Terör Örgütlerinin Gençleri Kazanma Yöntemleri Ve Stratejileri
Terör örgütlerinin gençleri kazanmasındaki yöntemleri ele alırken, terör eylemlerini ve terörist grupları olusturan kisilerin genel mantık yapılarını, yasadıkları çevreyi, ailelerini, ortak yönlerini, psikolojik yapılarında belirli bir bozukluk olup olmadıgını ve onları bu eylemlere iten faktörler olarak baktıgımızda sosyal ve psikolojik yöntemler karsımıza çıkar.
Sosyal Yöntemler
Bu yöntemlerin basında arkadaslık iliskileri gelmektedir. Toplumumuzdaki arkadaslıklar genellikle aynı cinsten kisilerle olmaktadır. Özellikle gençlik çagında erkekler ve kızlar birbirleri ile degil kendi hemcinsleri ile arkadaslık kurmayı tercih ederler. Bunda toplumumuzun örf, adet ve geleneklerinin önemli payı vardır. Ancak toplumdaki bu tutum gençlerin karsı cinsle olan iliksilerini olumsuz etkilemektedir. Ögrenimini sürdüremeyen gençlikte ise bu tür arkadaslıkları kurup sürdürecek hemen hemen hiç imkân yoktur. Kisi üzerinde arkadas grupları ve yasıtların etkisi, insanın sosyal ve psikolojikgelisim dönemlerine göre farklılık göstermektedir. Çocuklugun ilk gelisim yıllarında arkadasların etkisi varsa da anne ve babanın etkisi ile karsılastırıldıgında bu etkinin oldukça düsük bir düzeyde oldugu söylenebilir. Özellikle siyasal konular açısından düsünüldügünde çocuklar, yasları ilerledikçe arkadas grupları içinde bu konuları tartısmaktadırlar . Gençlikgruplarında bos zamanlarını olumlu biçimde degerlendirenlerin yanında bu degerli zamanı kötü alıskanlıklarla geçiren gençlik grupları da vardır. Bazı gençler büyüklerinin olumsuz tavırlarından oldukça çekinirler. Eger bu gençler mensubu oldukları arkadas gruplarını iyi seçememislerse gençler yaptıkları isleri genellikle büyüklerinden gizli saklı yapma egilimindedirler. Eger grup arkadaslarından da destek gelirse bu tür egilimler artar, aile ve ögretmen vb kisilere karsı duyulan tepki iyice artabilir. Bu tepki gençleri kötü alıskanlıklara kolayca itebilir. Sigara, alkol, kumar ve hatta uyusturucu kullanımı gibi kötü alıskanlıklara itebilir ve sürdürülmesi için zemin hazırlayabilir.
Her insanın çok dogal ihtiyacı olan arkadas toplantıları, sinema ve konser davetleri, burs kalacak yer ve kitap temini gibi unsurlar örgüt tarafından araç olarak kullanılır. Grup içine çekilen kisilere, örgütün ideolojisi dogrultusunda yayın yapan kitap, dergi ve gazeteler okutularak beyinleri yıkanır. Böylece örgüt ideolojisi ugruna ölmeye hazır militanlar yetistirilmesinin ilk asaması tamlanmıs olmaktadır. Bu kisilere bir sonraki asamada verilen görevler arasında bildiri dagıtma, afis asma, yasadısı miting, toplantı ve gösterilere katılma bulunmaktadır. Tüm bunlardaki amaç, kisileri güvenlik kuvvetleriyle karsı karsıya getirerek önce suçluluk duygusuna kapılarını saglamak, daha ise bu suçluluk duygusunu nefrete ve var olan her tür düzenin reddine dönüstürerek, onların toplumla ve hatta aileleri ile olan baglarını koparmaktır.
Arkadaslık grupları, sadece toplumsallasmanın insanı yogun olarak sekillendirdigi çocukluk ve gençlik yıllarında degil, aynı zamanda yetiskinlik dönemlerini de bütünüyle içine alan, hayatın her asamasında insan hayatını etkileyen toplumsallasma aracılarıdır. Baska bir deyisle arkadas grupları, siyasal toplumsallasmanın hayat boyu sürmesini saglayan çok önemli bir faktördür. Bu açıdan terör örgütleri de bu dönemde üniversite ve yüksekokullarda bildiriler, demeçler yayınlayarak, gençligin ilgisini çekmeyi amaçlamaktadır . Nitekim terör örgütleri çesitli sebeplerle sosyal durumu iyi olmayan ve suça elverisli olan arkadas gruplarını iyi bir sekilde degerlendirmektedir. Terör örgütlerinin diger degerlendirme grubu ise köklü akraba bagları olan yerel halk yada memleketlerinden büyük sehre gelerek gecekondu bölgelerinde oturan ailelerdeki akrabalık ve hemsehrilik iliskileridir. Bu durumun en açık örnegi yasanan sosyo-ekonomik bunalımlarda aile içi ve akrabalar arası dayanısmanın, bireysel patlamalar için bir emniyet supabı olusturmasıdır. Türkiye’de kentlerin halen tarım ekonomisi ile iliskilerini devam ettirmesi ile iliskilerini kesmemis olması, kentsel yoksulluk alanlarında oturan ailelerin, yani gecekondu sakinlerinin kırsal kökenlerinden yardım alabilmeleri ile açıklamaktadır. Bu nüfusun kırsal kökenlerinden kaynaklanan iliskilerinin bir ölçüde devam etmesi en azından bu aileler için hem maddi hem de manevi olarak bir güvenlik islevi yerine getirmektedir .İşte bu anlamda terör örgütleri bu tarz baglarla baglı aileleri ve akraba hemsehri iliskilerini kullanarak toplumsal kargasa yada militan seçme gibi bir çok yönden bu durumu kullanabilmektedir. Terör örgütleri dini degerler bakımında da kisileri etkileyebilmekte ve bu sebeple kendisine farklı bir degerlendirme grubu olusturmaktadır. Çünkü din kurumunun oldukça önemli bir islevi de, ahlâkî degerlerin herkesçe kabul edilmesine önder olmak ve yayılmasını saglamaktır. Deger çatısması, insanların benimsedigi ve benimsemedigi konular arasındaki çatısmadır. Bir birey için mükemmel olan bir baskası için kötü veya olumsuz olabilir. Böyle degerler üzerinde asgarî bir anlasma bulunmadıkça grup yasamı olanaksızlasır.
Dinin insanlar tarafından farklı sekillerde algılanması ve yorumlanmasıyla grupların birbirine karsı kolay bir sekilde hedef haline getirilmesine neden olmaktadır. Bu durum daha çok radikal gruplar için büyük bir avantaj saglamaktadır. Bu baglamda, Türkiye gibi dini farklı algılayan ve yorumlayan radikal anlayıs ve hareketler bulunana ülkeler bu hedef kapsamındadır. Terör örgütlerinin bazıları eylem planında, bazıları da fikir planında bu baglamda faaliyetlerine devam etmekte ve eleman kazanmada, insanların dini duygularını bir malzeme olarak kullanmaktadır. Oysa düsünürlerin ve bilim adamlarının ortak kanaati; ittifakla ulastıgı sonuç dinin kesinlikle siyasal siddet ya da terörizmle bagdasmadıgı yönündedir. Dünyanın hemen her toplumunda din, toplumsallasmada önemli bir yere sahiptir. Özellikle dogru-yanlıs, iyi-kötü kavramlarının ögrenilmesinde, insanlar arası iliskilerde, ahlak egitiminde din çok önemlidir. nsanlar düzenli bir dinî egitim almasalar bile, ailelerinde toplumun sahip oldugu dinin temel kalıplarını alırlar ve bunu yasamlarında uygularlar. Kisilik olusumunda, bireyin kendini tanımlamasında din önemli yer tutar . Din aynı zamanda neyin dogru, neyin yanlıs, nelerin uygun veya uygunsuz oldugunu açıklayan temel kültürel degerleri de belirler. Degerleri olmayan bir toplum, en güçlü toplumsal kontrol aracını yitirmis demektir. Terör örgütlerinin en önemli degerlendirme grubu ise birçok terör örgütünün kullandıgı etnik kimlik olgusudur. Kisinin kimligi kısmen dogal sahip oldugu kendiliginden mevcut bir duygudur. Özellikle de grup üyeliginde oldugu gibi, onların toplumda sahip oldukları statü ve pozisyonlarla baglantılıdır. Aynen millet kavramında oldugu gibi, kimlik kavramı da duyguları ve ulvi baglılıkları atesleyebilir . Terör örgütlerinin yogun bir ideolojik egitimle olusturmak istedikleri bir gruba aidiyet ve baglılık duygusunun etnik yapıların bünyesinde kendiliginden var olması; etnik yapıların siyasal siddet eylemlerinde kullanılmasını, potansiyel olarak kolaylastırmaktadır.
Daha açık bir sekilde etnik terör örgütleri öncelikli olarak yöneldikleri etnik grubu etkilemek ve kendi saflarına çekmek isterler. Kuskusuz etnik terör grupları siyasal iktidarları da etkilemeye çalısırlar. Nitekim etnik çatısmaların asıl nedeni çogunlukla siyasal güç elde etmektir. Siyasal güçten kasıt ise, devlet kurmanın oldukça zor olması ve bunun da terör grupları tarafından bilinmesi, terörün yeni bir devlet kurmaktan ziyade siyasal bir güç elde etmenin aracı olarak kullanıldıgını göstermektedir. Özellikle son yıllarda gittikçe yaygınlasan etnik terör, diger terör tiplerinden farklı bazı özellikler tasımakta ve etnik terör ile mücadele bu tür terör hareketleri ile karsı karsıya kalan devletler için önemli bir sorun olmaktadır. Sayılan bu etkenler dısında terör örgütlerinin farklı ve genis degerlendirme grubu ise toplumsal faaliyetlerle kisi ve toplulukları etkilemektir. Yukarda da bahis konusu oldugu üzere bu faaliyetler tarafsız olamayan kitle iletisim araçları, afisler brosürler gazeteler vasıtaları yada piknik, konferans gibi bir çok sosyal etkinliklerden meydana gelmektedir. Yapılan bir çalısmada terör örgütü eylemcilerinin örgüt mensubu olmasındaki en önemli etken olarak aile dısı etkenler arasında dıs etkenler ve okudugu kitap makale vb. etkenleri görülmektedir . Ayrıca terör örgütleri sosyal haklarından yararlanmakta olan isçi, memur, ögrenci vb. grupların arasına girerek onların haklarını savunur tarzında hareketlerle etkileme pozisyonunu da degerlendirmektedir. Öyle ki yapılan propagandalarda mücadelenin haklılıgı ile özellikle sömürge durumlarında, sömürgeci güce o bölgeyi elinde tutmanın kendisine çok pahalıya mal oldugu gösterilmeye çalısılmaktadır.
Sonuç olarak terör örgütleri kullandıkları sosyal yöntemlerle gençleri etkileyebilmekte ve kendisine birçok farklı destek saglayabilmektedir. Bu sosyal yöntemler haricinde asagıda da görecegimiz gibi terör örgütlerinin kullandıgı psikolojik yöntemlerde bulunmaktadır.
Psikolojik Yöntemler
Örgütlerce eleman kullanmada kazanılan psikolojik yöntemlerin sosyal yöntemleri tamamladıgı söylenebilir. Bu nedenle örgütler militanları psikolojinin bir takım süreçlerinden geçirdikten sonra silahlı mücadeleye sokmaktadır. Bu psikolojik yöntemlerin en etkilileri ise su sekilde sıralanabilir ;
Güdüleme
Güdü, organizmayı davranısta bulunmaya iten güçtür. Güdüler organizmaya faaliyete geçirerek organizmanın davranısını belirli bir amaca dogru yöneltir . Örgüt militanları yaptıkları isi ideolojik amaçlar ugruna gerçeklestirdikleri için kazanmayı planladıkları kisiye karsılıksız sevgi ve saygıyı uzun vadede bedelini almak üzere sunmaktadır. Sonuçta örgütün içerisine çekilen birey artık kendi aklıyla düsünüp hareket edememektedir. Zira bireyin düsünce, duygu ve düsüncelerinin tek hâkimi tek yöneticisi ait oldugu grup olmaktadır. Terör örgütlerinin kullandıgı yöntemlerin ilk basamagı güdülemedir. Güdü, insanı belli ve düzenli bir davranısa yönlendiren herhangi bir uyarı olarak nitelendirilebilir. Güdüler fizyolojik ihtiyaçlardan (dogal güdü) veya sosyal ihtiyaçtan (sosyal güdü) kaynaklanabilir . Kisiler, gruplar ya da toplumlar baskalarının bilincini, düsüncelerini, duygularını, eylemlerini ya da davranıslarını kendi çıkarları dogrultusunda etkilemek için dogru olan bilgiyi saptırırlar ve bunun için degisik araçlar kullanırlar. Bu araçlar yaygın olarak kullanılan dergi, gazete, kitap gibi basılı; radyo, sinema, TV gibi görüntülü ve sesli iletisim araçları, insanlara aktardıkları bilgi ve neden oldukları davranıs degisikligiyle ortak amaçların, beklentilerin, degerlerin, inançların, duygu ve düsüncelerin olusmasında önemli rol oynarlar. Güdüleme (Manipulation) olarak nitelendirilen bu etkileme yönteminin en kolay ve yaygın yolu dildir. Çünkü dil insanın yasamında en çok gereksinme duydugu olgulardan birisidir . Genis anlamda ele alındıgında her türlü eylemde ve eylem sonucunda ortak ve açık bir amaç vardır; amaca ulasmak için ise yönlendirmeye basvurulur.
Grup Dinamiği
Bir grup içerisinde olusan sebep sonuç iliskileri, grupların olusması ve isleyisi ifade eder. Örgütler grup dinamigini, gençlerin beynini yıkama, tutumlarını örgütlerin ideolojisi dogrultusunda degistirme, kendi kimlik kisiliklerini silerek militan kimligi ve kisiligi kazandırmada bir araç kullanılırlar. Gruplar, insanların rastgele bir araya geldikleri topluluklar degildir. Onları bir arada tutan degerler sistemi vardır.
—Her insan istedigi gruba giremez. Çünkü grubun yazılı olmayan yasaları vardır.
—Her gurubun bir isleyisi, kalıplasmıs degerleri, amaçları ve iliski düzeni vardır.
—Her grupta bir dayanısma, birlik, is bölümü ve üyelerden ayrı beklentiler vardır.
—Her grubun ortak bir aklı, tavrı, tutum ve davranıs sekli vardır. Liselerde, üniversitelerde, isçiler ve kamu çalısanları içerisinde, mahalli alanda örgüt sorumluları örgüte kazanmayı planladıkları kisilerin;
—Aile yapısı
—Zaafları
— İrtibatta oldugu arkadasları
—Ekonomik düzeyi gibi yönleri hakkında istihbarat yaparlar.
Grup psikolojisinin etkisiyle örgüte kazanılmak istenen birey, yapılan islerin yanlıs oldugunu düsünse bile artık itiraz edemez. Zira önceden de ifade edildigi gibi bir grubun karakteristigi, ortak deger yargılarının, yazılmamıs yasalarının, ortak tavır, tutum ve davranıslarının bulunmasıdır. ste bu süreç tüm gücüyle bireyin üzerinde agırlıgını hissettirmeye baslamıstır. Çünkü terör örgütleri, bir kimseyi savasmaya ve ölmeye hazır hale getirebilmek için o kimsenin kisiligini bedeninden ayırmaktadırlar. Diger bir ifadeyle onun kendi gerçek kisiligine sahip olmasını önlemektedirler.
Terör örgütlerinin insan psikolojisinin bazı dinamiklerinden yararlanarak temin ettigi elemanlarına verdigi egitimi ideolojik-teorik egitim ve pratik egitim olarak ikiye ayırabiliriz. Örgütlerin özelligine göre belirli yayınları temel egitim kitapları okutulmak ve üzerinde tartısılmak suretiyle ögrenilenler pekistirilmeye çalısılır. Böylece ideolojik egitimi tamamlayan kisiler silahlı mücadelenin bir geregi olarak bu yönde temel egitime tabii tutulurlar.
Algılama
Terör örgütleri, kazandıgı militanlarının beyinlerini ve ruhlarını, örgütün amaçlarına sartlandırma faaliyetlerini, bu kadarla da bırakmamaktadır. Ayrıca, yeni kazandıgı militanlarının algılama dünyalarına da nüfuz ederek, örgütün idealleri ve amaçlarından baska herhangi bir sey düsünmelerini önlerler. Terör örgütleri, militanlarını önce ideolojik yönden düsünce boyutunda yetistirirler. Bunun nedeni de, algılamanın olabilmesi için bir insanın önce düsünmeyi ögrenmesi gerekmektedir. Bir insan, ancak düsünce sistemi gelistikten sonra duyu organları aracılıgıyla gelen uyarıcıları örgütleyip, anlamlandırabilir ya da algılayabilir. Bir insanın algılama dünyasını psikolojik süreçler vasıtasıyla eline geçiren terör örgütleri o insanı bir robot haline getirip istedikleri her seyi çok rahatlıkla yaptırabilmektedirler. Deolojik egilimden geçmis bireylerde kendileri haricindeki her düsünceyi, fikri, ideolojiyi, örgülü, yapıyı düsman olarak algılama egilimi vardır. Algı dünyaları ait oldukları örgütler taralından buna göre sekillendirilir, ayrıca ideolojik bir bakıs açısı kazanan bireylerde bütün olay ve hadiselerin sahip olunan ideoloji çerçevesinde algılama ve yorumlama vardır, buda algıda seçicililigi beraberinde getirmekledir.
Militan Kimliği ve Kişiliği Kazandırma
Ne var ki depresyon, travma sonrası stres bozuklugu ve diger bozukluklar gibi bazı ruhsal durumların, özellikle gençlerde örgüte katılma kararı ya da motivasyonunda bir ölçüde rol oynaması olasılıgı bulunmaktadır. Terör örgütlerinin, bir gencin psikolojik yönden beynini yıkayarak ideolojileri çerçevesinde sartlandırmalarının en önemli nedeni “kesin inanç” adamı haline getirmektir. Nitekim bir gencin örgüte gelene kadar ailesinden ve çevresinden aldıgı kimlik ve kisilik silinerek yerine yeni bir kimlik ve kisilik kazandırılmaktadır. Bu husus, genelde militan
kimligi ve kisiligi olarak adlandırılır. Bir terör örgütünün militanlarını bu süreçten geçirmesindeki amaç ise, isletecegi cinayetlerin mesruiyet dayanagını o kisinin iç dünyasına yerlestirebilmektir. Bundan sonra, bir militan isledigi cinayetlerden dolayı vicdani herhangi bir sıkıntı çekmemektedir.
Özetle terör örgütleri, psikolojik yöntemleri kullanarak ve genci örgütün haricinde hiç bir sey düsünemeyecek kendi deger yargılarını unutup hayata örgütün açısından bakmayı saglayacak sekilde gencin algılamalarına etki etmeyi amaçlamaktadır.
Türkiye ‘ de Gençlerin Terör Örgütlerine Katılma Nedenleri
Türkiye, sahip oldugu nüfus potansiyeli, zengin yer altı ve yer üstü kaynakları, jeopolitik ve jeostratejik konumu nedeniyle dünya ülkeleri arasında önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle Türkiye’de gerek sıcak savas, gerekse soguk savas dönemlerinde yasanan terör olaylarında terör amaç degil, amaca ulasmayı kolaylastırıcı önemli bir araç olarak kullanılmıs ve devlet bütçesine getirdigi yük dolayısıyla “terörizm” Türkiye’nin kalkınmasını yavaslatmıstır . Köknel hocaya göre gençlik çagının kimlik arayısı, genci, kimligini, kisiligini buldugunu sandıgı altkültür gruplarının içine sürükler. Gençlerin, arkadas, dost, altkültüründen, degisik akımları içeren gençlik alt kültürlerine, din, mezhep, tarikat, etnik köken, politik, siyasal görüs gibi altkültür gruplarına, hatta terör örgütlerine giris nedenleri birbirine benzer. Bu nedenlerden bazılarını anlatmak gerekirse;
—Özellikle kırsal yörelerde, ataerkil, geleneksel aile yapısının egemen ve etkin oldugu çevrelerde çocukların ve gençlerin asırı basık ve denetim altında egitilmesi, onların gelenek, görenek, töre gibi temel toplumsal kurumlardan kaynaklanan mezhep, tarikat davranıs kalıplarını benimsemelerine neden olmaktadır. Bilindigi gibi söz konusu davranıs kalıpları katı, kesin, sınırlı davranıslara, tutumlara, eylemlere yol açar.
—Gençlik çagının temel süreci bedensel, ruhsal, toplumsal degisme ve gelisme olup; genç toplumsal degisme ve gelisme sürecinde benligini, kimligini, kisiligini bulmaya, baglanacak güvenilecek, inanılacak insanlarla, çevrelerle iliski kurmaya çalısır.
—Onların bu gereksinimlerine çözüm bulabilecek, yardımcı olabilecek onların toplumla birlesip bütünlesmesini saglayacak kurum ve kurulus seçenegi sunulmadıgından bu boslugu çesitli altkültürlerin olusturdugu gruplar, kurumlar doldurur.
—Bilindigi gibi, altkültürlerin ortak amaçlı, beklentileri, ilkeleri, kuralları, degerleri, duyguları düsünceleri vardır.
—Bilinçli ve bilgili davranısları, özgür ve özerk iradesi, sorumluluk duygusuyla kendi basına karar veremeyen, seçim yapamayan genç içine girdigi altkültürün ortak ilkelerini, kurallarını, degerlerini kolayca benimser. Karar vermenin, özgür ve özerk davranmanın sorumlulugundan kurtulmak için Önder’in dediklerini eksiksiz yerine getirir.
—Bir gruba ait olmanın sagladıgı rahatlık, grup olgusunun ögelerine toplumsal hızlanma, toplumsal riske girme süreçleriyle genç, birey kendisine aktarılan davranıs kalıplarını kolayca benimser. Bunların savunucusu, militanı durumuna gelir.
—Öte yandan, dernekler, vakıflar, politik, siyasi kuruluslar, belirli toplum kesimleri, sempatizanlar hatta kimi kez dıs kaynaklar tarafından, ekonomik olarak destekleyen altkültür grupları para, is, ticaret olanagı saglayarak genci içinde tutmaya çalısır. Genç için renkli, degisik, fantastik bir dünya yaratır.
—Ekonomik çıkarlar dısında, altkültür grubunda etkili olan önderin, güçlü, kuvvetli, baskılı, katı sert ilkeleri ve degerleri karsısında kendisini aciz, beceriksiz görür. Dıslanmaktan korkar. Öndere bagımlı duruma gelir. Ortak ilke ve kuralların savunucusu olur.
—Altkültürün, temel özelligi, toplumun ortak kültüründen ayrı, kopuk, soyutlanmıs bir yasantıyı sürdürmektir.
—Bu nedenle belirli grup altkültürü içine giren birey, genç kendi altkültürünü dogru, iyi, güzel olarak benimser, kabul eder. Öteki altkültürleri ve ortak altkültürü kabul etmez. Hatalı, kötü, çirkin bulur. Onlara karsı kızgınlık, öfke, kin, nefret duyar. Endise ve korku ile bakar.
—Bu durum bireyin, gencin toplumdan soyutlanmasına yol açar. Benimsedigi ilkeleri, degerleri savunur. Ötekilere karsı çıkar, saldırır. Türkiye gibi genç nüfusa sahip ülkelerde terör örgütleri yukarıda da bahsedildigi üzere çesitli yollarla militan saglamakta bazı etkenleri kullanmaktadırlar. Genel anlamda incelenen bu etkenler Türkiye’de terör örgütlerine gençlerin hangi sebeplerden katıldıgı sorusunu akla getirmektedir. Bu sorunları da asagıda sosyal ve psikolojik olarak iki bölümde inceleyecegiz.
Sosyal Nedenler
Türkiye’nin en önemli sorunlarının basında issizlik ve istihdam gelmektedir. Bunun yanında toplumlardaki gelir dagılımındaki adaletsizlikleri, plansız sehirlesme, göç, egitimsizlik, televizyon gibi yayın araçlarının belli bir kesimin sosyal yasamlarını empoze etmesi, barınma, beslenme, saglık ve kültürel sorunlar gibi sebepler de adalet duygusu ile iliskili olarak terör örgütlerinin propaganda aracı olabilmekledir. Terör örgütleri, aglarına aldıkları gençlerin aile yapısı, zaafları, arkadasları ve gelir düzeyi hakkında bilgi toplamakta, akabinde gençlerin yasadıgı psikolojik, sosyolojik ve ekonomik sorunları istismar ederek eleman kazanmaya çalısmaktadır. Terörist unsurların propagandaları arasında ayrıca, ülkeler arasındaki gelismislikten kaynaklanan sorunların islenmesi de bulunmaktadır. Teröristler, refah, saglık, egitim v.b açıdan tam bir doygunluk içerisinde bulunan toplumları, düsük refah seviyesinde, yetersiz beslenen, fakirlikten kaynaklanan saglık sorunları ile bogusan ve cahil olan halk yıgınları nezdinde hedef olarak göstermektedir. Bu çerçevede terör odakları, birçok ülkenin gelismisliginin diger ülkelerin gelismemesine neden oldugu savını mensup kazanma ve ajitasyon çalısmaları açısından kullanmaktadır.
Terör odakları, “zafiyeti olan sosyal kitleleri” etkileyebilmek için çesitli yöntemlere basvurmaktadır. Teröristler, mimledikleri sahsı kendi organizasyonunun içerisine çekebilmek, yani baglamak amacıyla hem toplumun tüm katmanlarının sorunu olan, hem de mimlenen sahsın yüz yüze geldigi ekonomik, sosyokültürel, psikolojik, dinsel, mezhepsel v.b problemi olabildigince kullanarak sahsın duygularını istismar etmektedir. Terör odaklarınca baglama safhasına alınan bireye toplumun, dinin veya devletin kurtarıcısı rolü biçilmekte ve böylece toplum içerisinden çıkan terörist, anılan toplumun kurtulusunu saglamak adına, mevcut otorite aleyhinde faaliyete baslamaktadır. Örnegin Asırı Sol Terör Örgütleri’nin propagandalarının alfabesi ekonomik sıkıntıların dile getirilmesi, yani yoksulluk sömürüsü ile baslamaktadır. Bu ise issiz ve toplumsal sorunları bulunan gençleri etkilemekte direkt olarak gençlerin terör örgütlerine ilgisini artırmaktadır. Bu sebeplerden dolayı Türkiye’nin yani toplumun ve devletin, gençler için yapması gereken en somut olgu, gençler için yapılan çalısmalara hem maddi hem de manevi devlet destegini saglayarak, gelismis toplumlarda oldugu gibi gençlik destekli ekonomik büyümenin saglanmasına katkı sunmasıdır . Ayrıca Türkiye’nin toplumsal gelisimi ve önümüzdeki on yıllar içerisindeki kalkınmasının en büyük itici gücü olacak gençlerin korunmaktan öte karar alma süreçlerine katılımının önünün açılması gerekmektedir.
Diger taraftan özellikle son yıllarda gittikçe yaygınlasan etnik terör, diger terör tiplerinden farklı bazı özellikler tasımakta ve etnik terör ile mücadele bu tür terör hareketleri ile karsı karsıya kalan devletler için önemli bir sorun olmaktadır. Genellikle etnik bir kimlige dayalı olarak ortaya çıkan etnik terörün bugüne kadar nihai amacı olan ayrı bir devlet yaratma sonucunu elde edemedigi görülmekle birlikte, bu tür terörün devam etmesi, baska amaçların elde edilmek istendigini göstermektedir. Bu baglamda Türkiye’de KONGRA-GEL/PKK mensupları, etnik milliyetçilik yaparak Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt kökenlilere karsı sistematik bir asimilasyon politikası yürüttügü hususunu vurgulamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaslarının, tüm slam alemi içinde dinlerini en özgür ve temiz yasayabilen Müslümanlar olabilmeleri için uygun özgürlük ortamını saglamıstır. Ancak; Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumu göz önüne alındıgında, irticai hareketlerin ülkemizi yıpratmak amacıyla özellikle dısarıdan yönlendirilen ve desteklenen faaliyetler oldugu görülmektedir . Bu baglamda sözde dini motifli terör örgütleri ise, dini hassasiyet içeren konularda polemik haline gelmis unsurları propaganda amaçları açısından kullanmaktadır. Terör örgütleri özellikle gençlik vasatı arasından mensup kazanmaya çalısmakta ve 14-25 yas grubu içerisindeki kesime önem vermektedir. Söz konusu olan sosyal ve benzer birçok sebep Türkiye’de gençlerin terör örgütlerine katılmalarında önemli rol oynamaktadır. Diger taraftan asagıda da görecegimiz gibi gençlerin Terör örgütlerine katılma nedenleri arasında psikolojik sebeplerde bulunmaktadır.
Psikolojik Nedenler
Gerçekten gençlik hem toplumsal, hem biyolojik, hem de ruhsal bir kavramdır. Türk toplumu gerçek anlamda genç bir toplumdur. Nüfusumuzun % 60’ını 25 yasın altındaki çocuk ve gençler olusturmaktadır. Hiç bir Batı ülkesinde nüfus içindeki gençlik kesiminin oranı bu kadar büyük degildir. Türkiye’de gençler arasındaki uyusturucu kullanımı o kadar degildir. Gençliksuçlulugu da nüfusumuza ve genel suçluluk oranına göre düsüktür.
Her insan, geçmis yasantılar, deneyimler ve gözlemlerle olusan ve içerisinde bulunulan toplumun kültür yapısıyla özdesleserek artık genel geçer hale gelmis birtakım kalıp yargıları (stereotypes) benimser. Bu kalıp yargılar gündelik yasamda oldukça islevseldir. Görüntüsüyle belirli ipuçları veren kisiler hemen bir kategoriye girebilir ve sonuç olarak onlar hakkında uzun uzun düsünüp analizler yapılmasına ve zaman harcanmasına gerek kalmaz. Böylelikle tanımadıgımız insanlar bizim için belirsiz olmaktan çıkarlar ve biz de davranıslarımızı rahatlıkla sekillendirebiliriz. Bu baglamda gençlerin dönemsel özellikleri itibariyle kendilerini yönlendirenlerden çok kendilerinin etkilendikleri yöne dogru gittikleri nettir. Bu durum terör örgütleri açısından düsünüldügünde ise terör örgütlerinin gençlerin etkilenecegi etkenleri kullandıklarıdır. Özellikle psikolojik etkenlerde terör örgütleri sosyal sebeplerinde içinde bulundugu sorunlardan dolayı psikolojik yönden eksik ve toplumdan kopmus gençleri etkilemektedir. Nitekim kimlik karmasasına giren gençler, kendilerine belli bir yön veremeyen bir yerde kök salamayan gençlerdir. nsanlara yaklasma ve sıkı iliskiler kurmada basarısızlık gösterir ve bunun sonucu yalnızlık çeker. Uygun olmayan rastgele kisilerle arkadaslık eder. Çalısamama, kendini bir ise verememe, dikkatini toplama güçlügü belirgindir. Yarısmadan kaçar ve yeteneklerine uymayan islerde kendini tüketir. Ailenin ve toplumun onaylamadıgı rollere girer. Ters ya da olumsuz kimlige bürünür. Kimlik karmasasında kurtulmak için gençler degisik yollara basvururlar. Dıs ülkelere göçüp yerleserek, uyruk degistirerek, din degistirerek kendilerine yeni bir kimlik bulmaya çalısırlar.
Gençlerin terör örgütlerine katılmalarında etkin rol oynayan psikolojik sebeplerin basında ailenin ilgisizligi yer almaktadır. Çünkü yasadıgı buhranlı dönemde ne yapacagını bilmeyen genç bu dönemin saskınlıgı ve çaresizligiyle tek basına mücadele etmek zorunda kalacak ve içinde bulundugu ortam çogu zaman onun yanlıs kararlar verebilmesine neden olacaktır. Terör örgütleri gençlerin ilgi ve sevgi eksikliginden faydalanıp onlara ilgi gösteriyormus gibi görünerek psikolojik olarak etkilemektedir. Nitekim ülkemizde Hizbullah ve PKK terör örgütlerine katılan gençlerin büyük bölümünün çok çocuklu ailelerden gelmis olması ve psikolojik durumlarının bozuk olması buna en büyük örnektir. Kanunla ilgili yapılan bir arastırmada, Türkiye’de gençlerin yasadıkları yoksulluk, issizlik ve ekonomik sorunların erken yaslardaki gençlerde özellikle daha iyi bir gelecek için PKK terör örgütüne katıldıklarının ortaya çıktıgıdır. Bunun ise günlük yasamda bireylerin yasadıkları yoksulluk ve esitsizlikleri giderme çabasıyla siddete ve teröre yönelerek hissettikleri olumsuz duygu ve hayal kırıklıklarını psikolojik olarak gidermeye çalıstıklarıdır.
Toplum içinde bir yer edinemeyen, kök salamayan ve geleceginden de umudu kesilen genç, topluma sırt çevirebilir. Çocuklugundaki kötü örneklere dönüs yapar. ‘Madem ben sizi istediginiz gibi olamıyorum, öyleyse istemediginiz gibi olacagım’ der. Sınıfını, uyrugunu, dinini, ülkesini, yetistigi ortamın tüm deger yargılarını yadsıyabilir. Kimi genç de, topluma sırt çevirmek yerine topluma meydan okuyarak olumsuz kimligini kanıtlamaya çalısabilir. Siddet eylemcileri, teröristler bunlara örnek gösterilebilir.
Diger taraftan psikolojik olarak gençler duygu, düsünce, davranıs, dini inanç, tutum, yaklasım, süphe ve dini esasları degerlendirmede ve onları davranısa dönüstürmede farklılıklar gösterirler. nanç boyutu kategorisiyle her dindar insanın belli inanç ilkelerini kabul edecegine yönelik beklentiler ifade edilmektedir. Böylece her din, inanç ilkelerinden belli bir sistem kurar ve mensuplarından bu ilkelere inanmalarını bekler. Gençlik döneminde genel olarak her alanda oldugu gibi psikolojik yapıda da büyük ölçüde sükûnet ve durulma görülür. Dini gelisimde gençlik yıllarında, ruhsal yapıdaki dengelenmeye paralel olarak dini tutum ve davranıslarda da belirgin bir yapılanma ortaya çıkar. Genç birey, dini gelisim açısından baslıca üç farklı tercihten birisini seçmek durumundadır. Buna göre, ya çocuklugun geleneksel inançlarına geri döner, ya bu inançlarını yeniden düzenleyerek suurlu yeni bir dini yasayısa bürünür; ya da din ile ilgili her seye sırtını çevirerek ateist veya agnostik bir kisilik gelistirir. Bu durumda olusan olumsuz psikolojik etkenler genç bireylerin özellikle dini terör unsurlarına yöneltebilmektedir. Nitekim ülkemizde bu terör unsurlarının gençlere yönelik faaliyetlerine bakıldıgında özellikle lise ve üniversite çaglarındaki gençleri etkiledikleri düsünülebilir. Sonuç olarak gerek sosyal gerekse psikolojik birçok sebep Türkiye gibi genç nüfusu yüksek olan bir ülkede bu genç nüfusunun belirli bir kısmı da olsa kendine çekmeyi basarmıstır. Fakat bu oranın az olması ileride katılma oranları düsünüldügünde terörün önlenmesi açısından önem tasır. Bu bakımdan asagıda görecegimiz gibi terör örgütleri gençleri örgüte çekebilmek için belirli faktörleri kullanırken çektikleri gençleri de belirli asamalardan geçirmektedir.
- Bu çalışmanın tüm hakları Uğur Tayfun Güngör adlı kişiye aittir…
Yararlanılan Kaynaklar :
Uğur Tayfun Güngör , Türkiye ‘ de Gençlerin Terör Örgütlerine Katılma Nedenleri Ve Sonuçları