30 Nisan 2012

TARİHTE BUNLAR OLDU..5


PRUSYA EKOLÜ- AMERİKAN EKOLÜ
İkinci Dünya Savaşı sonrası, ordumuz Prusya tarzı askeri nizamdanAmerikan tarzının etkisine girdi. Mesela Alman Ekolünde askerler tüfekleri sağ omuzlarında süngülü taşırken Amerikan ekolünün etkisiyle tüfekler sol omuzda taşınmaya başladı. Alman ekolünde tüfeğin dipçiği yere değmezken, Amerikan ekolünde dipçiğin yere değmesi şartı. Alman ekolünde bir manga 14 kişiden oluşurken Amerikan ekolünde 11 kişiye düşmüştü. Almanlarda her emir yazılıydı, Amerikalılarda sözlü..
İNÖNÜ’NÜN İLGİNÇ YAKLAŞIMLARINDAN BİRİ(!)
Paris’in güneyindeki Cite Üniversitesi çok büyük bir alanı kaplar ve burada hemen her ülkenin bir öğrenci yurdu vardır. Bunlara “İtalyan Evi” “Tunus evi” vs. denir. Ama bunların arasında bir Türk evi, yani Türk yurdu yoktur. Sebebi şu: Site yapılırken Türk hükümetine de arsa teklif edilmiş, zamanın başbakanı İnönü: “Öğrencileri bir araya toplarsak hepsi Komünist olur” düşüncesiyle bu öneriyi kabul etmemiştir.
NAZİLERİN HÜR DÜNYAYA HİZMETLERİ
General Reinhard Gehlen Hitler’in politik beyinlerinden biri idi. İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliğindeki Nazi İstihbaratının başıydı.1945’de elindeki arşivle beraber ABD birliklerine teslim oldu. Yanında bir de rapor vardı. Bu raporda savaş sonrası komünist cepheye karşı izlenmesi gereken metotlar anlatılıyordu. Amerikalılar o güne kadar Sovyetleri ciddiye almamışlardı. Bu rapordan çok etkilendiler. Gehlen ABD’ye götürülüp CIA şefi Dulles ile görüştürüldü. Gehlen Amerikalılarla anlaştıktan sonra Almanya’ya döndü. Hitler’in istihbarat örgütü Gestapo ile askeri polis örgütü SS’in üst düzey yetkililerini topladı. Soğuk savaşta Amerikalıların Komünizme karşı kendi deneyimlerine ihtiyaçları olduğunu anlattı. Sonunda on bine yakın savaş suçlusu Nazi toplanmış, kendilerine yeni kimlikler verilmiş ve yeraltına çekilmişlerdi. Daha sonraları diğer Batılı ülkelerde komünizme karşı özel harp dairelerinin kurulmasına ön ayak oldular.
AVRUPALI MUTAASSIPTIR
Büyük bir mütefekkir şöyle derken ne kadar haklıdır: “Avrupa, dinine mutaassıptır. Hatta herhangi bir Bulgar’a veya bir İngiliz askerine veya bir serseri Fransız’a, "Sarık sar. Sarmazsan hapse atılacaksın" denilse, taassupları gereğince diyecek: "Hapse değil, öldürseniz bile dinime ve milliyetime bu hakareti yapmayacağım."
Kaç yüz senedir biz barbarlara(!) Avrupalıların ne kadar hümanist olduğu fikri pompalanıp durur. Maalesef kendine köküne yabancı entelijansiyamız büyük bir aşağılık duygusu içinde hep aynı şeyi seslendirmişlerdir.
Merhum Raif Karadağ’ın “Muhteşem İmparatorluğu Yıkanlar” adlı eserinde gördüğüm ibretamiz bir taassubu burada nakletmeyi uygun buldum: “Stewan Zweig adlı Macar yazar “Tarihte Yıldızın Parladığı Anlar” adlı eseriyle milletimize şöyle kin kusmuştur: “Ey Hıristiyanlık! Ey Salibe bağlı olanlar! Uyanınız! Barbarların Ayasofya’dan indirdikleri altın haç yerde sürünmektedir. Bu altın haçı oradan almak, yerine koymak zamanı gelmiştir.”
İNÖNÜ ZAFERİ VE BEDİÜZZAMAN’IN SEVİNCİ
İstiklal Harbimizde İnönü Zaferleri harekâtın dönüm noktalarından biridir. 11 Ocak 1921’de İlk İnönü muharebesinden sonra, Yunan Birlikleri 23 Mart 1921’de hem Batı’dan, hem Güney’den Eskişehir’in İnönü mevkiinde büyük bir taarruza geçtiler. Sekiz gün süren çarpışmalar, sayıca Türk ordusundan iki kat daha fazla olan Yunan güçlerinin bozgunu ile sona erdi. Bu zafer bütün yurtta büyük bir sevince sebeb oldu. Orada yalnız düşman değil milletin makûs talihi de yenilgiye uğramıştı. Bu zafere en çok sevinenlerden birisi de “Âlem-i İslâm’a indirilen darbelerin en evvel kalbime indiğini hissediyorum” diyen Bediüzzaman hazretleri idi.    
İşte Bediüzzaman’ın İnönü zaferi hakkındaki düşünceleri: “Âlem-i İslâm cihadı zamanen iki yüz senelik, mekânen iki yüz günlük, tedafüî(savunma) bir harb ve darb cephesi daima var idi. En son siper ise bu yeni senedir hemEskişehir idi. Zalim kâfirin en son taarruzu da bu cephede de hemen kırıldı. Bu harb başka harbe benzemez. Şu küçücük cephede muvakkat galebesi,(Kütahya-Eskişehir muharebeleri) hakiki gaddar hasma zaferi temin etmez, boşa gider inadı.”
...“Âlem-i İslâmın hak ve hürriyetinin istirdadı için biiznillahi teâlâ tedafü’den(savunmadan) taarruza geçiyor, belki çok yerlerde de geçti.İnönü’nün iki zaferi zahiren ger(gerçi) küçüktü, bâtınen pek büyüktü...
...“Bir saatlik nöbeti bir sene ibadettir. Evet Eskişehir’in sırtında İnönü’nün önünde..
..“Eskişehir bir siperdi, İnönü zaferi olmadan her müslim-i mazlumun(masum Müslümanın) kâfir olan hasmını mütecebbir(baskıcı) bir zalim mevkiinde görürdü. Aşağıdan yukarı cihetine bakardı. Yüksekte tanıyordu. Zaferden sonra gördü birer, hain alçak derekesinde görür, habaset(pislik) çamurunda çabalar da batardı. O mizan(ölçü) nazar-ı derecatı(bakış derecesini) kuyudan minareye çıkmıştır. İntibah-ı İslâmî(İslami Uyanış) izzet ve intikamla ayaküstüne kalktı.(Asar-ı Bediiyye)
KAYNAKLAR
1-Bay Pipo-Soner Yalçın, Doğan Yurdakul- Doğan Kitap- İst–2000
2-Mektubat- Said Nursi- Işık Yayınları-İst–2004
3- Muhteşem İmparatorluğu Yıkanlar- Raif Karadağ- İst–2003
4- 20. Yüzyıl Ansiklopedisi- Heyet- Tercüman Yayınları- İst–1990
5- Asar-ı Bediiye: Derleyen: Abdülkadir Badıllı-(Osm.)
6- Tarihçe-i Hayat-Sözler Yayınevi- İst–1996

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...