09 Şubat 2012

Şems Olayı Ve Düşünceler



Şems Olayı Ve Düşünceler
    Mevlâna'nın, semâ esnasındaki vecd ve cezbe halleri hiç bir zaman asaletini, vekarını kaybetmemiş coşkunluklardı. Allah huzurunda baygınlıktan, sapık cezbelerden uzaktı. Bu gibi aşırı haller, taşkınlıklar, olgun kişinin harcı değildi.     Bundan dolayı semâ, vuslat zevkini almamış ham ervaha haram edilmişti. Nitekim Şems:
    — Semâm halka haram olması onların nefis hevasıyla meşgul olmalarındandır. Onlar semâ ettikleri zaman nefisleri kabarır. Hak ve hakikatten gafil olarak hareket ettikleri için semâ kendilerine haram olur. Halbuki, Hak'kı istiyen ve     ona âşık olanlar semâ ettikleri zaman, aşkları ve manevî haleri çoğalır demektir.
    Mevlâna âşk ve cezbe âleminde kanat açar, bu yolda merhaleler aşarken, taassup çamuruna saplanmış gafiller de için için kaynıyordu. İşte bugünlerde. Kimya Hatun kısa bir rahatsızlıktan sonra, vefat etmişti. Haber şehirde duyulur duyulmaz, Şems'i çekemeyenler bu sefer:
    — Kızcağız kahrından öldü. Şemse kim tahammül edebilir ki?.
    Diyerek yeniden dedikodu ve haset kapılarını açmışlardı.
    Kimya Hatun'un vefatından sonra. Şems üzgün, odasına kapanmış kalmıştı. Tek teselli edeni, Mevlâna'ydı. Mevlâna Şems'i oyalayabilmek, acısını dindirebilmek için gece gündüz yanından ayrılmıyordu.
    Beri yandan muhalifler işi büsbütün azıtmış, ne pahasına olursa olsun, Şems'i uzaklaştırmaya karar vermişlerdi. Şems, bunları görüyor, işitiyordu. Birgün, Sultan Velede dert yanmıştı:
    — Gördün yâ Veled. Yine ne hale geldiler! Beni Mevlâna'dan ayırmak için, nasıl da sözbirliği ettiler. Ama, bu sefer öyle bir kaybolacağım ki kimse izimi dahi bulamayacak.
    Sultan Veled, Şems'i teselliye çalışmış, ham kişilerin ileri geri sözlerine aldırış etmemesini, onların ne kendisini, ne de Mevlâna'yı anlayabildiklerini söylemişti.
    Şems, biliyordu ki bu yolda, yokluğu varlığından daha kıymetliydi. O bu yola, bu yolun menzili Mevlâna uğruna başını koymuştu. İcabederse seve seve verecekti. Yeter ki, Mevlâna ulu mertebelerden daha ululuklara erişsin. O zaman ne Şems, ne Mevlâna kalırdı. Âşk mertebeleriydi bu ululuk.. Aşkta ölmeli, yok olmalıydı ki, gerçek dirilik olsun.
    O pervane ki, şavka âşıktı. Şavka atılır, şavkta yanardı.
    Âşk da, âşık da, ezelde birdi, ebedde de.
    Vuslat için, hicran gerekti. Bu hicran, âşkı pişirecek, âşığı kendinden geçirecek gözyaşı döktürecek, mâşuğa ulaştıracaktı. Mevlâna'nın Mevlâna olabilmesi için bu merhaleler lâzımdı.
    Muhalifler için için kaynıyor, Şems'i yok etme pahasına plânlar kuruyorlardı. Bu iş için yedi kişi seçilmişti. Bu yedi kişi Mevlâna'nın müridleri, yakınlarıydı. Akıl, havsala almazdı bunların bir gün böyle hareket edeceklerini..
    1247 yılının Aralık 5'inci günü Perşembe gecesiydi. Yedi kişi Mevlâna'nın medresesi avlusunda ve civarında pusuya girmişlerdi. Konya'ya korkunç bir sessizlik çökmüştü o gece.
    Şems'le Mevlâna'nın bulunduğu hücrenin penceresinden soluk bir mum ışığı sızıyordu. Her iki dost derin bir sohbete dalmışlardı. Şems, mânâlar saçıyor, gayb hazinelerini birer birer Mevlâna'nın önüne seriyordu. Geceyarısına doğru, sohbetin eh tatlı bir yerinde, hücre kapısı hızlı hızlı vuruldu. Her ikisi de daldıkları âlemin tatlı sarhoşluğundan sıyrılarak kendilerine gelmişlerdi:
    — Kim o?
    Dışardan bir dervişin sesi geliyordu:
    — Hazreti Şems! Uzaklardan bir derviş ziyaretinize gelmiş, halvetinizi bozmak istemiyor. Elinizi öpüp yoluna devam edecek. Lütfen dışarıya kadar geliniz..
    Şems, ateşli bakışlarını Mevlâna'nın yüzüne çevirdi.
    — İşitiyor musun, beni çağırıyorlar? Hem de şimdi çağırıyorlar. Belki dönüşü olmayan bir davet bu...
    Mevlâna irkilmişti. Şems'in eteğine sarılmak istedi. Şems ayağa kalkmış, kapıya doğru ilerlemişti. Mevlâna ardından koşmak istedi. Dizleri tutuktu sanki. Yerinden bile kıpırdayamadı. Dudaklarından, "Güneş, ay ve yıldızlar onun fermanına tâbidir, İyi bil ki yaratmak da, buyurmak da O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın şanı ne kadar yüce!" mealindeki şu âyeti kerime dökülüyordu:
    — "Ve'ş-şemse ue'l-kamera ve'n-nucûme musahharetin biemrihî ilâ lehül halku ve'l emru tebırek Allahü Rabbül-âlemin."
    Bu sırada Şems, dışarıya çıkmış, pusuda bekleyen yedi kişinin hücumuna uğramıştı. Gecenin zifiri karanlığında, kınından sıyrılmış hançerlerin şimşek parıltıları görülebiliyordu ancak. Sessizliği, canhıraş bir nara, bir "Allah" nidası yırtmış, sonra birden bire hiçbir ses işitilmez, hiçbir şey görülmez olmuştu. Şems'in attığı nara ile yerinden fırlayan Mevlâna dışarı fırlamış, kapı eşiğinde kan lekelerinden başka hiçbirşey görememişti. Bundan sonra, büyük bir heyecan ve telâş içinde, oğlu Sultan Veled'in hücresine koşarak kapıyı yumruklamış:
    — Bahaeddin, ne duruyorsun, kalk şeyhini ara. Yine can burnumuz onun lâtif kokusundan uzak kaldı.
    diye inlemiş, sonra da olduğu yere yığılıvermişti.
    Şems, sonunda Mevlâna aşkına fedâ olmuş, bu uğurda getirdiği başını sahibine teslim etmiş, böylece Allah'ın takdiri yerini bulmuştu.
    Çeşitli Mevlevî kaynaklarına dayanarak yazdığımız bu olay, acaba gerçekten böyle midir? İzniniz olursa bu konu üzerinde biraz duralım.
    Mevlâna'mızın ve oğlu Sultan Veled'in uzun yıllar hizmetinde bulunan ve menkıbelerini yazan derviş Feridun Sipehsâlâr, "Menakıb-ı Sipehsâlâr" adlı eserinde olayı sükûtla geçerek, Şems'in bir gün ansızın görünmez olduğunu kaydeder. Sultan Veled, "İptidanâme" adlı eserinde ise, "Ansızın ortadan kayboldu, gönüllere gam sıkıntısı doldurdu" der.
    Mevlâna'nın biri oğlu, diğeri dervişi olan bu iki sevgili yakını, olaya az-çok tanık oldukları halde, neden böyle derler; niçin susarlar?
    Susarlar, çünkü Mevlâna hayattadır. Onu teselli için, Şems'in kaybolduğü hikâyesini yaymak, buna Mevlâna'yi inandırmak gerek. Aksi halde Mevlâna Şems'in katline çok, pek çok üzülecek, bütün ümidi kaybolacak, teselli kaynaklan kuruyacak, tam olgunluk devresinde, Mevlâna olamayacaktı. Şems'in bir an için yokluğuna tahammül edemeyen
Mevlâna, O'nun öldürüldüğünü duyarsa ne hale gelirdi?

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...