10 Şubat 2012

Mevlâna'nın Mezarı Üzerine Bir Türbe Yapılıyor

Mevlâna'nın Mezarı Üzerine Bir Türbe Yapılıyor
      Şimdi Yaşayan Mevlâna Değil, O'nun fâni vücudu değil, mânâ idi. Mesnevi'sinde."Zaten görünen beden, sonunda gitmek için kurulmuştur. Fakat, mânâ ebediyyen neşeli bir halde yaşayacaktır" beyiti, sanki bugün için söylenmişti. O vücud. Mevlâna'nın ifadesiyle, "Güneşin önündeki mum alevi gibi bir bakıma yoktur, bir bakıma vardır." "Cüz'i" varlığı, "küllî" varlıkta kaybolmuştur. Şimdi Mevlâna, "Ben tenden soyundum. O hayalden soyundu. Artık vuslat ilinin en ileri makamlarında salınmadayım" (Mesnevi, c. 6.b.4619) diyordu. Ve geride kalanlara şöyle sesleniyordu Mevlâna, "Her günüm Cumadır, hutbem daimi.. Minberim yüceliktir, maksurem insanlık.."(c. 6, b. 873) Bir devir kapanmış değil, belki yeniden açılmıştı. Mevlâna hamken pişmiş.sonra da yanmıştı ama. O'nun tutuşturduğu ocak tütüyordu.Hem de alev alev, şimşek şimşek.
    Dostları O'nun mezarı üzerine ilk otağı kurmayı, önce bir türbe yapmayı düşündüler. Mevlâna ise, mezarlara kim olursa olsun, türbe yapılmasını pek istemezdi. Mesnevi'sinin üçüncü cildinde. "Mezar yapma işi, taşla, tahtayla, keçeyle, kilimle olmaz. Kendine gönüllerde bir mezar kazman gerekir. Mezara türbe yapmak, üstüne kubbe kurmak mânâ sahiplerince makbul değildir" diyordu. Hattâ, bir defasında Emir Taceddin Mu'tez, Mevlâna'nın Medrese'si yanında dostlarının oturması için bir (Dar'ül-uşşak-Âşıklar Yurdu) yaptırmak istemişti.
    Mevlâna:.
    — Biz. şu atlas kubbenin altında ev kuramamışız. Biz ebedîlik yurdunda, sevgi köşkünde otururuz...
    demiş ve bu anlamda bir gazel söylemiş, fakat oğlu Sultan Veled'in ricalarına dayanamayarak medreseye birkaç oda eklenmesine rıza göstermiştir. Babasının mezarı üzerine bir türbe yaptırmak isteyen
    Emir Pervaneye de:
    — Şu gök kubbeden daha iyisini yapamayacağına göre, yenisini
    yapmaya zahmet etmeyiniz... demiş, müsaade etmemişti.
    Diğer taraftan Mevlâna'nın menkıbelerini yazan Eflâkî Ahmed Dedeye göre mezarı üzerine bir türbe yaptırılması, Mevlâna'nın bir vasiyetidir. Eflâkinin eserinde, bir gün, Mevlâna'nın yanındaki dostlarına
    — Bizim müridlerimiz' türbemizi, uzak mesafelerden görünecek şekilde yüksek yapsınlar. Kim bizim türbemizi ta uzaklardan görerek tam bir inançla bizi hatırına getirirse O'nun nâmı iki cihanda aziz olacaktır. Tam bir aşkla, riyasız bir doğrulukla gelip türbemizi ziyaret eden bir kimsenin dileğini Yüce Tanrı yerine getirir, buyurduğu rivayet olunmuştur. Yine ayni esere göre Mevlâna'nın:.
    — Bizim Türbemiz Konya şehrinin ortasında kalacak ve gayet de mamur olacaktır. O zamanın insanlarına bizim Mesnevimiz mürşidlik
    edecektir...
    dediği ifade edilmektedir. Her iki halde de, Mevlâna'nın vefatından kısa bir süre sonra. O'nun mezan üzerine bir türbe yapmak isteği artmış, aslında mezar, şimdiden bir ziyaret yeri olmuştu. Mevlâna'nın aziz hatırasını ebedileştirecek ve sevgisini anıtlaştıracak bir esere lüzum vardı. Gönüller, gönül sahipleri bu istekle yanıyorlardı. Ve bu istek bir gün kuvveden fiile çıkmıştı. Mevlâna'nın vefatından birkaç ay sonra O'na büyük bir saygı besleyen Emîr Alemeddin Kayser, bu istekle Sultan Veled'e başvurdu. Sultan Veled, uzun uzun düşündükten sonra:
    — Pekâlâ ne kadar dünyalığın var? dedi. Alemeddin Kayser:
    — Helâl malımdan otuz bin dirhem.
    — Bu para az. nasıl yapabilirsin?
    — Hele bir başlayalım, üst tarafına Allah Kerim..
    — O halde tam bir doğruluk ve samimiyetle kararını ver. yapmaya başla..
 
Dr. Mehmet ÖNDER

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...