SULTAN ÜÇÜNCÜ OSMAN HAN
BABASI...SULTAN İKİNCİ MUSTAFA HAN
ANNESİ..ŞEHSÜVER SULTAN
DOĞUM TARİHİ...2 OCAK 1699
VEFAT TARİHİ..29 EKİM 1757
SALTANATI..1754-1757
Osmanlı Sultanlarının yirmi beşincisi ve İslam Halifelerinin doksanıncısı. İkinci Mustafa Han' ın oğlu olup, 2 Ocak 1699' da Şehsüvar Sultan' an doğdu. Ağabeyi Birinci Mahmud' dan bir kaç yaş küçük olup, anneleri ayrıdır. Şehzadeliğinde mükemmel bir eğitim gördü. Zamanını din, edebiyat ve tıp kitapların okuyarak geçirdi. 13 Aralık 1754' de ağabeyi Sultan Birinci Mahmud Han' ın vefatı üzerine tahta çıktı.
Sultan Osman Han' ın kısa süren saltanat devresi sulh ve sükun içerisinde geçti. 1755' de Rus sınırındaki bazı olaylar bu devletle ihtilafa yol açacak gibi göründü ise de, iki taraf da sulhu bozmadı. Mısır' da Memluklülerin isyan hareketler, kısa sürede bastırıldı. Padişah ayrıca olaylarda ihmali görülenleri vazifelerinden uzaklaştırıldı. Sadrazam Bahir Mustafa Paşa azledilerek yerine Hekimoğlu Ali Paşa getirildi.
Sultan Üçüncü Osman Han zamanında dışta görülen bu huzurlu ve hadisesiz geçen devreye nazaran içte çeşitli gaileler veya tabii afetlerle karşılaştı. Çok şiddetli geçen 1755 kışında Haliç dondu. İnsanlar Defterdar İskelesiyle Sütlüce arasında karşıdan karşıya geçerlerken olay uzun süre hafızalardan silinmedi.
Diğer taraftan Osman Han devrinde İstanbul' da büyük tahribata yol açan iki büyük yangın çıktı. 28 Eylül 1755' de Hoca Paşa semtinde çıka yangın, dört kola ayrılarak büyük bit afet halini aldı. Yaklaşık otuz altı saat süren yangın sonunda Paşakapısı da yandığından, sadaret dairesi bir müddet Kadırga limanındaki Esma Sultan Sarayı' na nakledildi. 6 Temmuz 1756' da Cibali taraflarında çıkan yangın ise, genişleyerek hemen hemen İstanbul' un dörtte üçünü kül haline getirdi. Unkapanı, Şehzadebaşı, Fatih, Yavuz Selim, Zeyrek, Saraçhane semtleri bir harabe aline geldi. İki bin ev, bin dükkan, beş yüz seksen değirmen, iki yüz cami ve mescid, yetmiş hamam yandığı gibi insan zayiatı da oldu. Yangının ardından, İstanbul' un yeniden inşası için büyük imar faaliyetleri başladı.
Önceki yılarda İran harpleri dolayısıyla devletin otorite boşluğundan istifade ederek eşkıyalığa başlayan levedler, Anadolu' da halka büyük eziyetler veriyorlardı. Bu karışıklık Osman Han devrinde daha da arttı. Devlet bunları Mirili leved adı ile bir teşkilata tabi tutarak emri altına almaya ve şekavetlerini (eşkiyalıklarını) önlemeye çalıştı ise de, bir netice elde edemedi. Bunun üzerine Osman Han, Hekimoğlu Ali Paşa' yı bunların üzerine göndererek şiddetle cezalandırdı.
Sultan üçüncü Mustafa Han, padişahlığının üçüncü senesinde, 29 Ekim 1757' de vefat etti. Yeni Camii yanındaki kardeşi Birinci Mahmud Han' ın türbesine defn edildi.
Sultan Üçüncü Osman, fakirlere, düşkünlere ço acıyıp, onlara karşı daima cömert ve şegkatli davranırdı. Kıyafet değiştirmek suretiyle İstanbul' da dolaşır, halkın dertleriyle bizzat alakadar olurdu. Haksızların önüne geçip, tamiri mümkün olanların halline çalışırdı. Müslim ve gayr-i müslümlerin kıyafet ve nizamını ve davranışlarını dikkatle takip etti. Kadınların dikkat çekici kıyafetler ile sokağa çıkmalarını yasakladı. "Kocasının zabıtında olan avret kötülük yoluna sapamaz. Kadının ahlaksız olmasında suç, ona sahip olmayan kocasındadır." derdi. Yalan ve rüşvetle amansız bir şekilde mücadele etti. Kim olursa olsun rüşvetçiyle yalancıyı asla affetmedi.
İmar faaliyetlerine önem vererek Üsküdar' da İhsaniyye Camii ve İhsaniye mescidini yaptırdı. Ağabeyi Birinci Mahmud Han' ın başlattığı cami inşasını bitirerek Nuru Osmaniyye adı ile ibadete açtı. Caminin yanına medrese, kütüphane, imaret, sebil ve çeşme de yaptırıp, tamiratı ve masraflarının karşılanması için vakıflara tesis ettirdi. Midilli adası Siğri limanında, Malta korsanlarına karşı bir kale inşa edilerek tahkim edildi. Bab-ı ali' nin inşası tamamlandı. Ahırkapı feneri de Sultan Üçüncü Osman devrinde yapıldı.
Sultan Osman Han' ın kısa süren saltanat devresi sulh ve sükun içerisinde geçti. 1755' de Rus sınırındaki bazı olaylar bu devletle ihtilafa yol açacak gibi göründü ise de, iki taraf da sulhu bozmadı. Mısır' da Memluklülerin isyan hareketler, kısa sürede bastırıldı. Padişah ayrıca olaylarda ihmali görülenleri vazifelerinden uzaklaştırıldı. Sadrazam Bahir Mustafa Paşa azledilerek yerine Hekimoğlu Ali Paşa getirildi.
Sultan Üçüncü Osman Han zamanında dışta görülen bu huzurlu ve hadisesiz geçen devreye nazaran içte çeşitli gaileler veya tabii afetlerle karşılaştı. Çok şiddetli geçen 1755 kışında Haliç dondu. İnsanlar Defterdar İskelesiyle Sütlüce arasında karşıdan karşıya geçerlerken olay uzun süre hafızalardan silinmedi.
Diğer taraftan Osman Han devrinde İstanbul' da büyük tahribata yol açan iki büyük yangın çıktı. 28 Eylül 1755' de Hoca Paşa semtinde çıka yangın, dört kola ayrılarak büyük bit afet halini aldı. Yaklaşık otuz altı saat süren yangın sonunda Paşakapısı da yandığından, sadaret dairesi bir müddet Kadırga limanındaki Esma Sultan Sarayı' na nakledildi. 6 Temmuz 1756' da Cibali taraflarında çıkan yangın ise, genişleyerek hemen hemen İstanbul' un dörtte üçünü kül haline getirdi. Unkapanı, Şehzadebaşı, Fatih, Yavuz Selim, Zeyrek, Saraçhane semtleri bir harabe aline geldi. İki bin ev, bin dükkan, beş yüz seksen değirmen, iki yüz cami ve mescid, yetmiş hamam yandığı gibi insan zayiatı da oldu. Yangının ardından, İstanbul' un yeniden inşası için büyük imar faaliyetleri başladı.
Önceki yılarda İran harpleri dolayısıyla devletin otorite boşluğundan istifade ederek eşkıyalığa başlayan levedler, Anadolu' da halka büyük eziyetler veriyorlardı. Bu karışıklık Osman Han devrinde daha da arttı. Devlet bunları Mirili leved adı ile bir teşkilata tabi tutarak emri altına almaya ve şekavetlerini (eşkiyalıklarını) önlemeye çalıştı ise de, bir netice elde edemedi. Bunun üzerine Osman Han, Hekimoğlu Ali Paşa' yı bunların üzerine göndererek şiddetle cezalandırdı.
Sultan üçüncü Mustafa Han, padişahlığının üçüncü senesinde, 29 Ekim 1757' de vefat etti. Yeni Camii yanındaki kardeşi Birinci Mahmud Han' ın türbesine defn edildi.
Sultan Üçüncü Osman, fakirlere, düşkünlere ço acıyıp, onlara karşı daima cömert ve şegkatli davranırdı. Kıyafet değiştirmek suretiyle İstanbul' da dolaşır, halkın dertleriyle bizzat alakadar olurdu. Haksızların önüne geçip, tamiri mümkün olanların halline çalışırdı. Müslim ve gayr-i müslümlerin kıyafet ve nizamını ve davranışlarını dikkatle takip etti. Kadınların dikkat çekici kıyafetler ile sokağa çıkmalarını yasakladı. "Kocasının zabıtında olan avret kötülük yoluna sapamaz. Kadının ahlaksız olmasında suç, ona sahip olmayan kocasındadır." derdi. Yalan ve rüşvetle amansız bir şekilde mücadele etti. Kim olursa olsun rüşvetçiyle yalancıyı asla affetmedi.
İmar faaliyetlerine önem vererek Üsküdar' da İhsaniyye Camii ve İhsaniye mescidini yaptırdı. Ağabeyi Birinci Mahmud Han' ın başlattığı cami inşasını bitirerek Nuru Osmaniyye adı ile ibadete açtı. Caminin yanına medrese, kütüphane, imaret, sebil ve çeşme de yaptırıp, tamiratı ve masraflarının karşılanması için vakıflara tesis ettirdi. Midilli adası Siğri limanında, Malta korsanlarına karşı bir kale inşa edilerek tahkim edildi. Bab-ı ali' nin inşası tamamlandı. Ahırkapı feneri de Sultan Üçüncü Osman devrinde yapıldı.