AŞK-I MÜEBBET
Yasal olmayan sevdalardan ötürü tutuklandı gönlüm.
Aşkın mahzenine kapattılar,
Bir parça kuru ekmek ve iki yudum sudan ibaret yediği içtiği,
Duvarlarla konuşup onlarla avunuyor sadece....
Sen içeri bir damla ışık girmediği için,
Geceyle gündüzü ayırt edememeyi nerden bileceksin?
İşte o karanlıklar içerisinde cezanın bitmesini bekliyor gönlüm.
Cezam ise müebbet ama haberi yok,
İşte o karanlıklar içerisinde eriyor yüreğim.
Dakikaların birbirine devrettiği günler,geceler,aylar,
Gözün görüp fikrin idrak edemediği anlar,
Bu bitip tükenmek bilmeyen, döngüyü değiştiremiyecek biliyorum.
Gardiyanın o küçük pencereyi açıp bir parça ekmek attığında,
Bir gün daha ölmediğini anlamak
Ve çaresizlik içerisinde bile bile ölümü beklemeyi nerden bileceksin,
Sen ölmeyi nerden bileceksin.
Ve işte şimdi anlıyorum ki,
Her ayrılık bir hüzündür,
Fırtınalı bir yürek kabarmasıdır,
Mazerettir bazen,
Eski albümlerde sararmış fotoğraftaki anıdır....
Her ayrılık dönüşü olmayan yolculuktur.
Soranı, özleyeni olmayan gemici fenerlerinde bile hayır yok.
Yönü bulunmaz yollara sürükler, seni git gidebilirsen,
Tek avuntun, hayalide öptüğün duygularındır........
Her ayrılık bir hatırlanıştır, kendini tanımadır uzaklaşırken..
Gözlerin buğusunda bile, dudakta eksilmeyen gülüştür..
Her ayrılık, yanıtı alınmamış sorudur. gizi kendi içinde...
Aranan aşkmı?..sevgimi?...
Onlar nadasa bırakılmış YÜREKLERDE.
Her ayrılık bazen ÖLÜM'dür, acısı kendinden,
Geriye bir çığlık kalır,
Gecenin orta yerinde.......
Ö.A