Kan damlar yüreğime,Kırmızıya boyanır tüm satırlar !
Hangi yanımdan başlamalı vurmaya,
Islak zemin ağıtlarında kaybolan gölgelerimi.
Bir küf kokusuyla tutuşan zamanı,
Hangi içle bilemeliyim..
Kaç düş kesik kalır hayata,
Ve ben hangi günün karanlığına gömülmeliyim
Hangisi keskin ; kalanın suskun feryadı mı,
Gidenin içsiz , ruhsuz acımasızlığı mı ..?
Dün gibi soluksuz, yarın gibi yasak mı durmalı
Küllenen gecenin izsiz demlerinde..
Hangi yanımdan vurmalı acıyı,
Jilet kesiği bir suskunluğun bedeli
Kaç yarayla ödenir de bitmez ki..
Sızılı bir odanın nem kokulu duvarları,
Şimdi damarlarıma gem vuran..
Siyaha kırılmış gözlerimin içinde
Bir lal şarkı şimdi ömrümü kanatan.
Hangi geceyi tüketmeliyim
Ardında uçsuz suskunluklar biriktirerek..
Nefes nefes mi azalır gökyüzü
İçimin en olmaz kıyısını külleştirerek
Sesimin çatladığı yerden sızıyor acılar,
Tuz basmaya yüz tutmuş hüzünle..
Bir mahkum gülüş, avuçlarımda kuruyan.
Hangi ömrün mevsimsiz rüzgarı,
İçimde içler boyu savrulan…
Yarım bir düşü paylaşamayan
Hangi vuslatın yetim çocukları..
Bu yolun hangi çıkmazı,
Gidilmemiş ve dönülmeyecek olan..
Islak bir ayrılık dizlerime oturmuş,
Sancılı şiirler büyüttüm saçlarımda..
Hangi siyah karadır içimdeki geceden,
Yalnızlığın hangi feryadıdır ayaklarımda gezinen..
Bir hüzün çemberi içinden geçmekle bitiremediğim,
Daraldıkça daralır düşler ,
Hangi rüyanın kahramanına esirim…
Hangi köşeden dönmeli vedaları
Hangi yol ayrımlarını aşka sakladı…
Meçhul bir savaşın en asil kölesi ,
Gözlerimde sözler eskiten..
Şimdi kağıtlara gömdüğüm,
Hangi kalemin suskun cinayeti…
Kan damlar yüreğime, kırmızıya boyanır tüm satırlar