29 Şubat 2012

İBRAHİM a.s.İle İSMAİL a.s.'mın KABE'Yİ İNŞA ETMELERİ

İbrahim Aleyhisselâmın, İsmail Aleyhisselâmla Birlikte Kabe'yi İnşa Etmeleri:
İbrahim Aleyhisselâm; Yüce Allah'ın, dilediği kadar Şam'da kaldıktan sonra, Mekke'ye geldi [466], İsmail Aleyhisselâmı, buldu. [467]
O zaman, İsmail Aleyhisselâm, otuz yaşında bulunuyordu. [469]
İsmail Aleyhisselâm, Zemzem kuyusunun arka tarafında büyük bir ağacın al­ında okunu yontup düzeltmekte idi.
İsmail Aleyhisselâm, Babasını, görünce, ayağa kalkıp ona doğru vardı.
Bir babanın, oğluna, oğlunun da, babasına yaptığı gibi, birbirlerine iştiyakla sarıldılar, kucaklaştılar, öpüştüler. [470]
İkisi de, sevinçlerinden, öyle ağladılar ki, onların ağıtına, kuşlar bile katıldılar. [471]
İbrahim Aleyhisselâm:"Ey İsmail! Yüce Allah, bana, önemli bir iş emretti." dedi. İsmail Aleyhisselâm:"Rabb'ın, sana, ne emretti ise, onu, hemen yerine getir!" dedi. İbrahim Aleyhisselâm:"Sen, bana, bu işte yardım edeceksin." dedi. İsmail Aleyhisseiâm: "Ben, sana, yardım ederim." dedi. İbrahim Aleyhisselâm:"Yüce Allah, orada [472], Kendisi için [473], bir Beyt yapmamı, bana emr etti." dedi. [474]
İsmail Aleyhisselâm: "Nerede?" diye sordu. [475]
İbrahim Aleyhisselâm; çevresinden yüksekçe bulunan [476], gelen sellerin basamadığı, üzeri ufak taşlı[477] bir tümseğe işaret etti: "İşte, orada!" dedi. [478]
İkisi birlikte Kabe'nin temellerini kazmağa başladılar. Âdem Aleyhisselâmın yapısının temeline kadar indiler.
Temelde, her birini, ancak, otuz adamın kaldırabileceği veya kaldıramayacağı büyüklükte ve ağırlıkta taşlara rastladılar. Kabe'yi, o temel üzerinde yapmağa başladılar. [479]
İsmail Aleyhisselâm, taş taşıyor, İbrahim Aleyhisselâm da, duvarları, örmeğe devam ediyordu. [480]
Duvarlar, yükselince, İbrahim Aleyhisselâmın, uzanıp yerden taş alması ve onu, duvara kaldırması, güçleşti. [481]
Bunun üzerine, İsmail Aleyhisselâm, bu gün (Makam-ı İbrahim) diye anılan ta­şı getirip İbrahim Aleyhisselâmın ayağının altına (iskele gibi) koydu.
İbrahim Aleyhisselâm da, onun üzerine dikilerek yapı işine devam etti. [482] Beytullâh'ın yapısı sona erinceye kadar bu taş, köşelerde dolaştırıldı, durdu.
İbrahim Aleyhisselâm, bu taşın üzerinde durmuş olduğu içindir ki, ona (Makam-ı İbrahim) ismi verildi. [483] İbrahim Aleyhisselâm, yapar, İsmail Aleyhisselâm da, ona, taş sunarken [484]
"Ey Rabb'imiz! Tarafımızdan (kulluk armağanı olarak sunulan) şu hizmeti, ka­bul buyur!
Şüphe yok ki, her şeyi, hakkıyle bilen Sen'sin Sen!" diyerek dua ederlerdi. [485]
İbrahim Aleyhisselâm, yapı işini ilerletip bugün, Hacerülesved'in bulunduğu yere yaklaştığı zaman, İsmail Aleyhisselâma:"Bana, bir Taş getir ki, insanların, Kabe'yi, oradan tavafa başlamalarına bir alâmet ve nişan olsun!" dedi.
İsmail Aleyhisselâm, bir taş bulup getirdi.
Fakat, İbrahim Aleyhisselâm, onu, beğenmedi. [486]
Cebrail Aleyhisselâm, Hacerülesved'i getirdi ki, Yüce Allah, Tûfan'da onu, Ebû Kubeys dağında muhafaza etmişti. [487]
İsmail Aleyhisselâm, onu, görünce:"Babacığım! Sana, nereden geldi bu?" diye sordu.
İbrahim Aleyhisselâm:"Cebrail, getirdi!" dedi.
Hacerülesved'i, duvardaki yerine, Cebrail Aleyhisselâm, yerleştirdi. [488]
Rivayete göre: Âdem Aleyhisselâm, Cennetten çıkarken, Hacerülesvedi yanında getirmiş, onu, Mekke'de yapacağı Beyt'e yerleştirmesi, Allah tarafından, kendi­sine emredilmişti. [489]
Hacerülesved; Cennetten çıktığı zaman, kardan daha ak olduğu halde Âdem oğullarının müşrik olanları, onu, günahları ile karartmışlar [490], Cahiliyet ve İslâmiyet devrinde birbiri ardınca vuku bulan yangınlar da, onu, daha kara bir hale getirmiştir. [491]
Hacerülesved; Kıyamet gününde, iki görür göz ve konuşur dil haline gelip dün­yada kendisini İstilâm edenler lehinde şehadette bulunacaktır.'[492]
İbrahim Aleyhisselâmla İsmail Aleyhisselâm, Kabe'yi yaparlarken, Cürhüm D.Âbir b.Sebe', b.Yaktan'ın çocuklarından yardım istemişler, onlar da yardım et­mişlerdir [493]
İbrahim Aleyhisselâm; Kabe'nin yüksekliğini: dokuz arşın;
Uzunluğunu cephede: Hacerülesved Rüknünden Hatîm'in yanındaki Şam Rük­nüne kadar otuz iki arşın;
Enini: Şam Rüknü ile Garb Rüknü arasında yirmi iki arşın;
Arka taraftan, Garb Rüknü ile Yemen Rüknü arasını otuz bir arşın;
Yemen tarafındaki cephenin enini: Hacerülesved Rüknünden Yemen Rüknü­ne kadar Yirmi arşın yaptı.
Dört köşeli olduğu için, Beytullâh'a: Kabe denildi.
Âdem Aleyhisselâm in yaptığı Kabe'nin temeli de, aynen böyle idi.
İbrahim Aleyhisselâm, Kabe'ye, yer seviyesinde bir kapı yeri bırakmıştı.
Tübbaulhımyerî gelip kilidli ve halkalı bir kapı taktırıncaya kadar, Kabe, kapı­sız kaldı.
Tübba' Kabe'ye, tam bir örtü de, örttürdü ve Kâbenin yanında kurban da, kesti [494]
İbrahim Aleyhisselâm, Kabe'ye ne tavan yaptı, ne de, Kabe'nin inşasında ça­mur kullandı.
Sâdece, taşları, birbiri üzerine dizdi [495]

İbrahim Aleyhisselâmla Oğlunun İlk Haccı Ve İnsanların Hacca Çağrılışı:
Kabe yapılıp tamamlanınca, Cebrail Aleyhisselâm, geldi, İbrahim Aleyhisselâma: "Onu tavaf et!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâmla İsmail Aleyhisselâm, her tavafta Hacerül Esved'i, İsti­lâm etmek suretiyle Kabe'yi, yedi kerre tavaf ettiler.
Makam-ı İbrahim'in arkasında ikişer rekât namaz kıldılar.
Cebrail Aleyhisselâm; Safa ile Merve, Mina, Müzdelife ve Arafatta yapılacak Hacc amellerinin hepsini onlara gösterdi, ve öğretti.
Akabe Cemresine vardıkları zaman, orada, Şeytan göründü.
Cebrail Aleyhisselâm, İbrahim Aleyhisselâma:"Tekbir getir ve taş at ona!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm, birer birer yedi kerre tekbir getirerek taş attı.
Şeytan, kayboldu.
Şeytan, orta Cemre'de de, göründü.
Cebrail Aleyhisselâm, yine:"Tekbir getir ve taş at ona!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm, yine yedi kere, birer birer Tekbir getirerek taş attı. Şey­tan, kayboldu.
Şeytan, en son Cemre'de de, tekrar göründü.
Cebrail Aleyhisselâm, İbrahim Aleyhisselâma:"Tekbir getir ve taş at ona!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm, yedi Tekbirle ona yedi taş daha attı.
Şeytan kayboldu.[496]
Bundan sonra, İbrahim Aleyhisselâm, Cebrail Aleyhisselâmla birlikte Meş'ar-ı Haram'a, daha sonra da, Arafat'a gitti.
Cebrail Aleyhisselâm, orada, İbrahim Aleyhisselâma:"Gösterdiğim Hacc amellerini öğrendin mi?" diye üç kere sordu.
İbrahim Aleyhisselâm da, her soruşunda "Evet!" dedi.
Bunun için, oraya Arafat denildi.[497]
Cebrail Aleyhisselâm, İbrahim Aleyhisselâma:"Haccı, insanlara seslenerek bildir!" dedi.
İbrahim Aleyhisselâm: "Ne diyerek bildireyim?" diye sordu.
Cebrail Aleyhisselâm:"Ey insanlar! Rabb'inizin dâvetine icabet ediniz! diye seslenerek bildir!" dedi ve bunu, üç kere tekrarladı.[498]
İbrahim Aleyhisselâm, Yüce Allâha:"Yâ Rab! Benim sesim, insanlara nasıl yetişebilir?" diye sordu.
Yüce Allah:'Sen, seslen! Onu, insanlara eriştirmek, bana düşer!" buyurdu.''[499] İbrahim Aleyhisselâm, Makam-ı İbrahim diye anılan İskele taşının üzerine âkildi. [500]
Taş, yüksele yüksele, dağlardan uzun ve boylu oldu. [501]
O zaman; ovası, dağı, karası, denizi, insanı ve cinni ile bütün yeryüzü daraldı, sürüldü, derlenip toplandı,
İbrahim Aleyhisselâm da, parmaklarını, kulaklarına tıkadı. Sağa, sola, doğuya ve batıya doğru yönelip [502]"Ey insanlar! Rabb'iniz, bir Beyt, edindi ve onu, Hacc etmenizi, size, emrediyor! [503]
Ey insanlar! Atîk Beyt'e (Kabe'ye), Hacc etmeniz, size Farz kılındı. [504] Ey Allah'ın kulları! Allah'a itaat ediniz!
Ey Allah'ın kulları! Allah'ın [505], Rabb'inizin [506] dâvetine icabet ediniz!" [507] di­kerek seslendi. [508]
İbrahim Aleyhisselâmın sesini işiten her şeyden, taştan, ağaçtan, tepeden, topraktan [509], her taraftan [510]
"Lebbeyk! Allah'ım Buyur! Emrine amadeyiz? Sana, itaat ediyoruz Allah'ım!" sesleri yükseldi. [511]
İbrahim Aleyhisselâmın dâvetine, insanlardan, ilk icabet edenler, Cürhümîler
oldu.[512]
İbrahim Aleyhisselâmla oğlu İsmail Aleyhisselâm, o zaman Mekke'de bulunan Cûrhümî halkıyla birlikte Haccettiler.
İbrahim Aleyhisselâm; Mina'da: öğle, ikindi, Akşam ve yatsı namazlarını, kıldırdı.
Geceyi, orada geçirdi.
Sabah namazını da, orada kıldırdıktan sonra hep birlikte Nemire'ye gittiler.
Arafat'ta, bu gün (İbrahim Mescidi)nin bulunduğu yerde, öğle vaktinde, öğle ile ikindi namazını bir arada kıldırdı.
Sonra, halkı, Arafat'taki Vakfe yerine götürüp Vakfe yaptırdı.
Güneş, batarken, onları, hep birlikte Müzdelife'ye getirdi.
Orada, akşamla yatsı namazını, yatsı vaktinde kıldırdı ve orada kalındı.
Sabah namazını, erkence kıldırdıktan ve Müzdelife Vakfesini de, yaptırdıktan sonra, halkı, Mina'ya getirdi.
Cemrelerin, nasıl atılacağını, onlara, gösterip öğretti.
Bütün Hacc amellerini yaptırdıktan sonra, kendisi, dönüp Şam'a gitti.
İbrahim Aleyhisselâm; her yıl, Mekke'ye gelir, Hacc ederdi.
İbrahim Aleyhisselâmın zevcesi Hz. Sâre ile oğlu İshak Aleyhisselâm da, Şam'­dan gelip Hacc Farîzasını yerine getirmişlerdir.
İbrahim Aleyhisselâmdan sonraki Peygamber ve mü'min olan ümmetleri de, Mekke'ye gelip Hacc etmişlerdir.
Ümmetleri helak olan Peygamberler, Mekke'ye gelirler, ömürlerinin sonuna ka­dar, orada, Allah'a ibâdet ve tâatla meşgul olurlardı.
Böylelikle Hacca gelip vefat eden Peygamberlerden doksan dokuzunun, Makam-ı İbrahim ile Zemzem arasındaki yerde gömülü bulunduğu ve yetmiş Pey­gamberin, Mina'daki Mescid'de namaz kıldıkları da, rivayet edilir.[513]

Hacc Emirliği:
Mes'ûdî (vefatı 346 Hicrî); Hicret'in sekizinci yılından, üç yüz otuz altıncı yılına kadar Hacc Emiri olarak, halka, kimler tarafından Hacc yaptırılmış olduğunu, sı­rası ile kayd eder. [514]

Kur'ân-I Kerimin Kabe Hakkındaki Açıklaması:
Kabe, Kabe'nin yapılışı, İbrahim ve İsmail Aleyhisselâmların, Yüce Allâh'dan dilekleri ve Hacc'ın, insanlara ilânı... Kur'ân-ı Kerim'de şöyle açıklanır:"Şüphe yok ki: insanlar için, te'sis edilmiş olan ilk Beyt, Bekke'deki o çok mü­barek ve âlemler için hidâyet olan (Beyt)dir.
Onda, açık alâmetler, Makam-ı İbrahim vardır. Kim, oraya girerse, (taarruzdan) emîn olur.
Ona, bir yol bulabilenlerin, Beyt'i, Hacc ve Ziyaret etmesi, Allâhın, insanlar üze­rinde bir hakkıdır.
Kim, bu hakkı, inkâr eder, tanımazsa, şüphe yok ki, Allah, bütün âlemlerden ga­nî ve müstağnidir. [515]"Hani, İbrahim, o Beyt'in (Kabe'nin) temellerini, duvarlarını, İsmail ile birlikte yük­seltiyordu da, her ikisi, şöyle dua ediyordu:(Ey Rabb'imiz! Tarafımızdan, Sana sunulan şu hizmeti, kabul buyur! Şüphe yok ki, her şeyi, hakkıyle işiten, hakkıyle bilen Sen'sin Sen! Ey Rabb'imiz! Bizi, Sana teslimiyette sabit kıl!
Soyumuzdan da, yalnız sana boyun eğen Müslüman bir ümmet yetiştir! İbâdet edeceğimiz yerleri, Hacc amellerini, bize göster, öğret! Tevbemizi, kabul buyur!
Çünkü, tevbeleri, en çok kabul buyuran ve Mü'minleri, hakkıyle esirgeyen Sen'sın Sen
Ey Rabb'imiz! Onların, o soyumuzun içinden, onlara, Senin âyetlerini okuyacak, onlara, Kitabı, hikmeti öğretecek, kendilerini, (şirkten, kötülüklerden) iyice temizle­yecek bir Peygamber de, gönder!
Şüphe yok ki, kudretiyle her şeye üstün gelen, hikmetiyle herşeyi yerli yerince yapan, Sen'sin Sen!" [516]
"Bizim, Beyt'i (Kabe'yi), insanlar için, bir toplanma, sevap alma, emniyet ve selâmet bulma yeri yapmış olduğumuzu hatırlayınız!
Makam-ı İbrahim'i, namazgah edininiz! İbrahim ile İsmail'e:
Beytimi; Tavaf edenler, ibâdet maksadı ile orada kalanlar, rükû ve sücud edenler için, titizlikle temizleyiniz! diye emretmiştik.
İbrahim:Yâ Rab! Burasını, emniyetli bir şehir yap ve ehâlisinden, Allâha ve Âhiret günü­ne inananları, mahsullerle rızıklandır! diye dua etmişti.
Allah da:Kâfir olanı da, kısa bir zaman için, yararlandıracağım. Sonra, onu, Cehennem azabına zorlayacağım! Ne kötü varılacak yerdir orası! buyurmuştu. [517]
"İnsanlara, Hacc'ı, ilân et! Gerek yaya olarak, gerek her uzak yoldan, zayıfla­mış develer üzerinde, sana, gelsinler!" [518]
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
[466] Buharî-Sahih c.4 s.115, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.59, Beyhakı-Delaılunnubuvve c.1,s.325.
[467] EztaW-Ahbatu Mekke c.1,s.59, Taberî-Tarih c.1,s.l33.
[468] İbn Haldun-Tarih, c. 2, ks.1, s,37.
[469] İbn.Sa'd-Tabakat c.1,s.52.
[470] Buharî-Sahih C.4.S.116, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.59-60, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.326.
[471] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.6O, Beyhakî-Delâil c.1,s.326.
[472] Buharî-Sahih c.4,s.116, Ezrakî c.İ,s.59, Beyhakî c.1,s.326.
[473] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.59.
[474] Buharî c.4,s.116, Ezrakî c.1,s.59, Beyhakî c.1,s.326.
[475] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.59.
[476] Buharî c.4,s.116, Ezrakî c.1,s.59.
[477] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.59.
[478] Buharî-Sahih c.4,s.116, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.59.

[479] Ezrakî-Ahbaru Mekke d, s.60,62,63,64.
[480] Buharî c.4,s.116, Ezrakî c.1,s.59, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.326.
[481] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.59, Beyhakî-Delâil c.1,s.326.
[482] Buharî-Sahih c.4,s.116, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.326.
[483] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.59.
[484] Buharî-Sahih c.4,s.116, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.326.
[485] Buharî c.4,s.116, Ezrakî c.1,s.59, Beyhakî-Delâil c.1,s.326.
[486] Ezrakî c.1,s.63, Beyhakî c.1,s.327, Halebî-lnsanüluyun c.1,s.256.
[487] Ezrâkı-Ahbaru Mekke c.1,s.65, Halebî-İnsanüluyun c.1,s.256.
[488] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.65, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.327.
[489] Yâkubî-Tarih c.1,s.6.
[490] Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.3O7, Tirmizî-Sünen c.3,s.294, Dârimî-Sünen c.1,s.372, ibn.Mâce-Sünen c.2,s.982.
[491] Ezrakî-Ahbaru Mekke C.1.S.65-66.
[492] Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1,s.3O7, Tirmizî-Sünen c.3,s.294, Dârimî-Sünen c.1,s.372, ibn.Mâce-Sünen c.2,s.982.
[493] Belâzürî-Ensabüleşraf c.1,s.8.
[494] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.64.
[495] İbn.İshak, ibn.Hişam-Sire c.1,s.2O5, Ezraki-Ahbaru Mekke c.1,s.66.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/200-203.
[496] Hz.Aîşe'nin bildirdiğine göre: Peygamberimiz Aleyhisselâm: "Kabe'yi Tavaf, Safa ile Merve arasında Say et­mek ve Cemreleri atmak, ancak, Zikrullâhı ikame ve tesbit için teşri' kılınmıştır." buyurmuştur. (Ahmed b.Hanbel-Müsned c.6,s.75,139.
[497] Arafâta, Arafat denilmesinin, Âdem Aleyhisselamın, Hz.Havva ile orada buluşmalarından ve birbirlerini orada tanımalarından ileri geldiği de, rivayet edilir. (ibn.Sa'd-Tabakat c.1,s.4O. Taberî-Tarih c.1,s.6O, Sâlebî-Arais s.34, Ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.37.
[498] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.66-67, Halebî-insanüluyun c.1,s.258-259.
[499] ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.518, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.67, Halebî-İnsanüluyun c.1,s.258.
[500] Abdurrezzak-Musannef c.5,s.97, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.67,68.
[501] Abdurrezzak-Musannef c.5,s.97, Ezrakî c.1,s.67, Halebî c.1,s.258.
[502] Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.67, Halebî-İnsanüluyun c.1,s.258-259.
[503] Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.327, İbn.Asâkir-Tarih c.2,s.150-151. Halebî-İnsanüluyun c.1,s.26O.
[504] ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.518, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.67, İbn.Asâkir-Tarih c.2,s.15O, Halebî-İnsanüluyun c.1,s.258.
[505] Abdurrezzak-Musannef c.5,s.97.
[506] ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.521, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.67, İbn.Asâkir-Tarih c.2,s.15O, Halebî-İnsanüluyun C.1.S.258.
[507] Abdurrezzak-Musannef c.5,s.97, İbn.Ebî Şeybe-Musannef c.11 ,s,521, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1 ,s.67, İbn.Asâkir-Tarih c.2,s.15O, Halebî-İnsanüluyun c.1,s.258.
[508] ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.521, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.67, İbn.Asâkir-Tarih c.2,s.151.
[509] Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.327, İbn.Asâkir-Tarih c.2,s.151, Halebî-İnsanüluyun c.1,s.26O.
[510] ibn.Ebî Şeybe-Musannef c.11,s.521, Ezrakî-Ahbaru Mekke c.1,s.67, İbn.Asâkir-Tarih c.2,s.151.
[511] Abdurrezzak-Musannef c.5,s.97-98, Ezrakî-Ahbaru Mekke C.1.S.67, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.327.
[512] ibn.Sa'd-Tabakat c.1,s.48, İbn.Asâkir-Tarih c.2,s.16O.
[513] Ezrakî-Ahbaru Mekke C.1.S.68-74.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/203-206.
[514] Mes'ûdî-Murûcuzzeheb c.4,s.396-408.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/206.
[515] Âl-i imran: 96-97.

[516] Bakare: 127-129.
* Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm, bir Hadis-i şeriflerinde: "Ben, Atam İbrahim'in düâsı. İsâ b.Meryem' in müjdesi ve Annemin rü'yâsıyım ki. Annem, bana hâmile iken, rü'yâsında, Şam köşklerini kendisine aydınlatan bir Nûr'un, kendisinden çıktığını görmüştü. Zâten, Peygamberlerin Anneleri, böyle rü'yâ görürlerdir!" buyurarak bu­nu açıklamışlardır. (Ibn.Sa'd-Tabakat c.1,s.149, Ahrned b.Hanbel-Müsned c.4,s.128, Taberî-Tefsir c.1,s.556, Beyhakî-Delâilünnübüvve c.1,s.69. 71, Ebülferec İbn.Cevzî-Elvefa c.1,s.36, Zehebî-Tarihulislam c.2,s.16, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.3O7, Heysemî-Mecmuazzevaid c.8,s.223)
ibrahim ve İsmail Aleyhisselâmların dualarında, soylarından gönderilmesini diledikleri ve vazifesini açıkladık­ları Peygamber'in Muhammed Aleyhisselâm olduğu da, yine Kur'ân-ı Kerimde şöyle açıklanır: "Nitekim, içinizde, kendinizden bir Peygamber gönderdik ki, o, size, âyetlerimizi okuyor, sizi, tertemiz yapıyor, size, Kitabı, hikmeti öğretiyor, bilmediğiniz şeyleri öğretiyordur." (Bakare: 151)
[517] Bakare: 125-126 [518] Hacc: 27.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/206-208.


Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...