05 Mart 2012

Sayı, Harf ve Sembol

Sayı, Harf ve Sembol

İnisiyeler tarih boyunca gizli bilgileri aktarmak için sembollere, simgelere baş vurmuşlardır. Bu şekilde semboller efsanelere, kutsal metinlere ve menkibelere işlenmiştir. Onların anlamını bilenler, onları deşifre ederek gizli anlamlarına kavuşmuşlardır. Ayrıca, harfleri sayılara ve sayıları harflere çeviren çeşitli şifreler, çeşitli kavramları ifade eden geometrik şekiller, piktogramlar ve ideogramlar geliştirildi. Her nesneye ve canlıya çeşitli mecazi anlamlar verildi.
Tamamen kuramsal olarak gelişen bu ilimi, ameli / pragmatik bilimlerle karıştırılmaması gerekir. Ameli ilimlerin kökeni insanın duyu ortamından kaynaklanıp, belirli bir evrim sürecinde gelişmiştir. Beşeri bir yapıya sahiptirler. Kuramsal bilimler ise, duyu ötesi bir ruh aleminden kaynaklandığı varsayılır. Hatta ruhsal bir aydınlanmada bu sembollerin çözümümü desteksiz olarak gerçekleştiği inanılır (gnosis). Bu konuda tarihte Jacob Boehme gibi nice örnekler var. Platon'a göre, ruhun yeri mana (idea-fikir) alemindedir ve ruh "stereometri" denilen bir sanatla birbirine tekabül eden farklı şeylerin arasındaki bağı görür ve sembollerin dillini çözer.
Pythagoras'ın öğretilerinin tamamı bize intikal etmediği halde, klasik yazarların aktardığı fragmanlar sayesinde doğru veya yanlış bir sentez kurmak mümkündür. Pythagoras, sayıların manevi içeriği olduğu, her şeyin sayılardan türediğini, sayılarla geometri, müzik ve astronomideki ilahi düzen ve ahengin çözülebileceğini öğretiyordu.
Pythagoras ekolünün birden ona kadar sayı isimleri şöyledir: Monad, Duad, Triad, Tetrad, Pentad, Hexad, Heptad, Ogdoad, Ennead ve Dekad. Tek sayılar (1,3,5,7, v.s.) erkek sayıları, çift sayılar (2,4,6,8, v.s.) dişi sayılar olarak addediliyordu. Bu sayıların dışında çift cinsiyetli androjen (hermaphrodit) sayılarda addediliyordu. Bunlar hem erkek, hem de dişi rakamları içerir. Örnek olarak 6, 2 çarpı 3'e eşittir. Bunların dışında daha nice sayı türleri ele alınmıştı.
Pythagoras öğretisinde sayılar noktalarla gösterilirdi. Tek nokta bir, iki nokta iki, üç nokta üçü vs. gösterirdi. En kutsal sayı Dekad olduğu kabul edilirdi ve sembolü simetrik olarak on noktayı içeren Tetraktys idi.

*
*       *
*       *       *
*       *       *       *

TETRAKTYS



"Oluşmamış öz kaynak saf varlıktır.
Onun için, yoktur diyemeyiz. Ama
tecelli etmemiţ demek mümkün. O
her şeyin geldiği öz kaynaktır. Tek
   `Gerçek' odur. Yegane cevher odur."
Kozmik Doktrin, Dion Fortune (4)

Sıfır


Sıfır, sayıları içeren bu bölüm açısından, sayı olmamasına rağmen, ilk sırayı alır. Sıfır boşluğu, yokluğu ifade eder. Yokluk her yerdedir, uzayın uçsuz bucaksız derinliklerinde bütün nesnelerin aralarını doldurur, yenide o nesneleri oluşturan taneciklerin aralarını doldurur. Bizim anladığımız şekilde bir yokluğun dışında birde metafizik anlamda yokluk da vardır. O zaman ve mekan sınırlarının dışında saf varlıktır. Bunu idrak etmek gerçekten güçtür, çünkü beyin ekranı bir şeyi görüntülerken belirli nitelik ve nicelik arar, yarattığı suni görüntüyü onlarla inşa eder. Sıfır gibi bir kavramı algılamak için, bu mekanizmanın ters işlemesi gerekir.

Birçok eski kozmolojide evrenin ilk hali yokluk olarak tasarlanır. Grek mitolojisinde bu aynı zamanda düzensizlik anlamına gelen Kaos ile ifade edilir. Hindular'ın en eski kutsal kitabı Rig Veda şöyle yazar, "O zamanda ne varolmayış vardı, ne de varoluş vardı. O zamanda ne mekan vardı, ne de uzay... O zamanda ne ölüm, ne de ölümsüzlük vardı. Gündüzü geceden ayıran herhangi bir işaret yoktu. Sadece kendiliğinden havasız nefes alan O vardı. Onun dışında hiç bir şey yoktu. Başlangıçta karanlık karanlığı gizlerdi" (5).
Söylentiye göre 2500 yıl önce, Lao-Tzu 90 yaşında ölmek üzeriyken Çin sınırlarını geçip Tibet’te doğru yol almıştı, bir sınır nöbetçisi de eser yazmadan ona geçit vermeyeceğini söyler. Bunun üzerine Lao-Tzu, bir iki günde, Taoizm'in temel ve kısacık eserini "Tao Teh King"i yazmıştı. Bu kitap şöyle başlar:
"Sözle açıklanan Tao, gerçek Tao değildir. Sözler O'nu açıklayamaz. Adsız olarak yaratılışın kaynağıdır; bir adla, bütün varlığın Ana'sı olur. Yoklukla, gizini kavrar; varlıkla, yoluna yaklaşırız"(6).
Patanjali 2,000 sene önce Yoga Sutra'larını şöyle başlamıştı, "Yoga düşünce nesnenin (çita) çeşitli şekillere girmesini durdurmaktır" (7). Zen Budizm'de gaye zihinsel fonksiyonların üstünde bir boşluk alanına (şunyata) erişmektir. Bunun gerçekleşmesi, akıl ve mantık çarklarının durması ve şuurun saf haline erişmesiyle olur. O anda, satori denilen, ani ve gelip geçici, içsel bir şimşek çakması gibi bir aydınlanma ve şuurlanma yaşanır.
İbranilerin gizli ilimlerini içeren Kabala'da bütün feleklerin üstünde evrenin en yüksek mertebesinde "negatif varlığın peçeleri" vardır. Bu peçeler üç tanedir: Ayin (boşluk), Ayin Sof (sonsuzluk) ve Ayin Sof Aur (sonsuz ışık). Bu peçeler insan kavrayışını aşmakta olduğundan onları boşluk olarak ifade edilmeleri, gerçeğe uygun en yakın kavram olarak kabul edilir.
İslam'da fenâ, yokluk, yok olma, fenâ hali de Allah içinde eriyip yok olma anlamına gelir. Hz. Mevlana şöyle yazar, "Varlığın aynası nedir? Yokluk. Ahmak değilsen yokluğu seç...Bir yerde yokluk, noksan var mı, orası, bütün sanatların, hünerlerin aynasıdır" (8). Yine Mevlana'dan:
"Ben de cansız varlıktan öldüm [maden olarak], biten, boy atıp gelişen nebat [bitki] oldum; nebatken öldüm, hayvan şekliyle baş gösterdim.
"Hayvanlıktan öldüm, insan oldum; artık ölüp azalmaktan, noksana düşmekten ne diye korkacakmışım?
"Bir daha hamle edeyim de insanken öleyim; böylece melekler âleminde kol kanat çırpayım.
"Melek olduktan sonra da ırmağa atlamak gerek; `Her şey yok olur gider, ancak O'nun zâtıdır kalan'.
"Bir kere daha melekken kurban olayım da o vehme gelmeyen yok mu, o olayım.
"Yok olurum, yok olurum da erganon [org] gibi, `Gerçekten de biz dönüp ona varanlarız' derim." (9)


"Monad bütün nesnelerin başlangıcıdır."
Pythagoras ekolün bir deyimi

Monad

Monad Tek'in ifadesidir. Zihnimizi Tek üzerine almamız için Sıfırı algılamakta kullandığımız yönteminden farklı ve hatta tamamen ters bir yöntem uygulamamız gerekir. Konsantrasyon, zihni tek bir noktaya toplamak, onun dışında hiçbir şeyi düşünmemek, hiç bir şeyin farkında olmamak anlamına gelir. Monad'ı algılamak için bu yöntem uygulanabilir.

Birlik kavramı, İslam felsefesinde en önemli yeri tutarı. Bu konuda Hz. Mevlana şöyle der, "İnanlar kardeştir ve `Bilginler bir tek adamdır sanki' sözlerin anlatışı; hele Davut'la Süleyman ve başka peygamberler, selam onlara, birdir; onların birini inkar edersen hiçbir peygambere inancın doğru olmaz; bu da birlik belirtisidir; hani bin evden birini yıktın mı, hepsi yıkılır gider, bir tek duvar bile ayakta kalmaz; çünkü `Onların aralarından hiçbirini ayırt etmeyiz.'...

İnanlar sayılıdır ama inanç bir; bedenler sayılıdır ama canlar bir... Hani gökteki bir tek güneşin ışığı da evlerin içlerine vurdu yüz olur ya. Fakat ortadan duvarı kaldırdın mı, hepsinin de ışığı bir olur gider.' (10)

Modern kuramsal fizik'de "büyük patlama" savı, evrenin tek bir noktadan ortaya çıktığını varsayıyor, son zamanlarda, bu görüş "sabit durum" savına karşın ağırlık kazanmaktadır. Nedeni de evrenin sürekli genişlemesi ve uzaya doğru yayılmasıdır. Bu durumda evrenin varoluşu bir yaratma olayına bağlıdır. Tabii, bu yaratmanın akılcı bir kaynaktan gelip gelmediği ayrı bir tartışma konusu olmuştur. Ancak bulgular bunu yanıltmak yerine desteklemektedir.

Ahadiyyet, İslam felsefesinde Allah'ın bir oluşu anlamına gelir. Ahad ayrıca İbranice'de de Bir anlamına gelmektedir. Panteizm her şeyin Tanrı olduğunu kabul eden bir görüştür. İslam'da karşılığı "Vahdet-i Vücut"tür. Her şeyi canlı olarak kabul eden doktrin de Hilozoizm'dir.

Ezoterik öğretilerde Kozmos bütün canlıları içeren büyük bir canlıdır. Bazı fizikçiler büyük patlamadan sonra evrenin iyice genişleyip, sonra tekrar küçülerek merkezinde yoğunlaşacağını ve ondan sonra tekrar bir patlama olup yayılacağını, ve bu işleminde sonsuza dek tekrarladığını ve tekrarlayacağı tezini ileri sürerler.

Bu görüş Hindular tarafından binlerce sene önce ortaya koyulmuştu. Onlara göre, Evrenin varoluş, yok oluş çarkı Tanrı Brahma'nın nefes alış verişinden başka bir şey değildir.

Ezoterik nümeroloji ve kutsal geometri açısından, sonsuz olan sıfır tek bir noktada yoğunlaşarak Monadı doğurmuştur. Kabala'da da oluşmamış sonsuzluk bir noktada yoğunlaşıp, sayısal değeri Bir olan Keter küresini (sefira) oluşturur.

Keter'den de bütün diğer sefirot (sefira'nın çoğullu) tecelli ederek, bütün varlık türemiştir. Monad bütün sayıların türediği kaynaktır. O halde, BİRLİK YASASI'nı da Hermetik Yasalarının bünyesine ilave edebiliriz

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...