05 Nisan 2012

BİR AY IŞIĞINA VURGUNDUM BİRDE SANA

 

Bir Ayışığına Vurgundum Bir Sana
Yüzün aya benzerdi, ay yüzüne, kıskanırdı geceler yüzünü… Gözlerin parıltısını yıldızlardan alırdı sanki, yıldızlar parıltısını gözlerinden… İçim titrerdi her baktıkça yüzüne, sonsuz bir sevdayı anlatırdı menekşe gözlerin. Ben o sevdanın tutkunu olurdum…. Ay kokardı her yanın dolunaylı gecelerde, sevda kokardı boydan boya… Ben bir aya, bir sana vurgundum, kimse bilmezdi… Gecelere fısıldanan aşk sözcükleri kokardı sesin ruhumda... Bir senin için atardı kalbim… Kimse görmezdi…
Her gece ay ışığı olur doğardın gönlüme, yaprakların kımıldanışında, suların akışında, ceylanların bakışında seni bulurdum. sesini duyardım...
Sevdan her gün biraz daha büyürdü içimde, sığmazdı yere göğe, sığmazdı dağlara, ovalara, denizlere…
Geceleri sensiz kaldığımda, yalnızlık bir bıçak gibi saplanırdı yüreğime. Yinede gönlüme birkaç umut ve sevgi kırıntısını toplayıp acemice şiire dönüştürürdüm. Her dizesi seni anlatırdı, her dizede sen kokardın… Her dizede hayalin olurdu, gülüşün, duruşun, sesin olurdu, sen olurdun… Saklardım yazdıklarımı kimse görmesin, kimseler bilmesin diye, kimsenin bulamayacağı yerlere saklardım…
Bir gün ayrıldı yollarımız, savrulduk ayrı ayrı iklimlere. Sensiz geçen ömrümün her anı işkenceye döndü. Umutsuz, ışıksız kaldım… Oysa yalnız seninle beraber olmayı istemiştim ben, tek sevdiğim, gönlümü aydınlatan tek ışığım olmanı ve yalnız seninle bir ömür geçirmeyi istemiştim… Ama olmadı, aramızdaki bütün yollar kapandı... Bütün köprüler yıkıldı...
Seninle bir ayışığında buluşmayı, sana sarılmayı, elini tutmayı, başın göğsümde nefes almanı, saçlarının kokusunu öpmeyi ne çok isterdim… Ne çok isterdim düşlerde de olsa seninle gökyüzüne kanatlanmayı… Menekşe gözlerinin rengiyle yüreğimi sevince ve mutluluğa boyamayı…
Aradan onca yıl geçti içimde hala yokluğun kanıyor, gözbebeklerimde gözlerin ağlıyor.... Biliyorum her ikimizde dudakları kanayan bir zamanın tünelinde, ağrılı şiirler topluyoruz gecelere... Sessiz özlemlerimizi gömerek içimize, yaşamın kahır duraklarında bir imkansıza yaslanıp, kavuşmayı bekliyoruz…
Oysa biliyoruzki, zaman suskun ve ağrılı bir sözcük yüreğimizde… Ellerimiz hiçbir zaman kenetlenmeyecek, hasretin avuçlarında hep imkansızlığı kanayacak yüreklerimiz....
Bilsen seni ne çok özledim. Ayın ve yüzünün saflığını, yıldızları, buluştuğumuz geceleri, o pınar başını... Bilsen ne çok özledim el ele yürüdüğümüz yolları, gürüldeyen suları, ilkbaharları, yemyeşil kırları, dağ başlarını... Sesini duymayı, saçlarına dokunmayı, gözlerine bakmayı, bilsen ne çok özledim seninle birlikte olmayı...
Ne çok isterdim uzanıp yıldızların altında dizlerinde uyuyup, bedenimi sarmalayan tüm acıları dağıtmayı. Gözlerimi gözlerine dikip susmayı, yalnız yüreğimle konuşmayı, ellerimi ellerine uzatmayı ne çok isterdim. Ne çok isterdim zamanı durdurup seninle bir yayla yolunda buluşmayı, sevdamızı kanat yapıp kimsenin bizi bulamayacağı bir yere uçmayı….
Ah! ay bakışı yaralım bir gün ırmaklar karışınca denizlere, yapraklar düşünce, üşüyünce gönüller, sevdalar küçülünce, özlemler büyüyünce, hayalin çekilince gözlerimden, rüzgar susturunca şarkımızı. İsterse parçalasın yüreğimi acılar, kopsun kıyamet, senin gamzeli gülücüğünde öleyim yeter!…
Nuri CAN

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...