“Evlilik kader midir?” sorusu çok garip bir sorudur.
Bu soruyu, ancak Allah’ın ezeliyetini ve ilminin nihayetsizliğini bilmeyenler sorabilir.
Çünkü “Evlilik kader midir?” demek; “Allah bu iki kişinin evleneceğini ezelde biliyor muydu?” demektir.
Zira kader, Allah’ın ilminin bir unvanıdır. Evliliğin kader olmaması için, Allah’ın evlenen o iki kişiden -haşa- habersiz olması gerekir. Bu ise ilmi her şeyi, her mekânı ve her zamanı kuşatan Allah hakkında düşünülemez. O halde sorumuzun cevabı, “Evlenmek elbette kaderdir.” olacaktır.
Ancak burada iki farklı durum söz konusu olabilir:
Allah, ezeli ilmi ile evlenecek kadın ve erkeğin, kendi cüz’i iradelerini kullanarak birbirleriyle evlenmek isteyeceklerini bilmiş ve zamanı geldiğinde onların bu arzularını külli iradesiyle yaratacak olduğundan dolayı, ezelde kader defterlerine birbirleriyle evleneceklerini yazmıştır. “İlim maluma tabidir.” kaidesiyle, bu yazı onların arzu ve iradelerine tabidir. Yani kader defterinde şunlar birbiriyle evlensin değil, şunlar birbiriyle evlenecek diye yazılmıştır. Elbette böyle bir yazı insanı zorlayıcı değildir.
Bazen de, ya bir şükür, ya da sabırla imtihan olmaları için, kulun cüz’i iradesi karışmaksızın, Allah iki kişiyi karşılaştırır ve onları birbirleriyle evlendirir. Eğer bu evlilik güzel bir evlilik olmuşsa, bu, kadın ve erkekten şükrün istenildiği bir nimettir. Eğer bu evlilik kötü bir evlilik olmuşsa, bu evlilik, sabrın istendiği bir imtihan olur. Erkek kadınla, kadın da erkek ile imtihan edilir.
Demek ki, yapılan bütün evliliklerde, kulların cüz’i iradeleri esas alınmamaktadır. Başka bir ifadeyle; ihtiyâri fiillerden olan evlilik, bazen ıztırâri fiiller gibi kulun müdahalesi ve seçmesi olmaksızın meydana gelir. O halde şu hükümleri birer kaide olarak bilmeliyiz:
Eğer kul bir şeyin olmasını ister, ancak Allah onun olmasını murat etmezse, o fiil vücuda gelmez ve meydana çıkmaz. Eğer vücuda gelmeyen bu arzu, bir hayır ise, kul niyetinin mükâfatını görür.
Eğer kul bir şeyin olmasını ister, Allah da onun olmasını murat ederse, o fiil vücuda gelir ve yaratılır. Bu fiilin yaratılmasına kulun cüz’i iradesi sebep olduğundan dolayı, kul bu fiilinden mesuldür. Hayırlı bir iş ise mükâfat, kötü bir iş ise ceza görür.
Kulun hiçbir müdahalesi olmaksızın, sırf Allah’ın dilemesiyle yaratılan fiiller; bu tür fiillerde kulun cüz’i iradesi işe karışmaz. Daha önce ifade ettiğimiz gibi, şükürle veya sabırla imtihan olmaları için Allah onu icat eder.
İşte evlilik bazen ikinci gruba giren bir fiildir. Kulların cüz’i iradelerini kullanmaları neticesinde Allah istediklerini yaratır. Bazen ise üçüncü gruba giren bir fiil olur. Allah kullarının iradelerini karıştırmaksızın onları birbirleriyle evlendirir. Ancak her iki durumda da evlilik kaderdir. Ve Allah’ın ezeli takdiridir.