25 Nisan 2012

AH ASREVYA!....DAĞ ÇİÇEĞİM-2-


Ah! Asrevya! ... Dağ Çiçeğim! - 2 -

Düşlerim dağınık şimdi, kara bulutlar kümelenip durur usuma, acılar çöreklenip yüreğime yerden yere vurur beni olmadık zamanlarda. Ben seni sevdiğimden beri, ilmek ilmek hasret dokur gözlerim uzak yolların gergefine... Sevdiğimsin sen benim... Gelmesende beklediğimsin! ...

Ah! Asrevya! .. Dağçiçeğim, canımıngülü Asrevya. Yıldızım yitikse şimdi, doğmuyorsa ve ışımıyorsa gecelerime ay. Beni terkedip başka ufuklarda parlıyorsa ve almıyorsa kucağına bir vefalı dost gibi... Gelmiyorsa beklediğim bahar. Özlediğimde yanımda olmuyorsan eğer, uzaklar vuruyorsa acımasızca kalbime.
Ben yine de seni düşlüyorsam ışıl ışıl, özlüyorsam en karanlık gecelerde...

Tüm karanlıklara rağmen buğulu bir cama dayayıp alnımı hasretini çiziyorsam bulutlara, direniyorsam yaşama, direniyorsam onursuzluklara... Gücüm sensin... umudum sensin...

Bilki, kör kuyularda merdivensizde kalsam, yelkensiz de bıraksalar uçsuz bucaksız denizler ortasında, alıp gitselerde bütün umutlarımı uzak diyarlara, bütün duygularımı yerden yere vursalarda da yine beklerim seni...
Hiç gelmesen de en güzel şiirlerimi, düşlerimi, hayallerimi sana saklıyacağım...

Bu koca dünyada yanlızca senin beni sevmeni istedim... Senin sarmanı istedim... Yalnızca seni yazdım kaderime, seni aradım her yerde, seni çizdim bütün bulutlara, dağlara, ırmaklara. Her yıldıza sevgini haykırdım, nereye baktıysam seni özledim, seni gördüm...

Ölümüne sevdim seni Asrevya...Unutamam seni.. Hayatımdan silemem, çıkarıp atamam kalbimden...
Seni anmadığım gün dünya anlamsız, yaşam renksiz kalır, yitirir anlamını sevgiler, özlemler öksüz kalır...

Ayrılık kimi zaman bitimsiz bir özlem sızısı, derin bir bıçak yarası da olsa. Sonsuz bir acı verse de, sarı bir yaprak gibi rüzgarda sürüklenmeyi senin için seçmişim Ah Asrevya! .. Dağçiçeğim! ...

Bilki, tomurcuklar patlıyorsa dalında, her bahar sevgi gülleri açıyorsa gülşende, ey aşk, ey sevdiğim sensin sebep...

Sen benim bir ömür hasretini çektiğimsin, sevdiğimsin Asrevya! ... Gelmesende beklediğimsin! ...


Sende özledin mi beni bir gün bile olsa? ... Senin de yandı mı yüreğin benim için? Gelir diye bekledin mi yollara bakıp? ...
Her gece mavi bir özlem girdi mi koynuna? Yastığını ıslattı mı gözyaşların? .... Ağladın mı hiç bakıp bulutlara? ...

...../
Şimdi her gece bir tren kalkıyorsa gönlümün istasyonundan sana doğru, elim kalkmıyorsa ve sallayamıyorsam verdiğin mendili ardından. Gözyaşlarım ateş olup düşüyorsa ve hüzün olup yakıyorsa düştüğü yeri, sebep sensin ey dağ çiçeğim.... Asrevya! ...

Şimdi hücrelerdeysem, ölüme hüküm giyiyorsam her yargılandığım yerde, hüznün acılı ırmaklarında kalıyorsa hayallerim ve sonunda kırılıyorsa kalem. Bil ki sebep sensin ey aşk, ey sevgili.

Bilki ben sefilliği, garipliği, çölü, kimsesizliği, sahrayı, sahrada derviş olmayı, aşka mahkum olmayı, ölümü senin için seçmişim Dağ çiçeğim...

Ey rüzgarın dudaklarında türküler söylemeye doyamadığı Asrevya! ...
Ben yanlız ve bahtsız bir adamım...Tükendim artık... Tükendim ve yenildim...
Kahpeliklere, kalleşliklere, riyakarlıklara, onursuzluklara, zamana, hayata, kadere ve gururuma yenildim...

Kimsesizim şimdi, körkaranlıklardayım, yerim soğuk, suyum yok, ekmeğim yok… Ne bakacak pencerem ne görecek ışık var.. Zindanlardayım, ölüme mahkum… Kapılar kilitli, çıkacak anahtarım yok…


Gel Asrevya! ... İstersen sev beni! istersen kır! Acıt, ez, öğüt, paramparça et.
Gücüm yok tükendim artık! Çek ipimi! ..

Söyle, ne desem son sözüm sorulup, zülfün boynuma dolandığında, Söyle ne etsem, nereye gitsem...

Söyle, Ah! etsem delinir mi kara bağrım? Yaralı geyikleri kurtulur mu canevimin? Kavuşur mu ruhum huzura? ... Söyle Asrevya! ... Asrevya! ... Asrevya! ... Dağ çiçeğim...

Söyle, son sözüm sorulduğunda, tutar mı elimi aşk? Toplar mı yerlere savrulan hayallerimi? yaşatır mı anılarda?

Gücüm yok... Ah! ! ! Asrevya! ... Dağ çiçeğim... Yenildim! ..Tükendim artık! Çek ipimi öleyim...


Çek İpimi Öleyim Asrevya! ...

Küçüktüm
büyüdüm
yitirdim çocukluğumu
büyüdükçe ikiyüzlülüğü tanıdım
tanıdıkça yaralandım
yaralandıkça boğazıma düğümlendi hayat
anlatamam
yaşım kaç şimdi? ülkem neresi
sorma

Yanlış bir adreste gün tüketiyor ömrüm
durmadan yürüyorum sancılar saklı yüreğime.
ayaklar altında linç edilmiş bir hüzün benimkisi
öyle yalnız, gölgesiz, duldasız, düşsüz ve dilsiz
geçen trenler de almıyor beni

Ben yanlız ve bahtsız bir adamım Asrevya! ...
yüreğim yorgun, ben yorgun
her yangından yaralı çıktım
tükendim artık... Tükendim ve yenildim...
sevgisiz, duyarsız, umarsız bir dünyada
kumar oynadım hayatla, kaybettim.
cebim yok, param yok
nerde akşam, orda sabah
ben hep kaybettim
gelen aldattı
giden ağlattı

Yüreğim ah!
bir sen anlarsın beni
bir sen aldatmadın
bir de Asrevya! ...
düşperim
dağ yüreklim
güzeller güzeli Asrevya! ...

Bir düştü Asrevya! ...
bir rüzgar esti düştü dalımdan
kaldım sokaklarda yalnız başıma
bir daha kapım açılmadı sevgiye
ışıklar yanmadı içimde bir daha
bütün kapılar kapandı yüzüme
ağlayacak yerimde kalmadı

çok özledim Asrevya! ...
çek ipimi, öleyim
ben hep kaybettim

ömrümün yaz vaktidir
bu mevsimde sevmek
en çok bana yakışır
özlemek de..
ölmek de...

çek ipimi! ...
Çek ipimi öleyim Asrevya! ...

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...