29 Şubat 2012

BEN HANGİ ŞEHRİN MUHACİRİYİM PEKİ..?


Adını nisan bildiğim bir dehşete açtım gözlerimi.
Sonra kapattım.
Tekrar açtığımda hala bahar denilen ayın son baharındaydım.
Ağıtlar ektim çapraz bir savaşta esir alınan yanlarıma.
Düşlerimi savurdum uzaklara.
Rüzgâra bıraktım ayrılık tadında şarkılarımı.
Bir çekip gitme öyküsü daha hediye ettim
Bende bensizliği soluyan yanlarıma.
Vakti geldi diye teselli ettiğimde kendimi;
İçimden bir ses yıktı tesellilerimi.
Biçare gezdim yokluğunda hislerin.
Ayağımın takılmışlığıyla, yere düşmüşlüğümleyim.
Nasırlaşmış kelimeler de kanıyor artık.
Vagonlarla ölen hayallerimi gönderiyorum kurşuni şehirlere.
Ellerimin arasına alıyorum cam kırıklarını.
Sonra yüzüme atıyorum.
Yüzümden elem damlıyor.
Hiçliğe sevdalı ruhum varlığından sıyrılamıyor.
Paslı bir demiri ömrüme set çekiyorum.
Gamzelerimi gönderiyorum mutlu yarınlara;
Kalmayı göze alıyorum.
Bir solukla bitireceğim hayatın tuzaklarını aşmaya çalışıyorum.
Kelimelerin kalbine işliyorum sancılarımı.
Sonra saklıyorum kelimelerimi.
Sancılarıma yabancı eller bulaşmasın diye.
Yaşadığım yıllara bir şiirini okuyorum Kaptan.
Ve bir mısra can evimden vuruyor beni.
şimdi hangi çekmecedeydi o yaralı şiirler neredeydi?
Kalemimden doğru nereye akmıştı?
Hani gidecek yeri yoktu, çıkmazlardaydı.
Hani yüklenmişliğiyle acıyı yaralıydı, kanardı.
Yaralı şiirler nasıl ayaklanır da kaçardı?
Nasıl bulamazdı insan içinden çıkıp, kaleminden dökülenleri?
Ben bana kayıpken bulunması gereken neydi?
Acıya yarenlik etmekti nefes almak.
Keskin kalemimle içime sözcükleri kazımaktı yazmak.
Sonra bulamamaktı.
Her meçhul şehir benden sınır dışı olan bir şiirimi gizlerdi içinde.
Erken sandığım vakitlerde geç kalınmışlığı barındırırdım gözlerimde.
Düş tutkunu haykırışlar büyüttüm uçurum kenarlarında.
Askıda geçmiş bir ömür birden yığıldı ayaklarımın ucuna.
Gözyaşlarıma devrettim düşler zindanındaki müebbet mahkûmluğumu.
Yetersizliğimin zehrini yudumladım sandım hep.
Oysa kendine yetmemek başkalarına artmakmış nedensizce.
Gecenin en koyu vaktinde vuruyorum uykularımı.
Siperlerine yalnızlığımı sürdüğüm günler aklımda kalan.
Ben ki henüz nazarı kavuşmamış mutlu kıyılara.
Silkinip, koca bir yükü indirip omzumdan saklanıyorum kimsesiz limanlara.
Küflenmiş geçmişimi bırakıyorum kaldırımlara.
Ömrün bir kıymığı batıyor bedenime.
Yeni yangınlar ekleniyor adresime.
Küllere boyanmış bir umut daha çakılıyor yere.
Enkaz altında kalan bir hayatı kabullendiğimde; hep düştüm dizlerimin üstüne.
Susmak sarsıcı bir çığlık hayata hapsedilen
Kendimi affedemeyişim miydi başkalarını suçlu gösteren?
Tüm karanfillerimi sökmeli miydim bedenimden?
Tanyeri ağarırken sararmış acı motifler sakladım sandığıma.
Katlettim bir ömrün abıhayatını.
Bu nisan da güvercin kanadına bağladım mektuplarımı.
Öldüren bir sözcük daha ekledim sözlüğüme.
İçim intiharlara kalkışmasın diye.
Tenha sokaklar çıkıyor şimdi önüme.
Hüzün ırmağında yıkıyorum suslarımı.
Şehirlere vuruyorum kendimi.
Şehirler ki mutluluğa yansız, acıya mağlup
Şehirler ki baştan ayağa sükûtu ömrün.
Şehirler ki ben gibi.Ben hangi şehrin muhaciriyim peki?

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...