Resûl-i Müctebâ
. Esselâmü aleyke Yâ Resûl-i Kibriyâ Yüreğim ellerimde kemâl-i hürmetteyim Doğuşunla baht oldun kem kaderli dünyaya Yarattı seni diye Mevlâ’ya minnetteyim İnsanlık bahçesinde açan en nadide gül Muhabbetin yüz akı, kalplerin tabibisin Sevda okyanusunda coşan rikkatli gönül Sen ki, Aşkı Yaratan Kudret’in Habîbi’sin Senden mahrum sînede güvercinler vurulur Örümcekler ağ kurar beyinlerin özüne Sana bigâne olan seraplarda kavrulur Düşer gaflet çölünde nasipsizlik közüne Bir nazarına muhtaç başı dumanlı dağım Buzlanmış duygularım özlem dokur cemrene Gönlümdeki mevsime ayna olur şakağım İkliminde çözülür ateş nedir, cemre ne? Sensizlikte ruhumu sarınca müşküllerim Kalbim ebedi firak kaygısıyla kahrolur Tövbenin tandırından gül açarsa küllerim Şükür secdelerinde gözyaşlarım bahr olur Heves adlı süvarim bir israf tiryakisi Firariyim kendimden, refikimdir sarhoşluk Doldur muhabbetini ey merhamet sâkisi Döndürmeden başımı bu keşmekeş, bu boşluk Allah ebedi Mevlâ, Yusuf sonu müeccel Hamd ve sena O’nadır, tüm varlığım O’na râm Bu ikrar halindeyken bulsun da beni ecel Yükselsin makberimden şükürler buram buram Ey çağlar ötesinden esen bâd-ı sabamız İnsanlık yangınına âb-ı hayat olan su Ey Muhammedü’l-Emin, Resul-i Müctebâ’mız Salât ve selam olsun sana ömür dolusu . Yusuf Akyüz