Kadere iman, imanın bir şartı mıdır? Yani bir kimse kadere iman etmese ve onu inkâr etse, iman dairesinden çıkar mı? Böyle bir soruya verilecek tek cevap “evet”tir. Kadere iman, imanın bir şartıdır ve kaderi inkâr eden iman dairesinden çıkar. Zira kitabımız olan Kur’an-ı Kerim, birçok ayetiyle kadere imanı ders vermekte ve ezelde her şeyin Allah tarafından bilindiğini haber vermektedir. Bu ayetlerden bazıları şunlardır:
“Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim yanımızda olmasın. Herşeyi Biz belirli bir kaderle (miktarla) indiririz.” (Hicr, 15/21)
“Gaybın anahtarları Allah’ın katındadır. Onları ancak Allah bilir. Onun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez. Yerin karanlıkları içindeki bir tane, yaş ve kuru her şey levh-i mahfuzdadır.” (Enam, 6/59)
“De ki, bize, Allah’ın yazdığından başkası asla erişmez. O bizim mevlamızdır.” (Tevbe, 9/51)
“Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, onu daha yaratmadan önce, bir kitapta yazmış olmasın. Şüphesiz ki bu Allah’a çok kolaydır.” (Hadid, 57/22)
“Biz her şeyi apaçık bir kitapta sayıp yazmışızdır.” (Yasin, 36/12)
“Allah her dişinin neye gebe kalacağını, rahimlerin neyi eksik neyi ziyade edeceğini bilir. Onun katında her şey ölçü iledir.” (Ra’d,13/8)
“Bilmez misin ki, Allah, yerde ve gökte ne varsa bilir. Bu, bir kitapta mevcuttur. Ve bu biliş Allah için çok kolaydır.” (Hac, 22/76)
Bu ayetler ve bunlar gibi birçok ayetler, eşyanın daha yaratılmadan önce, Allah’ın ilminde var olduğunu bildirmektedir. Zaten bunun akside düşünülemez. Zira Allah’ın ilmi her şeyi, her zamanı ve her mekânı kuşatmıştır. Bunu kabul etmemek; Allah’a cehaleti isnat etmek demektir ki, Allah, bütün kusur ve eksikliklerden münezzehtir.
Eğer insan için bir kader olmasa ve Allah, insanın yapacaklarını yaptıktan sonra bilseydi, Allah’ın ilmine bir nihayet ve sınır gelirdi. Ve ilim sıfatında artma, eksilme ve değişiklik söz konusun olurdu ki, bütün bunlar Allah hakkında düşünülemez.
Ezeliyet bahsinde de işleyeceğimiz gibi, Allah’ın ilmi her şeyi kuşatmıştır. Yani bütün mevcudat, geçmiş, hâl ve gelecek, evvel, ahir, zahir, batın, gizli ve açık her şey, her an onun şuhûd dairesindedir; ondan gizlenemez ve ilminden saklanamaz. Dolayısıyla “İnsan için bir kader yoktur.” demek, Allah’ın yarını bilmemesi manasına gelir. Zira yarını bilirse, -kader, ilahi ilmin bir unvanı olduğundan- elbette herkes için bir kader olacaktır ve vardır.
Kader meselesini iyi anlayabilmek için şu iki noktanın çok iyi bilinmesi gerekir. Bunlardan bir tanesi Allah’ın ezeli oluşu, yani “ezeliyet” bahsi ve diğeri de “ilmin maluma tabi olduğu” kaidesidir. Bu iki mesele izah edildiğinde ve anlaşıldığında, kader hakkındaki bütün sorular cevaplarını bulacaktır. Şimdi bu iki meselenin izahına geçiyoruz: