Hoşçakal Gönlümün Nazlısı
Gidiyorum buralardan yalınayak ve üzgün
önümdeki uçurumlara aldırmadan
varsın hayallerim kurduğum yerde kalsın
o gerçekleşmeyen hayallerim.
ardımda yaralı bir yürek
kederli bir ömür
ve yoksul anılar bırakarak
çekip gidiyorum sevdiğim
hoşçakal gönlümün nazlısı, bağrımın sızısı,
hoşçakal
Gidiyorum başım önümde, gözümde nem
duramam artık ey aşk, ey sevdiğim
hüzne ve kedere boğulduğum bu şehirde duramam
hiç bir anı kabul etmiyor beni
bedenim buz gibi soğuk
yüreğim param parça keder
kış kadar soğuk ellerim
ardımda yoksul bir sevda
ve bana ait ne varsa
bırakıp gidiyorum ardıma bakmadan
hoşça kal anlımın yazısı, kaderimin küskünü
hoşçakal
Bütün yaprakları dökülmüş
dalları kırılmış bir ağaç gibi hıçkırarak
ve bırakarak ardımdan sırtımı yasladığım
çınar ağacını yaslı
meçhule giden acılar yüklü bir gemide
uğuldayan rüzgarlara sarıp sesimi
şarkıların sustuğu, aşkların vurulduğu
limanlara gidiyorum sevdiğim
hoşça kal kırık sazım, sevdamın yaralı türküsü
hoşçakal
Bir yıldız daha kaymadan gözlerimden
yüreğimden bir arzu daha sönmeden
ıssız bir köşede bırakıp kırgın gülüşlerimi
sabah çiğlerine gözyaşlarımı,
hüzünlü bir fotoğrafta düşlerimi bırakıp
çekip gidiyorum buralardan ey aşk, ey sevdiğim
Bir daha yağmamalı bu ihanet yağmurları
ağlamamalı bu yürek bir daha
yüreğimdeki acıyı, başka bir acıyla sarıp
alıp dağların ve yıldızların gölgesini yanıma
yüzümde kış, bakışlarımda kar
yorgun akan bir ırmak misali
kimsesiz sokaklara bırakıp yanlızlığımı
çekip gidiyorum sevdiğim
hoşça kal gecelerimin yıldızı, karlı dağların yalnız kızı
hoşça kal
Bütün borçlarını ödedim bu sokakların, alacağımı aldım
geri dönmez bir mevsimdeyim artık duramam ey aşk
bu şehre sığamam bu hüzünle
yoksa acılar üşütür beni
kar kavurur anılarımı
donar bakışlarım
üşürüm... üşürüm ey aşk
Sorma nereye, hangi dağın ardına?
ne kadar uzağa varır yolum?
kim yoldaş olur bana ?
dönüp gelir miyim yine bahar geldiğinde ?
çiçek açtığında mor dağlar
sorma!...
Ey gönlümün sultanı, iki gözüm hosçakal
her sabah gülüşünden öptüğüm,
saçlarını okşadığım her gece
hoşçakal
artık vakit tamam
yıldızlara gözlerimi
ayışığna sessiz gölgelerimi bırakıp
sazımdaki hüznü, içimdeki sızıyı
boynu bükük karanfilimi
ve yüreğimin yangınını bırakıp rüzgarlara
sırılsıklam yalnızlığımı alıp yanıma
çekip gidiyorum işte
hoşçakal nazlı çocukluğum, sevdalı gençliğim
bağrımın ateşi, kalbimin ahı, mühür gözlü yar
hoşçakal
önümdeki uçurumlara aldırmadan
varsın hayallerim kurduğum yerde kalsın
o gerçekleşmeyen hayallerim.
ardımda yaralı bir yürek
kederli bir ömür
ve yoksul anılar bırakarak
çekip gidiyorum sevdiğim
hoşçakal gönlümün nazlısı, bağrımın sızısı,
hoşçakal
Gidiyorum başım önümde, gözümde nem
duramam artık ey aşk, ey sevdiğim
hüzne ve kedere boğulduğum bu şehirde duramam
hiç bir anı kabul etmiyor beni
bedenim buz gibi soğuk
yüreğim param parça keder
kış kadar soğuk ellerim
ardımda yoksul bir sevda
ve bana ait ne varsa
bırakıp gidiyorum ardıma bakmadan
hoşça kal anlımın yazısı, kaderimin küskünü
hoşçakal
Bütün yaprakları dökülmüş
dalları kırılmış bir ağaç gibi hıçkırarak
ve bırakarak ardımdan sırtımı yasladığım
çınar ağacını yaslı
meçhule giden acılar yüklü bir gemide
uğuldayan rüzgarlara sarıp sesimi
şarkıların sustuğu, aşkların vurulduğu
limanlara gidiyorum sevdiğim
hoşça kal kırık sazım, sevdamın yaralı türküsü
hoşçakal
Bir yıldız daha kaymadan gözlerimden
yüreğimden bir arzu daha sönmeden
ıssız bir köşede bırakıp kırgın gülüşlerimi
sabah çiğlerine gözyaşlarımı,
hüzünlü bir fotoğrafta düşlerimi bırakıp
çekip gidiyorum buralardan ey aşk, ey sevdiğim
Bir daha yağmamalı bu ihanet yağmurları
ağlamamalı bu yürek bir daha
yüreğimdeki acıyı, başka bir acıyla sarıp
alıp dağların ve yıldızların gölgesini yanıma
yüzümde kış, bakışlarımda kar
yorgun akan bir ırmak misali
kimsesiz sokaklara bırakıp yanlızlığımı
çekip gidiyorum sevdiğim
hoşça kal gecelerimin yıldızı, karlı dağların yalnız kızı
hoşça kal
Bütün borçlarını ödedim bu sokakların, alacağımı aldım
geri dönmez bir mevsimdeyim artık duramam ey aşk
bu şehre sığamam bu hüzünle
yoksa acılar üşütür beni
kar kavurur anılarımı
donar bakışlarım
üşürüm... üşürüm ey aşk
Sorma nereye, hangi dağın ardına?
ne kadar uzağa varır yolum?
kim yoldaş olur bana ?
dönüp gelir miyim yine bahar geldiğinde ?
çiçek açtığında mor dağlar
sorma!...
Ey gönlümün sultanı, iki gözüm hosçakal
her sabah gülüşünden öptüğüm,
saçlarını okşadığım her gece
hoşçakal
artık vakit tamam
yıldızlara gözlerimi
ayışığna sessiz gölgelerimi bırakıp
sazımdaki hüznü, içimdeki sızıyı
boynu bükük karanfilimi
ve yüreğimin yangınını bırakıp rüzgarlara
sırılsıklam yalnızlığımı alıp yanıma
çekip gidiyorum işte
hoşçakal nazlı çocukluğum, sevdalı gençliğim
bağrımın ateşi, kalbimin ahı, mühür gözlü yar
hoşçakal
Nuri CAN