09 Şubat 2012

Alâeddin Çelebi Genç Yaşında Göçtü


Alâeddin Çelebi Genç Yaşında Göçtü 
   Muzaffereddin Emîr Âlin; Çelebi, iyi bir tahsil gördükten sonra evlenmiş, Selçuklu sarayında önemli bir vazife alarak devlet hizmetine girmişti. Bu hizmeti almasında Emîr Süleyman Pervâne'nin delâleti olmuştu. Mevlâna ona yazdığı bir mektupta yardımını esirgememesini rica etmiş: "Emîr Alim, güneş gibi her yana vuran, herşeyi ısıtan lütfunuza, ihsanınıza sığınmadadır" demiştir.
    Bir gün huzuruna oğlu Emîr Âlim'i çağıran Mevlâna. ona (Kul hüvallahü)yü okutmuş, mânasını vermiş, sonra da:
    — Görüyorsun ya. Allah ne doğmuştur, ne de doğurmuştur. Ne anası var, ne babası. Şu halde soyla sopla övünülmez, diyerek, asla. babası, dedesi ve ceddiyle övünmemesini, nasihat etmişti.
    Emîr Âlim, her nasılsa bir gün Çelebi Hüsameddin'in gönlüne dokunmuş, onu biraz incitmiş olacak ki. Mevlâna oğluna yazdığı bir mektupta: "Çok aziz. çok vefalı oğlumuz Hüsameddin'in, sende de bende de çok hizmet ve dostluk hakkı vardı. Hayrı ilk yapanın hakkı ödenmez, derler. Bu babanın gönlünü yapmak için onun gönlünü alman, hatırını yapman gere k. .."diyordu. Gerçekten Emîr Âlim Çelebi, bir süre sonra devlet hizmetinden ayrılmış, gönül hazinesine kapanarak, babasının ocağında pişmiş, olgunlaşmıştı.
    Bu günlerde. Meviâna'nın ortanca oğlu Alâeddin Çelebi de, Selçuklu Devleti'nin başveziri Sahip Ata Fahreddin Ali'nin kızı Kerra Hatun ile evlenmişti. Ne yazık ki, bu evlilik uzun sürmemiş, Alâeddin Çelebi 1262 yılı Ağustos ayında ateşli bir sıtmaya tutularak, pek genç yaşta göçmüş ve dedesi Bahaeddin Veled'in sağ tarafına defnedilmişti.
    Başta Eflâkî olmak üzere, bazı Mevlevi kaynaklan, Şems'e muhalefet etmiştir diye, Mevlâna'nın oğlu Alâeddin Çelebiyi asla affetmediğini, cenaze namazında dahi bulunmadığını ifade ederler. Hattâ bir gün Mevlâna'nın eline hokka kalem alıp. Alâeddin Çelebinin mezarı üzerindeki sandukaya: "Eğer senin merhametini yalnız iyilerin ümidetmesi lazımsa mücrimler kime gidip sığınsınlar? Ey kerim olan Allah! Eğer sen yalnız iyileri kabul ediyorsan, suçlular kime yalvarıp yakarsın?" anlamında beyitler yazdığını, sonra gayb âleminden Sems'in sesi geldiğini, Alâeddin'i affederek suçunu bağışladığını, şefaat ettiğini kaydederler. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Şems olayında Alâeddin Çelebinin doğrudan doğruya fena bir hareketi olmamış, adı dedikodulara karışmıştı.
    Alâeddin Çelebinin mezarı basma şu kitabe yazılmıştı: "Allah bâkî. Burası Hüseyin oğlu Muhammed'in oğlu, şeyhlerin şeyhi. Hak ve dinin celâli, bilginlerle ariflerin sultanı. Belhli Muhammed'in oğlu rahmetli bilgin Alâeddin Muhammed'in toprağıdır. Allah. Celâleddin'in bereketlerini müslümanlara saçsın, yaysın, oğlunu da fazlasıyla bütün iııayetlerine mazhar ederek mümtaz kılsın, altı yüz altmış yılı şevvalinin sonunda göçtü."
    Alâeddin Çelebi, Hak'kın rahmetine kavuşmuştu.
Dr. Mehmet ÖNDER

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...