BERAT KANDİLİ
Berat kelimesi, Arabca "berâet" kelimesinden türeme olub borçtan, suçtan, cezadan, hastalıktan kurtulmak; iyileşmek; uzaklaşmak; temizlenmek anlamlarına gelen Türkçe bir kelimedir. Kelimenin kök anlamı, "kurtulmak, iyileşmek"tir.
Bu gecenin mübarek olma vasfıyla ilgili rivayet edilen hadisler vardır. Bunların bir kısmı “zayıf” olub kitabına alanlar tarafından güvenilir kabul edilmemişlerdir.
Berat gecesi diye isimlendirilen gece Şaban ayının 15. gecesidir.
Şaban ayı Rasulullah’ın Ramadan orucu haricinden en çok oruç tuttuğu aydır.
Usâme b. Zeyd (r.anh) şöyle bir hadis rivayet etmiştir:
“Rasulullah (s.a.v.) , Şa’bân ayında tuttuğu orucu hiçbir ayda tutmamıştır.
Kendisine: “Ey ALLAH’ın Rasulu ! Senin, Şa’bân ayında tuttuğun orucu başka bir ayda tuttuğunu görmedim" dedim.
O da şöyle buyurdu: “Şaban, Receb ile Ramadan arasında insanların gafil bulunduğu ve amellerin, âlemlerin Rabbi olan ALLAH’a yükseldiği aydır. Ben de amelimin (ALLAH Teala'ya) oruçlu olduğum halde yükselmesini seviyorum.”
(İbn Mace, Siyâm, 70)
O halde bu ayda oruç tutmanın Peygamber (s.a.v.)’in güzel bir sünneti olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Peygamberimiz (s.a.v.), Ashab-ı Kiram, Emevîler ve Abbâsîler dönemlerinde herhangi bir kutlama örneğine rastlanmayan Rabiu'l evvel ayının 12. gecesi olan Mevlid kandili, ilk defa hicretten yaklaşık üç yüz elli yıl kadar sonra Mısır’da, Şii Fâtimî Devleti döneminde kutlanmaya başlamıştır.
(Ahmet Özel, “Mevlid”, DİA, c. 29, sf: 475)
Eyyûbîler döneminde birçok tören ve bayram kaldırılmış olduğundan Mevlid kutlamaları Erbil Atabegi Begteginli Muzafferuddin Kökböri (ö. 629/1232) tarafından büyük törenlerle yeniden kutlanmaya başlamıştır.
(Ahmet Özel, “Mevlid”, DİA, c. 29, sf: 475)
Muzafferuddin Kökböri’nin bu kutlamaları yeniden başlatmasının ardında, Musul'lu sûfi Ömer b. Muhammed el-Mellâ’nın bulunduğu belirtilmektedir.
(Ahmed Özel, “Mevlid”, DİA, c. 29, s. 476)
Peygamber Efendimizin doğum günü olan bu günün / gecenin faziletine dair de herhangi bir delil mevcut değildir.
Ebû Şâme el-Makdisî, Şehâbeddin el-Kastallânî, Ibn Hacer el-Askalânî, Celâleddin es-Suyûti gibi bazı alimler Peygamberimizin dünyaya gelmesi sebebi ile sevinmenin, bu gün münasebetiyle muhtaçlara yardım etmenin,
Peygamberimize şiirler (mevlid gibi) okumanın güzel birer amel olduğu söyleyerek, bu gibi Mevlid kutlamalarının “bid’at-ı hasene” sayılması gerektiğini söylemişlerdir.
Mâlikî fakihi İbnu’l-Hâc el-Abderî, Ömer b. Ali el-Lahmî el-Fâkihânî, Ibn Teymiyye, Muhammed Abduh, Abdulaziz Ibn Bâz ve Hammûd b. Abdillah et-Tuveycîrî gibi âlimler ise mevlid kutlamalarına “bid’at-i seyyie (kötü bidat)” gözüyle bakmış ve buna şiddetle karşı çıkmışlardır.
(Ahmed Özel, “Mevlid”, DİA, c. 29, s. 477-478; Ahmet Özel, “Mevlid: Tarihi ve Dini Hükmü”, Dîvân İlmî Araştırmalar Dergisi, Bilim ve Sanat Vakfİ, İstanbul, 2002/1, sayİ: 12, s. 243-246)
Berat gecesinin faziletine inananların kabul ettikleri hadislerden biri olan "Bu gecede ALLAH Teala kullarına teceli eder. Bazı isyankar davranışlar hariç ALLAH Teala bu gecede yapılan duaları kabul eder"
Bazı alimler bu hadisin hasen olduğunu, bazıları da zayıf olduğunu söylemişlerdir.
Fakih ve Kadı Ebubekir b. el-Arabi der ki:
“Şaban ayının onbeşinci gecesine dair herhangi bir hadis sabit değildir. Bu gecenin faziletine ve taatlarla ihyasına dair varid olan hadisleri söylesek dahi bunlar ne Peygamber (s.a.v.)'den varid olmuş ne sahabeden ne de ilk devir alimlerinden rivayet edilmiştir. İnsanların mescitlerde bu geceyi ihya amacıyla toplanmalarına, bazı özel dualar okuyup namazlar kılmalarına dair hiç bir şey varid değildir.”
Bazı şehirlerde akşam namazından sonra insanlar camilerde toplanıyorlar 'Yasin Suresi'ni okuyorlar, akabinde ömrün uzun olması niyetiyle namazlar kılarken bazıları da insanlardan beri olmak niyetiyle iki rekat namaz kılıyorlar. Sonra geçmiş alimlerden birinden rivayet edilen bir dua okunur.
Ayrıca bazıları bu geceyi, her hikmetli işe hükmedilen kadir gecesiyle karıştırırlar. Bu da hatadır. Her hikmetli işe hükmedilen gece Kur'an'ın indirildiği gecedir.
Bu da kadir gecesidir.
Kadir gecesi de Kur'an'ın ayetiyle ramadan ayı içerisinde olduğu kesindir.
Bu gecenin "kutsal/mübarek" olduğunu iddia edenler, " O gecede her hikmetli buyruk ayrılır ve katımızdan bir emirle ilgilisine yollanır."... (Duhân 4-5) ayetini delil olarak gösteriyorlar .
Buna dayanarak da ALLAH’ın o gecede kulların rızıklarını taksim ettiğini, ecellerini tayin ettiğini, bir sonraki Şaban ayının on beşine kadar olacak tüm olayları takdir ettiğini, dolayısıyla bu gece yapılacak olan dua ve ibadetlerin mutlaka kabul edileceğini iddia etmişlerdir. Böylece peygamberimiz ve ashabının yapmadığı, bu geceye has bir takım ibadetler ortaya çıkmıştır. Hâlbuki ALLAH-u Teala o sûrede şöyle buyurmaktadır.
“Hâ Mîm. Andolsun o apaçık kitaba ki, biz onu mubârak bir gecede indirdik. Çünkü biz uyarıcıyız. O gecede her hikmetli buyruk ayrılır ve katımızdan bir emirle ilgilisine yollanır.” (Duhân, 1–5)
Görüldüğü gibi ALLAH-u Teala, işlerin taksim edildiği gecenin Kur’an-ı Kerim’in indirildiği gece olduğunu bildirmektedir. Kur’an’ın da Şaban ayının on beşinde değil; Ramadan ayında ve Kadir gecesinde nazil olduğunu diğer ayetlerden öğrenmekteyiz:
“Ramadan ayı ki o ayda insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an indirilmiştir.” (Bakara, 185)
“Muhakkak ki biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirdik.” (Kadir, 1)
Bunu destekleyen hadis de şudur:
Kur'an-ı Kerim'den başka nebilere gelen tüm kitab ve sahifeler Ramadan ayında nazil olmuştur.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur :
"أُنْزِلَتِ التَّورَاةُ لِسِتٍّ مَضَيْنَ مِنْ رَمَضَانَ وَأُنْزِلَ الإِنْجِيلُ لِثَلاثَ عَشْرَةَ خَلَتْ مِنْ رَمَضَانَ وَأُنزِلَ الفُرقانُ لأربعٍ وَعِشْرِينَ خَلَتْ مِنْ رَمَضانَ"
“İbrahim (a.s.)’ın sahifeleri Ramadanın ilk gecesinde, Tevrat altıncı gecesinde, İncil on üçüncü gecesinde, Zebur on sekizinci gecesinde ve Kur’an da yirmidördüncü gecesinde indirilmiştir.”
(Ahmed bin Hanbel, Musned, 4/ 10, 107; Taberânî)
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur : İbrahim (a.s)’ın Suhufu, Ramadan-ı Şerifi’n ilk gecesi
Davud (a.s)’a Zebur, Ramadan-ı Şerif’in 19. gecesi
Musa (a.s)'a Tevrat, Ramadan-ı Şerif’in 7. Gecesi
İsa (a.s)’a İncil, Ramadan-ı Şerif’in 13. gecesi
(Beyhâki)
"Zebur, Ramadan-ı şerifin on ikinci gecesi ‘indirilmiştir.” (İbn Kesir, Tefsir, 3/712)
Alimlerin büyük bir çoğunluğu Duhân suresinde geçen “mubârak gece'nin kadir gecesi olduğunu söylemişlerdir.
Mufessir Ebu Bekir Ibnu’l-Arabî bu konuda şöyle demektedir:
“Bu ayette geçen mubârak gecenin kadir gecesi değil de başka bir gece olduğunu iddia edenler, ALLAH’a büyük bir iftirada bulunmuş olurlar.”
(Ebu Bekir İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, 2. Bs., y.y., 1968, c. 4, s. 1678 (Duhân Sûresi, 2. ayetin tefsiri)
Bir başka önemli husus, Kadir Sûresi'nde Kadir Gecesi'nden bahseden ayetler ile "Muhakkak ki biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirdik.” (Kadir, 1)
bu ayet biz onu mubârak bir gecede indirdik (Duhân, 3) arasındaki uygunluk ve anlam birliğidir.
Cenab-ı Hak, bu geceyi kastederek "Her hikmetli iş katımızdan bir emirle ayırt edilir. (Duhân, 5)" buyurur ;
Kadir Sûresi'nde de "(Melekler) Rablerinin izniyle her bir iş için inerler." (Kadir, 4) buyurulur.
Yine bu ayette, "Rabbinden bir rahmet olarak" denirken, Kadir Sûresi'nde "Fecrin çıktığına kadar bir esenliktir (selam)." (Kadir, 5) buyurulmaktadır.
Bu üç önemli husus Kur'an'ın Şaban'ın 15. gecesinde değil, Ramadan'daki Kadir Gecesi'nde indirildiğini açıkça göstermektedir. Şu halde Zemahşeri ve başkalarının (Elmalı Hamdi Yazır’da bu görüştedir) "Kur'an'ın Levh-i Mahfuz'dan yazılmaya başlanması Berat Gecesi'ndedir, yazma işi Kadir Gecesi'nde biter." şeklindeki iddialarının ikna edici bir temeli yoktur.
Bundan hareketle Kadı Ebu Bekr ibn Arabi; "Kim Kur'an'ın (Kadir Gecesi'nden) başka bir zamanda indiğini iddia edecek olursa, ALLAH'a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. Şaban'ın ortası(gece) ile ilgili ne faziletine dair ne de o gecede ecellerin yazıldığına dair dayanak teşkil edecek bir hadis vardır. Bu tür rivayetlere iltifat ve itibar edilmez." demiştir.
Fahruddin Râzi ‘de bu ayette geçen "mubârak gece'nin Şaban'ın ortasındaki gece olduğunu sanmadığını söylemektedir".
Sahih bir hadiste ALLAH'ın(c.c.) her gece göğün semasına indiği belirtilmiştir. Hadis şöyledir :
يَنْزِلُ رَبُّنَا I كُلَّ لَيْلَةٍ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا حِينَ يَبْقَى ثُلُثُ اللَّيْلِ اْلآخِرُ يَقُولُ مَنْ يَدْعُونِي فَأَسْتَجِيبَ لَهُ مَنْ يَسْأَلُنِي فَأُعْطِيَهُ مَنْ يَسْتَغْفِرُنِي فَأَغْفِرَ لَهُحتى يطلع الفجر
"Rabbimiz her gece, gecenin son üçte biri geriye kaldığında dünya semasına iner ve:
Yok mu bana dua eden, duasını kabul edeyim. Yok mu benden istekte bulunan, ona vereyim. Yok mu benden mağfiret dileyen ona mağfiret edeyim , der.
Hadisi (Buharî , 7494 ve Muslim, 758) rivayet etmiştir.
(Buharî, Tevhid, Kavlullahi Teala: Yurîdune en yubeddilu... (Fethu’l-Bârî, XIII, 464); Teheccüd, ed-Duau ve’s-Sâlâtu fi Ahiri’l-Leyl (Fethu’l-Barî, III, 29), Deâvat, ed-Duau Nisfe’l-Leyl; Müslim, Salatu’l-Musafirin, et-Terğibu fi’d-Dua (Nevevî, VI, 282)’de rivayet ettikleri gibi Malik, Muvatta’da, Tirmizî ve Ebu Davud da rivayet etmişlerdir)
Ayrıca ilk nesilden (selefden) olan bazı şahsiyetlerin özel olarak bu gece nafile namaz kıldıkları da bildirilmiştir. Şaban ayında oruç tutmakla ilgili olarak da bazı güvenilir (sahih) hadisler vardır. Fakat gerek ilk nesilden (selefden) Medineli bazı alimlerin ve gerekse bazı sonraki nesil (halef) mensuplarının bu ayın on beşinci gecesini anmayı faziletli saymaya karşı çıktıkları ve bu konudaki hadisleri kuşku ile karşıladıkları da bize kadar gelen bilgiler arasındadır. Şubhe ile karşılanan bu hadislerden biri şöyledir:
“ALLAH bu gece (Şaban ayının on beşinci gecesi) Benî Kalb kabilesinin sürüsündeki koyunların kıllarının sayısından daha fazla kimseyi affeder.”
Sözünü ettiğimiz ilk nesil alimleri: “Bu hadis de bu konudaki diğerlerinden farksızdır” diyerek duyduğu kuşkuyu dile getirmişlertir.
İmam Taberi'nin yer verdiği bilgiye göre, ilk mufessir sahabelerden İkrime, bu gecenin Şaban ayının 15. gecesine tesadüf eden Berat Gecesi olduğunu söylemiştir. Buna kail olan bazı müfessirler de Kur'an-ı Kerim'in, Levh-i Mahfuz'dan dünya semasına bu gece topluca indirildiğini (inzal), Kadir Gecesi'nde ise parça inmeye başladığını (tenzil) öne sürmüşlerdir.
İkrime'den böyle bir görüş nakledilmişse de Kur'an'ın Ramadan ayında inmeye başladığı ayetle sabittir .
Birçok alim, bu hadislerin isnadlarında problem bulunduğunu, dolayısıyla hadislerin zayıf olduğunu ve bunlarla amel edilmeyeceğini belirtmişlerdir. Mufessirlerden Ebu Bekir İbnu’l-Arabî, Beraat gecesinin fazileti hakkında bir tek sağlam hadisin bile gelmediğini, dolayısı ile bu konu ile ilgili olarak hadis diye dolaşan sözlere itibar edilmemesi gerektiğini söylemektedir.
(Ebu Bekir İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, 2. Bs., y.y., 1968, c. 4, s. 1678 (Duhân Sûresi, 2. ayetin tefsiri)
Kurtubi, İbn Mace’nin hadisindeki sened zincirinde yer alan Ebu Bekr b. Abdullah b. Ebi Sabre’nin “hadis uydurmakla” itham edildiğini söyler.
Tirmizi de, kitabına aldığı bu hadisin “zayıf” olduğunu söylemiştir.
Bir hadiste şöyle ifadelerin geçtiği söylenir.
"Şaban ayının onbeşinci gecesi bir şabandan bir şabana kadar geçen zaman taranır."
Bu zayıf bir hadistir: İbn Kesir de aynı şeyi söylemiştir. Hem bu söz nasslara muhaliftir.
Muslim’in “Sahih”inde yer verdiği bir hadis vardır. Hadis şöyledir:
Aişe (r.anha), Peygamber (s.a.v.)’in bu gece (Şaban’ın ortasında ) Baki Mezarlığı’nı ziyaret ettiğini söyler:
“-Ey Aişe, sen gördüğünde bana Cebrail geldi ve seslendi. Ben onu senden gizledim. Ona cevap verdim. O, sen elbiseni çıkardığın için yanına girmiyordu. Uyuduğunu sandım, seni uyandırmayı doğru bulmadım, heyecana kapılmandan korktum.
Cibril bana dedi ki; “Rabbin senin Baki Mezarlığı’na gitmeni ve onlar (orada yatanlar) için bağışlanma istemeni emrediyor.”
Ben; “Onlar için nasıl dua edeyim?” deyince, buyurdu ki; “Şöyle (dua et):
Mu’min ve muslimler diyarının insanları! Size selam olsun. ALLAH bizden önce gidenlere ve bizden sonrakilere merhamet etsin. İnşeALLAH yakında biz de sizlere kavuşacağız.”
(Muslim, Cenaiz, 103)
(Nesai’de, Aişe’nin Peygamberimiz’i gölge gibi izlediği, ondan önce gelip yatağa girdiği, hızlı nefes alışverişinden dolayı kendini ele verdiği, bundan sonra Şaban ayının bu gecesiyle ilgili olayın aynı cümlelerle nakledildiği belirtilir. (Nesai, Emri bi’l-İstiğfar li’l-Mu’minin, 103; Beyhakî ; Suyuti, Durru’l-Mensur, 7/403-404; Beyhakî,bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir)
Yine Aişe’den gelen bir rivayette şöyle denmektedir: “ALLAH’ın Elçisi’nin Şaban ayındaki kadar oruçlu olduğu bir ay görmedim.”
(Muslim, Sıyam 175)
Peygamber (s.a.v.), bir kişiye “Sen bu ayın süresince (ortalarında) oruç tuttun mu?” diye sordu.
O kişi, “Hayır, tutmadım.”deyince, Peygamber, şöyle buyurdu:
“Öyleyse, Ramadan’dan çıkıp iftar ettiğinde (bayramdan sonra), o tutmadığın oruç yerine, iki gün oruç tut.”
(Muslim, Sıyâm, 200, Buhari, Savm, 4/200; Ebu Davud, Savm, Hadis no: 2328)
(Muslim’in rivayetinde geçen bu “surre” kelimesi, eyyâm-ı bıyz (ak günler) ile tefsir edilmiştir. Hattâbî es-Sırru kelimesi hakkında üç çeşit lügat vardır der: Sırruhû, Seraruhû ve Sirâruhû. Sırrıhû kelimesinin “vasatuhû” yani ortası manasını içermesi caizdir. İbn Receb, Leâifu’l-Meârif, s.271)
Ahmed ibn Hanbel’in Abdullah b. Amr’ın hadisinden tahriç ettiğine göre, Şaban’ın yarısındaki gecede “ALLAH bütün Müslümanları bağışlar. Yalnız kâhin, büyücü, çok kin tutan, içkiye düşkün olan, anne ve babasıyla ilişkisini kesen ve zina düşkünü kimseler hariç”
(Musned, II, 176 Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid’de (8/65) bu hadisi zikretmiştir ve demiştir ki: “Bu hadisi İmam Ahmed rivayet etmiştir. Hadisin senedindeki İbn Lühey'a'nın dışındaki bütün ravileri güvenilirdir. Senetteki diğer rical ise sikadırlar.” Munzirî de bu hadis-i şerifi et-Terğîbu’t-Terhîb’inde kullanmıştır, nakletmiştir. (2/119, 3/460)
Ahmed ibn Hanbel’in yer verdiği bir rivayete göre, Şaban’ın ortalarındaki gecesi “ALLAH bütün Müslümanları bağışlar. Yalnız kâhin, büyücü, çok kin tutan, içkiye düşkün olan, anne ve babasıyla ilişkisini kesen ve zina düşkünü kimseler hariç"
(Musned, II, 176)
Bu rivayetlerden Şaban ayına özel bir önemin verildiği anlaşılmaktadır. Fakat Ber’ât gecesi konusundaki delil alınan hadislerin gördüğümüz gibi sıhhat ve sahihliğinde problem olduğu katidir. Müslüman her gün ve gece yaptığı ve yapması gereken Kabir ziyaretine gitmek , dua , kuran okuma , tevbe etme gibi ibadetlerini bu gecede de yapabilir .
Ancak yine de Şaban’ın 15. gecesinde ALLAH’ın varlık âlemi veya dünya ile ilgili bir yıllık işleri meleklere havale edip sanki bir kenara çekildiği hakkındaki rivayetler güvenilir değildir. Bu gecenin kutlanması ile ilgili âdet de ne sağlam bir hadise ne bir sahabi sözüne dayanır. Yine bu geceye özgü ibadetler ihdas etmek, özel seremoniler ve kutlamalar çıkarmak ve bunları her sene dinin bir emri veya Peygamber sünnetinin ihyasıymış gibi tekrar etmek doğru değildir, dinde bid’at icat etmek anlamına gelir.
Şimdi de Kutub-i Sitte isimli hadis eserinden Tirmizî ve İbn Mâce’nin Sunen’lerinde geçen , bu gece hakkında olduğu iddia edilen hadislerin muhaddislerce sıhhat derecesine:
Tirmizî’de geçen hadis şöyledir:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، أَخْبَرَنَا الْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ فَقَدْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَيْلَةً فَخَرَجْتُ فَإِذَا هُوَ بِالْبَقِيعِ فَقَالَ " أَكُنْتِ تَخَافِينَ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْكِ وَرَسُولُهُ " . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي ظَنَنْتُ أَنَّكَ أَتَيْتَ بَعْضَ نِسَائِكَ . فَقَالَ " إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يَنْزِلُ لَيْلَةَ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا فَيَغْفِرُ لأَكْثَرَ مِنْ عَدَدِ شَعْرِ غَنَمِ كَلْبٍ " .
وَفِي الْبَابِ عَنْ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ عَائِشَةَ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ مِنْ حَدِيثِ الْحَجَّاجِ . وَسَمِعْتُ مُحَمَّدًا يُضَعِّفُ هَذَا الْحَدِيثَ وَقَالَ يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ عُرْوَةَ وَالْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ.
ANLAMI:
“Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, o şöyle demiştir:
Bir gece Rasûlullah (s.a.v.)’ın yanımda olmadığını görerek çıktım ve onu Bakî’ mezarlığında buldum.
“Allah ve Rasûlunün sana haksızlık etmelerinden mi korkmuştun?” Buyurdular.
Ben de dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlu, hanımlarından birisinin yanına gittiğinizi zannetmiştim.”
Bunun üzerine; “Allah, Şaban ayının yarısında dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar” buyurdular.”
(Tirmizî, Savm, Bab 739, Hadis no: 739 c. 3, sf: 116, 117)
Tirmizi hadisi kaydettiği yerde zayıf olduğuna işaret , ederek şöyle demektedir :
İmam Tirmizî bu hadisi nakletmiş ama altına da bir açıklama koymuştur. Açıklama şöyledir:
“Ebu İsa (Tirmizî’nin adıdır: Ebû İsâ Muhammed b. İsâ et-Tirmizî) dedi ki:
Aişe’den nakledilen bu hadisi sadece, senedde bulunan Haccac’dan gelen bu yol ile biliyoruz. Muhammed’in (İmam Buhârî’nin adıdır: Muhammed b. İsmail el-Buhârî) bu hadisi zayıf gördüğünü işitmiştim.
O şöyle demişti: “Senette bulunan Yahya b. Ebi Kesir, Urve’den; Haccac b. Ertat da Yahya b. Ebi Kesir’den hadis işitmemiştir.”
(sunen-i Tirmizi: Oruç (savm) bölümü, Bab 39, Hadis no: 739, c.1, sf: 199 - Konya Kitapçılık- hazırlayan Abdullah Parlıyan) ; El-Şevkânî ,El-Fevaid El-Mecû'a adlı eserinde işaret etmektedir. Hadisin zayıf ve senedinin kesik olduğunu söylüyor, El-Fevaid, El-Mecmû'a, s. 51; Suyutî, El-Cami'us-Sağir, c: 1, sf: 297, Hadis No: 1942, Suyuti hadisi “hasen” olarak tanımlamaktadır)
Görüldüğü gibi bu hadisi kitabına nakleden Tirmizî’nin bizzat kendisi, hadisin zayıf olduğunu hocası İmam Buhârî’den nakletmiştir. Açıklama kısmında da görüldüğü gibi senette bulunan raviler bu hadisi birbirlerinden işitmemişlerdir.
İbn Mâce de kitabında aynı hadisi naklettiği için yukarıda söylenenler onun için de geçerlidir. Fakat İbn Mâce, Berât gecesi ile ilgili olarak bundan başka iki hadis daha nakletmektedir. Bunlardan ilki şöyledir:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ الْخَلاَّلُ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَنْبَأَنَا ابْنُ أَبِي سَبْرَةَ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَعْفَرٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ " إِذَا كَانَتْ لَيْلَةُ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ فَقُومُوا لَيْلَهَا وَصُومُوا يَوْمَهَا . فَإِنَّ اللَّهَ يَنْزِلُ فِيهَا لِغُرُوبِ الشَّمْسِ إِلَى سَمَاءِ الدُّنْيَا فَيَقُولُ أَلاَ مِنْ مُسْتَغْفِرٍ فَأَغْفِرَ لَهُ أَلاَ مُسْتَرْزِقٌ فَأَرْزُقَهُ أَلاَ مُبْتَلًى فَأُعَافِيَهُ أَلاَ كَذَا أَلاَ كَذَا حَتَّى يَطْلُعَ الْفَجْرُ" .
ANLAMI:
Ali b. Ebî Tâlib (Radıyallâu anh)’ten rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur :
“Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, o gece ibâdete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü (on beşinci günü) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ dünyaya en yakın göğe rahmeti ile tecelli eder, (o andan) fecir oluncaya kadar:
Benden mağfiret dileyen yok mu? Ona mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu? Onu rızıklandırayım. (Bir belâ ile) mubtela olan yok mu? Ona afiyet vereyim (Belâdan kurtarayım.) Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu? (Onlara da istediğini vereyim) buyurur.”
(İbn Mâce, İkametu's Salat, Bab 191, Hadis no: 1388; Beyhaki, Şuu’bu’l-İman, III, 359)
İbn Mâce’nin Sunen’inin tahkikini yapan Muhammed Fuad Abdulbaki, hadisin açıklamasında şöyle demektedir:
“el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid adlı kitabında, İsnadı zayıftır! Çünkü senedinde bulunan râvi İbn Ebi Sebre’den (Adı Ebû Bekir bin Abdillah bin Muhammed bin el- Besre'dir.) dolayı bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir. Muhaddislerden Ahmed b. Hanbel ve Yahya İbn Maîn de bu İbn Ebî Sebre’nin mevzu=uydurma hadis rivayet eder demişlerdir.”
İbn Mâce’deki diğer hadis şöyledir:
حَدَّثَنَا رَاشِدُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ رَاشِدٍ الرَّمْلِيُّ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ، عَنِ ابْنِ لَهِيعَةَ، عَنِ الضَّحَّاكِ بْنِ أَيْمَنَ، عَنِ الضَّحَّاكِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَرْزَبٍ، عَنْ أَبِي مُوسَى الأَشْعَرِيِّ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ قَالَ " إِنَّ اللَّهَ لَيَطَّلِعُ فِي لَيْلَةِ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ فَيَغْفِرُ لِجَمِيعِ خَلْقِهِ إِلاَّ لِمُشْرِكٍ أَوْ مُشَاحِنٍ " .
ANLAMI:
Ebu Musa el-Eşari’nin (r.anh), Peygamberimizden rivayet ettiğine göre Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Şubhesiz Allah Teâlâ Şa'ban ayının on beşinci gecesi (kullarına rahmetle) bakar ve herkese mağfiret eder. Yalnız Ona şirk koşana veya kindarlara mağfiret etmez.”
(İbn Mâce, İkametu's Salat, Bab 191, Hadis no: 1389)
Bu hadisin açıklamasında Muhammed Fuad Abdulbaki yine Mecmeu’z-Zevâid’de bu hadisin, senette bulunan Abdullah İbn Lehia’dan dolayı zayıf olduğunu belirtmiştir. Sindî ise senetteki İbn Arzeb’in Ebu Musa el-Eşari ile karşılaşmadığını söylemiştir.
Görüldüğü gibi; Berat gecesi ile ilgili nakledilen hadisler, zayıf hadislerdir. Rivayet zincirinde bulunan kimi raviler birbirlerini görmemişler, görmüş olsalar bile birbirlerinden hadis işitmemişlerdir. Bazı raviler de hadis uydurmakla suçlanmışlardır.
Bütün bunlar gösteriyor ki, bu gece ile alakalı olduğu söylenen bu hadislerle amel edilemez. Nitekim Ahkâmu’l-Kur’an muellifi mufessir Ebu Bekir İbnu’l-Arabî, Berât gecesinin fazileti hakkında bir tek sağlam hadisin bile gelmediğini, dolayısı ile bu konu ile ilgili olarak hadis diye dolaşan sözlere itibar edilmemesi gerektiğini söylemektedir.
[Ebu Bekir İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, 2. Bs., y.y., 1968, c. 4, s. 1678 (Duhân Sûresi, 2. ayetin tefsiri)]
Şaban ayının onbeşinci gecesine (berat kandiline) gelince, bu gecede yapılanların hiçbiri kesinlikle ne Peygamber'den rivayet olmuş ne sahih ne de sünnette yeri bulunan şeylerdir.
İmam Tartuşi şöyle anlatır:
"Bana Ebu Muhammed el-Makdisi haber vererek dedi ki: “Bu, bizde ilk olarak hicri 448 senesinin evvelinde ihdas edilmiştir. Nablus şehrinde İbnu Ebi'l-Hamra adıyla tanınan birisi Beyt'l-Makdise geldi. Güzel tilaveti vardı, kalktı ve Mescidi Aksada Şaban ayının ortasında (15'inde) bulunan gecede namaz kıldı, arkadan ona birisi uydu ondan sonra bir başkası daha sonra bir diğeri eklendi, neticede namazı bitirinceye kadar kalabalık bir cemaat oldu. Gelecek sene yine geldi ve arkasında birçok insan bu namazı kıldı. Mescidde bu yayıldı. Böylelikle Mescidi Aksa'a ve insanlarının evlerinde bu namaz intişar etti. Daha sonra bir sünnetmiş gibi günümüze kadar bu namaz devam edegeldi”. (Tartuşi, EI-Havadisu ve'l-Bida'u s. 132)
Berat gecesi (kandili) kılınacak 100 rekatlik namaz hakkında uydurma rivayet:
“Kim Şa'ban'ın yan gecesinde 100 rekat namaz kılıp bu namazda bin ihlas okursa Allah, otuzu onu cennetle müjdeleyen, otuzu onu azaptan emin kılan ve otuzu onu hata yapmaktan koruyan ve onu da düşmanlarını yazan yüz melek göndermedikçe o kimse ölmez”
(el-Leknevi, el-Asar el-Merfua. Fi'l-Ahbari'l-Mevdua, s. 79; İbnu'l-Cevzi, el- Mevduat; c.2, s. 128/129)
İbnu'l- Cevzi, bu hadislerin rivayet yollarının kesin zayıf olduğunu söylüyor.
el-Leknevi bu rivayet hakkındaki talikin de şöyle der: “Bu hadis mevzudur. Ravilerinin hepsi bütün yollardan meçhuldurler. Ravileri arasında çok düşük olanlar vardır. Hakeza İbnu'l-Cevzi ve İbn Irak(el-Kinani) de aynı görüştedir."
Bazıları ömrün uzaması niyetiyle iki rek'at namaz kılar. İnsanlara muhtaç olmama niyetiyle tekrar iki rek'at namaz daha. Yasin Suresi ardından bir iki rek'at namaz daha. Bunun gibi şeyler çıkardılar .
Allame Ali ibn İbrahim bu namaz hakkında şöyle der:
"Şaban ayının ortasında geceleyin kılmak üzere ihdas edilen (uydurulan) onar defa ihlas suresi okumak suretiyle cemaatle kılınan Cuma ve Bayramlardan daha fazla önem verilen 100 rek'atlık elfiye namazına gelince, hakkında ancak ya zayıf ya da uydurma haber ve eser gelmiştir. Kut'ul-Kulub ve Ihyaul Ulumu'd-Din sahihlerini zikretmesine veya Salebi tefsirin kadir gecesi olduğunu söylemesine aldanma.” (Muhanmed Tahir Bin Ali el-Hindi, Tezk i rai u'l-Mevduat s.45)
Hafız Irakı Şöyle der: 'Beraat namazı hakkındaki hadis batıldır.’ (Şukayri, Es-Sunenu ve'l-Mubtede'at s. 144)
İbnu'l-Cevzi'de: 'Şubhesiz bu hadis uydurma" demektedir. ' (İbnu'l-Cevzi, el-Mevdu'at c.2 s. 127)
Şeyhu'l-İslam ibnu Teymiyye de buna benzer söz söylemiştir . (İktidau's-Sıratu'l-Mustakim c. 2 s. 632,639)
حديث: "يا علي من صلى مائة ركعة ليلة النصف من شعبان يقرأ في كل ركعة بفاتحة الكتاب وقل هو الله أحد عشر مرات إلا قضى الله له كل حاجة .. إلخ" ذكره ابن الجوزي في الموضوعات (2/127) ، فهو موضوع،
"Ey Ali ! Kim Şaban'ın onbeşinci gecesinde 100 rekat namaz kılar ve her rakatta Fatiha ve on kez İhlas suresini okursa , ALLAH onun tüm ihtiyaçlarını giderir."
İbnul-Cevzi, el-Mevdua’da (2/127) dedi ki: "Uydurma’dır".
Bu hadis uydurmadır. İçerdiği sevab bakımından aklı olan herkesin bunun uydurma olduğunu bilmemesi mümkün değildir. Senedindeki râvileri bilinmeyen kimselerdir.
İbn Hibban'ın Ali'den rivayet ettiği hadiste : "Şaban'ın onbeşinci gecesi olunca , gecesini namazla , gündüzünü oruça geçirsin "
Bu hadiste zayıftır.
El- Leali'de : "Şaban'ın yarısında on kez ihlasla , 100 rekat namaz kılmak" (el-Leali'de c.2 /31)
Ed-Deylemi 'de bunu rivayet etmiştir. Hadis uydurmadır.
Ravilerinin tamamı üç yoldan da bilinmeyen kimselerdir ve zayıftırlar.
Dedi ki : "Oniki rekat namazı , otuz ihlasla kılarsa..."
Uydurmadır .
Ondört rekatla ilgili rivayet de uydurmadır.
Gazali ve diğerleri gibi fakihlerden bir çoğu bu hadise aldanmışlardır. Hakeza mufessirlerden bazıları da bu aldanışa katılmışlardır. Bu gece hakkında Şaban'ın yarı gecesi konusunda rivayet edilen hadislerden bir çoğu , birçok yönüyle batıl ve uydurmadır. Bu Tirmizi'nin Aişe'den yaptığı rivayete aykırı değildir. O hadiste Rasulullah (s.a.v.) Bâki mezarlığına gittiği vardır. o hadiste ALLAHın yakın semaya indiğinden söz edilir.
"O gece Kelb kabilesinin koyunlarının kılları kadar günahları bağışlanır."
Bu geceyle ilgili olarak Aişe'den rivayet edilen hadis uydurmadır. Senedinde zayıflık ve kopukluk vardır. Hakeza bu konuda Ali'den rivayet edilen hadis de bu namazın uydurma olmasına bir engel teşkil etmez. Zikrettiğimiz gibi hadis zayıftır.
(İmam Şevkani ; El-Fevaid El-Mecmua Fi'l-Ehadis El-Mevdua -MEVZU HADİSLER, sayfa 252, Medarik yayınları)
Beraat gecesi ile alakalı olarak halk arasında “Beraat gecesi namazı” veya "Salâtu'l-Hayr" olarak bilinen bir namaz vardır. 100 rekât olan bu namazın her rekâtında Fatiha ve on defa İhlâs suresinin okunması gerektiği söylenmektedir. (Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, İstanbul, 1986, s. 188)
"Kaynakların belirttiğine göre Berat gecesine ait özel bir namaz yoktur.
Gazzâlî, bu gece her rekâtında Fatiha’dan sonra on bir İhlâs okunmak suretiyle kılınacak 100 rekât veya her rekâtında Fatiha'dan sonra 100 İhlâs okunan on rekât namazın çok sevab olduğuna dair bir rivayet naklettiği halde (İhyâ, 1/203), İhyâ-u Ulûmi'd-dîn'deki hadisleri tenkide tâbi tutan Zeynuddin el-Irâkî ile Nevevî bunun aslının olmadığını söylemişlerdir.
Bu namazın bir bid'at olduğunu kaydeden Nevevî, bu konuda Kûtu'l-Kulûb ve İhyâ-u Ulûmi'd-dîn'de geçen rivayete aldanılmaması gerektiğini söylemekte (el-Mecmû’, 4/56), Ali el-Kârî de bu rivayetin uydurma olduğunu belirterek Berat gecesi namazının h. 400 (m. 1010) yılından sonra Kudüs'te ortaya çıktığını kaydetmektedir.
Bu namazın ilk defa h. 448 (m. 1056) yılında Kudüs'te Mescid-i Aksâ'da kılındığına ve zamanla yaygınlık kazanarak sünnet gibi telakki edildiğine dair bir rivayet de nakledilmektedir.”
(İhyâ, el-Mecmû ve el-Esrâru’l-Merfûa gibi kaynaklardan naklen; Halit Ünal, “Berat Gecesi”, DİA, c. 5, s. 475)
Nitekim aynı şekilde bu gecenin ihyası için camilerde mevlit okunmaktadır. Bunun sebebi ise şeytanın bu cahillere amellerini süslü ve meşru göstermesidir.
Bazı kimseler insanların manevi gıdalarını tıkadığımız iddiasıyla bu makaleyi hoş görmeyebilirler. Ancak bu gibi kardeşlerimize Peygamber (sallALLAHu aleyhi vesellem)'in Aişe (radıyALLAHu anha)'dan gelen sahih bir hadisi şerif'i hatırlatmak isteriz. "Kim bizim üzerinde bulunmadığımız bir ameli işlerse, o amel merduttur.' (Buharı, Muslim)