SAHABELERİN FAZİLETLERİ
1- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Ümmetimin en merhametlisi Hz.Ebu Bekir, kötülüklere karşı çok çabuk hiddetlenen Hz. Ömer, haya hususunda en titiz olan Hz. Osman, Şeriat hükümlerini en iyi uygulayan Hz. Ali, miras meselelerini en iyi bilen Zeyd İbnü Sabit, Kuran-ı Kerim'i en iyi okuyan Ubeyy, (r. a.) helal ve haramı birbirinden en iyi ayırd edebilen Muaz İbnü Cebel’dir. Şüphesiz, her ümmetin bir emini (güvenilir kişisi vardır.) Bu ümmetin emini de Ebu Übeyde el- Cerrah'tır."[22]
2- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Şüphesiz Yüce Allah Bedir savaşına iştirak edenler hakkında şöyle buyurmuştur.”
“Ey mü'minler; her dilediğinizi yapmış olsanız bile ben günahlarınızı af ederim. Zira sizler İslam uğruna canlarınızı feda etmek çekinmediniz."[23]
3- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Hz. İsa gibi mütevazi bir kişiye bakmaktan hoşlanan kimse, Sahabelerimden Ebu Zer'e bakabilir." [24]
Ulu Allah buyuruyor ki:
“Muhammed Allah'ın elçisidir. Onunla omuz omuza çarpışan mü'minler, kâfirlere karşı aman taramaz derecede şiddetli, birbirlerine karşı ise merhametli ve müsamahakârdırlar. Onları rüku edici ve secdeye varıcı olarak Allah'ın fazilet ve rızasını ister görürsün. Onların yüzlerinde secde izinden kalmış nişanlar vardır.”[25]
4- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Sahabelerim arasında Ammar’la savaşıp öldüren grup, haktan ayrılmış zalim kimseler olacaktır. Çünkü Ammar onları cennete onlar ise, Ammar'ı Cehenneme davet ederler. "[26]
5- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Ey Mü'minler, Sahabelerimi Bana bırakın. (Onların aleyhinde tek bir söz dahi söylemeyiniz) Kudetim (Öz nefsim) elinde bulunan Yüce Allah'a yemin ederim ki, Uhut dağı büyüklüğünde altın tasadduk etseniz bile onların amel ve makamlarına ulaşamazsanız."[27]
6- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Ey mü'minler, Sahabelerimi ve yakın akrabalarımı bana bırakınız. (Onların aleyhinde en ufak bir söz dahi söylemeyiniz."[28]
7- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Âmmarın etinin ve kanının, yenilmesi, ya da temas edilmesi cehennem ateşine haram kılınmıştır."[29]
8- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Ben Meleklerin şehit düşen, Hz. Hamza ve Hanzeleyi yaladıklarını gördüm."[30]
9- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Ben amcamın oğlu Hz.Caferi iki kanadıyla meleklerin yanında bir melek olarak cennette uçarak dolaştığını gördüm."[31]
10- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Şüphesiz Hz. Allah Sahabeler den dört kimseyi ( ziyadesiyle ) sevmemi emretmiştir. Kendisi de onları sevmekte olduğunu Bana bildirmiştir. Bunlar Hz. Ali, ebu Zer, Mikdat. Selman (r. a.) dır.”[32]
11- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Sahabelerim ( insanları islah etmekte) yemekleri islah eden tuza benzer."[33]
Ebu Said söylüyor: Bir gün Peygamber (s.a.s.) hutbe okurken halka şöyle dedi. “Allah bir kulu, ya dünya hayatım, ya da öbür dünyada kendisi için hazırladığı mükâfatlara kavuşmayı tercih etmekte serbest bırakmıştır. O kul da dünyayı bir yana bırakarak Allah'a ve O'nun ezdi’ndeki mükâfatlara kavuşmayı tercih etmiştir.” Bunun üzerine Ebu[34]
12- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Yüce Allah Ebu Bekir'den razı olsun, çünkü öz kızını (Hz. Aişe'yi) bana verdiği gibi benimle de Mekke'den Medine’ye kadar gelerek göç etmiş ve kendi verdiği parasıyla, Hz.Bilali kölelik zilletinden kurtarıp hürriyetle kavuşturmuştır. İslam uğruna verilen hiç bir mal, Hz. Ebu Bekir'in bana verdiği mal kadar faydalı olmamıştır."
“Yüce Allah Hz. Ömer'den razı olsun. Çünkü o aleyhinde bile olsa hiç bir zaman haktan ayrılıp da hak olmayan şeyleri söylemezdi. Halta o kadar ki doğru söylemesi ve haktan ayrılmaması O'nu dostsuz hale getirmişti.”
“Yüce Allah Hz. Osman'dan razı olsun. Çünkü O melekler bile kendisinden haya edecek kadar yüksekti. Savaşa iştirak edemeyen fakir Müslüman askerlerini kendi parasıyla silahlandırdı ve camimizi bizleri alacak kadar geniş yaptırdı.”
“Yüce Allah Hz. Ali'den de razı olsun. Ey Rabbim Ali'yi nerede olursa olsun haktan ayırma."[35]
13- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Yüce Allah İbnü Revnla'dan razı olsun. Çünkü O, namaz vakti olduğu yerde hemen devesini çökerterek namaza dururdu."[36]
14- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Halid Bin Velid, kafirlere karşı kılıfından çekilmiş Allah'ın kılıçlarından biridir."[37]
15- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Hz. Hatice, zamanındaki kadınların (her yönden) en faydalısı idi. Hz. Meryem ve kızım Fatıma zamanlarında bulunan kadınların en faziletilisi dir "[38]
Bekir ağladı. Önce niçin ağladı diye şaşmıştık. Meğer dünya ile ahiret arasında seçim yanmak üzere serbest bırakılan kul Peygamber'imiz imiş. Ebu Bekir bunu bizden daha iyi biliyordu. Peygamber şöyle dedi.
“İnsanlar arasında (yakın) arkadaşlığı ve malını emrime vericiliği ile beni kendine en çok minnettar bırakan kimse Ebu Bekir'dir. Eğer Allah'tan başka bir dost edinilseydi şüphesiz ki ben, Ebu Bekir'i seçerdim. Fakat İslâm kardeşliği ve sevgisi her türlü alâka şeklinin üstünde ve daha kuvvetlidir. Ebu Bekir'in girdiği kapının dışındaki mescid'e açılan diğer bütün kapılar kapatılsın.”[39]
16- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Cennete girdim, orada çok güzel bir ses işittim. Bu ses kimin sesidir diye sorduğumda:
“Oradakiler Hz. Bilal'ın sesi olduğunu söylediler”. (Cennette gezinirken) karşılaştığım ikinci bir ses için tekrar sordum. Orada bulunanlar cevaben:
“Bu ses Milhan kızı Gümeyse'nin sesidir” dediler.[40]
17- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Cennete girdim. Kur'an’in sesini işittim. Okuyan kimdir diye sordum. Orada bulunanlar cevaben:
“Numan oğlu Harise’dir,” dediler. “(Bundan sonra seğili peygamberimiz, Harise’nin içinde bulunan nimetin sebebi budur, o, anasına babasına karşı çok itaatkardı buyurdular.) "[41]
18- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Bu sabah cennete girdim, orada Hz. Caferin meleklerle birlikte uçtuğunu, Hz. Hamza'nın ise bir koltuğun üzerine dayandığını gördüm."[42]
19- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Cennete girdim, orada esmer fakat oldukça güzel bir kızla karşılaştım. Cebrail (a.s.)’ma bu kız kim diye sordum? (bunun üzerine Cebrail a.s.) dedi ki, Yüce Allah, şehid düşen Hz. Cafer’in esmer kızları sevdiğini bildiğinden bu kızı onun için ayırdı."[43]
20- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ahirette Muhacirler ( Mekke’den Medine’ye hicret ederler.) altından yapılmış minberler üzerinde oturacaklar ve her türlü korkudan emin olacaklardır."[44]
21- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Selman oğlu Abdullah cennete girmekle müjdelenen on kişiden biridir."[45]
Bir gün rüyada müslümanlar önümden sıra ile geçiyorlardı. Hepsinin üzerinde birer gömlek vardı. Bazısının gömleği meme hizasına kadar iniyor, kiminin ki ise daha kısa idi. Hattab oğlu Ömer, geçerken bütün vücudunu örten gömleğinin yerlerde sürdüğünü gördüm. Dinleyenler Peygamber'e (s.a.s.) sordular:
“Bu gömleği nasıl yorumluyorsun, ey Allah'ın elçisi! Neye delâlet eder?” Peygamber (s.a.s.) dedi ki;
“O gömlek iman kuvvetinin alâmetidir.”
Adamın biri bir öküz güdüyordu. Sırtına yük vurmuştu. Öküz sahibine döndü, dile gelerek şöyle dedi;
“Ben bunun için (yük taşımak için) yaratılmış değilim. Ben sadece çift sürmek için yaratılmışım.” Öküzün konuştuğunu duyan halk şaşkınlık ve korku içinde “Sübhanallah!...[46]
22- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, Allah’ın askerlerinden olan Ammar, İslam’ın önde gelen liderlerinden Mikdat, İslam uğruna çalışanlardandır."[47]
23- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Hz. Osman ümmetimin en çok haya eden ve en cömert olanıdır."[48]
24- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“On kimse vardır ki, bunlar cennetliktir. Ben, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr Saad, Abdurrahman, Saittir."[49]
25- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Hz. Osman o kadar haya ede bir insan ki, melekler bile kendisinden haya eder."[50]
26- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Hz. Osman cennetliktir.”[51]
27- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Arşı ala, Muaz oğlu Said'in ölümünden sallanmaya başlamıştır. (Çünkü aşrı a’la şehitlerin ruhlarına mahsus bir merkezdir.) "[52]
28- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Dikkat ediniz sizi insanların en şaki ve kötü olan ikisinden haberdar edeyim mi?
a. Salih Peygamberin devesini öldüren, sarışın, gaddar İbnü Salif’tir. Salih peygamber çok tenbih etmesine rağmen, emri dinlemeyerek devesini öldürdü. Böylece ümmeti helak oldu."
b. İkincisi ise, Ya Ali, mübarek sakalın, başından akan kanlar ile ıslanacak şekilde seni şehit edecek Mülçim oğlu Abdurrahmandır."[53]
29- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Kıyamet günü Sahabelerim, öldükleri yerlerde dirilecek ve orada bulunan insanların önderi ve nuru olacaklardır."[54]
Hiç öküz konuşur mu,” dediler, bunu duyan Peygamber dedi ki:
“Ben, Ebu Bekir ve Ömer buna inanıyoruz.” Çobanın biri koyunlarını güderken sürüye kurt saldırdı. Ve koyunlardan birini kaptı. Çoban kurtun üzerine vararak koyunu geri aldı.” Kurt çobana döndü; dile gelerek şöyle dedi:
“Yırtıcı hayvanların ortalığa hâkim olduğu ve sürünün benden başka çobanı kalmadığı günlerde bu koyunu kim koruyacak.” Bunu duyan halk şaşkınlık içinden:
“Sübhanallah (kurt da konuşabilir mi)” dedi. Bunu duyan Peygamber (s.a.s.) dedi ki:
“Ben Ebu Bekir ve Ömer buna inanıyoruz.”[55]
30- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Sahabelerimin savaşlarından bahsedildiği zaman, dedikodu yapmaktan kaçınınız. Yıldızların müessir olması söz konusu olduğu zaman asla inanmayınız. Kader (alın yazısı) anıldığı zaman inanmamaktan kaçınınız."[56] 31- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Şehevi arzularının kölesi olacak Halifelerin şerrinden Hz. Muhammed'in nesli büyük felaketlere uğrayacaklardır."[57]
32- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Ey kiş, sana iyilikler olsun. Hz. Ömer vefat ettiğinde ölmeye gücün yetiyorsa o anda öl çünkü ondan sonra yaşamamak yaşamaktan daha iyidir."[58]
Not: Sevgili peygamberimizin huzuruna Sahabelerden birisi gelerek, Ey Allah’ın Resulü, seni aramızdan kaybettiğimiz zaman kimin yanma koşayım? Peygamberimiz:
“Hz. Ebu Bekir'in yanına koş”.
“Ya onu bulamazsam?”
“Hz. Ömer'e gidersin.”
“Onu da aramızdan kaybedip bulumazsam o zaman kime gideyim?”
“Peygamberimiz: İşte ondan sonra senin yeryüzünde yaşamanın bir manası yoktur,” der.
Cevabını veren Allah'ın Resulü Hz. Ömer'den sonra Müslümanlar arasında büyük ayrılık ve fitnelerin baş göstereceğini, İslamm yayılışının sukuta uğrayacağını ve İslam ruhu ve nurunun azalmağa başlayacağını işaret buyurarak en büyük mucizesini göstermiş bulunuyor.[59]
33- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Hz.Talha yeryüzünde dolaşarak yaşayan bir şehittir." [60]
Not: Hz. Talha, İslam’ın zaferi uğruna canını feda etmekten asla çekinmeyen bir kahramandır. Uhut muharebesinde mübarek parmakları kesildi, vücudunda seksenden fazla kılıç darsebinin açtığı yaralar vardı. Buna rağmen İslam’ın muzaffer olması için cepheden cepheye koşuyor ve büyük kahramanlıklar gösteriyordu.[61]
34- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Talha (r.a.) (kendisi yaşadığı halde) ölüm şerbetini içen birisi sayılar. (Şehitlerin kazandıgı sevap ve yükseklik makamına ulaştığı için şehitlerden birisi sayılır.)”[62]
35- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Talha ile Zebeyr cennette, benim komşularım olacaklardır."[63]
36- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Hz.Ali, günahların af olunmasının kapısıdır. Oradan içeri girip ona tabi olanlar mü'min, kapısından içeri girmeyip O 'na tabi olmayanlar ise mü'min değildir."[64]
37- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Hz. Ali faydalı bilgilerin kaynağıdır."[65]
38- Peygamberimiz Buyuruyor ki"
“Hz. Ali ile Kur'an-ı Kerim, (kıyamet günü) kevser havuzunun üzerine gelinceye kadar birbirinden ayrılmazlar."[66]
39- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Ali benden, ben de Ali’denim; Öyleyse bilgi ve ahlakımı ancak ben, ya da Ali taşıyabilir. "[67]
40- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Harun Musa Peygamberin öz kardeşi olduğu gibi, Ali de benim kardeşimdir. Fakat benden sonra peygamber gelmeyecektir."[68]
41- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Hz.Ali, müminlerin etrafında toplanabileceği bir bal arısı gibidir. Dünya malı münafıkların, et -rafında toplanıp sarıldığı bir servettir. (Yani Hz. Ali mü'minlerînde ğer verdiği bir kimse olduğu gibi, dünya malı da münafıkların, etrafında toplanarak değer verdikleri bir servettir.) "[69]
(*) Peygamber burada Hz. Ebu Bekirle Ömer'in kendisi ile aynı sağlamlıkta bir imanın sahihi olduklarını belirtmektedir. Söz konusu hâdiselerde hayvanlar dile gelmekte ve halk olayı şaşkınlıkla karşılayarak, “hiç böyle şey olur mu?” diye söylenmektedir. Bu sözlere karşılık Peygamber:
“Ben, Hz, Ömer ve Ebu Bekir bu hadiselere kesinlikle inanıyoruz” demektedir. Çünkü sağlam bir mü'minin kanaatine göre bu hâdiselerde şaşılacak ve inanılmayacak bir taraf yoktur. İnsanlar da canlı varlık değil midir ki? Onları konuşturan Allah, niçin dilediği anda yine canlı varlıklar olan hayvanları dile getirmesin.[70]
42- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Ammar (öylesine değerli olan bir kimsedir ki,) Yüce Allah tepesinden tırnağına, etinden kanına kadar, O'nun her tarafını imanla şereflendirmiştir. Bundan dolayı da Ammar hakkın bulunduğu yerde olur. Cehennem ateşi O 'nun vücudunun en küçük bir parçasına dahi dokunmayacaktır."[71]
43- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ammarı ( haktan ayrılmış ) bir grup zalim ve gaddar insan öldürecektir."[72]
44- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“İbnu-el Hattab, ehli cennetin kandilidir."[73]
45- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ammar iki iş kendisine arzedildiği zaman ( kendisine en faydalı olanı değil) en doğru alanı seçerdi."[74]
46- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ömer benimle, bende Ömer’le birlikteyim. Hak, benden sonra, nerede olursa olsun Ömer'le birliktedir."[75]
47- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Amr İbnül As, Kureyşin Salih kimselerindendir."[76]
48- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ümeymiran Ümmitimin hakimidir. Cündüp, ümmetimin kovulmuşudur. O yalnız yaşar, yalnız ölür ve yine yalnız olarak (kıyamet günü ) mahşer meydanına gelecektir."[77]
ŞEFAAT
1- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Kıyamet günü ümmetimden ilk olarak şefaat edeceğim, Ehli beytimdir. Sonra Kureyş’den bana yakın olanlar, daha sonra Ensar ve bana iman edip peşimden gelen Yemen’liler, bundan sonra da Arap’ların ve sonradan Müslüman olan kavimlerin en faziletlileridir."[79]
2- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Kıyamet günü şefaat edeceğim kimseler:
a. Medine’lilerden iman edenler.
b. Mekke’lilerden iman edenler.
c. Taif’lilerden iman edenlerdir."[80]
3- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Kıyamet günü şefaat edecek olanlar şunlardır:
a. Peygamberler.
b. Alimler
c. Şehitlerdir."[81]
4- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ben şefaat etmekle ve şefaat etmeden ümmetimin yarısının cennete girmesi arasında muhayyer kılındım. Ben (umumi) şefaati tercih ettim. Çünkü şefaat daha şümul ludur. Böylesine şefaatin yalnız takva (Allah’tan Hakkıyla Korkan) müminler için olacağını sanıyorsanız, böyle sanmayınız. Belki bu şefaatim, günahkar, kusurlu ve çok hata işleyen kimseler için olacaktır." [82]
Not: İmamı Nevevi, şefaati üç kısma ayırmıştır:
a. Haşır meydanında çok beklemekten ızdırap ve yorgunluk içerisinde bulunan insanlar için yapılacak şefaattir. Bu şefaat sayesinde, orada bulunan pek çok kişi selamete çıkacaktır.
b. Müslümanlardan sorgusuz sualsiz cennete girecek olanlara edilecek şefaat.
c. Dünyada yaptıkları günahları yüzünden cennete girecekleri hal -de, onları cehenneme girmekten kurtaran şefaattir.[83]
5- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ümmetime şetaat etmek için Rabbime yalvardım. Rabbim şöyle buyurdu:
Ümmetinden sorgusuz ve sualsiz yetmiş bin kişi cennete girecektir. Bunun üzerine Rabbime biraz daha artırması için talepte bulundum. Rabbim de:
“Kudret elini iki kere öne, sağ ve sola çevirerek, bir kaç mislini artıracağına işaret etti."[84]
6- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir."[85]
7- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Kıyamet günü ümmetime yapacağım şefaatim hak ve doğrudur. Öyleyse inanmayanlar şefaatimden faydalanamayacaklardır."[86]
8- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Şüphesiz kıyamet günü yeryüzünde bulunan taş ve çakıllardan sayıca daha çok kimselere şefaat edeceğim.”[87]
9- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Bana öylesine değerli beş önemli şey verilmiştir ki, Ben'den önce gelmiş geçmiş hiç bir peygambere verilmemiştir.
a. Bir aylık yoldan uzakta bulunan düşmanların kalbine benim korkumun girmesi.
b. Yeryüzünün bana mescit kılınmasını, (Su bulunmadığı bir yerde) toprakların teyemmüm etmek için temizleyici olması.
c. Ganimet mallarının yalnız bana helal olması.
d. Günahkarlar için şefaat yetkisinin bena verilmiş olması.
e. Her peygamber yalnız kendi kavmine gönderilmişken, Benin bütün beşeriyete peygamber olarak gönderılnı emdir."[88]
Not: Gündüp, Ebu Zer'il Gaffaridir. Hz.Muaviye, onu Medine'de bulunan Hz. Osman'ın yanma sürgün etmiş, Hz. Osman ise, Medine'den üç günlük mesafede bulunan Rabbez adlı bir kasabaya sürmüştür. Orada hakkın rahmetine kavuşan Cünlüp' ün mezhebi şöyle idi: Bir mü’minin yevmiye nafakasından fazla olan parasının üzerinden bir gece geçmesi caiz değildir. Ancak onu muhtaç olan bir kimseye vermek mecburiyetindedir. Cundüp, son derece muttaki bir kimse idi.[89]
10- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Cehenneme girmeyi hak eden kafirler orada ne yaşarlar ve ne de ölürler. Fakat günahları sebebiyle cehenneme giren mü'minler ( işkence müddetini doldurduktan sonra ) orada ölür, kömür haline geldikten sonra kendileri için şefaatin yapılmasına müsaade edilir. Bu kimseler gruplar halinde cennet ırmakları kenarına getirildiklerinde, orada bulunan cennet ehline şöyle emredilir:
"Bunların üzerine haya sularını dökünüz." (Üzerlerine haya suyu döküldükten sonra) Sellerin geçtiği yollarda biten buğday tanesi gibi onlarda biterek, ebedi bir hayata kavuşmuş olacaklardır." [90]
ŞEFAAT
1- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Kıyamet günü ümmetimden ilk olarak şefaat edeceğim, Ehli beytimdir. Sonra Kureyş’den bana yakın olanlar, daha sonra Ensar ve bana iman edip peşimden gelen Yemen’liler, bundan sonra da Arap’ların ve sonradan Müslüman olan kavimlerin en faziletlileridir."[79]
2- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Kıyamet günü şefaat edeceğim kimseler:
a. Medine’lilerden iman edenler.
b. Mekke’lilerden iman edenler.
c. Taif’lilerden iman edenlerdir."[80]
3- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Kıyamet günü şefaat edecek olanlar şunlardır:
a. Peygamberler.
b. Alimler
c. Şehitlerdir."[81]
4- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ben şefaat etmekle ve şefaat etmeden ümmetimin yarısının cennete girmesi arasında muhayyer kılındım. Ben (umumi) şefaati tercih ettim. Çünkü şefaat daha şümul ludur. Böylesine şefaatin yalnız takva (Allah’tan Hakkıyla Korkan) müminler için olacağını sanıyorsanız, böyle sanmayınız. Belki bu şefaatim, günahkar, kusurlu ve çok hata işleyen kimseler için olacaktır." [82]
Not: İmamı Nevevi, şefaati üç kısma ayırmıştır:
a. Haşır meydanında çok beklemekten ızdırap ve yorgunluk içerisinde bulunan insanlar için yapılacak şefaattir. Bu şefaat sayesinde, orada bulunan pek çok kişi selamete çıkacaktır.
b. Müslümanlardan sorgusuz sualsiz cennete girecek olanlara edilecek şefaat.
c. Dünyada yaptıkları günahları yüzünden cennete girecekleri hal -de, onları cehenneme girmekten kurtaran şefaattir.[83]
5- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Ümmetime şetaat etmek için Rabbime yalvardım. Rabbim şöyle buyurdu:
Ümmetinden sorgusuz ve sualsiz yetmiş bin kişi cennete girecektir. Bunun üzerine Rabbime biraz daha artırması için talepte bulundum. Rabbim de:
“Kudret elini iki kere öne, sağ ve sola çevirerek, bir kaç mislini artıracağına işaret etti."[84]
6- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir."[85]
7- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Kıyamet günü ümmetime yapacağım şefaatim hak ve doğrudur. Öyleyse inanmayanlar şefaatimden faydalanamayacaklardır."[86]
8- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Şüphesiz kıyamet günü yeryüzünde bulunan taş ve çakıllardan sayıca daha çok kimselere şefaat edeceğim.”[87]
9- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
“Bana öylesine değerli beş önemli şey verilmiştir ki, Ben'den önce gelmiş geçmiş hiç bir peygambere verilmemiştir.
a. Bir aylık yoldan uzakta bulunan düşmanların kalbine benim korkumun girmesi.
b. Yeryüzünün bana mescit kılınmasını, (Su bulunmadığı bir yerde) toprakların teyemmüm etmek için temizleyici olması.
c. Ganimet mallarının yalnız bana helal olması.
d. Günahkarlar için şefaat yetkisinin bena verilmiş olması.
e. Her peygamber yalnız kendi kavmine gönderilmişken, Benin bütün beşeriyete peygamber olarak gönderılnı emdir."[88]
Not: Gündüp, Ebu Zer'il Gaffaridir. Hz.Muaviye, onu Medine'de bulunan Hz. Osman'ın yanma sürgün etmiş, Hz. Osman ise, Medine'den üç günlük mesafede bulunan Rabbez adlı bir kasabaya sürmüştür. Orada hakkın rahmetine kavuşan Cünlüp' ün mezhebi şöyle idi: Bir mü’minin yevmiye nafakasından fazla olan parasının üzerinden bir gece geçmesi caiz değildir. Ancak onu muhtaç olan bir kimseye vermek mecburiyetindedir. Cundüp, son derece muttaki bir kimse idi.[89]
10- Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki
"Cehenneme girmeyi hak eden kafirler orada ne yaşarlar ve ne de ölürler. Fakat günahları sebebiyle cehenneme giren mü'minler ( işkence müddetini doldurduktan sonra ) orada ölür, kömür haline geldikten sonra kendileri için şefaatin yapılmasına müsaade edilir. Bu kimseler gruplar halinde cennet ırmakları kenarına getirildiklerinde, orada bulunan cennet ehline şöyle emredilir:
"Bunların üzerine haya sularını dökünüz." (Üzerlerine haya suyu döküldükten sonra) Sellerin geçtiği yollarda biten buğday tanesi gibi onlarda biterek, ebedi bir hayata kavuşmuş olacaklardır." [90]