21 Şubat 2012

BİR ÖNCEKİ SAYFANIN DEVAMI..9..HADİSLER

Öfkenin Tedavisi
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir kimse, tenfiz etmeye (uygulamaya) gücü yettiği halde öfkesini tutarsa Allah o kişinin kalbini güven ve imanla doldurur.”[770]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her kim öfkesini yenerse Allah da onun aybını örter.”[771]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kızma.” [772]Ahmet ve birçokları bu hadisi Ebû Hüreyre'den rivayet etmişlerdir.
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Üç şey vardır iki, bunlar her kime verilirse ona, Davud ailesine verilenlerin bir eşi verilmiş olur: Öfke ve memnunluk anında adalet, fakirlik ve zenginlikte iktisat, gizli ve açıkta Allah korkusu.”[773]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“En güçlü olanınızı size göstereyim mi? Öfke anında kendine en çok malik olandır.”[774]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Herhangi biriniz öfkelendiği zaman ayakta ise hemen otursun Eğer öfke kendisinden giderse (ne âlâ!) aksi takdirde sırt üstü uzansın!”[775]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir kimse kızdığı zaman, mel'un Şeytan'ın şerrinden Allaha sığınırım, derse öfkesini diner.”[776]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öfke Şeytan'dandır ve Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateşi ancak su söndürür. Herhangi biriniz öfkelendiği zaman hemen abdest alsın.”[777]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Öfke Şeytandandır ve Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Su ise ateşi söndürür. Herhangi biriniz öfkelendiği zaman- hemen yıkansın.”[778]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Güçlü, hasmını yere seren ikisi değildir. Ancak güçlü, öfke anır da kendine malik olan (öfkesini yenmesini bilen) kişidir.”[779]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kızdırıldığı halde yumuşaklık gösteren kişiye Allah'ın muhabbeti vacip olur.”[780]
Kendisini kızdırmak için çeşitli hareketler yapıldığı ve türlü vesi­lelere başvurulduğu halde genişliğini ve yumuşaklığını kaybetmeyen kişi, Cenâb-ı Allah'ın sevgisine hak kazanmıştır.[781]
Ölümden Sonra Devam Eden Ameller
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanoğlu ölünce ameli kesilir (amel defteri kapanır), ancak üç şeyden kesilmez: Faydası devamlı olan hayır, kendisinden istifade edilen ve ruhu için dua eden iyi evlât.”[782]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Vefatından sonra mü'min kişiye amelinden ve iyiliğinden ula­şacak olan şeylerden bazıları şunlardır: Neşrettiği ilim, sali'h (iyi) evlât, miras olarak bıraktığı Kur'an, yaptırdığı cami, inşa ettiği kervansaray, aç­tığı su kanalı, sağlığında ve hayatında imalından çıkardığı sadaka (vasiyet) vefatından sonra ona ulaşır.”[783]
Rüyalar
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Biriniz sevdiği bir şeyi rüyasında görürse, o rüya Allah'dan geldiğinden hemen Allah'a hamd ve şükür etsin. Rüyasını da başkalarına da anlatsın. Sevmediği bir şeyi rüyasında görürse, o şeytandan geldiğin­den (uyandığı anda euzu besmele çekip) Allah'a sığınsın ve bu rüyayı da başkalarına anlatmasın.”[414]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüphesiz rüya tabir edildiği gibi olur. Bu, kişinin kaldırdığı bir ayağını beklettiği -müddetçe öylece kalması indirdiği zaman ise yere düş­mesi gibidir ki, görülen rüyada havada kalır, tabir edildiği anda ise düşüp vuku bulur. Öyleyse biriniz gördüğü rüyasını ancak rüya tabir eden ve na­sihat eden bir kimseye anlatsın.”[415]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Peygamberliğini bildirecek sebeblerden, ancak doğru rüyalar kalmıştır.”[416]
Sevgili peygamberimiz (s.a.s) diğer bir hadisde ise: “bana ve­rilen peygamberlik süresi 23 sene olmuştur. Bu müddetin 6 ayı doğru rü­yalarla geçmiştir. Demek ki, 23 senenin altı ayı rüyalarla, geriye kalan yıl­lar ise vahiylerle geçmiştir.”[417]
Sadaka (Yardım)
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Biliniz ki, içinizde, vârisinin malı kendisine kendi malından daha kıymetli olmayan bir kimse yoktur. Harcadığı senin malındır, geri bıraktığın ise vârisin malıdır.”[1268]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Amellerin en faziletlisi, bir müslüman kardeşinin gönlüne sevin sokmaklığın veya onun bir borcunu ödemekliğin veya ona ekmek yedirmeliğindir.”[1269]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadakanın en faziletlisi, yaşama ümidi içinde sağlıklı ve ihtiraslı olduğun ve yoksulluktan korkduğun halde verdiğin sadakadır. Erteleyip de can boğaza geldiği vakit, falana şu kadar, iflana şu kadar deme! Dikkat et artık o falanın (varislerin)dir!”
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadakanın en faziletlisi, varlıksızı kişinin çabasıdır ve sen ge­çindirdiğin kişilerden başla.”[1270]
Kendisinin ve ailesinin geçimini güçlükle temin eden kişinin, ihtiyaç­larından artanı sadaka olarak vermesi, sadakaların en faziletlisi olarak de­ğerlendirilmektedir.[1271]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadakanın en faziletlisi su içirmektir.”[1272]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadakanın en faziletlisi, müslüman kişinin bir ilim öğrenmesi ve sonra onu müslüman kardeşine öğretmesidir.”[1273]
Burada en faziletli sadaka, ilim öğrenmek ve öğretmek olarak gös­terilmiştir. Görülüyor ki, en faziletli sadaka, yerine göre değişmektedir. Ay­nı zamanda en faziletli sadaka tabirinden, bütün sadakaların en üstünü ol­mak değil, en faziletli sadakalardan biri olmak manâsı kasdedilmektedir.[1274]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadaka veriniz! Üzerinize öyle bir zaman gelecek ki, kişi sada­kası elinde dolaşacak ve kendisine sadaka getirdiği kişi, “bunu dün getir­miş olsaydın, kabul ederdim; ama şimdi ona ihtiyacım yok!” diyecek ve sa­dakayı kabul eden kimse bulamayacaktır.”[1275]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadaka veriniz; çünkü sadaka, cehennemden sizin kurtuluş akçenizdir.”[1276]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir hurma tanesiyle bile olsa sadaka veriniz! Çünkü hurma ta­nesi mideyi tutar ve suyun ateşi söndürmesi gibi hatayı söndürür.”[1277]
10- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadakanın en faziletlisi, kindar hısıma yapılan sadakadır.”[1278]
Fakir hısım, zengin akrabasına karşı hasetten ileri gelen bir kırgın­lık ve düşmanlık duyabilir. Biz ekseriya bu çeşit durumlara, arayı büsbütün kesmek, selâmı sabahı kaldırmakla mukabele ederiz. Oysa bu derdin ilâcı, Rasûl-i Kibriya Efendimizin bu hadis-i şerifinde belirtilmektedir.[1279]
11- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allalh, sadakayı kabul kabul eder ve onu sağıyle alarak herhangi biriniz için (büyütür; tıpkı sizden birinizin, tayını büyütmesi gibi ve sonunda bir lokma, Uhud dağı kadar olur.”[1280]
12- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadaka, Muhammed'in ailesine yakışmaz; çünkü o temizlenen, insanların kirleri (gibi) dir.”[1281]
13- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadaka, sahiplerinin kabirlerinin hararetini söndürür. Mü'min kişi, kıyamet gününde ancak sadakasının gölgesinde gölgelenir.”[1282]
14- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadaka ile Allah'ın rızası talep edilir. Hediye ile Peygamber rızası ve bir işin görülmesi aranır.”[1283] Et-Taberânî hadisi Abdurrahman bin Akame'den rivayet etmiştir.
15- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gizli verilen sadaka Rabb'in gazabını söndürür. Hısım akraba ile ilgilenmek ömrü artırır. Yapılan iyilikler, kötü ölümlerden korur. Lâ ilâhe illellah sözü, en aşağısı sıkıntı olmak üzere doksandokuz belâyı sahibinde defeder.”[1284]
16- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir şeyin ödünç verilmesi sadakadan daha hayırlıdır.”[1285]
17- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İffetli olarak (Allah rızası için) iki kere ödünç, kadan daha hayırlıdır.”[1286]
18- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kul, sadakanın verilişini güzel yaparsa Allah da, gerde bıraktığı malı üzerinde halefliği güzel yapar.”[1287]
19- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Herhangi bir kişi belalından para kazanır, kendini ve Allah’ın mahlukatından eli altında bulunanları yedirir ve giydirirse bu harcama, kendisi için zekât (sadaka) sayılır. Bir müslüman kişinin sadaka verecek durumu yoksa duasında şöyle desin: Allah’ım! Kulun ve Peygamber'in Muhammed'e salât (rahmet) et; mü'min erkek ve mü'mine kadınlara, müslüman erkek ve müslüman kadınlara rahmet et! Bu dua, kendisi için sadaka sayılır.”[1288]
20- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir müslüman, çıplak olan bir müslümana bir elbise giydirirse Allah Teâlâ ona cannetin yeşil giysilerinden giydirir. Bir müslüman, aç olan bir müslüman yedirirse Allah Teâlâ kıyamet gününde ona cennet meyvelerinden yedirir. Bir müslüman, susayan bir müslümanı içirirse Allah Teâlâ kıyamet gününde ona cennetin mühürlü şaraplarından içirir.”[1289]
21- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Zekâtla mallarınızı kale gibi sağlamlaştırınız. Hastalarınızı sa­daka ile tedavi ediniz. Belâya karşı katlanma hususunda dua ve yakarış ile yardım isteyiniz.”[1290]
22- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadakanın hayırlısı zenginliği müteakip olan sadakadır ve sen geçindirdiğin kimselerden başla.”[1291]
23- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadakanın hayırlısı, geride zenginlik bırakandır. Yüksek (veren) el, alçak (alan) elden daha hayırlıdır ve sen (vermeye) geçindirdiğin kişi­lerden başla.”[1292]
24- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadakanın hayırlısı, ödünç verilen süt hayvanıdır; ecirle gider ve ecirle gelir.”
25- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cennette igrdim ve kapısının üzerinde sadakanın karşılığının on, borcunun karşılığının onsekiz olduğunu gördüm. Bunun üzerine “Ya Cebrail dedim, “nasıl sadakanın karşılığı on, borcun karşılığı onsekiz oluyor?” Şöy­le dedi:
“Çünkü sadaka, zenginin de, fakirin de eline düşebilir. Borç ise an­cak ona muhtaç olan kişinin eline düşer.”[1293]
26- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İbn-i Dahdâha'nın cennette el altında olan nice hurma salkımla­rı var!”[1294]
İbn-i Dahdaha, Ensar'dan bir zattır. İçinde 600 hurma ağacı bulunan bir bostanı sadaka olarak vermişti. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem Efendimiz bu hadisi buyurdular.[1295]
27- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hısımın hısıma sadakası, sadaka ve aynı zamanda sıla (hısım­lık hakkı) dır.”[1296]
28- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Gizli (yapılan hayır), aşikâr (açıkta yapılan hayır)dan daha üs­tündür. Ancak aşikâr, kendisine uyulmasını isteyen kişi için daha fazilet­lidir.”[1297]
29- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yanık çatal tırnakda olsa yoksulun eline koy!.”[1298]
30- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her evin halkı, her Receb'de bir koyun ve her Kurban­da bir koyun kesmelidir.”[1299]
31- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her müslüman sadaka vermelidir. Şayet sadaka verecek bir şey bulamazsa bir iş yaparak kendisine yarar temin eder ye sadaka da verir. Eğer gücü yetmezse kaygılı ıbir ihtiyaç sahibine yardımcı olur. Eğer yap­mazsa iyiliği emreder. Eğer yapmazsa kötülükten el çeker. Bu, kendisi için sadakadır.”[1300]
32- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Üç kişi vardı ve bunlardan biri on Dinar'a sahipti, bu Dinarlar­dan birini sadaka olarak verdi; diğerinin on ukıyyesi (dörtyüz Dirhemi) var­dı ve bu ukıyyelerden birini sadaka olarak verdi ve ötekinin de yüz ukıyye­si vardı ve bu ukryyelerden onunu sadaka olarak verdi. Bunlar sevap bakı­mından eşittirler. Çünkü her biri, malının onda birini sadaka olarak ver­miştir.”[1301]
33- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“İnsanlar arasında hesap görülünceye kadar herkes (kıyamet gününde) sadakasının gölgesindedir.”[1302]
34- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bolluktan veren kişinin sevabı, muhtaç olduğu için alan kişinin sevabından daha çok değildir.”[1303]
35- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Allah'ın bu maldan sana istemeden ve ardına düşmeden verdi­ğini al ve onu sermaye edin veya sadaka olarak ver. Böyle olmazsa ona te­nezzül etme.”[1304]
Bu hadisin sebebi şöyle anlatılıyor: Ashâb-ı Kirâm'dan birine bir miktar mal verilmiş ve o, bu malı kabul etmeyerek “benden daha muhtaç olana ver!” demişti. Rasûl-i Ekrem Efendimiz bu hadisi şerifi buyurdular.[1305]
36- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Komşusu yanı başında aç olduğu ve kendisi de bunu bildiği hal de geceyi tok olarak geçiren kişi bana iman etmiş sayılmaz.”[1306]
37- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadaka malı asla eksiltmez. Allah, bağışlayan kulun ancak şere­fini artırır. Her kim Allah için tevazu gösterirse Cenâb-i Allah 'mutlaka onu yüceltir.”[1307]
38- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hiç bir kimse, bir miktar sadakayı, yetmiş şeytanın iki çenesini ondan sökmedikçe çıkaramaz.”[1308]
Hayır yapmak isteyen kişiyi bu hayırdan caydırmak için yetmiş Şeytan'ın çenesi durmadan çalışır ve o kişi, ancak bu çeneleri susturmaya mu­vaffak olduktan sonra hayrını yapabilir.[1309]
39- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her ikim ödünç olarak gümüş veya sütlü hayvan verirse veya yol gösterirse bu, bir köle azadı gibidir.”[1310]
40- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ey Fâtıme! Ailemden (bana kavuşacak olanların ilki sensin, zev­celerimden bana kavuşacak olanların ilki de Zeynep'tir ve o, en cömert olanınızdır.”[1311]
41- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Cimri ile sadaka veren kişinin misali, emciklerinden köprücük­lerine kadar üzerlerinde demirden giysi bulunan iki kişiye benzer. Sadaka veren kişi, bir şey vereceği zaman demir giysi onun parmak uçlarını örte­cek ve eserini kaybedecek derecede onun derisi üzerinde genişler ve açılır. Fakat cimri, bir şey vermek istediği zaman demir giysinin her halkası ye­rine yapışır ve kendisi onu genişletmek ister, ancak genişlemez.”[1312]
42- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Her kim Allah yolunda bir harcama yaparsa kendisi için bu har­cama yediyüz kat olarak yazılır.”[1313]
43- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sabahları verilen sadakalar kırıcı hastalıkları önler.”[1314]
44- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sadaka verenlerden biri de müslüman ve emin bir hazinedir ki kendisine emredileni tam, eksiksiz ve gönlü hoş olarak verir ve onu ve­rilmesi emredilen kişiye teslim eder”.[1315]
Sahipsiz Toprakların Onarımı
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sahipsiz topraklar Allah'ın, Peygamberi'nin ve dolayisıyle sizin (milletin) dir. Her kim sahipsiz topraklardan bir şey onarırsa o yerin mülki­yeti kendisine aittir.”[1231]
Selam
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Yahudi ve Hıristiyanlara önce siz selâm vermeyiniz ve bir yolda onlardan biriyle karşılaştığınız zaman onu yolun en dar yerinden (kenarın­dan) geçmeye mecbur ediniz.”[1149]
Yolun ortasını kâfire bırakıp da kenara çekilmek müslümana yakış­maz. Yani yol daracık ise ve geçebilmek için ikisinden birinin kenara çekil­mesi gerekiyorsa müslüman çekilmemeli ve kâfiri kenara çekilmeye mec­bur bırakmalıdır.[1150]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kitap ehli (Yahudi veya Hıristiyanlar) size selâm verdikleri za­man “ve aleyküm”[1151]
“Ve sana da olsun!”. Bunun sebebi, Yahudilerin, selâm yerine ölüm demek olan “sâm” kelimesini kullandıkları görülmüştü. “Ve sana da olsun!” şeklindeki mukabelede misilleme vardır. Eğer “sâm” demişse ona da eğer selâm demişse ona da selâm çevrilmiş olur.[1152]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Selâm, konuşmadan öncedir. Bir kişiyi (yemek esnasında geldiği zaman) selâm vermedikçe sofraya davet etmeyiniz.”[1153]
Onun selâmını melekler alırlar.[1154]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Selâm, ümmetimizin esenlemesi ve zimmetimizin güvencesi­dir.”[1155]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Selâm, Allah Teâlâ'nın yeryüzüne indirdiği isimlerinden bir isim­dir ve onu aranızda yayınız. Müslüman kişi bir topluluğa uğrar, onlara selam verir ve onlar da onun selâmını alırlarsa Selâm'ı onlara hatırlatmış ol­ması nedeniyle onlardan biri derece üstünlüğe sahiptir. Şayet onun selâ­mını almazlarsa onlardan daha hayırlı ve daha iyi olan onun selâmını alır.”[1156]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Selâm, Allah'ın isimlerinden büyük bir isimdir; yaratıkları ara­sında onu zimmet kılmıştır. Bir müslüman bir müslümana selâm verdiği za­man artrk onu hayırdan başka bir şeyle anması kendisine haramdır.”[1157]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Selâm'ı başlatan dargınlık (günahın) dan kurtulmuştur.”[1158]
Selâm, dargınlığı sona erdirmek, iki müslüman arasında üç günden fazla devam etmemesi gereken küskünlüğü kaldırmak için yeterli kabul edilmekte ve önce selâm verenin daha üstün olduğuna işaret edilmektedir.[1159]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Selâmı önce veren kibirden kurtulmuştur.”[1160]
Çünkü kibirli insanlar, başkalarının önce kendilerine selâm verme­lerini beklerler.[1161]
9- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Hayvana binen yürüyene selâm versin, yürüyen oturana selâm versin ve azlık çokluğa selâm versin! Kim selâma karşılık verirse selâm onadır ve her kim karşılık vermezse ona bir şey yoktur.”[1162]
Şüf'a Ve Satışlar
1- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Haraç satılmış şeyden sağlanan yarar, garanti mukabilidir.”[1234]
Bu hadisin sebebi şöyle anlatılmaktadır: Adamın biri bir köle satır almıştı. Yanında bir müddet kaldıktan sonra kölede (eski) bir kusur bula rak iade etti. Satıcı:
“yâ Rasûlellah!” dedi, “benim kölemi hizmetinde kullandı.” Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem bu hadisi buyurdular.[1235]
2- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Bir ortak, sakb'ine, değeri her ne ise daha müstehaktır: Hadisin tamamı şöyledir:
“Sakb nedir?” diye soruldu. Rasûl-i Ekrem
“civardır!” buyurdular.[1236]
3- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Ortak, şüf a hakkına sahiptir ve şüf’a her şeyde vardır.”
Şüf'a hakkı: Satılık mala ortak veya komşu olanın, aynı para ile sa tın almak üzere başkalarına tercih olunması hakkı.
Hadis, menkul ve gayrimenkul her malde şüf'a olduğuna delâlet et mektedir. İmam Ahmet, menkul mallardan yalnız hayvanda şüf'a olduğuna kail olmuştur. [1237]
4- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Arazi, konut ve bostandaki her ortaklıkta şüfa vardır. Alsın ve­ya almasın, ortağına teklif etmeden satması doğru olmaz. Eğer teklif et­mek istemezse, (başkasına satması için) kendisine müsaade etmedikçe or­tağı, satılık mala daha müstahaktır (şüf'a hakkıyle onu alır).”[1238]
5- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Şüf'a, sınır düşmeyen yerlerdedir. Sınır düştüğü (ifrazı yapıldı­ğı) takdirde şüf'a yoktur.”[1239]
6- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Mükâteb, mükâteblik bedelinden üzerinde bir Dirhem kaldığı müddetçe köledir.
Mükâteb: Tamamlandığı zaman azat edilmek üzere bedele bağlanan köle.”[1240]
7- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Velâ, gümüş parayı (Dirhem'i) veren ve azadetme nimetinin ve­lisi olana aittir.”[1241]
Velâ: Efendisi ile kölesi arasında azat neticesi olarak meydana ge­len bir yakınlıktan, bir yardımlaşmadan ibarettir ki, azadedilen bir suç iş­lediği takdirde diyetini efendisi verir ve vefat edip de derecesi mukaddem vâris bırakmadığı takdirde mirası efendisine kalır. (Devellioğlu)[1242]
8- Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Evin'komşusu, komşunun evine daha müstahaktır.”[1243]

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...