa düşmezler. İşte bunlar İstanbul’u fethederler. Fetihten sonra kılıçlarını zeytin ağaçlarına asmış oldukları halde aralarında ganimetleri taksim ederlerken, Şeytan onların içinde: “Deccal sizin ailelerinizi ele geçirmiştir” diye bağırır. Bu söz yalan ve batıl olduğu halde müslüman askerler yola çıkarlar. Şam’a geldikleri zaman savaş için hazırlık yapıp saflarını ayarlarken namaza ikâmet getirilir ve Meryem oğlu İsa(as) iner.”[6]
Ebu’d-Derda(ra)’dan Rasulullah(sav) şöyle demiştir: “Kıyametten önce olacak büyük savaşta müslümanlar Gota bölgesindeki Şam şehrinde toplanırlar. O Suriye’nin en iyi şehridir.”[7]
İbn Munîr[8] diyor ki: “Rum olayına gelince, şimdiye kadar böyle bir toplanma olmadı. Karada bu sayıda bir savaşın da olduğunu duymadık. Bu şimdiye kadar gerçekleşmeyen olaylardandır ve bunda müjde ve uyarılar vardır. Bu da onların askerlerinin çok olmasına rağmen müslümanların galip geleceğini gösterir. Yine o zaman ki müslüman ordusunun şimdikinin kat kat üstünde olacağını müjdeler.”[9]
[1] Müslim, Fiten (18/22-Nevevî Şerhi)
[2] Buharî, Cizye (6/277-Fethu’l-Bâri)
[3] Müslim, Fiten (18/26-Nevevî Şerhi)
[4] Müslim, Fiten (18/24-25-Nevevî Şerhi)
[5] A’mâk ve Dâbık: Antakya ile Haleb arasında iki yer ismi.
[6] Müslim, Fiten (18/21,22- Nevevî Şerhi)
[7] Ebu Davud, Melâhim (11/406-Avnu’l-Ma’bud) Hadis sahihtir. Bak: “Camiu’s-Sağir’in Sahihleri” (2/218 Hadis no: 2112)
[8] Zeynuddin Abdullatif b. Takıyuddin Muhammed b. Mûnir el-Halebî. Mısır’a yerleşmiştir. 804 h. yılında vefat etmiştir. Bak: “Şuzuratu’z-Zeheb” (7/44)
[9] “Fethu’l-Bâri” (6/278)
ABD ordusu tarafından hazırlanan bir savaş senaryosuna göre, İsrail'in İran'a yönelik saldırısı, ABD'yi de içine çekecek bir çatışmaya neden olacak ve yüzlerce Amerikan vatandaşı ölecek.
New York Times'ın yayımladığı senaryo; ABD ordusunun kesin stratejisi anlamına gelmiyor, fakat, olası bir savaşın muhtemel sonuçlarının öngörülmesi ve bu eksende bir strateji oluşturulması için gerçekleştirilen sanal bir tatbikat.
ABD'nin böylesi bir savaşa girerken, bu savaş oyununu göz önünde bulundurması gerekecek. Ayrıca, savaş kendini dayattığında, çatışmadan uzak durulması gerektiğini düşünen üst düzey yetkililerin elini güçlendirecek.
Senaryo, İsrail uçaklarının İran'ın nükleer tesislerini vurmasıyla başlıyor. İran'ın hava savunma sistemi bu saldırıyı püskürtmeye çalışırken, Basra Körfezi'ndeki ABD'ye ait savaş gemileri de hedef alınacak. Bir gemi savar füzenin Amerikan savaş gemisini vurmasıyla 200 asker yaşamını yitirecek ve böylece ABD savaşmaya zorlanacak.
ABD'li yetkililere göre; bir yıl gibi bir sürede İsrail İran'ı vurabilir ve bu saldırının yakın müttefiki tarafından engellenmemesi için Washington'a haber vermemeyi seçebilir.
Ancak Tahran yönetimi, İsrail'in Washington'ın onayı olmadan kesinlikle böyle bir hamle yapmayacağını düşünüyor ve bu yüzden de İran ordusunun ilk misillemelerinin hedefinde ABD savaş gemilerinin ve bölgedeki üstlerinin bulunması kuvvetle muhtemel.
Bazı uzmanlar ise; İran'ın ABD'ye doğrudan bir misilleme yapmak yerine, genel olarak bölgede, özel olarak ise Afganistan'da tansiyonu yükselterek, ABD'nin tüm gücünü bu savaşa vermesinin önüne geçebileceğini düşünüyor.
İsrail ve ABD arasında görüş ayrılığı olabilir mi?
İsrail ve ABD istihbaratı, İran'ın uranyum zenginleştirdiğinden emin ancak ABD, İran’ın nükleer silah yapmak istemesi durumunda bile en iyi ihtimalle iki yıla ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Bu nedenle ABD, İran'ın nükleer silah üretmesinin dolaylı olarak engellenmesini ve bu esnada Tahran yönetimi ile diplomatik kanalların açık tutulmasından yana.
İsrailli yöneticiler için ise; tek çözüm, İran'ın nükleer tesislerinin vurulması.
New York Times'a göre; bazı ABD'li yetkililer de uzun menzilli füzelerin, havada yakıt ikmal sisteminin ve sığınak delici bombaların bu tür faaliyetlerden daha etkili bir çözüm olduğunu düşünüyor.
Savaş simülasyonuna katılan bazı yetkililer, ABD'nin Ortadoğu'daki kuvvetlerinin komutanı General James N. Mattis'in sonuçlardan kaygı duyduğunu belirtiyor.
İçsel Bakış adlı savaş oyunu iki yılda bir hazırlanıyor. Söz konusu simülasyonda ABD ordusunun ana karargahı ile bölgedeki kuvvetlerinin komutalarının, olası bir savaş durumlarına nasıl tepki vereceğine dair fikir yürütülüyor.
Soğuk Savaş döneminde, Sovyetler Birliği'nin İran'ın petrol sahasına inmesi durumunda, ABD ordusunun karşı saldırısını ve sonuçları öngörmek için kurgulanan oyun, 2002 Aralık ayında, birliklerin Irak işgaline ne kadar hazır olduğunu test etmek için kullanılmıştı.
Kuzey Kore ise ABD’yi ürkütüyor.
Dünyanın kapalı kapılar ardındaki ülkesi Kuzey Kore, kara, deniz ve hava kuvvetlerinin dahil olduğu tatbikatlara devam ediyor.
Rusya’da da hazırlık var.
Rus ajanslarının haberine göre Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev; Rusya’nın 2017-2018’e kadar misilleme tedbirlerini almaya hazır olması gerektiğini söylüyor. NATO, İran’ın füze tehdidine karşı oluşturulan füze kalkanı projesinde Rusya ile işbirliği yapmak istediğini bildiriyor, ancak Rusya’nın kalkana ortak olma önerisini reddediyor. Rusya; ABD’den, herhangi bir füze savunma sisteminin Rusya’yı hedef almayacağının güvencesini istiyor.
Ya Türkiye ne yapıyor, ne yapacak dersiniz? Ülkeyi yöneten Deccal’in müridleri, ABD’ye endeksli dış politika yürüttükleri için ABD neye karar verirse onu uygulayacaklar.
Türkiye Armageddon savaşının odak ülkesidir. İstihbarat örgütlerinin leş kargalar gibi Türkiye’yi mesken tutması boşuna değil. İşbirlikçilerin maskesine dikkat edin.
Günün Sözü: Basiretsiz yöneticiler elinde devletin sarsılması kaçınılmazdır.
Haber Kaynağı: SİVİL HABER