TÜRKİSTAN SAVAŞCILARINA,
"BEN CAN VEREBİLİRİM,MİLLETİM,
DÜNYA DURDUKÇA MÜCADELEYE,
DEVAM EDECEKTİR"
DÜNYA DURDUKÇA MÜCADELEYE,
DEVAM EDECEKTİR"
"İSLAMOĞLU OSMAN BATUR"
sesimin ulaştığı tüm cephede hür sözüm. bıçkın göğüslaerde uzun karlı akşamlar kayda geçirilirken Altay yanığı yüzüm semayı omuzlayan her yaramdan gül damlar. yürürüm şu sipersiz coğrafyam dar içimde,
EY TÜRKİSTAN, yürürüm; bir seyir var içimde. yağar bozkurtlarımın çelik temren pençesi sabır taşında obam inler Rus'a, Çin'liye ve kuşluk vaktine dek bütün kuşların sesi, bir ağız Tanrı birler solgun kara dinliye yurdumda zürriyetim köşe bucak, ay hüday ne kaçak eyle beni ne de yüke say hüday
Elbette ki bağ boğum kavmime dolanda toy, şahlanır, say atlarım saylarda misil misil.. orta kuşak yuğlarda alazlanır cümle huy, gözyaşlarımla büyür ala yunak bir nesil, andolsun yedi göbek, yedi düğüm o güne,
Böke Batur öğüdü öğüttüğüm o güne hırsımla secdelerim anamın ak sütüne gürlerim
Köktogay'da ümitler gülüştükçe asrı ekmekler cengim, kara örtüsü tünü, kara saçımdan çekip toprakla bölüştükçe nice tohum çatlatır kıra yatık kaşlarım, nice düşman eceli kara çatık kaşlarım.
pusularım puslanır avuç içim bembeyaz ölümler beğenirim bin yıllık betiklerden takvimsiz renklerimi şakırdatır da ayaz tutunurum sabrıma sabırsız tetiklerden düşen benim kalkan ben delik deşik gövdemle dağları kürür gölgem bala-beşik gövdemle
EY TÜRKİSTAN,yürürüm; damar, damar narına kanımla imzaladım ben kayıtsız kinleri yarına sere serpe bir tomurcuk karına adak verdim adadım, kadın erkek binleri hürriyetim imanım, düşse sızım kaldırır imanım; düşsem bir gün, oğlum kızım kaldırır
Gez Kurt'ta ekimlerim tutanaksız ve koçak evime evdeşime çekik gözlerim pusat göç yollarımı tutar kır soluyan her saçak ve kıpkırmızı tuğum baskınlarımdan hasat zeytin, zeytin yeşerir meş'aleler yağıya, rüzgar yalayan atlar al yeleler yağıya, avuçlarım uzanır aksungur tüneğine yaslanır çiçeklere koynumun sapakları yer yatağı düşlerden her taşın beneğine bir ok gibi saplanır yorgun dizkapakları bin yadıma bir adım, yurdumu alır adım,
Ey TÜRKİSTAN, yurdumda isyancı kalır adım.
kurt ulumalarından başım esrik ve aylak günbatımını bekler ayağı yalın yamaç sallar ufku kökünden gözlerime basarak çifte büklüm yapraklar yeşil dallar gür ağaç kanat açarım vakte
Han-Saraylar ardımda çoğul söylencesinde dolunaylar ardımda ala sayvan avlakta nimetim süreğime yıldırım gibi inip diz çöktürdüğüm bela devranı yazıt yazıt işlerken ereğime kolumu kulağımı doğrar sarı istila cihana açan benim bende açan kamambal boyun verdiğim halde benden kaçan kamambal odlanır yüreğimde akar da billür, billür,
Tarih boyu eziyet bitmek bilmeyen kıyım bilmem hangi atlasın ortasına düşen nür bilmem hangi böceğin taptezecik rızkıyım? urunçi sokakları kokumdan tanır beni ölmedim ben ölmedim, öldü mü sanır beni?
Hakan ilhan Kurt
EY TÜRKİSTAN, yürürüm; bir seyir var içimde. yağar bozkurtlarımın çelik temren pençesi sabır taşında obam inler Rus'a, Çin'liye ve kuşluk vaktine dek bütün kuşların sesi, bir ağız Tanrı birler solgun kara dinliye yurdumda zürriyetim köşe bucak, ay hüday ne kaçak eyle beni ne de yüke say hüday
Elbette ki bağ boğum kavmime dolanda toy, şahlanır, say atlarım saylarda misil misil.. orta kuşak yuğlarda alazlanır cümle huy, gözyaşlarımla büyür ala yunak bir nesil, andolsun yedi göbek, yedi düğüm o güne,
Böke Batur öğüdü öğüttüğüm o güne hırsımla secdelerim anamın ak sütüne gürlerim
Köktogay'da ümitler gülüştükçe asrı ekmekler cengim, kara örtüsü tünü, kara saçımdan çekip toprakla bölüştükçe nice tohum çatlatır kıra yatık kaşlarım, nice düşman eceli kara çatık kaşlarım.
pusularım puslanır avuç içim bembeyaz ölümler beğenirim bin yıllık betiklerden takvimsiz renklerimi şakırdatır da ayaz tutunurum sabrıma sabırsız tetiklerden düşen benim kalkan ben delik deşik gövdemle dağları kürür gölgem bala-beşik gövdemle
EY TÜRKİSTAN,yürürüm; damar, damar narına kanımla imzaladım ben kayıtsız kinleri yarına sere serpe bir tomurcuk karına adak verdim adadım, kadın erkek binleri hürriyetim imanım, düşse sızım kaldırır imanım; düşsem bir gün, oğlum kızım kaldırır
Gez Kurt'ta ekimlerim tutanaksız ve koçak evime evdeşime çekik gözlerim pusat göç yollarımı tutar kır soluyan her saçak ve kıpkırmızı tuğum baskınlarımdan hasat zeytin, zeytin yeşerir meş'aleler yağıya, rüzgar yalayan atlar al yeleler yağıya, avuçlarım uzanır aksungur tüneğine yaslanır çiçeklere koynumun sapakları yer yatağı düşlerden her taşın beneğine bir ok gibi saplanır yorgun dizkapakları bin yadıma bir adım, yurdumu alır adım,
Ey TÜRKİSTAN, yurdumda isyancı kalır adım.
kurt ulumalarından başım esrik ve aylak günbatımını bekler ayağı yalın yamaç sallar ufku kökünden gözlerime basarak çifte büklüm yapraklar yeşil dallar gür ağaç kanat açarım vakte
Han-Saraylar ardımda çoğul söylencesinde dolunaylar ardımda ala sayvan avlakta nimetim süreğime yıldırım gibi inip diz çöktürdüğüm bela devranı yazıt yazıt işlerken ereğime kolumu kulağımı doğrar sarı istila cihana açan benim bende açan kamambal boyun verdiğim halde benden kaçan kamambal odlanır yüreğimde akar da billür, billür,
Tarih boyu eziyet bitmek bilmeyen kıyım bilmem hangi atlasın ortasına düşen nür bilmem hangi böceğin taptezecik rızkıyım? urunçi sokakları kokumdan tanır beni ölmedim ben ölmedim, öldü mü sanır beni?
Hakan ilhan Kurt