29 Şubat 2012

KURBAN HADİSESİNİN KUR'AN-I KERİMDEKİ AÇIKLAMASI.. 9

Kurban Hâdisesinin Kur'ân-ı Kerimdeki Açıklaması:
Kurban edilme hâdisesi, Kur'ân-ı Kerim'de şöyle açıklanır:"İbrahim: Ey Rabb'im! Bana, şilinlerden, bir oğul ihsan et! diye dua etti.
Biz de, ona, çok uysal bir oğul müjdesini verdik.
Artık, o oğul, İbrahim'in yanında koşma çağına erince, babası: Oğulcağızım! Ben, seni, rü'yamda boğazlıyorum görüyorum!
Bak, artık, ne düşünürsün! dedi.
Oğlu: Babacığım! Sana verilen emir ne ise, yap!
İnşâallâh beni, sabredenlerden bulacaksın! dedi.
Vaktâ ki, böylece, ikisi de, Allah'ın emrine boyun eğdiler.
İbrahim, onu, alnı üzere yıktı.
Biz, ona: Ey İbrahim! Sen, rü'yana sadakat gösterdin.
Şüphesiz ki, biz, iyi hareket edenleri, böyle mükâfatlandırırız! diye seslendik.
Gerçekten, bu, apaçık ve kesin bir imtihandı.
Ona, büyük bir kurbanlık fidye verdik.
Sonra gelenler arasında, ona, iyi bir nam bıraktık. Selâm olsun İbrahime!
Biz, iyi hareket edenleri, işte, böyle mükâfatlandırırız.
Gerçekten de, o, inanmış kullarımızdandı.
Ona, salihlerden bir Peygamber olmak üzere de, İshak'ı, müjdeledik.
Hem ona, hem İshak'a bereketler verdik.
Her ikisinin neslinden, iyi hareket edeni de, nefsine apaçık zulüm edeni de vardır. "[374]

Kurban Edilme Hâdisesinin Yahudilerce İshak Aleyhisselâma Mal Edilmek İstenilmesinin Sebebi:
Halîfe Ömer b. Abdul'aziz (vefatı: 101 Hicrî), Müslüman olan bir Yahudî bilgi­cini, Şam'da huzuruna davet edip kendisine:
İbrahim Aleyhisselâm'a, iki oğlundan, hangisini kurban etmesi emrolunmuştur?" diye sormuştu.
O da:"İsmail'i! Vallahi, ey Mü'minler Emîri! Bunu, Yahudîler de, bilirler.
Fakat, onlar, siz Arap cemâatini kıskanırlar: Babanız İsmail'in kurban edilmesi Hakkındaki İlâhi emre boyun eğişi ve sabr edişi faziletinin Allah tarafından anılışını çekemezler de, kurban emrinin, onun hakkında verilmediğini iddia eder­ler ve kendilerinin babaları İshak olduğu için, bu husustaki emrin, İshak hakkında verildiğini ileri sürerler." dedi. [375]
Ahd-i Atîk adıyla anılan ve Yahudilerle Hıristiyanlarca Mukaddes sayılan kitap­ta, her ne kadar, İbrahim Aleyhisselâmın, oğlu İsmail Aleyhisselâmı değil, İshak Aleyhisselâmı kurban etmek istediği kaydedilmekte ise de, Ahd-ı Atîk metinleri üzerinde durulunca, bunun, sonradan bu şekle sokulduğu anlaşılır.
Tekvin kitabının 16. Babının 15. ve 16. fıkralarında şöyle denir:"Ve Hâcer'den Abram'a bir oğul olup Abram dahi kendine Hâcer'den doğan oğlana İsmail tesmiye eyledi.
Ve Hâcer'den Abram'a, İsmail doğduğu vakit, Abram, seksen altı yaşında idi." Tekvin kitabının 21. Babının 5. fıkrasında da:"Ve İbrahim, oğlu İshak'ın doğduğunda yüz yaşında idi." denilmektedir. Tekvin kitabının 22. Babının 2, 10,11,12,15 ve 16. fıkralarında ise"ve Allah: Şimdi biricik oğlunu, yâni sevdiğin İshak'ı alıp Meriya diyarına git ve anı orada sana söyleyeceğim dağların birisi üzerinde onu yakılacak kurban olarak takdim eyle! dedi.
Bundan sonra İbrahim, oğlunu boğazlamak için, elini uzatıp bıçağı aldıkta, Rab-bin Meleği: İbrahim! İbrahim! diye semâdan ona nida eyledi.
O dahi: Lebbeyk! dedi.
Melek dahi: elini, çocuğa uzatma ve ana bir şey yapma.
Zira, Biricik oğlunu benden diriğ etmediğinden, Allahdan korkar idüğünü şim­di bildim! dedi.""Ve Rabb'in Meleği ikinci defa olarak semadan İbrahim'e nida idüp Rab bu­yurur ki: Zâtım içün yemin ettüm sen bu nesneyi işleyüp Biricik oğlunu benden diriğ etmediğün içün.." denilmektedir.
İbrahim Aleyhisselâmın, iki oğlundan ikincisi olan İshak Aleyhisselâmın, İsma­il Aleyhisselâm'dan on dört yıl sonra doğmuş bulunduğu göz önünde tutulunca, İbrahim Aleyhisselâma verilen kurban emrindeki (biricik oğlunu) tâbirinin, ancak, İsmail Aleyhisselâm hakkında kullanılması doğru ve yerinde olur.
Fakat, İsmail Aleyhisselâm mevcud iken, İshak Aleyhisselâm hakkında (biricik oğlunu) denilebileceği kabul edilemez.
Esasen, 22.Babın 2, fıkrasının metninde de (biricik oğlunu) denildikten sonra (yâni sevdiğin İshak'ı) denilerek İshak isminin metne tefsir yolu ile katıldığı açık­ça görülür.
Yine aynı fıkrada Kurban mahalli olarak Meriya sözü zikr edilmektedir. Peygamberimiz Aleyhisselâm:"Mekke'nin bütün caddeleri, yollan ve Mina'nın her tarafı kurban kesme yeridir" buyurduğu gibi [376], Umre kurbanı için de:"İşte, burası, kesim yeri!" buyurarak Merve tepeciğini göstermiştir. [377] Asmaî (122-213 Hicrî), der ki:"Ebû Amr b.Alâ'dan (70-154), Kurbanlığın İsmâil'mi, yoksa, İshak mı? olduğu­nu, sordum.
Bana: (Ey Asmaî! Senin aklın nerede?!) İshak, ne zaman Mekke'de bulundu ki?!
Mekke'de bulunan, ancak, İsmail'di ve babası ile birlikte Beytullâh'ı yapan da, O, idi.
Kurban kesim yeri de, Mekke'dedir. dedi." [378]

İsmail Aleyhisselâmın Ok Atıcılığı, Avcılığı:
İsmail Aleyhisselâm; Cürhümîlerin çocukları ile büyümüş, onlardan, ok atmayı da, öğrenmişti. [379]
Yiğitlik çağına bastığı zaman, Allah, ona, Arap Yay'ını verdi. Onunla, ok atar, attığını, vururdu. [380]
Eşlem kabilesinden bir cemâat, yarış için ok atışırken, Peygamberimiz Aley­hisselâm, yanlarına varıp onlara:"Ey İsmail oğulları! Ok atınız! Sizin Atanız da, mahir bir ok atıcı idi!" buyurmuştur. [381]
Cürhümîler, Mekke'de, av etiyle geçinirlerdi.
Bunun için, Mekke Hareminin dışına çıkarak avlanırlardı.
İsmail Aleyhisselâm da, onlarla birlikte çıkar, avlanırdı. [382]
Kendisi; av avlamağa, av silahiyle seğirtmeğe, sıçramağa, yarıp yırtmağa, par­çalamağa, öldürmeğe, avları, okla vurup düşürmeğe çok düşkündü. [383]

İsmail Aleyhisselâmın Davarcılığı:
Cürhümîler, Mekke'ye gelip yerleştikleri zaman, İsmail Aleyhisselâm'a yedi tane dişi keçi vermişlerdi ki, İsmail Aleyhisselâmın ilk malı, bu olmuştur. [384]
İsmail Aleyhisselâmın davarları, Haremin sınırları içinde yayılırlar, Harem sı­nırlarını, aşmazlardı.
Yayıla yayıla her taraftan Harem sınırlarına kadar varırlar, oradan topluca geri dönerlerdi. [385]

İsmail Aleyhisselâmın Atçılığı Ve Ata Biniciliği:
İsmail Aleyhisselâm; ok atıcılıkta olduğu gibi, ata binicilikte de, çok mahirdi. Yabanî atları yakalayıp ehlîleştiren ve onlara binen ilk insandı.
Ondan önce, vahşî hayvanlara binilmez ve binilemezdi. [386] Yüce Allah, ona, denizden yüz at çıkarıp sevk etmişti.
Ehlîleştirdiği atlar, geceleri, kendi başlarına, istedikleri gibi yayılırlar, sonra, Al­lah, onları, ona doğru sürer, atlar, İsmail Aleyhisselâmın kapısının önünde sa­bahlarlardı.
Kendisi ve oğulları, tutup üzerine binmedik at bırakmamışlardı. [387]
Peygamberimiz Aleyhisselâm:"At edininiz! Onu, mîras olarak alınız ve mîras olarak bırakınız!
Çünkü bu size, Babanız İsmail'in mirasıdır!" buyurmuştur. [388]

İsmail Aleyhisselâmın Sünnet Oluşu Ve Arapça Öğrenişi:
İsmail Aleyhisselâm, on üç yaşında iken Sünnet oldu. [389] Cürhümîlerden, Arapcayı öğrendi. [390]
Arapçayı öğrendiği zaman, on üc yaşında olup İbrahim Aleyhisselâmın oğulla­rından Hicaz'da Arapça konuşan [391], dili, açık ve düzgün Arapçaya döndürülen, ilk kimse idi.
Peygamberimiz Aleyhisselâm'a, Sahâbîleri:"Yâ Resûlallâh! Sen, bizim dilce, en fasâhatlımız ve ifâdece, en açık ifadeli­miz nasıl oldun?" diye sormuşlardı.
Peygamberimiz Aleyhisselâm:"Arapça, bozulmağa yüz tutunca, Cebrail, Babam İsmail (Aleyhisselâm)in lügatini, kendisinin konuştuğu gibi yepyeni ve taze olarak getirip bana telkin etti."buyurmuştur. [392]
Âdem Aleyhisselâm ile Şît, İdris ve Nuh Aleyhisselâmların dilleri Süryanca idi. [393] Tufandan sonra, Bâbil'de toplanmış olan insanlar da, Süryanca konuşurlardı. [394] İbrahim Aleyhisselâm ise, Kûsa'dan ayrılıp Fırattan geçince, Yüce Allah tarafından, İbranca konuşmağa başlamıştı. [395]

İsmail Aleyhisselâmın Evlenişi Ve Hz. Hâcer'in Vefatı:
İsmail Aleyhisselâm, Erginlik çağına basmıştı. [396]
Mekke çevresinde oturan Imlaklardan bir kızla evlendi.
İsmail Aleyhisselâm'ın, ondan, çocuğu olmadı. [397]
Kadın, Sa'd'in kızı Cedda [398] veya Saîd b.Üsâme'nin kızı Umâre idi. [399]
İsmail Aleyhisselâm, yirmi yaşında iken, annesi Hz.Hâcer, vefat etti.
O zaman, Hz.Hâcer, doksan yaşlarında idi.
İsmail Aleyhisselâm, annesini, (bu gün, Kabe'nin bitişiğinde yarım dâire şek­linde bir duvarla çevrili) Hicr diye anılan mübarek yere gömdü. [400]
İbrahim Aleyhisselâmın Oğlunu Ve Ailesini Görmeye Gelişi:
Bu sırada İbrahim Aleyhisselâm, Hz. Hâcerle oğlunu gidip görmek için, zev­cesi Hz. Sâre'den izin istedi.
O da, Hz.Hâcer'in evine inip kalmamak şartıyla izin verince, İbrahim Aleyhis­selâm, Mekke'ye geldi. [401]
İbrahim Aleyhisselâm, Mekke'ye geldiği zaman, İsmail Aleyhisselâm, Umâre adındaki kadınla evli [402], Hz.Hâcer de, vefat etmiş bulunuyordu [403].
İbrahim Aleyhisselâm, İsmail Aleyhisselâmın evini, sordu. Gösterdiler.
İsmail Aleyhisselâmı, evinde bulamadı. [404]
İsmail Aleyhisselâmın karısına selâm verdi.
"İsmail, nerede? [405] Sahibin, nerede?" diye sordu.
Umâre:"Buralarda yok! Avlanmağa gitti. [406]
Bizim için, rızık aramağa, avlanmağa çıktı." dedi. [407]
İsmail Aleyhisselâm, Harem sınırının dışına çıkar, avlandıktan sonra, dönerdi. [408]
Umâre, kaba, katı, kötü huylu bir kadındı. [409]
İbrahim Aleyhisselâm, ona:
"Evinde konukluk var mı? Yiyecek, içecek var mı?" diye sordu.
Umâre:Umâre: "Yanımda, ne bir şey, ne de, bir Kimsem var!" dedi. [410]
İbrahim Aleyhisselâm: "Geçiminiz, durumunuz nasıldır?" diye sordu. Umâre:"Biz, çok kötü bir durumdayız. Son derecede darlık ve sıkıntı içindeyiz!" diyerek şikâyetlendi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Kocan, gelince, ona, benden selâm söyle! [411]
(Buraya, bir ihtiyar, geldi. Kendisinin sıfatı: şöyle şöyledir.
O, sana: Ben, senin kapının eşiğine razı değilim! [412] Kapısının eşiğini, değiş­tirsin! diyor, de!" dedi. [413]
Dönüp Şam'a gitti. [414]
İsmail Aleyhisselâmın, evine geldikçe, ailesine:"Benden sonra, size bir gelen oldu mu?" diye sormak âdeti idi. [415]
İsmail Aleyhisselâm, eve gelince [416], bir şeyler, sezdi. [417]
Babasının kokusunu aldı [418] da, karısına: "Sana, bir kimse geldi mi?" diye sordu.
Umâre:"Evet! Bir ihtiyar geldi ki, şöyle şöyle idi." [419] diyerek İbrahim Aleyhisselâmın hal ve şanını istihfaf eder bir tavırla anlattı. [420]
"Seni, sordu. Haber verdim.
Geçimimizin nasıl olduğunu, sordu.
Çok darlık ve sıkıntı içinde bulunduğumuzu, haber verdim." dedi.
İsmail Aleyhisselâm:"Sana, bir şey vasiyyet, bir söz tevdi etti mi? [421] Sana, ne söyledi?" diye
sordu. [422]
Umâre:Evet! âfnai Selâm söylememi ve (Kapının eşiğini, değiştir!" dememi bana emr etti. [423]
(Kocana, selâm söyle! Kendisine, kapısının eşiğini değiştirsin de! dedi.[424] İsmail Aleyhisselâm:"İşte, o, benim Babamdır. Senden ayrılmamı, bana, emr etmiştir. [425] Sen, benim evimin eşiğisin! [426]" diyerek Umâre'yi boşadı [427]. Umâre'yi, babasının evine gönderdi. [428]

İsmail Aleyhisselâmın Tekrar Evlenişi:
İbrahim Aleyhisselâm, İsmail Aleyhisselâmı görmeğe geldiğinde, Araplardan Mudad b. Amr. Cürhümîlerin, açık ve güzel Arapça konuştuklarını, İsmail Aleyhısselamın da, onların dilini öğrendiğini görüp onlardan bir kızla evlenmesini, oğluna, emir ve tavsiye etti. [429]
Bunun üzerine, İsmail Aleyhisselâm, Mudad b.Amr'ın kızını görüp beğendi ve babasından istedi. [430] Onunla, evlendi. [431]
Kızın ismi Ra'le [432] veya Seyyide [433] olup kendisi, güler yüzlü, tatlı dilli, güzel huylu ve nezaketli bir kadındı. [434]

İbrahim Aleyhisselâmın Mekke'ye Tekrar Gelişi:
İbrahim Aleyhisselâm; Yüce Allah'ın dilediği kadar Şam'da oturduktan sonra [435], Mekke'ye gitmek ve İsmail Aleyhisselâmı görmek üzre, zevcesi Hz.Sâre'den izin istedi.
O da, İsmail Aleyhisselâmın evine inip kalmamak şartı ile, kendisine izin verdi.
İbrahim Aleyhisselâm, Mekke'ye gelince, İsmail Aleyhisselâmın kapısının önüne
kadar vardı. [436]
İsmail Aleyhisselâmı, yine, evde bulamadı. [437] Evde, İsmail Aleyhisselâmın ikinci hanımını buldu. Kapının önünde durup ona selâm verdi.
O da, İbrahim Aleyhisselâmın selâmına karşılık verdi. [438]
İbrahim Aleyhisselâm:"Kocan, nerede? [439] Nereye gitti?" diye sordu.
Ra'le:"Av avlamanya [440], rızkımızı, aramağa gitti." dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Nasılsınız? Geçiminiz, hal ve şanınız iyi mi?" diye sordu.
Ra'le:"Biz, iyilik, bolluk ve mutluluk içindeyiz!" diyerek Allah'a hamdü sena etti. [441]
"Kendisi, inşâallâh, şimdi gelir. Allah, seni, Rahmetiyle esirgesin! [442] İnsen de, bir şeyler, yesen, içsen olmaz mı?" dedi. [443]
İbrahim Aleyhisselâm:"Evinde, konuk, yer bulur mu?" diye sordu.
Ra'le:"Evet! Bulur!" dedi. [444]
İbrahim Aleyhisselâm:"Yiyeceğiniz, nedir?" diye sordu.
Ra'le:"Ettir!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"İçeceğiniz, nedir?" diye sordu.
Ra'le:"Sudur!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm:"Allah'ım! Bunlara, etlerini ve sularını, bereketli kıl!" diyerek dua etti. [445]
İşte, İbrahim Aleyhisselâmın bu duası bereketileydir ki, et ile su, Mekke'den başka yerlerde, Mekke'de olduğu kadar, hiç kimsenin sağlığı ile uyarlılık arz etmez. [446] Başka yerlerde, muhakkak, karın ağrıtır. [447]
Eğer, o gün, evlerinde ekmek veya buğday, veya arpa veya hurma duası yap­mış olsaydı, Mekke, Allah'ın, yerlerinden, buğdayı, arpası, hurması en bol bir yer olur [448], yerlerin, ziraata en elverişlisi bulunurdu. [449]
İbrahim Aleyhisselam, Mekke'den ayrılacağı sırada, Ra'le: 'İn de, başını, yıkayayım?" dedi.
İbrahim Aleyhisselam, inmeyip Makam-ı İbrahim diye anılan İskele taşının yanına vardı.
Taşın üzerine ayağını bastı. Taşta, ayağının izi kaldı.
Ra'le; İbrahim Aleyhisselamın önce başının sağ tarafını, sonra da, sol tarafını su döküp yıkadı. [450]
İbrahim Aleyhisselam, Ra'le'ye:"Kocan geldiği zaman, ona benden selâm söyle! [451]
Artık, kapının eşiği, doğrulmuş bulunuyorsun'[452]
Kapının eşiğini, iyi tut! [453]
Senden sonra bir ihtiyar geldi.
Kapının eşiğini, iyi buldum. Artık, onda karar kılsın! [454]
O, sana, kapının eşiğini iyi tutmanı emrediyor! de!" dedi. [455]
İsmail Aleyhisselam, eve gelince, Babasının kokusunu, aldı. [456]
Ra'le'ye:"Sana, bir kimse geldi mi?" diye sordu.
O da:"Evet! [457] Güzel yüzlü [458], insanların en güzel yüzlüsü ve en hoş kokulusu olan bir ihtiyar Zat geldi.
Bana, şöyle şöyle söyledi.
Sana da, şöyle şöyle söyledi.
Başını, yıkadım.
İşte, Makam üzerinde de, ayaklarının izi var!" [459] diyerek İbrahim Aleyhisselâmı, övdü. [460]
İsmail Aleyhisselâm, Babasının ayak bastığı taşı, gidip öptü. [461]
Ra'le:"Seni, benden sordu. Nereye gittiğini, kendisine haber verdim.
Benden, geçimimizin nasıl olduğunu sordu.
(Biz, hayır ve iyilik içindeyiz!) diye haber verdim." dedi.
İsmail Aleyhisselâm:"Bana, bir şey tavsiye etti mi?" diye sordu.
Ra'le:"Evet!" dedi. [462]
İsmail Aleyhisselâm:"Sana, ne söyledi?" diye sordu.
Ra'le:"Bana, dedi ki: (Kocan, geldiği zaman, kendisine, selâm söyle: artık kapının eşiği, düzelmiştir!) de! [463]
Sana, selâm söylüyor ve kapının eşiğini, iyi tutmanı emrediyor!" dedi.
İsmail Aleyhisselâm:"İşte, o, benim Babam İbrahim (Aleyhisselâm)dir. [464]
Sen de, evimin eşiğisin.
Seni, boşamayıp tutmamı, bana, emretmektedir!" dedi. [465]

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
[374] Saffâl: 100-113.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/190-191.
[375] 356) Taberî-Tarih c.1,s.138-139, Tefsir c.23,s.84-85, Sâlebî-Arais s.92, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.16O.
[376] Mâlik-Muvatta' c.1,s.393, Vâkıdî-Megazîc.3,s.1108, Ebû Dâvud-Sünen c.2,s.194, ibn.Mâce-Sünen c.2,s.1O13.
[377] Mâlik-Muvatta d.s.393.
[378] Zemahşeıî-keşşaf c.3,s.35O, Fahrurrazi-Tefsir c.26, s.153. Nesefî-Medârik .4.S.26. Kurtubî-Tefsir c 15.s.100.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/191-193.
[379] ibn.Kuteybe-Maarif s.16.
[380] Yâkubî-Tarih c.1,s.221.
[381] Ahmed b.Hanbel-Müsned c.4,s.5O, Buharî-Sahih c.4,s.119, Belâzüri-Ensabüleşraf c. 1.s.5, ibn.Abd Rabbih-Ikdülferîd c.l.s.190, Mes'ûdî-Murucuzzeheb c.2,s.7O.
[382] Ezrakî-Ahbaru Mekke C.1.S.57.
[383] Sâlebî-Arais s.83.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/193.
[384] ibn.Kuteybe-Maarif s.16.
[385] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1.s 128.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/193.
[386] Yâkubî-Tarih C.1.S.221, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.192.
[387] Yâkubî-Tarih c.1,s.221.
[388] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.192.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/193-194.
[389] ibn Sa'd-Tabakat C.1.S.51, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1, s.324.
[390] Buharî-Sahih c.4,s.115, ibn.Kuteybe-Maarif s.16, Belazürî-Ensab. c.1,s.6, Ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.155.
[391] İbn.Sa'd-Tabakat C.1.S.50.
[392] Aliyyülmüttakî-Kenzül'ummal c.11,s.49O
[393] Aliyyülmüttakî-Kenzül'ummal c.16,s.132
[394] Mes'ûdî-Ahbaruzzaman s.80
[395] ibn.Sa'd-Tabakat c.1,s.5O
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/194.
[396] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.57, Buharî-Sahih c.4,s.117, Yâkubî-Tarih c.1,s.26
[397] Ibn.Sa'd-Tabakat c.1,s.51-52
[398] Süheylî-Ravdulünüf c.1,s.91.
[399] Ezrakî-Ahbaru Mekke C.1.S.57.
[400] ibn.Sa'd-Tabakat c.1,s.52.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/194-195.
[401] Taberî-Tarih c.1,s.132, Sâlebî-Arais s.83, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[402] Ezrakî-Ahbaru Mekke C.1.S.57.
[403] Buharî-Sahih c.4,s.115, Sâlebî-Arais s.83, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[404] Taberî-Tarih c.1,s.131.
[405] Buharî-Sahih C.4.S.115,117.
[406] Taberî-Tarih c.1,s.132, Sâlebî-Arais s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[407] Buharî-Sahih c.4,s.115,117.
[408] Taberî-Tarih c.1,s.132, Sâlebî-Arais s.83, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[409] Taberî-Tarih c.1,s.131.
[410] Taberî-Tarih c.1,s.132, Sâlebî-Arais s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[411] Buharî-Sahih c.4,s.115, Sâlebî-Arais s.83, Beyhakî-Delailünnübüvve c.1,s.324, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s. 104
[412] Taberî-Tari h c. 1, s. 131.
[413] Buharî-Sahih c.4,s.115, Taberî-Tarih c.1 ,s.132, Sâlebî-Arais s.83, Beyhakî-Delailünnübüvve v.1,s.324, Ibn.Esır-Kâmil c.1,s.104.
[414] Taberî-Tarih c.1,s. 132 Sâlebî-Arais s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.104.
[415] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.58.
[416] Buharî-Sahih c.4,s.115, Taberî-Tarih c.1,s.131, Salebî-Arais s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[417] Buharî-Sahih c.4,s.115.
[418] Taberi-Tarih c.1,s.132, Sâlebî-Arais s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[419] Buharî-Sahih c.4,s.115, Taberî-Tarih c.1,s.132, Sâlebî-Arais s.83, Beyhakî-Delailünnübüvve c.1,s.325, Ibn.Esır-Kâmil c.1,s. 104 .
[420] Taberî-Tarih c.1,s.132, Sâlebî-Arais s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[421] Buharî-Sahih c.4,s.115, Beyhakî-delailünnübüvve c.1,s.325.
[422] Sâlebî-Arais s.83, Beyhakî-Delâil, c.1,s.325, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[423] Buharî-Sahih c.1,s.115, Beyhakî-Delailünnübüvve c.1,s.325.
[424] Taberî-Tarih c.1, s.132, Sâlebî-Arais s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1, s.104 .
[425] Buharî-Sahih c.4,s.115, Beyhakî-Delailünnübüvve c.1,s.325.
[426] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.58.
[427] Buharî-Sahih c.4,s.115, Taberî-Tarih c.1,s.132, Salebi s.83, Beyhakî s.325, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.104.
[428] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.58, Beyhakî-Delailünnübüvve c.1,s.325.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/195-197.
[429] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.86.
[430] ibn.Hacer-Fethulbârî c.6,s.287-288.
[431] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.86.
[432] ibn ishak, İbn.Hişam-Sîre c.1,s.5, İbn.Sa'd-Tabakat c.1,s.51, Ezrakî-Ahbaru Mekke d.s.86.
[433] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.77, 81, Taberî-Tarih c.1,s.161, İbn.Esîr-Kâmil c.l.s.125
[434] Taberî-Tarih c.1,s. 131.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/197.
[435] Buharî-Sahih c.4,s.115, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.58, Taberî-Tarih c.1.s.132, Beyhakî-Delailünnübüvve c.1,s.325, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.104.
[436] Taberî-Tarih c.l.s.132, Sâlebî-Arais s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[437] Buharî-Sahih c.4,s.115, Taberî-Tarih c.1,s.131.
[438] Ezrakî-Ahbaru Mekke d.s.58.
[439] Buharî-Sahih c.4,s.117, Salebî s.83, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[440] Buharı s.117, Taberî s.132, Salebî s.83, İbn. Esîr c.1,s.104
[441] Buharî-Sahih c.4,s.115, Beyhakî-Delail c.1,s.325, Ebülfida c.1,s.155
[442] Taberî-Tarih c.1,s.132, Sâlebî-Arais s.83, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4
[443] Buharî-Sahih c.4,s.117
[444] Taberî-Tarih c.1,s.132, Sâlebî-Arais s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4
[445] Buharî-Sahih c.4,s.115, Beyhakî-Delail c.1,s.325, Ebülfida c.1,s.155
[446] Buharî c.4,s.115, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.78, Beyhakî s.325, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.156
[447] Ezrakî-Ahbaru Mekke C.1.S.78
[448] Taberî c.1,s.132, Salebî s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[449] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.58.
[450] Taberî-Tarih c.1,s.134, Salebî-Arais s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O4.
[451] Buharî-Sahih c.4,s.115, Yâkubî-Tarih c.1 ,s.27, Taberî-Tarih c.1,s. 132, Sâlebî-Arais s.83, Beyhakî-Delâil c.1, s.325, İbn.Esîr-Kâmil C.1.S.104.
[452] Taberî-Tarih c.1,s.132, Sâlebî-Arais s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.104.
[453] Yâkubî-Tarih c.1,s.27.
[454] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1, s.59, Beyhakî-Delâilünnübüvve &1, s.325.
[455] Buharî-Sahih c.4,s.115, Beyhakî-Oelâil c.1.s.325, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.l56.
[456] Taberî-Tarih c.1,s.132, Salebî-Arais s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.1O5.
[457] Buharî-Sahih c.4,s.115, Taberî-Tarih C.1.S.133, Salebî s.83, Beyhakî s.325, ibn.Esîr s.105, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.156.
[458] Buhari-Sahih c.4,s.115, Beyhakî-Delâil c.1,s.325, Ebülfida c.1,s.156.
[459] Taberî c.1,s.133, Salebî s.83, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.105.
[460] Bunan-Sahih c.4,s.115, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.156.
[461] Yâkubî-Tarih c.1,s.27.
[462] Buharî-Sahih c.4,s.115, Beyhakî-Delâil c.1,s.325, Ebülfida c.1,s.156.
[463] Taberî-Tarih c.1, s.133, Sâlebî-Arais s.83, Ibn.Esîr-Kâmit c.1,s.A05.
[464] Buharî-Sahih c.4,s.115, Taberî-Tarih c.1 ,s.133, Sâtebî-Araiss.83, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1 ,s.325, Ibn.Esır-Kâmil c.1 ,s.1O5, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1 ,s.156.
[465] Buharî-Sahih c.4,8.115, Beyhakî-Delailünnübüvve c.1,s.325, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.156.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/197-200.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...