09 Şubat 2012

Emir Süleyman Pervane, Mevlâna'nın Müridleri Arasına Katıldı


Emir Süleyman Pervane, Mevlâna'nın Müridleri Arasına Katıldı 
   Bir gün. Mevlâna. Şeyh. Sadreddin'i ziyarete gelmişti. Sadreddin, Mevlâna'yı büyük bir saygı ile karşılayarak, odasının baş köşesine oturttu. Kendisi de edeple, karşısında diz çökmüştü. Karşılıklı, nurla dolu huzur dünyasına daldıkları bir sırada. Sadreddin'in hizmetinde bulunan bir derviş, bu sükûtu bozarcasına Mevlâna'ya:
    — Söyler misiniz fakirlik nedir? diye bir sual sormuştu. Mevlâna hiç oralı olmadı, "murakabe"sine devam etti. Derviş, sualini birkaç kere tekrarladığı halde. Mevlâna susuyordu. Derviş, dışarıya çıktığı zaman, Sadreddin Konevî, dervişe çıkıştı:
    — Ey pişmemiş ham adam.. Mevlâna sana güzel bir cevap verdi. Anlamadın.
    — Cevabı neydi?
    — Olgun bir derviş, velilerin huzurunda dille hiçbir şey söylemez, "hal" diliyle konuşur. Gerçek fakir, dünya ve ahiret pabucunu ayağından çıkaran, kendi varlığından geçen kişidir. Mevlâna, sana bunu demek istedi.
    Sadreddin, Mevlâna'nın yücelik burcu önünde diz çökmüştü ama. başkaları bunun farkında değillerdi. Onlar, Mevlâna'yı anlamıyorlar veya anlamak istemiyorlardı. Bir gün, yine bir toplantı yapılmıştı. İçlerinden Şeyh Necmeddin:
    — Bugün Mevlâna şu toplantıya gelirse ne söylerse "hayır" diyeceğim! dedi. Bu söz üzerine Sadreddin Konevî, bu hareketinin doğru olmayacağını söylediyse de dinletemedi. Biraz sonra Mevlâna gelmiş ve ilk söz olarak: "Allah'tan başka Allah yoktur, Hz. Muhammed Allah'ın elçisidir" dedi.
    Şeyh Necmeddin'in buna "Hayır" demesine imkân var mıydı? Hatasını anlamıştı. Sustu. Özürler diledi o gün..
    Mevlâna. devrinin bütün ileri gelenlerinden saygı görüyordu ama. hiçbiriyle münasebeti. Muineddin Süleyman Pervane ile olduğu kadar dostça ve samimi olamamıştı. Süleyman Pervâne, gençliğinde, Selçuklu Sarayında çeşitli hizmetlerde bulunmuş. Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev II. nın kızı Gürcü Hatunla evlenmiş, itibarlı bir devlet adamı idi. Bir ara. Tokat emirliğinde bulunmuş, daha sonra Moğolların Anadolu Umumî Valisi olan Baycu Noyan'ın. itimadını kazanarak "Pervane veya Pervaneci" mansıbını elde etmişti. Pervânecilik, Anadolu Selçuklularında, Vezirlikten sonra, en yüksek bir makamdı. Onaltı yıl Selçuklu devletini idare eden. bir taraftan Moğolların, diğer taraftan Selçuklu sultanlarının sevgisini kazanan Süleyman Pervane, olgun ve bilgin, düşkünler babası, hayırsever, ince ruhlu bir emir olarak tanınmıştı. Çevresindeki ilim adamlarına, mutasavvıflara, ilgi ve saygı gösterir, onları sarayına toplar, sohbet meclisleri kurardı. Tokat'ta vazife gördüğü sırada, tanınmış sûfîlerden Fahreddin Irakî'ye bir zaviye yaptırmış ve kendisi de müridi olmuştu. Konya'ya dönünce, önce, Mevlâna'nın derslerine devama başlamış, sonra da özel toplantılarına katılarak teveccühünü kazanmıştı. Eli acık, gönlü gani, hür düşünceli, temiz kalpli, aydın bir insan olduğu için Mevlâna'nın yanında seçkin bir yen vardı Mevlâna yazdığı mektuplarda Onu: "Kendi gücünden, kuvvetinden çekinen. Allah lûtfuna, ihsanına sarılan, muradına eriş mührüyle mühürlenmiş, kurtuluş bineğine binmiş olan ahiret yurdunu, yüce konakları dileyen adaletle, ihsanla eşdost, gerçeklikle, tam inançla arkadaş. Hak katında makbul halk katında övülmüş bulunan emirler padişahı Muineddin." diye taltif ediyordu. Bir mektubunda da: "Devletler bağışlayan güneş, yücelikler göğü, yücelerin baş tacı " diye övüyordu.
Dr. Mehmet ÖNDER

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...