BİRİNCİ SULTAN MUSTAFA HAN
BABSI...ÜÇÜNCÜ MEHMED HAN
ANNESİ...HANDAN SULTAN
DOĞUM TARİHİ...1591
VEFAT TARİHİ...20 OCAK 1639
SALTANATI...BİRİNCİ TAHTA ÇIKIŞI 1617-1618
İKİNCİ TAHTA ÇIKIŞI 1622-1623
Osmanlı Padişahlarının on beşincisi ve islam halifelerinin seksenincisi. 1591 senesinde Manisa'da doğdu. Her şehza- de gibi iyibir eğitim gördü. Ağabeyi Birinci Ahmed Han'ın vefatı üzerine 22 Kasım 1617'de ilk defa ekberiyet kaidesine göre yani hanedanın en yaşlı mensubu olarak tahta çıkarıldı.
Sultan Mustafa Han, devlet mes'eleleri ile ilgilenmediğini ifade ederek saltanatı kabul etmedi ise de bu hal devlet erkanınca göz önüne alınmadı. Ancak çok geçmeden devlet işlerinde Sultan'ın yabancı kalması ve işlerin karışması üzerine devlet adamları durumun böyle devam edemeyeceğini anlayıp hal'ine fetva aldılar. Nitekim tahta geçtikten doksanaltı gün son- ra 26 Şubat 1618 günü Sultan Mustafa'yı tahttan indirerek yerine Genç Osman'ı çıkardılar.
Ancak yenilik tarafdarı olmayanların tahrikleri neticesinde isyan eden yeniçerilerin 19 Mayıs 1622'de Genç Osman'ı tahttan indirmeleri, Sultan Mustafa'nın ikinci defa tahta geçirilmesine yol açtı. Bu sırada Sultan Osman Han'ın vezir-i a'zam Kara Davud Paşa tarafından şehid ettirilmesi büyük karışıklıklara sebep oldu. Sultan Mustafa Han, Davud Paşa'yı azlederek yerine Mere Hüseyin Paşa'yı getirdi ise de, isyanlar son bulmadı. Erzurum beylerbeyi Abaza Mehmed Paşa başkaldırarak, bölge- sindeki yeniçerilerin bir kısmını öldürttü. Genç Osman'ın intikamın alacağım diye and içen Abaza, İstanbul'a gelmek için yola çıktı. Bursa'yı muhasara etti ise de alamadı. Kış geldiği için Niğde'ye çekildi. Anadoludaki isyanlar ve Genç Osman'ın şehid edilmesi olayına adı karışan sipahiler, halk nezdinde kazandıkları nefreti silmek için bir divan toplantısı sırasında ayaklanarak Sultan Osman Han'ın katillerinin bulunmasını istediler. Bunun üzerine Kara Davud Paşa ve Kalenderoğlu denilen kişiler yakalanarak idam edildiler.
Diğer taraftan Osmanlı Devleti'nin iç karışıklıklarından istifade etmek isteyen Lehistan kazakları, daha önce imzalanan andlaşma şartlarına uymayarak şayka adı verilen yüzelli civarında küçük gemi ile Osmanlı kıyılarına saldırdılar. Kazakların üze- rine gönderilen Karadeniz serdarı Damad Recep Paşa, kazakları takibederek Rilgra önünde bir çok gemilerini batırdı ve 21 gemiyi zaptederek, beşbin esir ile İstanbul'a döndü.
İstanbul'daki karışıklıklar ve Anadolu'da meydana gelen isyanlar Osmanlı Devleti'nin başında daha kudretli, azimkar ve zeki bir padişahın bulunmasını gerekli kılıyordu. Bu sebepşe 1623'de sadarete getirilen sadrazam Kemankeş Ali Paşa, Şeyhülislam Yahya Efendi ve diğer devlet erkanı toplanarak Sultan Mustafa'nın artık makam-ı saltanatta kalmaması gerektiği hususunda karara vardılar. Nitekim verilen fetva ile 10 Eylül 1623 günü Sultan Mustafa ikinci defa tahttan indirildi ve yerine dördüncü Murad Han geçti.
Sultan Mustafa Han, zayıf ve narin vücudlu olup, yüzü her zaman solgun ve üzüntülü bir görünüşü vardı. Son derece dindardı. Sık sık türbeleri ziyaret eder ve çokça sadaka dağıtırdı. Saraydaki hayatını ibadet içinde, dini eserler ve Kur'an-ı Kerim okuyarak geçirmiştir. Sultan Mustafa Han, saltanatta gözü olmadığı için her iki defaki hal'inde de en küçük bir memnuni- yetsizlik göstermemiş ve tahttan sevinçle inmiş ve devlet işlerini ehline teslim etmekten geri kalmamıştır.
20 Ocak 1639 günü Topkapı Saray'ında vefat eden Sultan Mustafa Han, Ayasofya Camii karşısındaki türbesine defn edildi
Sultan Mustafa Han, devlet mes'eleleri ile ilgilenmediğini ifade ederek saltanatı kabul etmedi ise de bu hal devlet erkanınca göz önüne alınmadı. Ancak çok geçmeden devlet işlerinde Sultan'ın yabancı kalması ve işlerin karışması üzerine devlet adamları durumun böyle devam edemeyeceğini anlayıp hal'ine fetva aldılar. Nitekim tahta geçtikten doksanaltı gün son- ra 26 Şubat 1618 günü Sultan Mustafa'yı tahttan indirerek yerine Genç Osman'ı çıkardılar.
Ancak yenilik tarafdarı olmayanların tahrikleri neticesinde isyan eden yeniçerilerin 19 Mayıs 1622'de Genç Osman'ı tahttan indirmeleri, Sultan Mustafa'nın ikinci defa tahta geçirilmesine yol açtı. Bu sırada Sultan Osman Han'ın vezir-i a'zam Kara Davud Paşa tarafından şehid ettirilmesi büyük karışıklıklara sebep oldu. Sultan Mustafa Han, Davud Paşa'yı azlederek yerine Mere Hüseyin Paşa'yı getirdi ise de, isyanlar son bulmadı. Erzurum beylerbeyi Abaza Mehmed Paşa başkaldırarak, bölge- sindeki yeniçerilerin bir kısmını öldürttü. Genç Osman'ın intikamın alacağım diye and içen Abaza, İstanbul'a gelmek için yola çıktı. Bursa'yı muhasara etti ise de alamadı. Kış geldiği için Niğde'ye çekildi. Anadoludaki isyanlar ve Genç Osman'ın şehid edilmesi olayına adı karışan sipahiler, halk nezdinde kazandıkları nefreti silmek için bir divan toplantısı sırasında ayaklanarak Sultan Osman Han'ın katillerinin bulunmasını istediler. Bunun üzerine Kara Davud Paşa ve Kalenderoğlu denilen kişiler yakalanarak idam edildiler.
Diğer taraftan Osmanlı Devleti'nin iç karışıklıklarından istifade etmek isteyen Lehistan kazakları, daha önce imzalanan andlaşma şartlarına uymayarak şayka adı verilen yüzelli civarında küçük gemi ile Osmanlı kıyılarına saldırdılar. Kazakların üze- rine gönderilen Karadeniz serdarı Damad Recep Paşa, kazakları takibederek Rilgra önünde bir çok gemilerini batırdı ve 21 gemiyi zaptederek, beşbin esir ile İstanbul'a döndü.
İstanbul'daki karışıklıklar ve Anadolu'da meydana gelen isyanlar Osmanlı Devleti'nin başında daha kudretli, azimkar ve zeki bir padişahın bulunmasını gerekli kılıyordu. Bu sebepşe 1623'de sadarete getirilen sadrazam Kemankeş Ali Paşa, Şeyhülislam Yahya Efendi ve diğer devlet erkanı toplanarak Sultan Mustafa'nın artık makam-ı saltanatta kalmaması gerektiği hususunda karara vardılar. Nitekim verilen fetva ile 10 Eylül 1623 günü Sultan Mustafa ikinci defa tahttan indirildi ve yerine dördüncü Murad Han geçti.
Sultan Mustafa Han, zayıf ve narin vücudlu olup, yüzü her zaman solgun ve üzüntülü bir görünüşü vardı. Son derece dindardı. Sık sık türbeleri ziyaret eder ve çokça sadaka dağıtırdı. Saraydaki hayatını ibadet içinde, dini eserler ve Kur'an-ı Kerim okuyarak geçirmiştir. Sultan Mustafa Han, saltanatta gözü olmadığı için her iki defaki hal'inde de en küçük bir memnuni- yetsizlik göstermemiş ve tahttan sevinçle inmiş ve devlet işlerini ehline teslim etmekten geri kalmamıştır.
20 Ocak 1639 günü Topkapı Saray'ında vefat eden Sultan Mustafa Han, Ayasofya Camii karşısındaki türbesine defn edildi