Cüneydül Bagdadî (rehimehullahu): «Tasavvuf ihtiyari terketmektir» demistir.
Hikâye edildiğine göre Zunnun’ül Misri (rehimehullahu) bir gün Mescid-i Haram’a girer. sütunlardan birinin altinda çirilçiplak, yerde yatan hasta bir delikanli görür, delikanli yanik bir sesle inlemektedir. Bundan sonrasini Seyh’in kendisinde dinleyelim:
«Yanıne sokuldum, seiâm verdim ve «ey delikanli. sen kimsin» diye sordum. «ben asik bir garibim» diye cevap verdi. Ne demek istedigini anlamistim, «ben de senin gibiyim» dedim. Bu sirada aglamaya basladi, onun ağlamasi beni de aglatti. Bana «sen de mi agliyorsun» diye sordu, «ben de senin gibiyim» diye karsilik verdim. Bunun üzerine daha yüksek bir sesle aglamaya basladi ve gür yüksek bir nara atti, hemencecik ruhunu teslim etti.
Elbisemi üzerine örttüm, kefen bulmak için yerimden ayrildim, kefen satin alip dönünce onu yerinde bulamadim. Saskinlik içinde «sübhanallah» dedim. Bu sirada kulağima bir ses geldi, söyle diyordu: «Ey Zün-nun! O öyle bir garibdir ki, onu dünyada seytan aradi bulamadi. Malik aradi, bulamadı, cennette Rıdvan aradı, o da bulamadi.» «O nerededir?» diye seslendim. Kulağima su cevap geldi: «Samimi muhabbeti, çok ibadet etmesi ve hatasindan derhal tevbe etmesi sayesinde Muktedir Malik’in (ulu Allah’in) yaninda sadekat koltugundadir.(Zehr-ur Riyaz)
İMAM GAZALİ (KALPLERİN KEŞFİ)