22 Eylül 2017

TİBET’İN ÖLÜLER KİTABI


TİBET’İN ÖLÜLER KİTABI

Çeviren: Selim Yeniçeri 

NEDEN KİTAP 
Tibet’in Ölüler Kitabı

Orijinal Adı: Tibet's Book of Death Çeviren: Selim Yeniçeri
Genel Yayın Yönetmeni: Tanıl Yaşar İç Tasarım: Adem Şenel
Kapak Tasarım: Deniz Karatağ Baskı-Cilt: Melisa Matbaası
I. Baskı Cep Boy / Haziran 2010 Yayıncı Sertifika No: 11389 ISBN 978-975-254-375-1
Melisa Matbaası: Çifte Havuzlar Yolu Acar Sitesi No: 4 Davutpaşa/istanbul
GENEL DAĞITIM
GNG Dağıtım Pazarlama Hizmetleri Turgutreis Mah. Giyimkent Sitesi B. 106/23 Esenler/İSTANBUL Tel: 0212 438 47 70 (pbx) Fax: 0212 438 47 73
ŞÜKRAN
Gerçeğin Tanrısal bedenine, sınırsız Aydınlık ve Bilinmeyene. Lotus olan eksiksiz bağışın tanrısal bedenine, sakin ve öfkeli tanrılara. Lotusun bedenlenmesine, bütün bilinçli varlıkların koruyucusu olan Padma Samlıkava’ya. Gurulara, Üç Bedene hamdolsun.
İçindekiler
GİRİŞ
BİRİNCİ BÖLÜM
İKİNCİ BÖLÜM SAKİN TANRILARIN DOĞUŞU SEKİZİNCİ GÜNDEN ON DÖRDÜNCÜ  GÜNE ÖFKELİ TANRILARIN DOĞUŞU
SONUÇ İKİNCİ KİTAP BİRİNCİ BÖLÜM İKİNCİ BÖLÜM
GENEL SONUÇ
GİRİŞ
Bu geçiş anındaki sıradan ruhsal durumdaki varlıklara dinleme yoluyla ruhsal özgürlük sunan Büyük Kurtuluş Doktrini, ön bilgiler, konu ve sonuç olarak, üç bölümdür. Varlıkların gelişmesi için yol gösteren kitaplar uygulanarak okunmalı, iyi anlaşılmalı ve korunmalıdır.
Bilinçli Geçiş Prensibi
Yol gösterenler aracılığıyla, bu yüksek ruhlar şüphesiz ki kurtarılabilirler, fakat böyle olmazsa, geçici ölüm anında hatırlayabilirlerse, kurtuluşu otomatik olarak temin eden geçişi uygulamalıdırlar.
Sıradan ruhsal durumdaki ölüm yolcuları gerçekten ancak bu şekilde kurtulabilirler. Kurtulamazlarsa, geçiş durumunda gerçekliğin denenmesi aşamasında Büyük Kurtuluş Doktrinini dinlemeye devam etmelidirler. Bunun içindir ki inananlar, gözlem yoluyla ölüm travmasının kişisel Kurtuluş belirtilerini izlemek için ölen vücutlarında görünen ölüm şeklini incelemelidirler.
Ölüm olayı tamamlanınca, hatırlayabilenler için kurtuluşu sağlayacak geçişi uygulamak gerekir.
Thödol'un Okunması
Geçiş tamamlandığı taktirde, Thödol'un okunması gerekmez. Ama geçiş tam olarak yapılamazsa, ölünün cesedinin yanında Thödol açık ve doğru bir şekilde okunmalıdır.
Eğer ortada ceset yoksa, kitabı okuyan kişi, merhumun yatağına veya oturmayı alışkanlık haline getirdiği yere oturmalıdır. Ölüyü çağırmak, kendisi oradaymış ve dikkatle dinliyormuş gibi hayal etmeli ve sonra okumaya başlamalıdır.
Okuma sırasında yakın akrabalar ya da eşler için ağlamak doğru değildir. Bu tür şeyler iyi olmayacağı için, söz konusu kişiler susturulmalıdır.
Eğer bir ceset varsa, son nefes verildikten sonra ölünün gurusu veya ölünün saygı duyduğu bir rahip ya da çok yakın bir dost, ağzını değdirmeden cesedin kulağına yaklaştırarak Thödol’u okumalıdır.
Thödol'un Töreni Yapan Kişi Tarafından Uygulanması
Thödol'un Açıklanması Büyük takdimeleri toplayabildiyseniz, bunları Kutsal Üçlüye takdim edin. Bu mümkün değilse, toplayabildiğiniz birkaç şey üzerine ruhunuzu teksif edin ve zihninizden ibadet amacıyla sınırsız bir takdime yaratın. Yedi ya da üç defa “Buda ve Bodhisattvalar’ın Yardımını Davet Eden İyi Dilekler Yolu”, “Bardo’nun Tehlikeli Tuzaklarından Korunmak İçin İyi Dilekler Yolu” dualarını okuyun; Bardo’nun asıl sözleri açık bir biçimde ve kendine özgü telaffuzla okunmalıdır. O zaman şartlara göre yedi veya üç defa okunacak bu Büyük Thödol’a sıra gelir. İlk önce ölümün ilk anıyla karşılaşma; sonra geçici olan ara aşama boyunca süren gerçeklikle karşılaşma; en sonunda da, ölü yeniden doğmaya çalışırken rahim kapılarını kapama yöntemleri gelir.
BİRİNCİ BÖLÜM
ÖLÜM ANINDAKİ BARDO ÖLÜM BELİRTİLERİ YA DA CHİKAİ BARDO’NUN BİRİNCİ BÖLÜMÜ HAKKINDA AYDINLATICI BİLGİLER ÖLÜM ANINDA GÖRÜLEN SAF IŞIK
Saf ışıkla ilk kez karşılaşıldığı anda, ölüm anlarının geçici hali boyunca bazı kişiler dini öğretileri dinledikleri halde akıllarında kalmamış olabilir; bazı kişiler ise bildikleri halde bu öğretilerle çok fazla ilgilenmemiş olabilirler. Ama rehberlerin uygulamaya dayanan öğretilerini almış olan her sınıftan kişi, bu öğreti kendilerine uygulandığı taktirde hiç zorluk yaşamadan Saf Işık’la yüzleşir ve hiçbir doğuma uğramadan yükselen Büyük Yol aracılığıyla Dkarma Kayaya ulaşırlar.
Uygulama Biçimi En doğrusu, ölüye yol gösteren gurunun bu işe aracı olmasıdır. Ama guru bulunamazsa, inançlı bir rahip, o da bulunamazsa aynı inançta bilgili bir adam çağrılma- lıdır. Bu kişilerden hiçbiri gelemezse, Thödol’u anlaşılabilecek şekilde üst üste defalarca okuyabilecek biri bulunmalıdır. Bu şekilde ölüye karşılaşacağı şeyler hatırlatılacak, asıl Işığı tanıyabilecek, dolayısıyla da kurtuluşu bulabilecektir.
Uygulama Zamanı Nefes kesildiğinde, yaşam gücü bilinç sinir merkezine düşecek ve tanıma aşamasındaki ruh, doğal halinde Saf Işığı görebilecektir.
Yaşam gücü sağ ve sol psişik sinirler yoluyla aşağı doğru inen akımla atıldığından, geçici halin başlangıcı aniden kendini gösterecektir.
Yaşam gücü göbek sinir merkezini geçtikten sonra sol sinire yayılmadan önce bu talimata uyulmalıdır. Genellikle, bu yaşam gücünün hareketine gerekli zaman, bir yemek yemek için geçen zaman kadardır ya da solunum devam ettikçe sürer. Nefesin kesilmesi anında Geçiş’in yapılmış olması önemlidir. Olmadığı taktirde şu sözler söylenmelidir: “Ey soylu oğul (ölenin adı), senin için Yol aramak zamanı geldi. Nefesin duracak. Gurun seni Saf Işık ile karşı karşıya getirdi. Şimdi onu kendi gerçekliği içinde tanıyacaksın. Onu, her şeyin boş ve bulutsuz gök gibi veya çıplak zekanın ne merkez ne de çevresi olan şeffaf boşluğu gibi, Bar- do halinde tanıyacaksın. Şu anda kendi kendini tanı ve öyle kal. Ben de şimdi seni bu gerçekle yüzleştiriyorum.”
Bu sözler, hatırda kalması için ölmekte olan kişinin kulağına defalarca tekrarlanır. Nefes kesilmek üzereyse, ölmekte olan kişiyi sağ tarafının üzerine çevirmek gerekir; çünkü, boynun sağ ve sol tarafındaki atardamarların sıkılması şarttır.
Ölmekte olan kişi uyuma eğilimi gösterirse, bunu önlemek gerekir. Bunun için de atardamalar hafifçe ama ara vermeden sıkılmalıdır. (Kişinin ölmeden önce uyanık kalması ve bilincini koruması gerekir. Atardamarların sıkılması bu yüzden önemlidir.) Böylece yaşam gücü sinire geri dönemez ve kuşkusuz, Brahma deliğinden dışarı çıkmak zorunda kalır. İşte o anda, gerçek karşılaşma yapılmalıdır.
Bu aşamada, Bardoda Saf Işık varlığı her canlı tarafından hissedilir.
Solunum kesilme anı yaşam gücünün sinirlerde durma süresidir. Nefes kesildikten sonra son kalp atışına kadar yaşam gücü sinirlerde kalır. Genel olarak, böyle bir anda bilinç kaybı olduğu söylenir. Bu süre belirsizdir. Sinirler ve yaşam gücünün iyi ya da kötü yapısına bağlıdır. Dhyana’nın sakin ve soğukkanlı hali hakkında en küçük bir deneyimi olanlarda ve sinirleri güçlü olanlarda bu an uzun sürer. Yüzleşmeyi sağlamak için ölüye söylenecek sözler, vücudun çeşitli deliklerinden sarı bir su gelinceye kadar devam etmelidir.
Kötü bir hayat geçirmiş ya da sinirleri bozuk olanlarda, sözü edilen durum göz açıp kapayana kadar gerçekleşir; diğerlerinde ise bir yemek süresi kadardır.
Çeşitli Tantralarda bu bayılma durumunun üç buçuk gün civarında sürdüğü söylenmektedir. Diğer dini eserler ise dört gün kadar sürdüğünü bildirdikleri bu aşamada, Saf Işık ile yüzleşmenin sürekli olduğundan söz etmektedir.
Uygulama Biçimi Eğer kişi kendi kendine ölüm belirtilerini anlayabilirse, başkalarının yardımına gerek duymadan Saf Işığı tanıyabilir. Yapamazsa, bir guru, bir shishya ya da kişinin inanç sahibi bir yakını, onun ruhuna şu sözleri iz bırakacak biçimde açıklamalıdır:
“Artık toprağın suya batma zamanı geldi.”
Ölüm belirtileri sona ermek üzereyken, ölmekte olan kişinin kulağına şunlar söylenir: “Ey soylu oğul (ya da eğer bir rahipse “Ey saygıdeğer üstat,”) kendini dalgınlığa kaptırma!”
Kişi inançlı bir mürit ya da benzeri bir kimlikse, ona adıyla seslenilerek şöyle denir: “Ölüm denen şey sana geldi. Şimdi şu kararı ver: Bu benim ölüm saatimdir. Bu ölümden yararlanarak gayretimi tekamül yolunda sevgi ve şefkatle sonsuz gökleri dolduran bütün bilinçli varlıkların iyiliği doğrultusunda harcayacağım. Böylece düşüncelerimi toplayarak özellikle Saf Işığın, Dharma Kaya halinde bütün bilinçli varlıkların iyiliği için gerçekleştirilebilir; bil ki sen bu durumdasın; içinde bulunduğun Büyük Sembol durumunun en büyük iyiliğini elde etmeye karar ver ve düşün:
“Bunu elde edemesem bile Büyük Birleşik Bedene hakim olarak şu Bardo’yu tanıyacağım. Tüm varlıkların hayrına olarak hangi şekil altında olursa olsun görüneceğim. Gökyüzünün sınırları gibi sayıları sonsuz duygu sahibi varlığa hizmet edeceğim.”
Okuyan kişi bunları ağzıyla, ölmekte olan kişinin kulakları dibinde söyleyecek ve onun dikkatinin bir an bile dağılmasına izin vermeyecektir. Nefes tamamen durduğunda, kişi bir Lama ise, uyku sinirine büyük bir güçle basılacaktır. Eğer ölen kişi, manevi açıdan okuyandan üstün biri ise, şunlar güçlü bir şekilde vurgulanacaktır: “Saygıdeğer Üstat, şimdi asıl Saf Işığa giriyorsun. Şu anda hissettiğin durumda kalmaya çalış.”
Başkaları için ise okuyucu şöyle söyleyecektir: “Ey (şu şu kişi)! Dinle: Şimdi, Gerçeğin Saf Işığının titreşimlerini almaktasın. Onu tanı. Ey saygıdeğer evlat! Şimdiki bilincin gerçekte boş, vasıfsız, renksiz, doğal açıdan boş; Asıl Gerçeklik, Evrensel İyilik’tir.
“Asıl doğası boş olan zekana hiçliğin boşluğu gibi bakılmamalıdır. Fakat bu zeka engel tanımaz, parlak, evrensel ve mutludur. Bilincin kendisidir. Evrensel iyi Budadır. Nerede olursa olsun oluşmamış, gerçekte boş bilincin ve mutlu parlak zeka, ikisi de birbirinden ayrılmaz. Onların birleşmesi, Dharma Kaya; tam aydınlanma halidir. “Kendi parlak, boş ve Işıltının Büyük Bedeninden ayrılmaz bilincin ne doğumu ne de ölümü olacaktır. Ve o, Amitabha Budanın değişmez ışığıdır!” “Bu bilgi yeterlidir. Kendi zekanın boşluğunu Buda hali olarak tanımak, Budanın tanrısal ruhunda saklanmaktır.” Bunu açıkça ve anlaşılır bir şekilde, üç veya yedi defa tekrarlayın. Bu, ölmekte olanın ruhun, hayattayken guru- sunun öğretilerinden aldıklarını hatırlamasını sağlayacaktır. İkinci olarak bu, bedenden ayrılmış bilinci Saf Işık olarak tanıtacaktır. Üçüncüsü ise, kendi öz cevherini tanıyarak ölü, devamlı olarak Dharma Kaya ile birleşecek ve kurtuluş mutlaka gerçekleşecektir.
CHİKAİ BARDO’NUN İKİNCİ DÖNEMİ İLE İLGİLİ TALİMAT:
ÖLÜMDEN SONRA GÖRÜNEN İKİNCİ SAF IŞIK
İlk Saf Işık, tanınmışsa kurtuluşa kavuşturulabilir. Fakat tanınamamasından korkulursa, solunumun kesilmesinden bir yemek yeme vakti sonra ölünün ikinci Saf Işığın parladığını göreceğinden emin olunmalıdır.
İyi ya da kötü karmaya göre hayat gücü sağ veya sol sinirden inerek vücudun deliklerinden birinden çıkar. O zaman Duru bir ruh hali oluşur.
Bilinçli prensip bedenden çıkınca, “Ben ölü müyüm, değil miyim?” diye kendi kendine sorar. Buna karar veremez; daha önce de olduğu gibi yakınlarını ve etrafındakileri görür. Onların ağlayışlarını duyar. Dehşet verici karmik hayaller henüz başlamamıştır.
Ona “Koruyucu Tanrıyı düşün,” denir. “Dalma, zihnini koruyucun üzerinde topla. Onu - ayın suya vuran yansıması gibi - görebilirsin ama gerçekte var olmadığını düşün. Onu fiziksel bir bedeni varmış gibi düşün.” Böylece okuyucu bu fikri ölünün zihnine kazıyabilir. Eğer ölü sıradan bir varlıksa, ona şöyle deyin: “Merhametli Büyük Efendimizi düşün!”
Böylece Bardo’yu tanıyacağı umulmayanlar bile onu yardımsız tanıyabilirler.
Hayatları boyunca bu karşılaşmaya bir guruyla çalışmış ama ona alışmamış olanlar, tek başlarına Bardo’yu tanıyamazlar. Böyle bir anda onlara bir guru ya da inançlı bir kişinin yardım etmesi gerekir.
Öğretileri takip etmiş olanlar da zihinlerini şiddetli bir ölüm sonucu belirsizlikten kurtaramayabilirler. Onlar için de bu yardımlar gereklidir.
Bardo’nun ilk aşamasında sonuç alınırsa, bu iyidir. Olmadığı taktirde, ikinci aşamada ölüye açıkça şu çağrı yapılarak zihin uyandırılır ve kurtuluşa eriştirilir.
Bardo’nun ikinci aşaması boyunca, beden “parlak hayal bedeni” denen durumdadır.
Ölü mü, diri mi olduğunu bilmeden duru bir ruh haline ulaşır. Eğer ölüye verilen öğütler bu aşamada başarı sağlarsa, karması Ana Gerçeklik ile karşılaşmasını engelleyemez. Güneşin karanlıkları dağıtması gibi, Saf Işık da Karmanın kudretini yener.
Bardo’nun ikinci aşaması, düşünce-bedeni aydınlatmak üzere doğar. “Bilen”, eyleminin sınırlı olduğu yerde kalır. Bu sırada bu özel öğreti etkili bir şekilde uygulanırsa amaca ulaşılır. Zira karmik hayaller, ölüyü aydınlanmaktan alıkoymak üzere oraya buraya çekmek için henüz ortaya çıkmamışlardır.
İKİNCİ BÖLÜM
GERÇEKLİĞİN YAŞANDIĞI BARDO KARMİK HAYALLER ORTAYA ÇIKINCA CHÖNYİD BARDO DENİLEN ÜÇÜNCÜ DÖNEM BOYUNCA YAŞANAN GERÇEKLİKLE İLGİLİ İLK ÖĞÜTLER
İlk Saf Işık tanınmadığı halde Bandodaki İkinci Saf Işığın tanınmasıyla kurtuluş elde edilebilir. Fakat bu da olmazsa, üçüncü Bardo veya Chönyid Bardo başlar. Bardo’nun bu üçüncü aşamasında karmik hayaller görülür. Chönyid Bardo’nun büyük karşılaşmasının okunmasında yarar vardır, çünkü çok etkilidir. Bu anda, ölen kişi tören gereği yanına konmuş yemek payını, çıplak vücudunu, katlanmış yatağını görür. Dostlarının ve yakınlarının ağlayışlarını duyar. Onları görebilir ama onların çağrılarına cevap verdiği halde bunu anlayamadıkları için üzülür. Bu sırada meydana gelen ses ve ışık belirtileri onu çok korkutur ve yorar. O zaman ona açık ve seçik olarak şunlar söylenir: “Ey soylu oğul! Dikkatle, kendini dalgınlığa kaptırmadan dinle! Bardoda şu altı aşama vardır: Döllenme sırasındaki Bardo, rüya halindeki Bardo, derin tefekkürde dengeli esrime içindeki Bardo, ölüm anındaki Bardo, gerçekliği yaşandığı Bardo, Sangsara yaşamlarındaki ters süreçli Bardo. Altı aşama budur. “Ey soylu oğul, şimdi üç Bardo’yu yaşayacaksın; ölüm anındaki, gerçeklikteki ve doğum arayışındaki Bardolar.” “Bu üç halden, ölüm anındaki Bardo’yu düne kadar yaşadın. Saf Işık üzerinde parıldarken orada duramadın ve şimdi buralarda gezinmek zorunda kaldın. Artık Chönyid Bardo ile Sidpa Bardo’yu yaşayacaksın.
“Sana anlatacaklarımı dikkatle dinle ve sıkı dur. “Ey soylu oğul, ölüm denen şey geldi artık, bu dünyayı bırakıyorsun ama yalnız değilsin; ölüm herkes içindir. Bu hayata duygusallığınla ve zayıflığınla bağlanma. Zayıflığından dolayı buraya bağlı kalsan bile burada durabilecek gücün yok. Sangsara’da gezinmekten başka bir şey yapamazsın. “Bağlanma. O kadar zayıf olma. Değerli Üçlüyü hatırla. “Ey soylu oğul, Chönyid Bardo’da seni hangi korku ve dehşet sararsa sarsın, bu kelimeleri unutma. Anlamlarını kalbinde tut ve ilerle; bu kelimelerde bilginin canlılık veren sırrı bulunur. “Heyhat! Gerçeğin tecrübesi üzerimde parıldarken, görünüşlerin dehşetini ve korkusunu attıktan sonra;
“Her tezahürün kendi bilincimin bir yansıması olduğunu bilmeliyim;
“Bardodaki görüntülerin gerçek doğasının bu olduğunu bilmeliyim;
“Büyük bir amacı gerçekleştirmenin çok önemli anında, gördüğüm sakin ve öfkeli tanrıların sadece kendi düşünce kalıplarımdan ibaret olduğunu bilmeliyim;
“Bu kelimeleri açıkça tekrarla ve anlamlarını düşünerek ilerle.
“Bu araçla hangi korkunç, müthiş görüntüyle karşılaşırsan karşılaş, onları tanıman şarttır; bu kelimelerde gizli yaşamsal sırrı unutma.
“Ey soylu oğul, bedeninle ruhunun ayrıldığı sıra saf gerçeğin aydınlığını tanıdın. İnce, kıvılcımlı, parlak, göz kamaştırıcı, muzaffer, benliğinde derin izler bırakan, devamlı ışınların döküldüğü bir ilk yaz görüntüsü gibi. Etki altında kalma, korkma, dehşete kapılma. Bu senin kendi gerçek doğanın ışınmasıdır. Onu tanı!
“Bu ışınının göbeğinden, binlerce gök gürültüsü gibi gerçeğin doğal sesi çıkacak. Bu senin gerçek varlığının sesidir. Etki altında kalma, korkma, dehşete kapılma. Senin şimdiki bedenin, eğilimlerinin düşünce-bedenidir. (Dünyadaki varlığımızdan doğan alışkanlık ve eğilimlerin düşünce-bedeni.) Et ve kandan yapılmış fiziksel bedenini bıraktığından beri ne olursa olsun; ses, ışık, hiçbir şey sana dokunamaz, zarar veremez artık. Artık ölemez- sin. Bu görünüşlerin kendi düşünce kalıplarından ibaret olduğunu bilmek senin için yeterlidir.
“Bil ki bu Bardodur.
“Ey soylu oğul, kendi düşünce kalıplarını dünyadayken yaptığın meditasyon ve ibadetlere karşın tanımazsan, onları öğrenmemişsen, ışıklar seni güçlü şekilde etkiler, sesler içine korku salar ve ışınlar seni dehşete sürükler.
“Bu anahtarı bilmezsen, Sangsara’da öylece dolaşıp durursun.”
SAKİN TANRILARIN DOĞUŞU BİRİNCİ GÜNDEN YEDİNCİ GÜNE KADAR
Burada ölünün birçok insan için olduğu gibi, kendisine şimdiye kadar verilen bilgilere karşın karması dolayısıyla Bardoda geçireceği kırk dokuz günün, sakin tanrıların görüneceği ilk yedi gün içinde karşılaşacağı ve yenmek zorunda olduğu tehlike ve sorumlulukların, kendisine ayrıntılı olarak anlatıldığını söylememiz gerekir.
Bu yedi günün birincisinde, kişi öldüğünü ve doğum yolu üzerinde bulunduğunu bilir. Bugün, ölümden üç-dört gün sonrasıdır.
BİRİNCİ GÜN:
“Ey soylu oğul, şu dört gündür baygındın. Bu boşluktan çıkar çıkmaz kendi kendine ‘bana ne oldu?’ diye soracaksın. Şu anda Sangsara bir değişim içindedir. Göreceğin olaylar, ışınımlar ve tanrılardan ibaret olacaktır.
“Gökyüzü sana koyu mavi görünecektir.
“Merkez Krallık ‘tohumun yansıtıcı gücüdür.’ Beyaz renkli Bhagvan Vairochana aslan tahtına oturmuş, elinde sekiz çubuklu tekerlekle ve Gökyüzü Boşluğunun Anası onun etrafına sarılmış halde görünecektir. O, ilkel halinde mavi ışık olan maddenin toplamıdır.
“Baba-Ana Vairochana’nı kalbinden fışkıran parlak, muhteşem, şeffaf mavi ışığı, Dharma-Dhatu’nun bilgeliği öyle parlak bir aydınlıkla sana çarpacak ki bakmaya tahammül edemeyeceksin.
“Bu ışığın yanında, devalardan gelen soluk beyaz bir aydınlık da sana çarpacak.
“Kötü karmanın etkisiyle, Dharma-Dhatu’nun bilgeliğinin muhteşem mavi ışığı sende korku uyandıracak ve ondan kaçacaksın. Devaların donuk beyaz ışığına kendini daha yakın hissedeceksin.
“Şu anda parlak, göz kamaştırıcı, muhteşem görünen tanrısal ışıktan korkmamalısın. O, Tathagata’nın Dhar- ma-Dhatu Bilgeliğinin Işığı denen ışıktır.
“O ışığa inan, dua et, içinden düşün ki o, Bardo’nun zor geçişlerinde seni karşılamak için Bhagavaıı Vairocha- na’nın kalbinden kopup geldi.
“Bu ışık, Vairochana’nın yardım ışığıdır.
“Devaların Soluk Işığına kapılma. Bağlanma ve sakın zayıf olma. Oraya bağlı kalırsan, Devalar’ın aleminde dolaşıp durur, altı Loka’nın girdabına kapılırsın. Oradan oraya atılırsın. Bu, kurtuluş yolu üzerinde seni durdurmak için bir engeldir. Bu soluk ışığa bakma; parlak mavi ışığa derin bir inançla, düşüncelerini Vairochana’nın üzerinde toplayarak bak ve benimle birlikte şunu tekrarla:
‘“Yazık! Derin bir aptallık sonucu Sangsarada gezerken,
‘“Dharma-Dhatu bilgisinin ışıklı yolu üzerinde, Bha- gavan Vairochana beni yönlendirsin;
‘“Boşluğun Tanrısal Anası beni korusun;
“‘Bardo’nun engelleri arasında güvenle yönlendirileyim;
“‘Her mükemmel Budanın yerine yerleşeyim.
‘“Bunları derin ve alçakgönüllü bir inançla söyleyerek, Variochana’nın kalbinin ışıktan bir gökkuşağı gibi parıldayan kalesinde eriyeceksin.
“Yoğun konsantrasyonun merkez krallığı Sambhog- Kayada Buda haline geleceksin.”
İKİNCİ GÜN:
Bu karşılaşmaya rağmen, ölü karmasının karanlık etkilerinden ya da hiddeti yüzünden ışıktan kaçabilir veya kendisine söylenenlere karşın, hayallerin kontrolü altına girebilir.
O zaman, ikinci günde, hayatındaki kötü eylemlerinin sonucu olarak kendisine cehennemi yaşatacak Vajra- Satva ve diğer tanrılar onun etrafını çevirirler.
Karşılaşma için, ölüyü adıyla çağırmak ve ona şöyle demek gerekir:
“Ey soylu oğul, dikkatli dinle! İkinci gün, suyun saf şekli beyaz bir ışık gibi parlayacak. O anda koyu mavi Doğu Krallığı olan üstün bilgi krallığından, elinde beş dallı dorjeyi tutan, mavi renkli, fil tahtına oturmuş, Mamaki Ana’nın sarıp sarmaladığı, Bodhisattvalar ile çevrilmiş Bhagvan Akshobya Vajra Sattva görünecek; Kshitigarbha ve Maitreya ile dişi Bodhisattvalar; Lasema ve Pusphema. Bu altı aydınlatıcı tanrı ve tanrıça sana görünecek.
“Bilinçli prensibinin tümü, en kusursuz biçimde aynaya benzeyen bilgelik’ Ana-Baba Vajra Sattva’nın ortasından bembeyaz bir ışık gibi çıkacak. Buna zorlukla bakabileceksin ve bu ışık sana doğru gelecek.
“Bu ışığın yanında cehennemden gelen kurşun renkli bir duman da olacak. Öfkenden ya da korkundan beyaz ışıktan kaçmak isteyecek ve cehennemin kurşuni dumanının içine düşeceksin. Ama o beyaz, göz kamaştırıcı ışıktan korkma. İnançlı ve alçakgönüllü bir şekilde, kendini ona bırak. ‘O benim sığınağımdır,’ de! O seni Bar-
donun karanlıklarından korumaya gelen yardımdır. Bu iyilik ışınımının çengeli seni kurtaracaktır.
“Cehennemin kurşuni renkli ışığına kapılma. Bu yolu sana açan sert öfkeden oluşmuş kötü karmadır. Bu çekime kendini kaptırırsan, büyük bir sefaletin içine düşeceğin cehennem dünyalarına yuvarlanırsın ve oradan ne zaman çıkabileceğin de belli olmaz.
"Bu, seni kurtuluş yolundan alıkoymak için bir engeldir; etrafına bakınma ve öfkeye kapılma. Beyaz, göz kamaştırıcı, parlak ışığa inan ve Bhagvan Vajra Sattva’yı yüreğine yerleştirerek şunu söyle:
“‘Yazık! Sangsarada başıboş dolaştığım zaman, şiddetli öfkenin etkisiyle,
“‘Aynaya benzeyen bilgeliğin ışıklı yolunda,
“‘Bhagvan Vajra Sattva tarafından yönlendirileceğim; ‘“Tanrısal Ana Mamaki beni korusun ve terk etmesin; ‘“Bardo’nun engelleri arasında güvenli bir şekilde yönlendirileyim. Mükemmel Buda haline ulaşabileyim.
“Bunu alçakgönüllü bir şekilde ve derin bir inançla söyleyerek, Bhagvan Vajra Sattva’nın ortasındaki gökkuşağının haleleri içinde eriyecek ve en üstün mutluluk diyarı denen Sambgha-Kaya’nın Doğu Krallığında Buda haline geleceksin.”
ÜÇÜNCÜ GÜN:
Bu karşılaşmaya rağmen, bazı ölüler kibir nedeniyle iyilik ışınımının kancasına tutunmayı başaramazlar. Bunlar için, insanlar aleminin ışıklı uzun yolu üzerinde kendine eşlik eden tanrı ve tanrıçalarla Bhagvan Ratna Sambhava, üçüncü günde onları karşılamaya gelirler.
O zaman ölüye adıyla seslenerek, onlarla nasıl karşılaşacağı anlatılır:
“Ey soylu oğul, dikkatli dinle! Üçüncü gün, toprak elementinin ilkel şekli sarı bir ışık gibi parlayacak. O anda, Güney Krallığından zafer dolu, elinde bir mücevher tutarak, sarı renkli, at tahtına oturmuş, Tanrısal Ana Sangyay-Chanma tarafından sarılıp sarmalanmış Bhaga- van Ratna Sambhava, bütün görkemiyle sana doğru gelecek. tki Bodhisattva: a) Akasha Garbha ve b) Samanta Bhadra ile iki dişi Bodhisattva; c) Mahlaima ve d) Dhape- ma, toplam altı aydınlatıcı biçim, üstünde bir gök kuşağının halesi gibi parıldayacaklar. İlkel şeklinde dokunma duygusunun özü Eşitlik Bilgeliğinin sarı aydınlığıyla simgelenecek. Bu gözün ancak bakabileceği o kadar berrak, o kadar parlak, ışık mihraklarıyla süslü muhteşem sarılıktaki ışık sana doğru akacak.
“Bu ışıkla yan yana, insan dünyasının soluk mavi-sarı aydınlığı da, Bilgelik ışığıyla aynı zamanda gelip sana dokunacak.
“O zaman bencilliğinin gücünden parlak olan sarı ışıktan korkacaksın. Dünyanın mavi-sarı aydınlığına çekileceksin.
“Bu sırada, parlak, sarı ışıktan korkma; ona alçakgönüllü bir şekilde ve yürekten inan. Eğer onu kendi anlayı-
şının ışıması olarak kabul edebilirsen, alçakgönüllülüğü, inanç ve dua olmasa bile, ilahi ışık bedeni seninle kaynaşacak. Buda haline, kurtuluşa ulaşacaksın.
“Kendi zekanın ışığını tanıyamazsan, onu sana gelen ilahi bir yardım olarak gör ve ona sığınabileceğini bil; dua et!
“Yeryüzü dünyasının o solgun mavi-sarı ışığına kapılma. Kendi eğilimlerinin ve aşırı bencilliğinin toplamıdır bu. Eğer oraya çekilirsen, tekrar yeryüzü dünyasında doğacak, doğum, yaşlılık, hastalık ve ölümle ıstırap çekeceksin. Yeryüzü varlığının bataklığından kurtulma şansın hiç olmayacak. Bu, kurtuluş yolunda, seni durduracak bir engeldir. Hiçbir şeye bakma; bencilliği bırak, eğilimlerini terk et, zayıf olma. Parlak ve göz kamaştırıcı ışığa inanarak hareket et; yoğun haldeki ateşli düşünceni Bhagavan Sambhava üzerinde topla ve şunu söyle:
“‘Yazık! Sangsara’da bencilliğin yüzünden başıboş gezerken,
“‘Bilgelik ve eşitlik yolunda,
“‘Bhagavan Ratna Sambhava beni kabul etsin; “‘Budanın gözüne sahip tanrısal Ana beni bırakmasın;
“‘Bardo’nun tuzakları arasında güvenli bir şekilde yönlendirileyim; Budanın mükemmel alemine ulaşayım.’”
“Bunu alçakgönüllü bir şekilde ve derin bir inançla söyleyerek, Bhagvan Vajra Sattva’nın ortasındaki gökkuşağının haleleri içinde eriyecek ve en üstün mutluluk diyarı denen Sambgha-Kayanın Doğu Krallığı’nda Buda haline geleceksin.”
DÖRDÜNCÜ GÜN:
Böyle karşılaşmalar sonucu zihin yetenekleri ne kadar güçsüz olursa olsun, kuşkusuz Kurtuluşa erişilecektir. Bununla birlikte, bütün bu tekrarlanan öğütlere karşın, kötü karma yığmış, verdiği sözlerde durmamış veya daha üst bir gelişime hak kazanamamış insanlar çoktur. O zaman, onlar bunu anlayamazlar. Hırs ve açgözlülük yüzünden cahil kalmış ve kötü karma oluşturmuş kişiler, ışık ve seslerle korkutulmayı hak ederler ve dolayısıyla da kaçarlar.
Dördüncü günde, ölen kişiyi çevreleyen tanrı ve tanrıçalarla, bağlılıklarla ve hırslardan gelen Preta-Loka aydınlıklarıyla birlikte, Bhagavan Amitabha onu karşılamak için gelecektir.
O zaman, ölüyü yeniden adıyla çağırın ve ona şunları söyleyin: “Ey soylu oğul, dikkatle dinle! Dördüncü gün, ‘ateş’in ilk şekli olan kırmızı ışık parlayacak.”
“O sırada, Mutlu kırmızı Batı Krallığından, kırmızı renkli, elinde bir lotus tutan ve tavus kuşu tahtına oturmuş, Tanrısal Ana Gökarma tarafından sarılıp sarmalanmış Buda Amitabha, Chenrazee ve Jampal adlı Bodhisattvalar ve Ghirdima ve Aloke adlı dişi Bodhisattvalar ile önünde gözükecek.
“Bu, aydınlanmanın altı bedeni, önünde ışıktan bir hale içinde parlayacaklar.
“Duyuların tümü, her ayrımın bilgisi parlak kırmızı ışıkla simgelenen, Tanrısal Baba-Ana Amitabha’nın kalbinden çıkarak, gözlerini kamaştıran bir parıltıyla önünde duracak. Bundan korkma.
“Bu bilgi ışığının yanında, Preta-Loka’dan gelen kırmızımsı soluk bir aydınlıkta parlayacak. Ona kapılma. Zaafı ve bağlılığı bırak. Bu anda bağlılıkların aşırı gücü yüzünden parlak kırmızı ışıktan dehşete düşecek ve kaçacaksın. Preta-Loka’nın kırmızımsı aydınlığına doğru çekildiğini hissedeceksin.
“O zaman, o şeffaf, göz kamaştırıcı kırmızı ışıktan korkma. Onu Bilginin İşığı olarak kabul edebilir ve ruhuna boyun eğdirirsen, onda eriyecek ve Buda haline ulaşacaksın.
“Onu böyle tanıyamazsan, ‘Bu Bhagavan Amitab- ha’nın acıyan ışıklarıdır, ona sığınacağım,’ diye düşün. Ve alçakgönüllü bir inançla ona dua et. O, Buda Amitab- hanın iyilik ışınlarının kancasıdır. Ona güven ve ondan kaçma. Kaçsan bile, ışık seni takip edecek; çünkü o senden ayrılmaz. Korkma. Preta-Loka’nın kırmızımsı ışığına kapılma. Bu, sende tezahür eden Sangsara’ya bağlılık hislerinin birikmesinden oluşmuş bir aydınlıktır. Eğer ona bağlanırsan, mutsuz ruhlar dünyasına düşecek, doymaz açlıklar ve dinmez susuzluklar duyacaksın.
“Bu durumda kurtuluş için hiçbir olanağın yoktur. Bu, senin için kurtuluş yolunu tıkayan bir engeldir. Hiçbir şeye bağlanma ve alışmış olduğun eğilimleri bırak. Zayıf olma. Parlak göz kamaştırıcı kırmızı ışığa inan. Baba-Ana Bhagavan Amitabha’ya inancını topla ve şöyle söyle:
“‘Yazık! Şiddetli bağlantıların gücüyle Sangsarada başıboş gezerken,
“‘Her türlü ayrım bilgisinin ışıklı yolu üzerinde,
‘Bhagavan Amitabha beni yönlendirsin.
Beyazlar giymiş Tanrısal-Ana beni terk etmesin; Bardo’nun tuzakları arasında güvenle yönlendirileyim
“‘Buda’nın bilgisine ulaşayım.’
“Böyle derin ve alçakgönüllü bir inançla düşünerek Bhagavan Amitamha’nın kalbindeki gökkuşağı halesi içinde eriyecek, mutlu ülke denilen Sambogha-Kaya’daki Batı Krallığının Buda haline erişeceksin.”
BEŞİNCİ GÜN:
Böylece kurtulmamak imkansızdır.
Ancak, bu karşılaşmaya rağmen, eğilimlerine çok uzun zamandır uyarak yaşamış canlı varlıklar, kötü alışkanlıklarını bırakamaz hale gelenler ve kıskançlığın kötü karmasını yüklenmiş olanlar, ışıklarla ve seslerle korkutulacak! ardır. “İyilik ışınımlarının kancasını” yakalayamadıklarından, beşinci güne kadar Bardoda gezmeye devam edeceklerdir.
Eğer ölen kişi bu tür bir varlıksa, bu beşinci gün, Bha- gavan Amogha-Siddhi, iyiliğinin ışınları ve tanrıları ile onu karşılamaya gelir. Karşılaştırma için ölü adıyla çağrılır ve şöyle denir:
“Ey soylu oğul, dikkatle dinle! Beşinci günde ‘Hava’ elementinin ilk biçimi olan yeşil ışık senin üzerinde parlayacak.
“O anda en iyi eylemlerin tamamlandığı Kuzey Krallı- ğı’ndan, yeşil renkli Bragavan Amogha-Siddhi, elinde dört kısa kollu bir haça benzeyen, mutlak güç ve dengeyi simgeleyen dorje ile, uçan Harpyalar üzerindeki tahtında, Sadık Ana Tanrıça Dölma tarafından sarılıp sarmalanmış, üzerinde yardımcıları iki Bodhisattva ile birlikte parıldayacak:
“Cag-na Dorje ve Dibpa-namsel, iki Bodhisattva ve iki dişi Bodhisattva; Gandhema ve Nidhama; bu altı aydınlatıcı varlık, senin üzerinde ışıktan bir hale ile parlayacak.
“İradenin tümü, her şeyi yapabilen bilgeliğin temel ışığı halinde, yemyeşil, şeffaf, parlak ve korkunç, ışıktan yörüngelerle çevrilmiş, Tanrısal Baba-Ana Amogha- Siddhi’nin kalbinden çıkacak; senin zorlukla bakabileceğin, parlak bir yeşil ışık halinde sana dokunacak. Bunlardan korkma.
“Bu gördüğün, kendi kişisel bilginin doğal gücüdür. Büyük bir teslimiyet ve tarafsızlık içinde kal.
“Bu yeşil ışığın yanında, Asura-Loka’dan gelen, kıskançlık duygusunun neden olduğu koyu yeşil bir aydınlık da gelip üzerinde parlayacak. Onun hakkında tarafsızca, çekim ve itim duymaksızın düşün. Bu aydınlığa bağlanma; zihin gücün azsa, ona karşı sevgi duyma.
“O zaman, şiddetli kıskançlığın etkisi altında, parlak yeşil ışından korkarak kaçmak isteyeceksin. Asura-Lo- ka’nın koyu yeşil aydınlığına doğru çekildiğini hissedeceksin. Yeşil, şeffaf, gösterişli, göz kamaştırıcı bu yeşil ışıktan korkma; onu bilginin ışığı olarak gör ve buna uygun olarak, ruhunun boyun eğmekte kararlı olmasına izin ver. Ya da ‘Bu, her şeyi başaran Bilgiden başka bir şey olmayan Bhagavan Amogha-Siddhi’niıı iyilik ışınımlarının kancasıdır,’ diye düşün. Buna inan. Kaçma.
“Kaçsan bile, yeşil ışık seni takip edecektir; çünkü o senden ayrılmaz. Ondan korkma. Asura Loka’nın koyu yeşil soluk aydınlığına kapılma. Bu, seni karşılamaya gelmiş derin kıskançlıkların doğurduğu karmadır. Bu ışığa kapılırsan, kendini kavgaların ve savaşların dayanılmaz sefaletine düşeceğin Asura-Loka’da bulacaksın. Bu, seni kurtuluş yolu üzerinde durdurabilecek bir engeldir. Alışkın olduğun eğilimleri bir kenara at ve güçsüz olma. Tüm düşünceni, Tanrısal Ana-Baba Bhagavan Amogha-Siddhi üzerinde toplayarak, parlak yeşil ışığa inan ve şöyle söyle:
“‘Yazık! Derin kıskançlık gücüyle Sangsarada başıboş dolaşırken,
‘“Her şeyi başaran Bilgeliğin ışıklı yolu üzerinde, “‘Bhagavan Amogha-Siddhi beni yönlendirsin; ‘“Tanrısal Sadık Ana Tara beni terk etmesin; ‘“Bardo’nun tuzakları arasında güvenle yönlendirileyim ve Buda’nın bilgisine ulaşayım.’
“İnançla ve alçakgönüllülükle böyle düşünerek, Baba- Ana Bhagavan Amogha-Siddhi’nin kalbindeki gökkuşağını çevreleyen ışıklı halede eriyecek, birikmiş iyi davranışların sayesinde, Kuzey Krallığı’nın Sambogha-Ka- ya’sında Buda haline geleceksin.”
ALTINCI GUN:
Karmik ilişkileri ne denli zayıf olursa olsun, böylece her dönemde karşılaştıklarıyla, ölen kişi bunlardan birinde veya diğerinde kendi kendini tanıyabilmelidir. Ancak, bu sıkça tekrarlanan karşılaşmalar sonucunda, güçlü takıntıları olan, Bilgiye alışık olmayan ve Bilgiyi içtenlikle sevmeyen bir varlık, kötü kişisel eğilimlerinin zayıflığı yüzünden kendine verilen öğütlere karşın geri çekilmiş olabilir. “İyilik ışınlarının kancası onu yakalayamadığından, bu varlık, ışık ve ışınımların kendinde uyandırdığı dehşet ve korku yüzünden gittikçe daha aşağılara inerek başıboş dolaşmalarını sürdürebilir.
O zaman beş aşamanın bütün Baba-Ana Tanrıları (Dhyani-Budalar) yardımcılarıyla hep birlikte onun üzerinde parlar. Aynı anda altı Lokadan gelen aydınlık da görünür.
Karşılaşma, ölüyü adıyla çağrılarak ve ona şöyle denerek yapılır:
“Ey soylu oğul, düne kadar beş aşamanın Tanrıları birbiri ardına sana göründü ve onlarla karşılaştın. Ama kötü eğilimlerinin etkisiyle onlardan korktun, dehşete kapıldın ve şimdiye kadar Bardoda kaldın.
“Beş Bilgi aşamasının ışınımlarını, kendi düşünce kalıplarının birer ürünü olarak tanımayı başarabilseydin, Sambogha-Kaya’da Buda haline gelmiş olurdun ve Budanın beş aşamasından birinde, ışıktan gök kuşağının halesi içinde eriyip giderdin. Ama şimdi, dikkatle bak. ‘Dört Bilgeliğin birleşik ışığı’ denen beş aşamanın ışıkları şimdi seni almak için gelecekler. Onları tanıyacak şekilde hareket et.
“Ey soylu oğul, bu altıncı günde, dört elementin (su, toprak, ateş, hava) ilkel halleri olan dört renk hep birden üzerinde parlayacak. Bu anda, Tohum’un yayılan gücünün Merkez Krallığından Buda Vairochana, Tanrısal Baba-Ana ve yardımcıları üzerinde parlayacaklar.
“En yüce mutluluğun Doğu Krallığından Buda Vajra- Sattva, Tanrısal Baba-Ana, yardımcılarıyla birlikte üzerinde parlayacaklar.
“Zaferin Güney Krallığı’ndan Buda Ratna-Sambhava, Tanrısal Baba-Ana, yardımcılarıyla birlikte üzerinde parlayacaklar. Yığılmış Lotuslu, mutlu Batı Krallığından Buda Amitabha, Tanrısal Baba-Ana ve yardımcıları, ışıktan bir hale ile üzerinde parlayacaklar.
“Ey soylu oğul, bu beş çift Dhyani Buda’yı çevreleyen dış bir daire üzerinde dört kapı bekçisi, kızgın olanlar; Galip, ölüm meleğinin yıkıcısı, At Boyunlu Kral, Nektar Kabo, dört kapı bekçisi kadın; İğne Taşıyan, Tuzakçı, Zincir Taşıyan, Çan Taşıyan, Asuralar’ın Budası, Shakyalar’ın aslanı denen İnsanlık Budası, hayvan dünyasının Budası, yüksek güçlü denen Devalar’ın Budası, ‘sarsılmaz aslan denen, Alev Ağızlı denen Pretalar’ın Budası, Gerçeğin Kralı denen aşağı dünyaların Budası, hep birlikte Baba- Ana sekiz Kapı Bekçisi ve altı Muzaffer, gelip senin üzerinde parlayacaklar.
“Evrensel iyi Baba ve evrensel iyi Ana, bütün Buda Samanta-Bhadralar’ın büyük ataları (ve Samanta Bhad- ra), Tanrısal Baba ve Tanrısal Ana, gelip üzerinde parlayacaklar. Onları tanı.
“Ey soylu oğul, bu Krallıklar dışarıdan gelmemişlerdir. Senin kalbinin dört bölümünden gelmektedirler.
Merkez de sayılırsa, bu beş yön anlamına gelir. Kalbinden çıkar ve üzerinde parlarlar.
“Tanrılar da senin benliğinden başka bir yerden gelmezler ve senin kendi zekanın bölümlerinde ezelden beri vardırlar. Onların doğasını tanı.
“Ey soylu oğul, bütün bu tanrıların boyları ne küçük ne de büyüktür; hepsi ölçülüdür. Hepsinin süsleri, renkleri, davranışları, tahtları ve amblemleri bellidir.
“Bu tanrılar beşer çift olarak gruplanmışlardır. Her grup beşli bir ışınım çemberi ile çevrilmiştir. Erkek Bod- hisattvalar, Tanrısal Baba’nın; dişi Bodhisattvalar Tanrısal Ananın doğasını paylaşırlar. Bütün bu tanrısal topluluklar, senin üzerinde tek ve bütün bir topluluk olarak parlayacaktır. Bunlar senin kişise], koruyucu tanrılarındır.
“Ey soylu oğul, Beş Aşamanın Tanrısal Baba-Anala- rı’nın kalpleri, Dört Bilgeliğin birleşik Işınları, çok güzel ve şeffaf, gün ışınları gibi üzerinde parlayacaklar ve kalbinde dokunacaklar.
“Bu Işık Yolu üzerinde Dhanna-Dhatu’nun bilgisi, Işın demetleri yayan mavi ışıktan nefis küreler gelip parlayacak. Her ışın devrilmiş bir turkuvaz kase gibi olacak; daha küçük boyda benzer kürelerle çevrilmiş olacak; muhteşem, göz kamaştırıcı, şeffaf, her ışık daha küçük beş küre ile daha da muhteşemleşmiş, uçlarında aynı doğada beş ışık yıldızı, ne merkezde ne de kenarda, büyük ve küçük küreleri gösterişsiz bırakmayacak.
“Vajra-Sattvanın kalbinden Aynaya benzer Bilgeliğin ışığı, geçirgen ve ışınımlı pek. küçük ışık kürelerinin etrafında bulunan küreler tarafımdan, beyaz, şeffaf, göz kamaştırıcı ve korkunç, devrilmiş bir ayna gibi gelip üzerinde parlayacaklar.
“Ratna-Sambhava’nın kalbinden Eşitlik Bilgisi’nin sarı ışıktan yolu, sarı kürelerle devrilmiş altın kapılar gibi, küçük kürelerle, onlar da daha küçük kürelerle, gelip üzerinde parlayacaklar.
“Amitabha’mn kalbinden Her şeyi Bilen Bilgeliğin, üzerine mercan kaplar devrilmiş şeffaf ışıktan yoluyla Bilgi ışıklarını neşredecek aynı cins beşer küreyle ve onlar da daha küçük, ne merkezde ne de kenarda, kürelerle çevrilmiş bir halde gelip üzerinde parlayacaklar.
“Hepsi birden gelip üzerinde parlayacaklar.
“Ey soylu oğul, bütün bu ışınımlar gelip üzerinde parlayan kendi zihin becerilerindir.
“Dışarıdan gelmiyorlar; onlara yaklaşma, zayıf olma, korkma. ‘Düşüncesizlik’ durumunda kal. Bu halde, bütün şekiller, bütün ışınımlar sende eriyecek ve Buda halini elde edeceksin.
“Mükemmel eylemlerin Bilgisi’nin yeşil ışıklı yolu, üzerinde parlamayacak; çünkü düşüncenin Bilgi becerisinin gelişmesi tamamlanmamıştır.
“Ey soylu oğul; bu Işık yollarına, dört bilginin birleşmiş ışığı, Vajra-Sattva’dan geçen İç Yol denir.
“Bu anda, gurundan öğrendiğin bilgileri hatırlamalısın. Eğer daha önce karşılaştığın bu şeylerin anlamını kavrayabildinse, üzerinde parlayan bu ışıkların kendi iç ışığının yansımaları olduğunu bileceksin. Bunları sevdiğin dostlarını tanıyabildiğin gibi tanıdıktan sonra onlara inanacaksın, onlarla karşılaşmayı bir oğlun annesiyle karşılaşması kadar doğal bulacaksın. Saf ve Aziz Gerçeğin değişmez doğasına inanınca, kendinde Samadhi’nin sakin ırmağını akıtacaksın ve tam gelişmiş zeka bedenine dalarak, dönüşü olmayan Sambogha-Kayadan Buda halini elde edeceksin.
“Ey soylu oğul, Bilgi ışınları ile birlikte altı Lokanın aldatıcı, saf olmayan ışıkları da parlayacak. ‘Bunlar kimdir?’ dersen, Devalar’ın soluk beyaz ışığı, Asuralar’ın soluk yeşil ışığı, insanların soluk sarı ışığı, kaba yaratıkların soluk mavi ışığı, Pretalar’ın kırmızımsı ışığı ve cehennemin kurşun rengi bulut aydınlığıdır.
“Bu altı aydınlık, altı Bilgi ışınımının uçlarında parlayacaktır. Bunlardan ne korkmalı ne de çekiciliklerine kendini kaptırmaksın; o düşüncenin şekillenmemiş halinde kal.
“Eğer bilginin ışınımlarından korkar ve Lokalar’ın saf olmayan aydınlığına kapılırsan, Altı Loka’dan birinde bedenleııecek ve Sangsara’nın acılarını çekeceksin. Sang- sara Okyanusundan asla çıkamayacak, onun dalgalarıyla şuraya, buraya yuvarlanacak, orada bulunan tiim azapları tatmak zorunda kalacaksın.
“Ey soylu oğul, bir gurunun seçilmiş sözlerini dinlemeye hak kazananlardan değilsen, Bilgi Işınımlarından ve orada göreceğin tanrılardan korkacaksın. Böyle korkup Sangsara’nın saf olmayan nesnelerine çekileceksin. Bunu yapma. Bilginin göz kamaştıran saf ışığına inan. Ruhunu bu inanca bağla ve şöyle düşün:
“‘Beş Buda Aşamasının iyilik ışınımları bana acıdıkları için geldiler. Onlara sığınacağım.’
“Kendini aldatıcı aydınlıkların, Altı Loka’nın çekiciliğine teslim etmeyerek, ruhunu Beş Aşamanın Budala- rı’nın Tanrısal Baba-Anaları’na konsantre ederek şunları söyle:
“‘Yazık! Beş şiddetli zehrin etkisiyle Sangsara’da başıboş gezerken;
“‘Birleşmiş Dört Bilginin parlak ışıklı yolu üzerinde, “‘Beş muzaffer Fatih beni yönlendirsin, Altı Loka’nın saf olmayan yollarından kurtulayım, Korkunç Bardo’nun tuzaklarından kurtulduktan sonra Beş Saf Tanrısal Krallıkta yer bulayım.’”
“Bu duadan sonra, kendi iç ışığını tanıyacak ve ona dalarak bir anda Buda haline erişeceksin. Alçakgönüllü bir inançla en sıradan bir kişi bile kendi kendini tanıyabilir ve Kurtuluşa ulaşabilir. En alçakgönüllüler bile, içten bir dua ile Altı Loka’nın kapılarını kapatıp, birleşmiş Dört Bilginin gerçek anlamını çözerek Vajra-Sattva’dan geçen yol aracılığıyla Buda haline ulaşırlar.”
Böylece, bu ayrıntılı karşılaşma aracılığıyla kurtuluşa aday olanlar, ‘Gerçeği’ tanıyabilecekler ve birçokları da bu yolla Kurtuluşa ulaşabileceklerdir.
Kötülerin en berbatları, kötü karma ile ağırca yükü olanlar, hiçbir zaman hiçbir dine bağlanmamış veya bağlanıp ona uymamış olanlar, karmik hayalleri gerçekle karşılaşmalarına engel olacağı için, gittikçe aşağılara dönüp uzaklaşacaklardır.
YEDİNCİ GÜN:
Yedinci gün, Bilgiyi ellerinde tutan Tanrılar cennet gibi kutsal krallıklarından ölüyü almak için geleceklerdir. Aynı zamanda, anlayışsızlık ve iç karartıcı ihtiraslar yüzünden meydana gelmiş kaba dünyanın yolu da onu almak için açılacaktır.
Ölü adıyla çağrılacak ve ona şunlar söylenecektir:
“Ey soylu oğul, dikkatli dinle; yedinci günde saflaştırılmış eğilimlerin çeşitli ışınları gelip parlayacaklar. Aynı zamanda Bilgiyi ellerinde tutan tanrılar da cennet gibi kutsal krallıklarından seni almak için gelecekler.
“Dairenin merkezinde, Bilginin sahibi, Dans üstadı Lotus, karmanın meyvelerini olgunlaştıran sahip, beş renkte ışımaktadırlar. Onu, Ana, yani kırmızı Dakini sarmıştır. Elinde kıvrık uçlu bir bıçak ve içi kan dolu bir kafatası vardır. Dans eder ve eliyle işaret ederek büyüler yapar.
“Dairenin doğusunda, beyaz renkli, güleç yüzüyle, beyaz Dakini Ananın sardığı, dünyadaki Bilginin Sahibi, eğri bir bıçak ve kan dolu bir kafası taşıyarak, dans ederken büyü mudrası yapacak ve gelip önünde parlayacak.
“Dairenin güneyinde, adına ‘O’ denen Bilgi sahibi Tanrı, sarı renkli, gülümseyen, sarı Dakini Ana’ya sarılmış, eğri bir bıçak ve kan dolu bir kafatası taşıyarak, dans edip büyü mudraları yaparak gelip önünde parlayacak.
“Dairenin batısında, Büyük Sembolün Bilgisinin gülen ve ışıldayan kırmızı renkli sahibi, kırmızı renkli Dakini Ana ile sarılmış, bir tırpan ve kan dolu bir kafatası taşıyarak ve büyü mudrası yaparak gelip önünde parlayacak.
“Dairenin kuzeyinde, kendi kendine gelişen Bilginin sahibi tanrı, yeşil renkli, yarı kızgın, yarı gülümser bir ifadeyle ışıldayıp, yeşil Dakini Ana ile sarılmış, eğri bir bıçak ve kan dolu bir kafatası taşıyarak, oynayarak ve büyü mudraları yaparak gelip karşında parlayacak.
“Bilgi sahiplerinin etrafındaki dış dairede sayısız Dakini vardır. Ölülerin yakıldığı sekiz yerin Dakinileri, dört sınıfın Dakinileri, üç yerin, otuz kutsal mekanın ve yirmi dört ziyaretin Dakinileri, erkek ve kadın kahramanlar, semavi savaşçılar, erkek ve kadın inanç koruyu- cuları, her biri altı kemik süsle süslenmiş, kaval kemikle - rinden yapılmış dümbeleklerle, insan derisinden yapılmış gibi görünen kaba bayraklarla, insan derisinden gölgeliklerle, flamalarla, insan pisliğinden buhur yakarak, bir sürü müzik aleti taşıyarak, yeryüzünün her bölümünü doldurarak, her yeri titreterek, hareket ettirerek, güçlü gürültülülerle inleterek, insanı şaşkına çevirerek, çeşitli danslar sergileyerek, sadık olanı kurtarmaya ve haini cezalandırmaya geleceklerdir.
“Ey soylu oğul, Bilgi sahibi beş belli başlı tanrının kalbinden aynı anda çıkan Bilgi’nin beş renkli ışınımı saf, göz kamaştıran, duru, korkudan şimşekler gibi gelip kalbine dokunacak. O kadar parlak olacaklar ki gözlerin kamaşacak.
“Aynı anda, kaba dünyadan gelen soluk mavi bir ışık," bilgi ışınımları boyunca görünecektir. Kendi eğilimlerinin seni aldatması sonucu, ışınımlardan korkacaksın. Onlardan kaçmak isteyeceksin ve kaba dünyanın soluk mavi ışığına doğru çekileceksin. Korkma; ama kendinin olması için Bilgiyi tanı.
“Bu ışınımlarda gerçeğin sesi bir gök gürültüsü gibi uğuldayacak. Ses, devrilen dalgalar gibi gelecek ve ‘öldür öldür’ sesiyle birlikte korku verici mantralar duyulacak.
“Korkma, kaçma. Dehşete kapılma. Bunları kendi bilincinin yetileri olarak gör.
“Kaba dünyanın soluk mavi ışığına sakın gitme. Kapılırsan, aptallığın hüküm sürdüğü kaba dünyaya düşecek, hayvanlığın, sessizliğin, esaretin sınırsız acılarını çekeceksin. Oradan çıkabilmen için çok uzun bir zaman geçmesi gerekecek. Buna kapılma. Beş renkli, göz kamaştıran ışınıma inan. Zihnini ‘Bilginin muzaffer sahipleri’ tanrılar üzerine odakla. Sadece şunu düşün: ‘Bilgi sahipleri, kahramanlar ve Dakiniler, kutsal Cennet Krallıklarından beni almak için geldiler. Hepsine yalvarırım. Bugüne kadar üç zamanın beş Buda aşaması şefkat ve lütuf eseri ışınımlarını bana gönderdiler; ama ne yazık ki ben onlar tarafından kurtarılamadım. Ben ne zavallı bir varlığım! Bilgi sahipleri beni buradan aşağılara göndermesin. Sevgilerinin kancaları ile beni tutsunlar ve beni cennet ülkelerine götürsünler. Bunu düşünerek şu duayı et:
“‘Ey Bilgili Tanrılar, lütfen beni dinleyiniz! Beni büyük sevginizin yoluna yönlendiriniz. Sangsara’da aşırı eğilimlerim yüzünden başıboş gezdiğim zamanlarda, aynı zamanda doğan Bilgi Işığının parlak yolu üzerinde;
“‘Bilgi Sahipleri ve kahramanlar ordusu beni görebilsinler,
‘“Anaların sürüleri, Dakiniler, beni korusunlar,
“‘Beni Bardo’nun korkunç tuzaklarından kurtarsınlar, “‘Ve beni cennet krallıklarına götürsünler.’ Böylece, derin bir alçakgönüllülükle, Bilgi Sahibi Tan- rılar’ın cennet ışıklarında eriyip en saf cennet dünyalarında doğulacağı şüphesizdir. Her sınıftan Panditler, bu dönemi tanıyıp Kurtuluşu elde edebilirler; kötü eğilimleri olanlar bile, burada kurtulacaklarından emin olabilirler. Burada, Büyük Bardo Thödol’ün Chikai Bardodaki Saf Işıklı karşılaşma ve Chönyid Bardo’nun sakin tanrıları ile karşılaşmayla ilgili bölümü sona erer.
SEKİZİNCİ GÜNDEN ON DÖRDÜNCÜ GÜNE ÖFKELİ TANRILARIN DOĞUŞU
GİRİŞ
Şimdiye kadar, sakin tanrılar anlatıldı. Şimdi sıra öfkeli tanrılardadır. Önceki bölümde yedi tuzağın tamamlanması vardı ve herhangi birinde kurtuluşa ulaşmak mümkündü.
Binlerce varlık bu bilgilerle kurtulacaktır; birçok kişi bu şekilde kurtulmakla birlikte, duygusal varlıkların sayısı çok, kötü karma güçlü, karanlıklar yoğun, uzun zamandır saklanan eğilimler mevcut olduğundan aldanış ve Bilgisizlik tekerleği durup sızlanmadan dönmeye devam edecektir.
Bütün karşılaşmaların ayrıntılı olarak anlatılmasına karşın, büyük bir çoğunluk, kurtuluşa ulaşmaksızın, git tikçe aşağılara düşerek başıboş gezinmeye devam edeceklerdir.
Sakin tanrıların kendilerini ifade etmesi kesildikten sonra, alevlerle çevrili, kan içini, ancak Sakin Tanrılar’ın yeni bir görünüşünden başka bir şey olmayan, 58 Öfkeli Tanrı ortaya çıkacaktır.
Ölünün Bardodaki bedeninin kapladığı yere ve kendilerini ifade eden ruhsal merkeze göre, farklı görüneceklerdir.
Bu, Öfkeli Tanrılar’ın Bardosudur. Korku ve dehşet etkisi altında göründüklerinden, onları tanımak zordur. Zihin, bağımsızlığını kazanmadığı için, bir kötü durumdan başka kötü durumlara sıçrayıp durmaktadır.
Yine de, bir parça bile bilgi kırıntısı varsa, bu aşamadan da kurtulmak mümkündür. Bunun nedeni korku ve dehşet veren ifadelerin birbiri ardına görünmesiyle zihni daima uyanık ve bir noktaya odaklanmış halde tutmasıdır.
Bu devrede bilgi yoksa, din işlerinde insan derya bile olsa, değeri yoktur. Tarikattan rahipler veya metafizik ustaları bile bu aşamanın karmaşası içinde kalmaktadırlar.
Sıradan insanlara gelince, korku yüzünden uçurumlara yuvarlanırlar ve mutsuz dünyalarda acı çekerler.
Fakat yeryüzünde, bu tanrılar hakkında bilgi sahibi olan mistik mantrayana doktrinine inananların en sıradan olanı bile bu kan içici tanrıları görür görmez onları koruyucu tanrılar olarak tanır ve onlarla karşılaşması, kendi insan tanıdıklarıyla karşılaşması gibi olacaktır, Onlara inanıp onlarla eriyerek, Buda haliyle birleşebile- cektir.
Dünyada yaşarken, bu kan içici tanrıların tanımları üzerine düşünüp onlara saygıda kusur etmediği taktirde, en azından resim ve şekillerle temsillerini tanıyarak, bu aşamada onlarla karşılaşınca onları tanıyacak ve kurtuluşa kavuşacaktır.
Başarı buna bağlıdır.
Böylece, tarikat sahibi rahipler ve metafizik üstatları (Bardo öğretisinden yoksun kaldıkları için) dinsel uygulamaları ne denli dikkatle izleseler de, yaşarken doktrinlerini ne kadar incelikle açıklasalar da, ölünün ateşle yakıldığı yerde görülen gökkuşağı fenomeni ya da küllerde bulunan kutsal kemik olayına rastlanmaz. Çünkü bu kişiler sağlıklarında mistik ya da ezoterik doktrini kalplerinde korumamışlar, bunlardan küçümseyerek söz etmişler, gizli doktrinlerin tanrılarını özel bir öğreti ile tanımamışlar, ölüp Bardo’ya geçerek onlarla karşılaştıklarında, bu görünüşlerin ne olduğunu bilememişlerdir. Önceden hiç görmedikleriyle aniden karşılaşınca, bu görünüş onlara itici geldiği ve zıtlık hissi uyandığı için, ne kadar acınası varlıklar olduğu kolayca anlaşılır. Tarikat mensupları ve metafizikçiler, mistik ve gizli doktrinleri uygu- lamamışlarsa, gökkuşağı işaretleri ve ölünün yakıldığı ateşte kemik yuvarlakları görünmez; bunun nedeni yukarıda açıklandığı gibidir.
Mantrayana’ya inananların en alçakgönüllüsünün ince görgü kurallarına uymayan davranışları olabilir, patavatsız olabilir, din uygulaması zayıf olabilir, giyim kuşamı yakışıksız olabilir ya da öğretilerin uygulamasını izlemekte yetersiz kalabilir. Kimse ne olursa olsun, bu yüzden o kişiyi hor görmemeli, ondan şüphe duymamalıdır; tam aksine, onda olan gizli bilgilere saygı duymalıdır. Yalnızca bu nedenle bile olsa, bu aşamada kurtuluş elde edilebilir.
Böyle varlıklardan birinin dünya hayatı pek saygın olmasa bile, ölümünde bu işaretlerden en azından bir tanesi görünecektir; gökkuşağı, kemikten şekiller ya da kutsal kemikler gibi. Bu da gizli öğretinin vergisi, büyük ruhsal dalgaların varlığıdır. Bu manhayana mistik inancını taşıyanlardan, görüntülerin davet edilişi yöntemi üzerinde düşünmüş ve cevher mantralarını uygulamış olan sıradan ruhsal durumdaki kişiler, Chönyid Bardo’yu geçerek buralarda dolaşmayacaklardır. Nefesleri kesilir kesilmez, Bilgi sahibi kadın ve erkek kahramanlar tarafından en saf cennet krallıklarına götürüleceklerdir. Bunun işareti olarak, gök bulutsuz olacak, gökkuşağının aydınlarında eriyeceklerdir; yeryüzü güneş içinde kalacak, bir buhurdan kokusu duyulacak, göklerden müzik sesleri gelecek ve ölünün küllerinde süslü kemikler bulunacaktır.
Buradan, son derece açıktır ki, kendi yollarında uygulamaları tam olmayan rahipler, doktrinciler, mistikler ve diğer bütün sıradan insanlar için bu Bardo Thödol’un zorunluluğu bellidir. Ama Büyük Bilgi ve Büyük Sembol üzerinde düşünmüş olanlar, ölümleri anında Saf Işığı tanıyacaklar, Dharma-Kaya’yı elde edeerek, Bardo Thö- dol’un okunuşuna ihtiyaç duymayacaklardır. Ölümleri anında Saf Işığı tanıyarak, Chönyid Bardo’da Sakin ve Öfkeli Tanrılar’ın görüntülerini tanıyacaklar ve Sambog- ha Kayayı elde edeceklerdir; ya da bunları Sidpa Bardo’da tanıyarak, Nirmana-Kaya’yı elde edeceklerdir. En üst planlarda yeniden doğacaklar ve gelecek hayatlarında bu doktrine rastlayacak, karmanın sürekliliğinin sevincini taşıyacaklardır.
Bu yolla, Thödol hiç üzerinde düşünülmeden Buda haline erişebilmeyi sağlayan bir doktrindir. Bu doktrin, sadece dinlemeyle bile kurtuluşu mümkün kılar. Kötü karma ile yüklü varlıkları Gizli Yola çeker. İnisiye (gizli bilgilere sahip kişi) olsun ya da olmasın, bir farklılaşma yaratır. Tam Aydınlanmaya, aniden götüren derin Bil- gi’dir. Onun erişebildiği duygulu varlıklara kötülük erişemez.
Bu öğreti ve Thödol’un öğretisi, tıpkı bir turkuvaz taşma kakılmış altın bir mandal gibi birbirine eklenmiştir. Onları birleştirirsiniz. Böylece bu Thödol’un kaçınılmazlığı kanıtlandıktan sonra, Bardo’da Öfkeli Tanrılar ile karşılaşmanın anlatımına sıra gelmiştir.
SEKİZİNCİ GÜN:
Ölüyü yine adıyla çağırarak ona şöyle denir:
“Ey soylu oğul, dikkatli dinle! Bundan önceki Bar- do’da üzerinde parlayan Sakin Tanrılar’ı tanıyamadığın için, buralarda başıboş dolaşıyorsun. Şimdi, sekizinci günde, Kan İçici Öfkeli Tanrılar gelip üzerinde parlayacaklar.
“Ey soylu oğul, Büyük, Muzaffer Buda Heruka, koyu kahve renkli, üç başlı, altı elli, sağlam basan dört ayaklı, sağ yüzü beyaz, sol yüzü kırmızı, ortası koyu kahverengi; vücudu parlak alevler çıkararak, dokuz gözü alabildiğine açılmış, insanı donduracak kadar sabit bakışlı, kirpikleri şimşek gibi titreyerek, sık ve parlak dişleri görünür; a-la-la, ha-ha diye kulak delen çığlıklar atarak, ıslık sesleri çıkararak, saçları dimdik, kırmızı sarı ışıklar saçarak, başları kurutulmuş insan kafaları, ay ve güneş amblemleriyle, yeni kesilmiş insan başlarından, kara yılanlardan çelenkler takmış; sağ ellerinin ilkinde bir tekerlek, ortasında bir kılıç, sonuncusunda bir balta; sol ellerinin ilkinde bir çan, ortadakinde bir insan kafa derisi, sonuncusunda bir çuval tutarak, vücudu ana Buda-Krotishaurima ile sarılmış, Krotishaurima sağ eliyle boynunu tutarak, sol eliyle tuttuğu kan dolu bir deniz kabuğunu ağzına götürerek, gürültülü çığlıklar atarak ve gök gürültüsü gibi hırıltılar çıkararak gelir. Bu iki tanrıdan parlak bilgi ışıkları, gözeneklerinden bir ateş dorjesi çıkar. Bu iki tanrının her biri bir bacağı bükülü ve diğeri düz ve gergin, boynuzlu kartalların taşıdığı bir örtü altında ancak senin düşüncelerinden çıkmaktadırlar; bunlar gelip senin üzerinde parlayacaktır. Onlardan korkma. Dehşete kapılma. Bunları kendi zihninin oluşturduğu beden şekilleri olarak kabul et.
“Bunu, kendi koruyucu tanrın olarak bil, korkma, dehşete kapılma; çünkü bu gerçektir. Baba-Ana Bhagavan Vairochana’dır. Onları tanıdığın an, kurtuluş elde edilir. Onları tanırsan, birden koruyucu tanrıdan eriyerek Sam- bogha-Kaya’da Buda haline gelirsin.”
DOKUZUNCU GÜN:
Korku ve dehşet yüzünden onlardan kaçılırsa, dokuzuncu gün Vajra aşamasından kan içici tanrılar ölüyü karşılamaya geleceklerdir. Karşılaşma, ölü adıyla çağrılarak şöyle yapılır:
“Ey soylu oğul, dikkatli dinle! Bundan önceki Bardo’da üzerinde parlayan Sakin Tanrılar’ı tanıyamadığın için, buralarda başıboş dolaşıyorsun. Şimdi, sekizinci günde, Kan İçici Öfkeli Tanrılar gelip üzerinde parlayacaklar.
“Ey soylu oğul, Büyük, Muzaffer Buda Heruka, koyu kahve renkli, üç başlı, altı elli, sağlam basan dört ayaklı, sağ yüzü beyaz, sol yüzü kırmızı, ortası koyu kahverengi; vücudu parlak alevler çıkararak, dokuz gözü alabildiğine açılmış, insanı donduracak kadar sabit bakışlı, kirpikleri şimşek gibi titreyerek, sık ve parlak dişleri görünür; a-la-la, ha-ha diye kulak delen çığlıklar atarak, ıslık sesleri çıkararak, saçları dimdik, kırmızı sarı ışıklar saçarak, başlan kurutulmuş insan kafaları, ay ve güneş amblemleriyle, yeni kesilmiş insan başlarından, kara yılanlardan çelenkler takmış; sağ ellerinin ilkinde bir tekerlek, ortasında bir kılıç, sonuncusunda bir balta; sol ellerinin ilkinde bir çan, ortadakinde bir insan kafa derisi, sonuncusunda bir çuval tutarak, vücudu ana Buda-Krotishaurima ile sarılmış, Krotishaurima sağ eliyle boynunu tutarak, sol eliyle tuttuğu kan dolu bir deniz kabuğunu ağzına götürerek, gürültülü çığlıklar atarak ve gök gürültüsü gibi hırıltılar çıkararak gelir. Bu iki tanrıdan parlak bilgi ışıkları, gözeneklerinden bir ateş dorjesi çıkar. Bu iki tanrının her biri bir bacağı bükülü ve diğeri düz ve gergin, boynuzlu kartalların taşıdığı bir örtü altında ancak senin düşüncelerinden çıkmaktadırlar; bunlar gelip senin üzerinde parlayacaktır. Onlardan korkma. Dehşete kapılma. Bunları kendi zihninin oluşturduğu beden şekilleri olarak kabul et.
“Bunu, kendi koruyucu tanrın olarak bil, korkma, dehşete kapılma; çünkü bu gerçektir. Baba-Ana Bhagavan Vairochanadır. Onları tanıdığın an, kurtuluş elde edilir. Onları tanırsan, birden koruyucu tanrıdan eriyerek Sam- bogha-Kayada Buda haline gelirsin.”
ONUNCU GÜN:
Bu defa da tanıma, kötü eylemlerin karanlıkları çok büyük olduğundan dolayı gerçekleşememişse, korku ve dehşetten kaçılmışsa, onuncu günde mücevher aşamasında şöyle söylenecektir:
“Ey soylu oğul, dikkatli dinle! Kan içici, sarı renkte üç yüzlü, altı elli, yere sağlam dayanmış dört ayaklı; yüzünün sağ tarafı beyaz, sol tarafı kırmızı, ortası koyu sarı; alevlerle çevrili, altı elin ilkinde bir mücevher, orta elinde üç dişli bir çatal, sonuncusunda bir sopa; sol ilk elinde bir çan, orta elinde bir kafa derisi, son elinde üç dişli bir çatal tutarak; gövdesi Ana Ratna-Krotishaurima ile sarılı, Ana sağ eliyle onu boynundan tutarak, sol eliyle içi kan dolu bir deniz kabuğu uzatarak, Ratna-Heruka ortaya çıkacak. Onlar beyninin güneyinden çıkarak, gelip önünde parlayacaklar. Korkma ve dehşete kapılma. Onları kendi zihninin bir biçimi olarak gör. Onlar senin koruyucu tanrılarındır. Dehşete kapılma. Gerçekten onlar Baba-Ana Bha- gavan Ratn-Sambhavadırlar. Onlara inan. Onları böylece tanımak, bir anda kurtuluşa ulaşmak anlamına gelir. Onları böyle kabul ederek, onları koruyucu tanrılar bilerek, onlarda eriyerek, Buda haline gelirsin.”
ON BİRİNCİ GÜN:
Bu karşılaşmaya rağmen, kötü eğilimlerin gücüyle korku ve dehşet onları koruyucu tanrılar olduğunu kabul etmeyi engeller ve onlardan kaçılırsa, on birinci gün de Lotus aşamasından olan kan içici ölüyü karşılamaya gelecek. Karşılaşma, ölü adıyla çağrılarak şöyle yapılacaktır:
“Ey soylu oğul, on birinci gün, Lotus aşamasından kan içici siyahımsı kızıl renkli, üç yüzlü, altı elli, dört ayağı yere sıkıca basan; sağ yüzü beyaz, sol yüzü kırmızı, ortası koyu kırmızı; ilk sağ elinde bir Lotus, ortada üç dişli bir çatal, sonuncusunda bir labut; ilk sol elinde bir çan, ortadakinde kan dolu bir kafa derisi, sonuncuda küçük bir dümbelek tutarak; vücudu Ana Padma-Kro- tishaurima ile sarılı ve O, sağ eliyle onun boynunu tutarak sol eliyle ona içi kan dolu bir deniz kabuğu sunarak, Bhagavan Pdama-Heruka görünecek. Birleşmiş Baba ve Ana, beyninin batısından çıkacaklar ve gelip senin üzerinde parlayacaklar. Bundan korkma. Dehşete kapılma. Sevin. Onları kendi zihninin yarattığı görüntüler olarak tanı ve koruyucu tanrıların olduklarını bil; onlardan korkma. Gerçekten onlar Baba-Ana Bhagavan Amitab- hadır. Onlara inan. Bu bilgiyle birlikte kurtuluş gelecektir. Onlara bu gözle bakarak, onları koruyucu tanrılar olarak bilecek, aniden onların içinde eriyecek ve Buda haline geleceksin.”
ON İKİNCİ GÜN:
Böyle bir karşılaşmaya rağmen, daima kötü eğilimler yüzünden geriye çekilerek, dehşet ve korku uyandırdığından, tanrılar tanınmamış ve onlardan kaçılmış olabilir. Böylece on ikinci gün, karmik aşamadan kan içici tanrılar, dişi Kerima, Htamenma ve Wang-Chugma ölüyü almaya geleceklerdir.
Onları tanımayan kişi dehşete kapılabilir. Karşılaşma, ölüye adıyla seslenerek şöyle yapılır:
“Ey soylu oğul, Büyük, Muzaffer Buda Heruka, koyu kahve renkli, üç başlı, altı elli, sağlam basan dört ayaklı, sağ yüzü beyaz, sol yüzü kırmızı, ortası koyu kahverengi; vücudu parlak alevler çıkararak, dokuz gözü alabildiğine açılmış, insanı donduracak kadar sabit bakışlı, kirpikleri şimşek gibi titreyerek, sık ve parlak dişleri görünür; a-la-la, ha-ha diye kulak delen çığlıklar atarak, ıslık sesleri çıkararak, saçları dimdik, kırmızı sarı ışıklar saçarak, başları kurutulmuş insan kafaları, ay ve güneş amblemleriyle, yeni kesilmiş insan başlarından, kara yılanlardan çelenkler takmış; sağ ellerinin ilkinde bir tekerlek, ortasında bir kılıç, sonuncusunda bir balta; sol ellerinin ilkinde bir çan, ortadakinde bir insan kafa derisi, sonuncusunda bir çuval tutarak, vücudu ana Buda-Krotishaurima ile sarılmış, Krotishaurima sağ eliyle boynunu tutarak, sol eliyle tuttuğu kan dolu bir deniz kabuğunu ağzına götürerek, gürültülü çığlıklar atarak ve gök gürültüsü gibi hırıltılar çıkararak gelir. Bu iki tanrıdan parlak bilgi ışıkları, gözeneklerinden bir ateş dorjesi çıkar. Bu iki tanrının her biri bir bacağı bükülü ve diğeri düz ve gergin, boynuzlu kartalların taşıdığı bir örtü altında ancak senin düşüncelerinden çıkmaktadırlar; bunlar gelip senin üzerinde parlayacaktır. Onlardan korkma. Dehşete kapılma. Bunları kendi zihninin oluşturduğu beden şekilleri olarak kabul et.
“Bunu, kendi koruyucu tanrın olarak bil, korkma, dehşete kapılma; çünkü bu gerçektir. Baba-Ana Bhagavan Vairochana’dır. Onları tanıdığın an, kurtuluş elde edilir. Onları tanırsan, birden koruyucu tanrıdan eriyerek Sam- bogha-Kaya’da Buda haline gelirsin.
“Ey soylu oğul, kendilerini dış bir dairenin çevirdiği, beynin sekiz yönünden gelen sekiz Htamenma gelip üzerinde parlayacaklar; Doğu’dan koyu kahverengi, aslan başlı, elleri göğsünde kavuşturulmuş, ağzında bir insan vücudu taşıyarak ve yelesini savurarak; Güney’den kırmızı, kaplan kafalı, elleri yere doğru kavuşturulmuş, sivri dişleri yüzünün gerginliği arasından görünerek ve korkunç büyük gözleriyle bakarak; Batıllan siyah, tilki kafalı, sağ eliyle bir ustura, sol eliyle bir taraftan yediği ve kanını yaladığı barsakları tutarak; Kuzey’den koyu mavi, kurt kafalı, iki eliyle tuttuğu bir cesedi yiyerek ve korkunç gözleriyle sana bakarak; Güneydoğu’dan Beyaz-Sarımsı, akbaba kafalı, omzunda insana benzer dev bir vücut ve bir iskelet taşıyarak; Güneybatı’dan koyu kırmızı, mezarlık kuşu kafalı ve sırtında dev bir beden taşıyarak; Kuzey- batı’dan siyah, karga başlı, sol eliyle bir kafa derisi, sağ eliyle bir kılıç taşıyarak, kalpleri ve ciğerleri yiyerek; Kuzeydoğu’dan koyu mavi, baykuş kafalı, sağ elinde bir dorje, sol elinde bir kılıç tutarak ve bir şeyler yiyerek, beyninden çıkanı ve kan içici babalan çevreleyerek, sekiz bölgeden, bu sekiz Htamenma gelip üzerinde parlayacaklar. Bundan korkma. Onları kendi zihin yeteneklerinin ürettiği biçimler olarak tanı.”
ON DÖRDÜNCÜ GÜN:
“Ey soylu oğul, on dördüncü günde, Boyut Bekçileri yine beyninden çıkıp gelerek üzerinde parlayacaklar. Bir defa daha, onları tanı.
“Beyninin Doğu bölümünden iğne taşıyan kaplan başlı Beyaz Tanrıça; sol elinde içi kan dolu bir kafa derisi; Güneyden domuz kafalı, kement taşıyan Sarı Tanrıça; Batıdan aslan kafalı, demir zincir taşıyan Kırmızı Tanrıça; Kuzeyden yılan kafalı, çıngırağı olan Yeşil Tanrıça gelecek. Kafandan çıkmış dört Boyut Bekçisi böylece görünüp gelerek üzerinde parlayacaklar.
“Ey soylu oğul, bu otuz Öfkeli Tanrı, Heruka’nın etrafında daire biçiminde yirmi sekiz çeşitli silah taşıyan, başları çeşitli biçimlerde kudretli Tanrıça; yine beyninden çıkarak gelip üzerinde parlayacaklar. Korkma. Bütün sana parlak görünenleri kendi zihin yeteneklerinin düşünce biçimleri olarak tanı. O anda hayati öneme sahip, gurunun sana öğrettiği dersleri hatırla.
“Ey soylu oğul, şunların doğduğunu göreceksin. Doğudan Yak (yaban öküzü) kafalı, bir dorje ve bir kafatası tutan Esmer Tanrıça Rakshasa, yılan kafalı, elinde bir Lotus tutan, sarı-kırmızı renkli Brahma Tanrıça, Leopar kafalı, elinde üç dişli çatal tutan koyu yeşil Büyük Tanrıça, Maymun kafalı, elinde bir tekerlek tutan mavi Saygısızlık Tanrıçası, kutup ayısı kafalı, elinde bir kılıç tutan kırmızı Bakire Tanrıça, son olarak da ayı kafalı, elinde düğümlenmiş bağırsak tutan Beyaz Tanrıça Indra. Bu Doğu'nun altı Yoginisi, senin başının merkezinden çıkarak gelip üzerinde parlayacaklar.
“Bundan korkma.
“Ey soylu oğul, Güney’den yarasa kafalı Zevklerin Sarı Tanrıçası, elinde bir ustura tutarak; makara kafalı kırmızı Sakin Tanrıça, elinde ölülerin külü konulan bir kap tutarak; akrep kafalı Kırmızı Tanrıça Amrita, elinde bir Lotus tutarak; şahin kafalı Beyaz Ay Tanrıçası, elinde bir dorje tutarak; tilki kafalı, Koyu Yeşil Tanrıça, elinde bir gürz tutarak; son olarak da kaplan kafalı Siyah Sarımsı Tanrıça Rakshasi, elinde içi kan dolu bir kafatası tutarak gelip parlayacaklar; bu tanrıçalar, Güney’in altı Yoginisi, yine kafanın Güney bölümünden çıkıp gelerek üzerinde parlayacaklar. Bundan korkma.
“Ey soylu oğul! Batı’dan şunlar görünecek: Akbaba kafalı yeşilimsi siyah, İnsan Yiyen Tanrıça, elinde bir sopa tutarak; at kafalı kırmızı Zevk Tanrıçası, elinde büyük bir ceset taşıyarak; köpek kafalı sarı Rakshasi, elinde bir dorje taşıyarak ve onu bir ustura ile keserek; ibibik kafalı kırmızı Arzu Tanrıçası, gerilmiş bir yay taşıyarak ve okla nişan alarak; son olarak, geyik kafalı, yeşil renkli, Zenginlik Bekçisi Tanrıça, elinde ölülerin küllerini koyduğu bir kase taşıyarak. Bu Batının altı Yoginisi, senin beyninin batı bölümünden çıkıp gelerek üzerinde parlayacaklar. Bundan korkma.
“Ey soylu oğul! Kuzey’den şunlar görünecek; Kurt kafalı mavi Rüzgar Tanrıçası, elinde bir bayrak sallayarak; kırmızı leylek kafalı Tanrıça Kadın, elinde tehditkar bir mızrak taşıyarak; domuz başlı siyah Domuz Tanrıça, elinde bir sürü kanca taşıyarak; karga kafalı, kırmızı Yıldırım Tanrıçası, elinde bir çocuk cesedi taşıyarak; fil kafalı yeşilimsi-siyah, büyük burunlu Tanrıça, elinde büyük insan cesedi taşıyarak ve bir kurukafa içinden kan içerek; nihayet yılan kafalı büyük Mavi Su Tanrıçası, elinde bir demet yılanla gelecekler. Bunlar, Kuzey’in altı Yoginisidir. Senin beyninin kuzey bölümünden çıkıp gelerek üzerinde parlayacaklar. Bundan korkma.
“Ey soylu oğul! Beyninden çıkmış dört Kapı Yogisi de gelip üzerinde parlayacaklar. Doğudan; Guguk kuşu kafalı Siyah Mistik Tanrıça, elinde bir demir çengel tutarak; Güney’den keçi kafalı Sarı Mistik Tanrıça, elinde bir düğüm tutarak; Batıdan aslan kafalı Kırmızı Mistik Tanrıça, elinde bir demiz zincir tutarak; Kuzey’den yılan kafalı Yeşilimsi Kara Tanrıça. Bunlar Kapı Yogileridir. Kafandan çıkıp gelerek üzerinde parlayacaklar. Bunlar altı Neruka Tanrısının Ratna Sambhavası’nın beden güçlerinden çıkan yirmi sekiz güçlü tanrıçadır. Onları tanı ve onlardan korkma.
“Ey soylu oğul! Sakin Tanrılar Dharma-Kaya’nın Boş- luğu’ndan çıkarlar. Öfkeli Tanrılar Dharma Kayanın titreşiminden çıkarlar. Onları tam. O anda, kendi beyninden çıkan elli sekiz kan içici üzerinde parlayınca, onları kendi zekanın titreşimleri olarak tanırsan, bu kan içicilerin gövdesinde birleşerek eriyecek ve Buda haline geleceksin.
“Ey soylu oğul! Onları şimdi tanımazsan ve korku yüzünden onlardan kaçarsan, bir kere daha azaplar seni boğar. Bunu bilmiyorsan, Kan İçici Tanrılar seni korkuttuğu için şaşıracak, dehşete kapılacak ve kendini kaybedeceksin. Kendi düşünce kalıpların, aldatıcı hayaller olarak etrafında dönecek ve Sangsara’da başıboş gezeceksin. Şaşırmaz ve dehşete kapılmazsan, Sangsara’da dolanıp durmak zorunda kalmazsın.
“En büyük Sakin ve Öfkeli Tanrıların gövdeleri gökler kadar geniştir. Ortancaların boyları Meru Dağı gibidir. En küçükleri senin kendi boyundan on sekiz kat daha büyüktür. Bundan korkma, dehşete kapılma. İlahi parlak şekiller veya ışınımlar altında görünen olaylar senin kendi düşüncelerinin yayınları olarak tanınırsa, Buda hali de bu bilgiyle aynı anda elde edilir. ‘Buda haline bir anda ulaşılır!’ sözü şimdi, bu noktada uygulanır. Bunu şimdi hatırlamak, Kayalar ve titreşimlerle birleşerek Buda haline gelmek demektir.
“Ey soylu oğul, sana gelecek korkutucu şekiller ne olursa olsun, onları kendi düşünce kalıpların olarak tanı.
“Ey soylu oğul, böyle düşünceler ortaya çıktında korkma ve şaşırma. Şimdi senin sahip olduğun beden, karmik eğilimlerden doğan bir düşünce beden olduğu için, ona istedikleri kadar vursunlar, parça parça etsinler; o ölmez, ölemez! Senin bedenin gerçekte boş olduğundan, korkmana gerek yok. ölüm Meleğinin vücudu da senin düşüncenden çıkan titreşimlerden, yayımlardan oluşmuştur; maddeden yapılmamıştır. Boş boşu yaralaya- maz. Senin düşünce yayınlarının ötesinde, kendi dışında, Sakin, Öfkeli, Kan İçici, çeşitli başları olan, gökkuşağı ışıkları, Ölüm Meleğinin dehşet verici biçimleri, gerçekte yoktur. Bundan şüphe duyman gerekmez. Böylece bunu bilerek, bütün korku ve dehşet, kendiliğinden dağılır, bir anda eriyip gider ve Buda haline gelirsin.
“Bunu bilebilirsen, koruyucu tanrılarına sevgi ve inancınla, seni Bardo’nun tuzaklarından gelip kurtaracaklarını bil ve şunu düşün: “Onlara sığınıyorum.” Değerli Üçlüyü düşün, ona karşı sevgini hisset ve inan. Koruyucu Tanrı, kim olursa olsun, onu adıyla çağır ve şöyle söyle:
‘“Yazık! İşte Bardo’da başıboş dolaşıyorum. Gel beni kurtar; lütufkarlığınla beni koru, Değerli Kurtarıcım!’ “Koruyucunu adıyla çağırarak şöyle söyle:
“‘Yazık! İşta Bardo’da başıboş dolaşıyorum; beni merhametinden mahrum etme!’
“Kan İçici Tanrılara da güven ve onlara şu duayı et: “‘Yazık! Aldatıcı hayallerin zoruyla Bardo’da gezerken, terk edilmişliğin, korkunun, dehşetin yolunda,
‘“Sakin ve Öfkeli Bhagavanlar’ın orduları beni yönlendirsin; çok sayıda Öfkeli Tanrıça beni korusun,
“‘Ve beni Bardo’nun korkunç tuzaklarından kurtarsınlar,
“‘Beni tam aydınlanmış Budalar’ın yoluna sürsünler, “‘Ben yalnızken, sevdiğim dostlardan uzak gezerken, “‘Düşüncelerinin boş biçimleri burada parıldarken, “‘Budalar merhametlerinin gücünü göstersinler, “‘Bardo’da korku ve dehşet erişmesin diye,
“‘Beş Bilgi Işığı burada parıldarken,
“‘Korkuda olmamanın ve Bardo’yu tanımanın güvenini bulayım,
“‘Kötü karmanın gücüyle ıstırap çekilirken, “‘Koruyucu Tanrılar bu felaketi engellesin,
‘“Gerçeğin doğal sesi binlerce gök gürültüsü gibi dalgalar halinde gelirken,
‘“Altı Hecenin sesine dönüşsün,
“‘Merhametli Kurtarıcı’ya beni koruması için yalvarıyorum!
“‘Ben burada karmik eğilimlerin sefaletinden acı çekerken, Saf Işığın mutluluğu ortaya çıksın,
“‘Beş element düşmanca davranmasın,
“Ancak, aydınlanmışların Beş Aşamasının alemlerini görebileyim.
Böylece, derin bir alçakgönüllülük ile her korkuyu dağıtacak, bu duayı et ve Sambogha Kaya’daki Buda haline ulaşılacaktır.
Kötü karma ne kadar ağır olursa olsun, kalan karma ne kadar hafif olursa olsun, kurtuluşun elde edilmemesi imkansızdır. Bununla birlikte, Bardo’nun her aşamasında yapılan bütün bu şeylere karşın, tanıma hâlâ gerçekleşememişse, Sidpa Baro denilen üçüncü Bardo’da, daha uzaklarda başıboş dolaşmaya devam etmek mümkündür. Bu karşılaşmanın ayrıntıları da ileride verilecektir.
SONUÇ BARDO ÖĞRETİSİNİN ÖNEMİ
Bir varlığın dinsel uygulaması ne olursa olsun - ister tara, isterse yarım yamalak - ölüm anında azap verici hayaller görünecektir. Bu yüzden, Thödol gereklidir. Çok düşünceye dalanlar, bilinçli prensip bedenden ayrılır ayrılmaz gerçek ortaya çıkar. Hayattayken deneyim kazanmak çok önemlidir. Zira o zamandan gerçek doğalarını tanımış ve bazı deneyimler kazanmış olanlar, Bar- do’da Saf Işık göründüğünde büyük bir güce kavuşurlar.
Hayattayken Mantra’nın Mistik yolu üzerindeki Tanrılar hakkında yapılmış düşünce çalışmaları ve vizyonlar, ayrıca da bunları geliştirme çabaları, Chönyid Bardo’da Sakin ve Öfkeli vizyonlar göründüğü zaman çok yararlı olacaktır. Bu metne bağlanmak, okumak, ezberlemek, tam olarak hatırlamak, kelimeler ve anlamlarının iyice aydınlanması için üç kez okumak, sizi yüz tane cellat kovalasa bile kelimeler ve anlamlarını unutmamaya götürür. Buna “duyma yoluyla Büyük Kurtuluş” denir; çünkü beş büyük günahı işleyenler bile bu öğretiyi kulak yoluyla duydukları taktirde, kurtulacaklarından emindirler.
Öyleyse, bu metni büyük topluluklar içinde okuyun. Bunu bir defa duyan, anlamasa bile, geçiş anında tek kelimesini unutmadan hatırlayacaktır; zira o zaman zeka dokuz kat daha açık olacaktır. Şu halde, bu kitap her canlı
varlığın kulağına duyurulmalıdır, her hastanın başucun- da okunmalıdır, her cansız vücudun yanında okunmalıdır ve her yana yayılmalıdır.
Bu doktrini duyanlar, gerçekten mutlu olurlar. Birçok manevi değerlere sahip olanlar, birçok karanlıktan kurtulanların bu öğretiyle karşılaşmaları zordur. Bu öğreti bilinse bile, anlamak çok zordur. Duyduktan sonra, sadece şüphe hissedilmediği taktirde kurtuluşa kavuşmak mümkündür. O halde, bu doktrini sevin; bu, bütün doktrinlerin temelidir.
“Yalnızca duymakla kurtaran öğreti”, “yalnızca bedene bağlı olmaktan kurtaran” denen, geçici durumda Gerçek ile karşılaştırma deneyi bitmiştir.
“Her şeyin özü birdir ve birbirine benzer; tamamen sakin ve hareketsiz, hiçbir 'olma’ belirtisi göstermeden; körlük ve aldanma cehaleti Aydınlanmayı unutmasından dolayıdır. İşte bu nedenle, Evren fenomenlerini vasıflandıran eylem ve farklılık gibi şartları gerçekten bilemez.” Ashaghosha, Suzuki tercümesi (The Awakening of Faith - inancın Uyandırılması)
İKİNCİ KİTAP SİDPA BARDO
Bu, “DUYMA YOLUYLA KURTULUŞUN ÖZÜ” denen doktrini, yeni bir doğum arandığı vakit geçici durumdaki saf karşılaşmayı anlatan bölüm olarak tanınır.
SRIP-PA BAR-DOHİ NGO-SPRÖD GSAL-HDEBS THÖSGROL ZHES-BYA-VA ZAB-DAHİ NYİNG-KHU ZHES-BYAVAHİ DVU-PHYOGS LEGS.
Okunuş: SİD-PA BAR-DOİ NGO-TÖD SAL-DEB THÖ-DOL SHAY-CHA-WA ZAB-PAİ NYİNG KHU SHAY-CHA-WAİ U-CHÖ LAY. ŞÜKÜR
Tanrılar topluluğuna, Koruyuculara, Gurulara, mütevazîane şükürler Geçici durumda Kurtuluş onlar Vasıtasıyla sağlansın.
GİRİŞ
Evvelce, Büyük Bardo Thödol’da,Chönyid denilen Bardo öğretildi;  Şimdi Sidpa denilen Bardo’nun Canlı hatırası gelmiştir.
BİRİNCİ BÖLÜM
ÖLÜMDEN SONRAKİ DÜNYA
(Töreni uygulayan için öğretici başlangıç): Her ne kadar şimdiye kadar Chönyid Bardo’da, (Gerçeğe alışkanlıkları olan ve karmaları iyi olanlar hariç) kötü karmaya sahip olanlara birçok aktif hatırlatmalar yapıldıysa da, alışkın olmayan kötü karma sahipleri için, korku ve dehşet yüzünden, tanımanın gerçekleşmesi zordur. Bunlar on dördüncü güne kadar inmişlerdi ve onlara aşağıdaki bölüm okunmalıdır.

BARDO BEDENİ DOĞUMU, OLAĞANÜSTÜ YETENEKLERİ
Üçlemeye saygıdan, Buda ve Bodhisattvalar’dan yardım istemek için duadan sonra ölüyü adıyla çağırın ve şöyle deyin:
“Ey soylu oğul; dikkatli dinle ve şunu yüreğine yerleştir: Cehennem dünyasında, Deva-dünyasında ve Bar- do’daki bedeninde doğuşa, olağanüstü doğuş denilir.
Gerçekte, Chönyid Bardo’da Sâkin ve Öfkeli Tanrı- lar’ın ışınımlarını hissederken onları tanıyamadığından, ölümünden sonra üç buçuk gün kadar baygın kaldın ve ayıldıktan sonra şendeki “Bilen” asıl haliyle uyandı; bundan önceki bedenine benzeyen bir ışık-beden ileri atıldı. Tantra da söylendiği gibi; “Etsiz kemiksiz, öncekine ve sonradan meydana geleceğe benzeyen ‘Bütün duygu yeteneklerine sahip ve serbestçe hareket edebile’,
‘“Mucizevî karmik kudretlere sahip,
“‘Bardo’daki aynı doğaya sahip varlıkların semavi, saf gözleri ile görülebilen bir beden sahibi olarak.”’ “İşte öğreti.
“Bahsi geçen bu ışık-beden, önceki hayattaki et ve kemikten bedene eğilimleri taşıyan insan bedenine benzemekle birlikte, yüksek bir kaderi olan varlıkların sahip oldukları mükemmellik ve güzelliklere de sahip olacaktır. Arzulardan doğan bu beden, geçiş durumundaki düşünce kalıplarının bir halüsinasyonu olup, adına arzu-bedeni denir.
“Bu anda Deva olarak doğacaksan Deva dünyasının, ya da asura, insan veya kaba bir varlık - bir vahşi insan - veya preta ya da cehennem varlığı olarak doğacaksan, o dünyaya ait bir görünümle karşılaşacaksın.
“Bedenin öncekine benzeyecek; zira bu, alışkanlıklarından ileri gelmektedir. ‘Sonradan meydana geleceğe’ benzeyecek denildi; zira gelecekteki doğum yerine ait bir görünümle karşılaşacaksın.
“O anda karşına çıkan görünümlerle ilgilenme. Zayıf olma. Bunlara bağlanırsan Altı Loka’da dolaşacak ve azap çekeceksin.
“Daha geçen güne kadar Chönyid Bardo’yu tanımadın ve buralara kadar indin. Şimdi gerçeğe bağlanmak istersen ruhunu dikkatle hareketsizlik ve hiçbir şeye bağlanmama halinde, karanlığın olmadığı halde, ilkel, parlak, bütün düşünceden arınmış halde tutmalısın: Sana gurun tarafından öğretildiği şekliyle. Bu yolla, rahip kapılarından geçmeye zorlanmadan Kurtuluşa ulaşacaksın. Fakat kendi kendini tanımayı başaramazsan, Koruyucu Tanrın veya gurun kim olursa olsun, onları derin bir sevgiyle ve alçakgönüllü bir düşünceyle başının üzerine gölge et. Bu çok önemlidir. Dikkatini kaybetme.”
(Yöneticiye Talimat): Ölünün Kurtuluşa kavuşarak Altı Loka’ya düşmemesi için böyle konuşun. Fakat kötü karma yüzünden bu mümkün olmazsa, şunları söyleyin: “Ey soylu oğul, yine dikkatli dinle: “Bütün duyumlara ve serbestçe hareket edebilme yeteneğine sahip olmak, şu demektir: Sağlığında kör ya da sağır olabilirsin; fakat bu ölüm ötesi planında gözün şekiller görecek, kulağın sesler işitecek ve bütün duyu organların kusursuz ve tam bir kesinlik kazanacak. Bunun için sana denildi ki: Bardo bedeni ‘bütün duyulara sahiptir’. Şimdi içinde bulunduğun varlık şartları, öldüğünün ve Bardo’da dolaşmakta olduğunun delilidir. Bunu bilerek hareket et. Öğretileri hatırla, öğretileri hatırla.
“Ey soylu oğul, ‘serbest hareket’ şu demektir ki, düşünce yeteneğin yerinden (yani terk ettiğin bedenden) ayrıldığından, şimdiki bedenin bir arzu-bedenidir; kaba maddeden yapılmış değildir. Öyle ki, şimdi senin kayalardan, tepelerden, toprak ve çakıldan, Büyük Heru dağından bile hiçbir engelle karşılaşmadan geçebilme yeteneğin vardır. Buda Kaya ve bir ana rahmi hariç, senin tarafından, her yerin içinden geçilebilir. Bu da gösterir ki, sen Sidpa Bardo’da dolaşmaktasın. Üstadının öğütlerini hatırla ve şefkatli ve merhametli olana yalvar.
“Ey soylu oğul, şimdi sen, dünyadaki ibadetinin bir sonucu olarak değil, karmik doğada ve sana doğal olarak gelen mucizevi bir şekilde hareket etme olanağına sahipsin. Şimdi sen Meru Dağını çevreleyen dört kıtayı bir anda aşabilir, istediğin yere gidebilirsin. Bir insanın elini açıp kapayıncaya kadar geçen kısa bir zamanda oralara gitme gücün var. Aldanış’ın çeşitli türleri olan bu güçleri ve şekil değiştirme yeteneğini arzulama. (130)
“Bu güçlerden hiçbirisi arzu etmen için imkansız değildir şimdi. Onları engelsiz olarak uygulayabilme yeteneği sendedir. Bunu bil ve guruna yalvar.
“Ey soylu oğul, ‘Aynı doğada, semavi, temiz gözler için görülebilir ifadesi şu anlama gelir ki, geçiş süresince aynı doğa ve yapıda olan varlıklar karşılıklı olarak birbirlerine görebilirler. Örneğin, Devalar arasında doğacak olanlar birbirlerini görebilirler. Gördüklerine bağlanma. Yaratıcı olanı düşün. ‘Saf semavi gözlerle görünebilir’ demek, aynı zamanda, Devalar hak edişleri sonucu doğdukları için, Dhyanalar’ı tatbik eden semavi, saf gözlerle de görünürler demektir. Bunlar birbirlerini her an görecek değildirler; zihin konsantrasyonundayken birbirlerini görürler; diğer zamanlarda görmezler. Bazan Dhyana uygulaması sırasında dikkatsizlik ettiklerinden, birbirlerini görmeyeceklerdir.
GEÇİŞ AŞAMASINDA VARLIĞIN ÖZELLİKLERİ
“Ey soylu oğul, bu çeşit beden sahibi bir varlık, yeryü- zündeyken alışıp sevdiği yerleri, yakınlarını, rüyada görüldüğü gibi görecek.
“Akrabanı, dostlarını görüyor, onlarla konuşuyor ama onlardan cevap alamıyorsun. Onları ve aileni ağlar görüp ‘öldüm, ne yapacağım?’ diyor, sudan çıkıp ateşe atılmış bir balık gibi acı duyuyorsun. Şimdi bu acıyı hissedeceksin. Fakat ıstırap çekmenin sana hiçbir yararı olmayacak. Eğer tanrısal bir üstadın varsa ona yalvar. Koruyucu tanrına yalvar, Merhametli olana yalvar. Fakat kendini yakınlarına ve dostlarına bağlı hissedersen, bunun sana hiçbir yararı olmayacak. Öyleyse bağlanma. Merhametli olana yalvar; o zaman ne kederin, ne de korkun kalacak.
“Ey soylu oğul, daima harekette olan karma rüzgarıyla oraya buraya sürüklenirsen, düşüncen uçan bir tüy gibi konacak yer bulamayacak; durmadan, gayri ihtiyari, başıboş dolaşacaksın. Ağlayanlara ‘Buradayım, ağlamayın’ diyeceksin. Fakat seni duyamadıkları için ‘ölüyüm’ diye düşüneceksin ve o zaman kendini bu yüzden daha da bedbaht hissedeceksin. Bunun için üzülme.
“Gece, gündüz, her zaman kurşuni bir yarı aydınlık olacak. Bu geçiş durumunda bir iki, üç, dört, beş, altı, yedi hafta, en fazla kırk dokuz güne kadar kalacaksın. Genellikle Sidpa Bardo ıstırabının yirmi iki gün sürdüğü söylenir. Fakat Karmanın belirleyici etkisi yüzünden, belli bir süre de söylenemez.
“Ey soylu oğul, o zaman, Karmanın dayanması zor, güçlü rüzgarı seni arkandan, sağanaklar halinde itecek. Korkma. Bu senin kendi endişendir. Yoğun ve korkunç bir karanlık hep önünde olacak. Bu alandan ‘Vur, öldür’ gibi korkunç bağırtılar ve başka tehditler gelecek. Korkma.
"Başka durumlarda, çok kötü karmaları olan kişiler farkında olmadan Rakshasalar yaratırlar; bunlar insan eti yiyen ifritler gibi, çeşitli silahlar taşıyarak, ‘Vur, öldür’ diyerek ürkütücü gürültüler çıkarırlar. Sana doğru, hangisinin seni yakalayacağı konusunda iddiaya girmiş gibi saldırırlar. Korkunç yırtıcı hayvanların kovaladığı varlıkların hayallerini görebilirsin. Kar, yağmur, rüzgar, sağanaklar, kalabalık insan kütleleri tarafından kovalanma halüsinasyonları da ortaya çıkacak. Dağların yıkılması, denizin taşması, yangının çatırdaması gibi sesler işiteceksin. Bu sesler duyulunca, dehşetle onlardan, nereye olursa olsun, kaçmak istenir. Fakat yol üç korkunç uçurumla kapalıdır: Beyaz, siyah, kırmızı, çok derin, korkunç olacaklar ve insan kendini yuvarlanmak üzereymiş gibi hissedecek. Ey soylu oğul, bunlar gerçek uçurumlar değildir. Bunlar: Öfke, açgözlülük ve aptallıktır. O sıra, düşün ki, Sidpa Bardo’dasın. Ve Merhametli olanın adını anarak şöyle dua et: “Ya Rab, koruyucum, beni bu mutsuz dünyalara düşürme.”
“Bunları unutmayacağın şekilde hareket et.
“Liyakat kazanan diğerleri, samimi inanç sahipleri, anlatılmaz şevkler duyacak, ölçüsüz mutluluk hissedecekler. Fakat ne liyakati ne kötü karması olan Nötr sınıf, ne zevk, ne azap, ne sıkıntı duyacak; fakat renksiz ve aptalca bir duygusuzluk içinde olacak. Ey soylu oğul, ne olursa olsun, ne kadar zevkli duygulara kavuşursan kavuş, onlara bağlanma, onları sevme. Dua et; her bağlılık ve her arzudan kurtul.
“Hiçbir zevk ve acı duymasan, kendini sadece kayıtsız hissetsen bile, zihnini uyanık tut; düşünmekte olduğunu düşünme. Bu çok önemlidir.
“Ey soylu oğul, bu sıra köprü başlarında, tapınaklarda, sekiz çeşit stupa yakınında bir parça dinleneceksin. Fakat orada uzun zaman kalamazsın. Zira düşüncen yeryüzü bedeninden ayrıdır. İstediğin gibi ezip dolaşmak imkansızlığından dolayı, kendini kötü hissedecek ve sıkılacaksın, paniğe kapılacaksın. Bazen ‘Bilici’ - bilinç anlamında - donuk, bazen kaçıcı ve tutarsız olacak. O zaman aklına şöyle bir düşünce gelecek: ‘Yazık!.. Ben ölüyüm, ne yapacağım?’ Ve bu düşünce ile ‘Bilici’ kederlenecek, kalbin buz gibi olacak, bir sefalet, tarifsiz bir keder duyacaksın. Madem ki bir yerde kendini rahat hissedemiyorsun ve madem ki ilerlemek zorundasın, değişik şeyler düşünme; zihnini değişmez bir halde bırak. Sana nasip olan ne ise onunla karşılaşacaksın. Bu anında hiçbir dostundan sana fayda yoktur.
“Düşünce-Beden’in Sidpa Bardo’daki dolaşmaları böyle olur. Bu zamanda sevinç veya keder, şahsın karmasına - geçmiş hayatında yaptıklarına - bağlıdır. Evini, hizmetçilerini, aileni, bedenini göreceksin. ‘Şimdi ölüyüm; ne yapayım?’ diyeceksin. Ve büyük bir üzüntü içinde şöyle bir düşünce gelecek sana: ‘Bir beden sahibi olmak için şimdi neler vermezdim ki?’ Böyle düşünerek, orada burada bir beden arayacaksın.
Chönyid Bardo’da geçen süre yüzünden - ölmüş bedenine arkasına dokuz defa girmen mümkün olsa bile, kışsa o donmuş, yazsa kokuşmuş olacak veya ailen onu yakmaya götürecek; ya da onu gömmüş olacaklar; belki suya atılmış olacak; ya da kuşlara veya yabani hayvanlara bırakılmış olacak. Böylece, girecek hiçbir yer bulamadığından, kendini yarıklar arasına sıkışmış, kayaların arasındaki uçurumlarda kalmış gibi hissedeceksin.
“Bu ıstırap, geçiş döneminde yeniden doğma çareleri aranırken duyulur. O zaman bir beden ararken, sadece belalar kazanacaksın. Bir beden edinmek fikrini at, ruhunu sabır halinde kalmaya bırak ve sabırlı olmaya çalış.
“Böylece de Bardo’dan kurtuluş elde edilir.
YARGILANMA
(Yönetici için talimat): Kötü karma yüzünden bunda bile başarı gösterememe olasılığı vardır. Bu durumda ölüyü ismiyle çağırıp ona şöyle söyleyiniz:
“Ey soylu oğul, dinle! Kötü karan yüzünden acı çekiyorsun. Bu azap başka hiçbir şeyden değil, senin karmandan geliyor. (Dünyada hür olarak yapılan işlerin zorunlu sonucu olarak). Öyleyse Değerli Üçlü’ye yalvar, bu seni koruyacak. Dua etmezsen ne büyük Sembol üzerinde ne de hiçbir Koruyucu Tanrı üzerinde düşmesini bilmiyorsan, seninle beraber doğan iyilik perisi sana gelecek ve iyi davranışlarını beyaz çakıllarla sayacak ve yine seninle birlikte doğmuş olan kötülük perisi, kötü işlerini siyah çakıllarla saymaya gelecek. Bu da seni çok korkutacak 'Ben hiç kötülük etmedim’ diyerek yalan söylemeye çalışacaksın.
“O zaman Ölüm Meleği ‘Karmanın aynasına bakalım’ diyecek.
“Böyle diyerek her iyi ve kötü şeyin açıkça gözüktüğü Aynaya bakacak. Yalan bir şeye yaramayacak. O zaman Ölüm Meleğinin zebanilerinden biri, boynuna ip takarak seni sürükleyecek. Başını kesecek, kalbini sökecek, bağırsaklarını dökecek, beynini yalayacak, kanını içecek, etini yiyecek, kemiklerini kıracak. Fakat ölmeyeceksin. Vücudun kıyma gibi kıyılsa bile, yaşayacak. Tekrarlanan bu cezalar sana ıstırap verecek, işkence olacak... Çakıl taşlan sayılırken bile korkma, ölüm Meleğinden korkma ve ona yalan söyleme. Bedenin bir düşünce-bedeni olduğu için ölemez. Kafası koparılsa, derisi yüzülse bile. Gerçekten, vücudunun doğası boştur. Korkmak için gereğin yok. Ölüm Melekleri senin kendi halüsinasyonlarındır.
“Arzu-bedenin eğilimlerinin bir bedeni, boş bir bedendir. Boşluk boşluğu yaralamaz.
“İnsanın kendi halüsinasyonlarından başka, insanın kendi içindekilerden başka, hiçbir şey mevcut değildir: Ne ölüm Meleği, ne ilah, ne de şeytan. Bunları bil ve öyle davran.
“Şu anda Bardo’da olduğunu bilerek hareket et. Büyük sembolün Samadhi’si üzerinde düşün. Bunu yapamazsan, dikkatle seni korkutan şeyleri incele. Gerçekten bu, hiçbir şeyden meydana gelmemiş, Dharma-Kaya’nın boşluğundan ibarettir.
“Bu boşluk hiçliğin (neant) boşluğu gibi değildir. Öyle bir boşluktur ki, gerçek doğası seni etkileyecek ve onun karşısında zekan daha açık ve seçik olarak parlayacak: Bu, Sambogha-Kaya denilen ruh halidir.
“Şimdi mevcut olduğun durumda dayanılmaz bir şiddetle şunları hissetmektesin: Ayrılamadığın bir boşluk ve aydınlık. -Tabiatı aydınlık olan Boşluk ve tabiatı boşluk olan Aydınlık müdrikenin ilkel, değişmez hali Adi-Ka- ya’dır. Ve engelsiz olarak parıldayan bu güç, her yerde ışıl- dayacaktır. Bu da Nirmana-Kaya’dır.
“Ey oğul, beni dikkatle dinle: Bu dört bedenin tanınmasıyla bunlardan biri için, mezuniyet elde edeceksin. Dikkatli ol. Buda’ların ve canlı varlıkların sınırı buradan geçer.
“Bu an çok önemlidir. Şimdi uyanık olmazsan azap çukurundan çıkman için sayılmaz derecede çok zamanlar geçecek.
“Burada geçerli olabilecek bir söz vardır: ‘Bir anda farklılaşma yaratılır. Bir anda Tam Aydınlanma elde edilir.’
“Şu anda geçmiş olan zamana kadar Bardo, üzerinde parıldadı ve sen onu tanımadın; çünkü dikkat etmedin. Bu yüzden korktun, dehşete düştün. Yeniden dalgın olursan ilahi rahmetin ipleri kopacak ve hemen bir kurtuluş olmayan yere düşeceksin. Dikkatli ol!.. Karşılaştırmalara rağmen, şimdiye kadar gerçeği anlayamadınsa da şimdi Kurtuluşu elde edebilirsin.”
(Yöneticiye ihtar); Okuması yazması olmayan zavallı bir cahile hitap ediyorsanız, şunları söyleyiniz:
“Ey soylu oğul, nasıl düşünüleceğini bilmiyorsan Merhametli olanı; Sangha’yı, Dharma’yı, Buda’yı hatırlayarak dua et. Düşün ki, bütün bu seni korkutan tezahürler senin Koruyucu Tanrı’dır ve sana rahmettir.
“Daha sen yaşayan bir insanken, inisiyasyonun sırasında sana öğretilen mistik kelimeyi ve gurunun adını hatırla ve bu adları, Ölüm Meleklerinin Adaletli Kralına tekrarla.
“Fakat uçurumlara düşsen bile, korkma. Sana hiçbir kötülük olmaz. Korku ve dehşetten kaçın.”
DÜŞÜNCENİN BELİRLEYİCİ ROLÜ
(Yöneticiye talimat): Bunları öyle bir tarzda söyleyin ki şimdiye kadar meydana gelmeyen Kurtuluş elde edilebilsin. Bu defa da kurtuluşun başarılmaması mümkündür. Fakat sıkı ve devamlı bir çalışma esas olduğundan, ölüyü ismiyle çağırın ve şöyle konuşun:
“Ey soylu oğul, şimdiki deneyimlerin tıpkı bir mancınığın gerilmesi ve boşalması gibi, ani ve çok derin sevinçleri takip eden, yine ani ve şiddetle kederler tarzında olacak. Sevinçlerine hiç bağlanma ve kederlerini de hiç umursama. Daha yüksek bir planda doğman gerekli ise, bu üstün planın görüntüsü yavaş yavaş üzerinde doğacak.
“Yaşayan akrabaların, ölülerin hayrı için bir sürü hayvan kurban edebilirler, dini ayinler yapabilirler, sadaka verebilirler. Sen gördüğün saf olmayan görüntü ile onların bu davranışları üzerine büyük bir öfkeye kapılabilirsin. Bu da, senin o anda cehennemde doğumunu sağlar. Arkada bıraktıklarının hareketleri ne olursa olsun, onlara kızma ve onları sevgi ile düşün.
“Bundan başka arkada bıraktığın servet ve eşyaya kendini bağlı hissedersen ve bunların başkalarının eline geçtiğini görerek zaafın dolayısıyla üzülürsen, mallarını kullananlara kızarsan, daha üstün bir planda doğmaya hak azanmış olsan bile, bu his, senin o anını psişik olarak öyle bozacaktır ki cehennemde veya sefil ruhların, preta- ların dünyasında doğmak zorunda kalacaksın. Diğer taraftan, ardında bıraktığın servete bağlıysan, bu servete burada sahip olamazsın ve servetinin sana hiçbir faydası dokunmaz. Şu halde her zaafı ve sahip olduğun şeylere bağlılığını terk et, onları tamamen uzağa at, onlardan bütün kalbinle vazgeç. Zenginliklere sahip olmanın önemi yoktur; hasis hislere kapılma ve her şeyi kendi arzunla terk etmeye hazır ol. Bu serveti Değerli Üçlü’ye ve üstadına adadığını düşün ve bu zaaf ve arzulardan uzak kal!
“Kendi adına yapılan dinsel törenlerde, bunların gelişi güzel, bir çıkar karşılığında, görenek diye yapıldığını görerek - çünkü şimdiki halinle daha detaylı ve açık görebilirsin - inancında bir eksiklik olması ve dininden şüphe duyman mümkündür. Korkuya kapılabilirsin.
“‘Yazık! Bana gerçekten ihanet ettiler!...’ diye düşünebilirsin. Ve böyle düşünerek ümitsizliğe kapılabilir, duyduğun öfke yüzünden şüpheye düşebilir, inancını kaybedebilirsin. Oysa ki sevgi duyman ve alçakgönüllülükle inançlı olman daha iyi olurdu. Bu, anını psikolojik olarak bozduğundan, sefil hallerden birine doğacağından emin olabilirsin. Böyle bir düşünce tarzının sana yararı olmadığı gibi, zararı da büyüktür. Sana yapılan ayin, merasim, ne kadar baştan savma, bunu yapan kişilerin davranışları ne kadar kötü olursa olsun, şöyle düşün: ‘Herhalde benim düşüncelerimde bir bozukluk var! Aynada kendi yüzüme bakarken lekeler görür gibiyim.’ Güven ve sevgi duyduğun zaman, senin için bütün yapılanlar geride kalacak ve gerçekten hayrına olacaktır.
“Şu halde SEVGİ BECERİNİ KULLANMAN ÇOK ÖNEMLİDİR; 
bunu unutma. İSYANKAR DÜŞÜNCELERE SAHİP OLMAMALI, HER VARLIĞA KARŞI SAF BİR SEVGİ VE ALÇAKGÖNÜLLÜ BİR İNANÇ TAŞIMALISIN, Çok dikkatli ol.
“Ey soylu oğul, kısaca; Geçiş durumundaki düşünce yeteneğin, dış dünyanın, hiçbir kararlı objesine dayanmadığından az kuvvetli ve devamlı hareket halinde bulunduğundan, sana gelen her düşünce - inançlı ve inançsız - büyük bir güç kazanacaktır. Şu halde isyankar şeylere kapılma.; hangisi olursa olsun, bir ibadet şeklini hatırla; ya da böyle şeylere alışık değilsen, saf bir sevgi, basit bir inanç göster. Merhametli olana, Koruyucu Tanrı’ya dua et ve kararlı olarak şöyle de ;
‘“Yazık!, Yalnızken, sevgili dostlardan uzak, boş gezerken.
‘“Zihnimdeki kendi fikirlerimin boş kalıplarının, yansımaları üzerimde parlarken,
“‘Budalar Rahmetlerinin kudretini göstersinler. ‘“Bardo’da korku, dehşet ve ürküntü olmamasını bana bağışlasınlar,
“‘Kötü karmanın gücünün sefaletini yaşarken, “‘Koruyucu Tanrılar beni bu sefaletten kurtarsınlar, “‘Gerçeğin sesinin binlerce gök gürültüsü birbirini kovalarken,
“‘Bunlar Altı Hecenin sesine dönüşsünler.
“‘Karmanız sizi kovalarken, o zaman hiç koruyucu- suz,
“‘Merhametli olan beni korusun!
“‘Bütün karmik eğilimlerin, burada, asabını sürdürürken, Samadhi’nin saf ve mutlu ışığının titreşimleri üzerimde parıldasın.’
“Bu şekilde içten bir dua sana güvenilir bir rehber olacaktır. Yardımdan yoksun kalmayacağına .güvenebilirsin. Bu çok önemlidir. Bu tekrarla, bilgi hatırlanacak ve Kurtuluşa kavuşulacaktır.”
LOKA’NIN TAN AĞARTILARI
(Yöneticiye talimat): Bununla beraber, bu bilgilerin sık sık tekrarına rağmen, kötü karmanın etkisiyle kurtuluş güç oluyorsa, bu sözleri müteaddit defalar tekrarlamak iyi olacaktır. Bir kere daha ölüyü adıyla çağırın ve ona şöyle söyleyin:
“Ey soylu oğul, şimdiye kadar söylenenleri anlayama- dınsa, bundan evvelki hayatının bedeni gittikçe silinecek ve gelecek hayatının bedeni gittikçe kuvvetlenecek. Bu yüzden, kederlenerek şöyle düşüneceksin: ‘Ne sefaletler çekeceğim? Şimdi, edineceğim beden ne olursa olsun, onu aramaya gideceğim.’ Bunu düşündükten sonra, durmadan, dalgın oraya buraya gezineceksin. O zaman üzerinde Sangsara’nın Altı Lokası’nın ışıkları parıldayacak. Karmanın seni doğurtacağı ışık daha fazla parlayacak.
“Ey soylu oğul, dinle. Bu altı ışığın ne olduğunu bilmek istersen, onlar şunlardır: Devalar dünyasının soluk beyaz ışığı, Asuralar dünyasının soluk yeşil ışığı, insanlar dünyasının soluk sarı ışığı, Kaba Dünyanın soluk mavi ışığı, Pretalar dünyasının soluk kırmızı ışığı ve cehennem dünyasının soluk kurşuni, duman renkli aydınlığı. Bu anda, karmanın etkisiyle vücudun, yeniden doğacağın dünyanın rengini alacak.
“Ey soylu oğul, bu öğretinin çok özel olan değeri işte asıl bu anda önemlidir. Üzerinde parlayan hangi ışık olursa olsun, onu Rahim olanın kendisini düşünür gibi düşün; aydınlık nereden gelirse gelsin, bu yeri Rahim olanın kendi yeri olarak bil. Bu derin ve ince bir sanattır ki, yeniden doğuma engel olabilir. Koruyucu tanrın kim olursa olsun, onun şekli üzerinde uzun zaman düşün. —Gerçek bir varlığı olmayıp sadece bir görünüş olarak — bir sihirbaz tarafından yaratılan bir şekil gibi, davet edilmiş bir hayal şekli gibi. O zaman, bu koruyucunun görüntüsünü eriyip kaybolmaya bırak ve çevrenin en dış çizgilerinden merkeze doğru hareket ederek görünen hiçbir şey kalmayıncaya kadar bekle. Ve kendi kendine boş ve aydınlık hale geç. — Bu durumda hiçbir şekil düşünemezsin. — Ve biraz öyle kal. Yeniden koruyucunu, yeniden Saf Işığı düşün ve bunu nöbetleşe yap. Sonra, dış katlardan başlayarak kendi düşünce yeteneğini kısmen erimeye bırak.
“Esirin egemen olduğu her yerde şuur egemendir; şuurun egemen olduğu her yerde Dharma-Kaya vardır. Bu halde sakin kal. Ve bu durumda doğum olmaz ve tam Aydınlanma vuku bulmuştur.”
İKİNCİ BÖLÜM
YENİDEN DÜNYAYA GELMENİN YOLU KAKIM KAPISININ KAPATILIŞI
(Yöneticiye talimat): — Ölünün anlamayıp rahim kapılarında dolaşması halinde — bu kapıların kapanması için öğretiler — çok önemlidir. Ölüyü adıyla çağırın ve ona şöyle söyleyin:
“Ey soylu oğul, bundan öncekileri anlamadınsa, karmanın etkisiyle yükselmekte, düz bir alanda ilerlemekte ve inmekte olduğun duygusuna kapılabilirsin; İnsan aldanarak batabilir ve rahim kapılarında dolaşabilir. Bu anda Rahim olanı düşün. Hatırla. O zaman, önceden söylendiği gibi, rüzgar sağanakları, fırtınalar, dolu sağanakları karanlık, bir kalabalık tarafından kovalanma izlenimleri sende uyanacak. Bu halüsinasyonlardan kaçarken seni değerli kılan bir karmaya, sahip değilsen, sefil yerlere gidiyormuşsun gibi, iyi karman varsa mutlu yerlere kavu- şuyormuşsun gibi bir izlenim edineceksin. O zaman, ey soylu oğul, hangi kıta veya yerde doğacaksan, bu doğum yerinin ibaretleri üzerinde parlayacak.
“Bu anda seni yönetmek için, birçok derin, hayati bilgiler vardır. Onları dikkatle dinle. Bundan öncekileri anlamadıysan bile şimdi bunlar sana kolay gelir. Çünkü çok az bilgililer bile, bu işaretleri kavrayabilirler. Şimdi dinle:”
(Yöneticiye talimat): Şimdi, rahmin kapısını kapatmak için kullanılacak yöntem çok önemlidir. Çok dikkat gerektirir. Bu kapılan kapamak için belli başlı iki yöntem vardır. Varlığın oraya çekilmesine engel olmak veya aşılabilecek olan kapıyı kapamak.
BİR RAHMİN KAPISINA YAKLAŞMAYI
ÖNLEYEN YÖNTEM:
Varlığı oraya doğru çekilmekten önleyen talimatlar şunlardır:
“Ey soylu oğul (şu şu kişi), koruyucu tanrın kim olursa olsun, sakince onu düşün; sanki ay, suyun yüzüne aksetmiş gibi. Sihirle meydana gelen bir hayal gibi, gerçekte mevcut olmayıp, sadece görünen bir yansıma. Koruyucu tanrın yoksa ister Rahim olanı düşün, isterse beni düşün ve böylece meşgul olan ruhun düşünebilir. Sonra, koruyucu tanrının bu görüntüsünü bırak, dış kenarlarından başlayarak eriyip, kaybolsun. O zaman, şekilsiz, boş, Saf Işığı düşün. Bu derin bir sanattır ve böylece, döllenmiş bir yumurtaya dönmekten kurtulursun.
RAHMİN KAPISINI KAPAMAK İÇİN
BİRİNCİ YÖNTEM:
“Bu şekilde düşün; fakat bu senin bir tohuma girmene engel olmak için yetersiz kalırsa ve kendini düşmek üzere hissedersen, işte rahmin kapılarını kapatmakta kullanılan derin bilgi: Dinle! Bu ana kadar üzerinde, Yazık! Sidpa Bardo parladı, iyi karma zincirine takılmak için azmet. Rahmin kapısını kapa. Karşıt gücü düşün. Bu, dikkat ve saf sevginin gerekli olduğu bir zamandır. Kıskançlığı bırak; senin ananın da babanın da gurun olduğunu düşün. Ağzın bunu dikkatle tekrarlasın, bu sözcüklerin anlamlarını açık olarak hatırla, üzerlerinde düşün. Bunun uygulaması önemlidir. Bu uygulamadan kaçınılmaz.
“Bu öğretinin anlamı şudur; Şu ana kadar, Sidpa Bardo üzerinde parlıyor. Sidpa Bardo’da dolaşıyorsun. Bunun kanıtı, suya veya aynaya bakarsan, yüzüne veya vücuduna ait hiçbir şey görmemendir ve vücudunun hiçbir gölgesi yoktur.
“Şimdi, vücudunu attın, kandan ve etten yapılmış kaba malzemeyi bıraktın. Bu göstermektedir ki Sidpa Bardo’da dolaşmaktasın.
“Şu anda, dikkatle, ruhunda bir tek karar almalısın. Tek bir kararın oluşması şimdi çok önemlidir. Bu tıpkı bir yarış atını dizginle idare etmek gibidir.
“Arzu edebileceğin her şey gözünün önünden geçecek. Düşüncelerinin akışını değiştirebilecek olan kötülükleri düşünme. Bu Bardo Thödolun okuyucusu ile olan ruhsal alışverişini veya kendisinden dünya hayatında bilgi alabildiğin herhangi bir kişiyi düşün ve iyi eylemler üstünde dur. Bu önemlidir. Dikkatli ol. Yükseliş ve düşüşün sınır çizgisi buradan geçer. Kendini bir saniye bile kararsız bırakırsan çok ama çok uzun bir zaman ıstırap çekeceksin. Artık zaman geldi. Tek bir iradede sıkı tutun, iyi eylemlerin zincirlerine katılmakta ısrar et. “Şimdi rahmin kapısını kapama anına geldin. ‘Bu, dikkat ve sevginin gerekli olduğu andır.’ Bu demektir ki ilk defa, rahmin kapısını kapamak gereken zaman gelmiştir. Beş türlü, kapama şekli vardır.
“Bu düşünceyi kendinde taşı.”
RAHMİN KAPISINI KAPAMAK İÇİN
İKİNCİ YÖNTEM:
Ey soylu oğul, şu anda, cinsel bir birleşmede olan erkek ve dişiler göreceksin. Bunu gördüğün zaman, aralarına girmekten sakınman gerektiğini hatırla. Baba ve Ana’ya, senin gurun ve Tanrısal Ana imiş gibi bak; onları düşün, onları say. Alçakgönüllü bir şekilde inancını düşün. Zihninden büyük bir güçle onlara derin sevgini sun ve onlardan gelecek iyi etkileri ve dinsel duyguları almaya hazırlan. Sadece bu davranışla bile rahmin kapısı kapanır. Fakat buna rağmen kapanmazsa ve kendini rahme dahil olmak üzere hissetsen bile, Baba-Ana Tanrısal Guru’yu düşün.
“Sanki bir Koruyucu Tanrı’yı, sanki Merhametli Koruyucuyu ve onun Shaktisi’ni düşünür gibi. Ve böyle düşünürken, zihnen onlara adaklar ver. Onlardan bir lütuf isteme kararını kesinlikle al. Böylece tohuma giriş önlenmiş olur.”
RAHMİN KAPISINI KAPAMAK İÇİN
ÜÇÜNCÜ YÖNTEM:
Eğer kapanmamışsa ve bu yüzden bir tohuma girmek üzereyse, işte her tür bağlanmayı ve her nefreti önleyen üçüncü yöntem:
Dört çeşit doğum vardır:
Yumurta aracılığıyla doğum, rahim aracılığıyla doğum, olağanüstü doğum ve yaşlıkla sıcaklık aracılığı ile doğum. Bu dördünün içinde yumurta ve rahimde doğum birbirine benzer.
Söylendiği gibi, birleşmekte olan dişi ve erkek görüntüleri belirecek. Bu anda sempati ya da antipati yüzünden bir tohuma girilirse; at, tavuk, köpek veya insan varlığı olarak doğulabilir Eğer erkek olarak doğulacaksa ‘Bilicide bir erkek olma duygusu, babaya karşı bir kin ve kıskançlık, anaya karşı bir çekiliş uyanır. Kadın olarak doğulacaksa, anaya karşı şiddetli bir kin, babaya karşı bir cazibe duyulur. Bu ikinci neden yüzünden, esir yoluyla, spermanın yumurtaya eklendiği anda, ‘Bilici’, doğum haliyle birlikte bir anlık bir zevk duyar ve bayılarak şuursuz bir hale geçer.
Sonra kendini embriyon halinin oval durumu içinde bulur. Rahimden çıkınca gözlerini açar, kendisini bir köpek yavrusu halinde görür. Vaktiyle bir insandı; o şimdi bir köpek. Hayatın sıkıntılarını çekecektir. Veya bir ahırda domuzdur; yahut bir karınca yuvasında karıncadır, bir delikte bir böcek, bir tırtıl olarak, bir dana, bir oğlak, bir kuzu olarak dönüşü imkansız bir hayat tarzına başlar. Konuşamamak, budalalık, sefil zihin karanlığı, bütün şef aletleriyle birlikte, çekilir. Bunun gibi, cehenneme, kederli ruhlar dünyasına inilebilir; Altı Loka’dan geçilir ve sonsuz zorluklar çekilir.
Sangsara’daki bu varoluş şekillerine yırtıcı eğilimlerle çekilen veya bundan yeterince korkmayanlar için sonuç, vay haline! Korkunç, çok korkunçtur. Ve gurunun öğretilerini almamış olanlar Sangsara’nın derin uçurumlarına düşecekler ve böylece, uzun süre dayanılmaz acılar çekeceklerdir.
“Cazibe ve nefret hislerini bırak ve sana söyleyeceğim rahim kapama yöntemini hatırla. Bu kapıyı kapa ve zıt gücü düşün. ‘Bu Saf Sevgi’nin gerekli olduğu andır.’ Söylendiği gibi, ‘kıskançlığı bırak, Baba-Ana Guru üzerinde düşün.’
“Sana açıklandığı gibi, erkek doğacaksan annene çekim, babana nefret duyacaksın; eğer kadın bedeniyle doğacaksan, babana çekim ve annene nefret duyacaksın. Ve nefret ettiğini kıskanacaksın.
“Şu anda sana gerekli olan çok değerli bir bilgi var: Çekim ya da nefret duyduğun zaman şöyle düşün:
“‘Yazık! Ne kötü karmaya sahibim. Şimdiye kadar Sangsara’da dolaştımsa bu, çekim ya da nefret yüzünden- dir. Çekim veya nefret duymaya-devam edersem, Sangsara’da hep dolaşacağım ve kendimi oraya mahkum ederek bir okyanus dolusu azap çekeceğim. Şimdi, çekim veya nefrete göre hareket etmemeliyim. Şimdiden sonra, böyle hareket etmeyeceğim.’
“Böyle düşünerek, aldığın kararı kesin olarak uygula. Tantralar’da şöyle denilmiştir: ‘Rahimin kapısı ancak böyle kapanır.’ Dikkatli ol, sadece bu karar üzerinde düşün.
RAHİM KAPISINI KAPAMAK İÇİN
DÖRDÜNCÜ YÖNTEM:
Bu da rahim kapısını kapamayı sağlamazsa ve insan oraya girmek üzereyse, “yanlış ve hayali” denilen öğreti sayesinde kapatılmalıdır.
Bu şöyle düşünülmelidir: “Evet! Ana ve Baba’dan oluşan bir çift, karanlık, yağmur, bora, gürültüler, korkunç tezahürler; hepsi gerçekten hayaldir. Tezahür tarzları ne olursa olsun, onlarda gerçek yoktur. Rüya ve diğer tezahürat, aparisyonlar (hayalet şeklindeki görüntüler) gibi, süreksiz ve kararsızdırlar. Bunlara bağlanmakta ne yarar var? Onlardan korkup dehşete kapılmakta ne yarar var? Bu, var olmayanı var olan gibi görmektir. Onlar, benim kendi ruhumun halüsinasyonlarıdır. Aldanmalardan ibaret ruhun kendisi de, ezelden beri mevcut değil. Şu halde bütün bu dış olaylar mevcut mudurlar? Bu şeyleri şimdiye kadar bu tarzda anlamadığımdan, var olmayanı var gibi, gerçek olmayanı gerçek gibi, asılsız olanı var kabul ettim; uzun süre Sangsarada gezdim ve şimdi de, onları hayal olarak kabul etmezsem yine uzun süreler Sangsara’da gezeceğim ve mutlaka sefalet uçurumlarına düşeceğim.
“Gerçekte bütün bunlar rüya, halüsinasyon, yankı, ‘koku yiyicilerin’ şekilleri gibi, serap, bir aynadaki hayal, bir fantezi, bir gölün durgun suyuna yansıyan ay gibi bir anlık bir gerçeklikleri bile yok. Sahiden bu, gerçek dışı, sahte!”
Bu nokta üzerinde düşünce yoğunlaştırılarak olayların gerçekliğine inanç kaybı olur ve bu durum bilincin iç sürekliliğine mal olduğundan, bu yoldan dönülür.
Gerçek tanınması böylece derin bir iz bırakmışsa, rahmin kapısı kapanacaktır.
RAHİM KAPISINI KAPAMAK İÇİN
BEŞİNCİ YÖNTEM:
Bundan sonra da olaylara inanç devam ederse, rahim kapısı kapanmazsa ve bu kapı aşılmak üzere olursa, bu kapıyı Saf Işık üzerinde düşünerek kapamak gerekir ve bu beşinci yöntemdir. Düşünce yoğunlaşması şöyle yapılır.
"İşte, her cevher benim kendi ruhumdan ileri geliyor ve bu ruh boştur, doğmamıştır ve ölümsüzdür.”
Böyle düşünerek ruhunuzu yaratılmamış hale getirin: Suya dökülen su gibi, ruh, en rahat ruhsal durumunda, kendi doğal durumunda, açık ve alıcı durumda bulunmalıdır. Bu gevşeme halinde kalınarak dört doğum yeri de kapanır. Tam başarıya kadar yoğun düşünmek gerekir.
(Yönetici için talimat): Kapıları kapamak için, yukarıda birçok derin bilgi verildi. Yüksek, orta veya zihin kapasitesi az olan bir ruhu kurtarmak bazen imkansızlaşır. Bunun çeşitli nedenleri vardır:
1- Bardo’daki varlık sınırlı idrakin olağanüstü gücüne sahip olduğundan, söylenen ne olursa olsun, anlaşılır.
- Yaşamı sırasında ölü, kor ve sağır olsa bile, şimdi orada bütün yetenekleri tamdır ve söylediklerini anlayabilir.
- Daima korku içinde bulunduğundan “Daha iyisi hangisi?” diye düşünür. Uyanık ve bilinçli olduğundan, söylediklerinizi, eninde sonunda dinler. Bilinci dayanaksız kaldığından beri (yani fizik bedenini terk ettiğinden beri) ruhun arzuladığı her yere hemen gider.
- Hafızası öncekine oranla dokuz misli daha kuvvetlidir. Yasarken aptal olsa bile, bu anda karmanın zoru ile zihin aşırı derecede açılır ve kendine öğretilenler üzerinde düşünebilecek yeteneğe sahip olur.
Bunun içindir ki cenaze töreninin yapılması yararlı olacaktır. Bu yüzden büyük Bardo Thödol’ün kırk dokuz gün boyunca ısrarla okunması çok önemlidir. Bir karşılaşmada kurtuluş mümkün olmazsa, sonraki başka bir karşılaşmada olacaktır; ve bu yüzden bu kadar çeşitli karşılaşmalar gereklidir.
BİR RAHİM KAPISININ SEÇİLİŞİ
(Yönetici için talimat): Buna rağmen birçok çeşitli varlık vardır ki düşüncelerini yoğunlaştırmak kendilerine öğretildiği ve bu onlara hatırlatıldığı halde, karanlık karmalarının kötü gücü yüzünden hatırlanmayacak kadar eski zamanlardan beri sürdürdükleri isyankarca hayatın alışkanlıkları ve iyi eylemlere yabancı oluşları yüzünden kurt anlamazlar.
Şu halde, bu andan evvel rahimlerin kapısı kapatılama- dıysa şimdi bir rahim kapısını seçme bilgisi verilecektir.
Bütün Buda ve Bodhisattva’lardan yardım istendikten sonra, bir defa daha, ismini üç defa çağırarak ölüye şöyle deyiniz:
“Ey soylu oğul, dinle; Bundan evvelki karşılaştırmalar sana yoğun bir biçimde verildi; fakat sen onları anlamadın. Şu halde rahimlerin kapısı kapanmadıysa, şimdi, bedenlenme zamanı, hemen hemen geldi demektir. Bu yüksek öğretiye göre tohumu seç. Dikkatle dinle ve hatırında tut.
DOĞUM YERİNİN ÖNCEDEN GÖRÜLÜŞÜ
Ey soylu oğul, şimdi; doğum yerinin işaret ve özellikleri gözükecek. Onları tanı. Bu doğum yerini görürken kıtanı da seç Doğu’daki Lûpah kıtasında doğacaksan, üzerinde erkek ve dişi kuğular yüzen bir göl göreceksin. Oraya gitme. Oradan nefret et. Eğer bu kıtaya gidilirse - orası rahat ve kolaydır - fakat, orada din ön planda gelmez. Oraya girme.
Güney Jambu kıtasında doğulacaksa, büyük, güzel evler görülür. Eğer gireceksen, oraya gir.
Eğer Batı’daki Balang-Chot kıtasında doğulacaksa, bir göl ve sahilinde-otlayan atlar ve taylar görülür. Orada zenginlik ve bolluk vardır ama, din önde gelmez geri dön.
Kuzeydeki Daminyan kıtasında doğulacaksa, kıyısı ağaçlarla çevrili ve etrafında sürüler otlayan bir göl göreceksin. Orada ömür uzun ve erdeme rastlanırsa da, bu kıtada da din önde gelmez. Şu halde oraya girme. Doğumlarda, kıtaların işaretleri bunlardır.
Deva olarak doğacak olana, kıymetli madenlerden yapılmış nefis mabet veya binalar gözükür. Oraya girmelidir. Şu halde gir.
Asuralar arasında doğacak olan, çok güzel bir orman, ya da birbirine zıt istikamette dönen ateş çemberleri görür. Nefret etmeyi hatırlasın ve girmemeye çalışsın.
Hayvanlar arasında doğacak olan, kayalık mağaralar, yerin altında derin çukurlar görür: Oraya girmesin.
Pretalar arasında doğacak olan, çıplak ve hüzünlü ovalar, az derin mağaralar, bakir ormanlarda açıklık yerler, geniş ormanlar görecek. Oraya gidilip Preta olarak doğulursa çeşitli açlık ve susuzluk azapları çekilecek. Nefret et ve gitme, Enerjim kullan.
Cehennemde doğacak olan (iniltilere benzer) sesler duyacak, kaçınılmaz bir tarzda oraya gitmek zorunda kalacak. Karanlık alanlar, siyah ve beyaz evler; yerde karanlık delikler, üzerinde yürünecek, siyah yollar belirecek. Oraya gidilirse, cehenneme girilecek, çekilmez sıcaklıklar ve soğukluklar hissedilecek. Çekmek için çok uzun bir zaman beklenecek. Bunların ortasına gitme. “Enerjini en son sınırına kadar harca» denilmiştir, şimdi bu gereklidir.
AZAP VERİCİ FURİALARA (ZEBANİLERE) KARŞI KORUNMA
Ey soylu oğul, karmık azap verici furialar tarafından kovalanmak her ne kadar istenmezse de, insan, iradesi dışında onlarla karşılaşmak zorunda kalır. İnsanın önünde azap verici Furialar, en önde “hayat kesiciler»; sizi sürüklerken karanlık, karma fırtınaları, gürültüler, kar, yağmur, korkunç kasırgalar, buzlu rüzgar sağanakları tezahür eder. Onlardan kaçma düşüncesi gittikçe büyür.
O zaman onlardan kaçmak düşüncesiyle bir sığınak ararken şöyle vizyonlar görülür. Büyük evler, mağaralar, çukurla, ormanlar, içine girilince kapanan lotus çiçekleri. Ve bu yerlerden birine saklanılarak azaplardan kurtulu- nur. Oralardan çıkmaktan korkularak “şimdi çıkmak iyi olmayacak» diye düşünülür. Çıkmaktan korkup sığınılan yere, insan iyice bağlanır. Burası rahimden başka bir yer değildir. Çıktığında yeniden Bardo’daki dehşetlerle karşılaşmaktan korkularak sığınılan yerde (veya seçilen rahimde) saklanırsa, insan sefil bir vücudu ve çeşitli ıstırapları yüklenecektir.
Bu gösteriyor ki, kötü ruhlar ve rakshasalar (iyi bir doğumu önlemek için) girişimde bulunmaktadırlar. Bu tehlikeden korunmak için, derin bir bilgi vardır. Dinle ve dikkat et.
Azap verici Furialar peşine düşüp dehşete kapıldığın zaman Heruka’yı, Hayagriva’yı, Vajra-Pani’yi veya hangisi olursa olsun, başka bir koruyucu tanrıyı gözünün önünde canlandır. Onların tam şekillerini görmeye çalış: Koca bedenleri, iri azalan, kızgın görünüşleri, dehşet verici tavırları, bütün kötü ruhları toz edebilecek yetenekleri ile. Bu bir anlık vizyonu elde et. Onlardan gelen tesirler seni zebanilerden ayıracak ve böylece doğacağın kucağı seçebilmek olanağım elde edeceksin. Bu, çok büyük bir bilginin pek önemli (hayati) kullanılışıdır. Hatırında iyi tut.
Ey oğul. Dhyani ve diğer tanrılar, Samadhi, yoğun düşüncenin (meditasyon’un) gücünden doğmuştur. Pre- talar (kederli hayaletler, ruhlar) ve bazı kötü ruhlar, Geçiş halinde hislerini (veya zihni davranışlarını) değiştirerek o şekli almış ve muhafaza ederek preta, kötü ruh, şekil değiştirebilen rakshasa (cin) haline gelmişlerdir. Uzayda, göğü kat eden bütün pretalar ve 80.000 çeşit zararlı ruh, hislerini ve Bardo planındaki zihinsel bedenlerini değiştirerek o hale gelmişlerdir.
Bu anda, Boşluk üzerinde Büyük Sembol öğretisi hatırlanabilir-se, bu en iyisi olacaktır. Eğer bu yapılmazsa, bütün zihni kudretleri toplayarak her şeye bir illüzyon (maya), gelip geçici bir hayal olarak bakınız. Bu da olanaksızsa, hiçbir şeyin tesiri altında kalmayın. Koruyucu tanrı, Rahim olan üzerinde düşünülerek Buda hali-Sam- bogha Kayada elde edilir.
OLAĞANÜSTÜ DOĞUM VE TOHUM ARACILIĞI İLE DOĞUM ŞIKLARINDAN BİRİNİN SEÇİLMESİ
Soylu oğul, eğer, karmanın etkisiyle bir tohuma girersen rahmin kapısının nasıl seçileceği şimdi sana açıklanacak; dinle.
Girmen kabil olan herhangi bir rahme girme. Azap verici Furialar seni oraya girmeye zorlamak isterlerse Hayagıiva’yı düşün. Zayıf bir ileriyi görme yeteneğine sahip olduğundan, bütün doğum yerleri birbiri arkasından sana belli olacaktır. Buna göre seç.
İki yol var: Şuurlu prensibin, Buda’nın alemine intikali veya Sangsara’ya ait saf olmayan rahim kapısının seçilişi;, bu iş böyle sonuçlanır.
BİR CENNET DÜNYASINA GEÇİŞLE OLAĞANÜSTÜ DOĞUŞ
İlk olarak: Katıksız bir cennete geçmek için, geçiş şu şekilde düşünülerek gerçekleştirilebilir:
“Heyhat!. Ne yazık ki, sayısız devirler (kalpa) boyunca, sınırsız ve başlangıcı belli olmayan bir zamandan beri Sangsara çukurunda dolaştım. Önceden “şuur» u, “kendi» olarak tanımayarak Buda halinde kurtuluşa kavuşa- mamam ne acı! Artık Sangsara beni bıktırdı; kaçmaya çalışmanın zamanı geldi. Batıda, Buda Amitabha’nın ayakları dibindeki mutlu ülkede, lotus çiçekleri arasında olağanüstü bir doğum yapmak için, kendim lazım geleni yapacağım.
Bunu düşünerek, arzunuzu, kararlı olarak arzuladığınız alemlere çeviriniz: En üstün mutluluk dünyası, yoğun düşünce (konsantrasyon) dünyası veya uzun Saçlılar Dünyası’na Urgyan’ın (Gürü Padma Sambhava’nın) yanındaki lotus ışınımlı sınırsız Viharaya. Veya arzunuzu dikkatli bir yoğun düşünceyle en çok dilediğiniz dünyaya yöneltiniz. Böyle yaparsanız anında orada doğarsınız. Veya Turshita cennetinde Maitreya’nın yanına gitmek isterseniz aynı şekilde “Tushita cennetinde Maitreya’nın yanına gideceğim, benim için geçiş döneminin sonu geldi» diye düşününüz. O zaman, Maitreya’nın yanında bir lotusun göbeğinde mucizeli bir doğum elde edilecektir.
TOHUMLA DOĞUM:
İNSAN DÜNYASINA DÖNÜŞ
Böyle olağanüstü bir doğum mümkün değilse, bir tohuma girmekten zevk alınırsa, ya da oraya girmek gerekli ise, saf olmayan Sangsara’daki rahim kapısının seçiliş bilgisi budur. Dinle!...
Olağanüstü ileriyi görme kudretinle önceden anlatılan kıtalara bakarak, ‘dinin önde geldiği kıtayı seç ve oraya gir. Doğum, murdar yığın aracılığı ile yapılacaksa, hoş kokulu bir duyum seni bu temiz olmayan kitleye çekecek ve böyle doğma olanağı elde edeceksin.
Sana nasıl gözükürse gözüksün (rahimler veya görüntüler) onlara oldukları ya da göründükleri gibi bakma. Ne çekiliş, ne itiliş duyarak iyi bir tohum seçebilirsin. Burada da özlemi yöneltmek önemli olduğundan, şöyle düşün:
“Büyük bir imparator, Sala ağacına benzer bir Brahman, üstün manevi kudretleri olan birinin oğlu, ya da enkarnasyonlarında leke olmayan bir aileden, yahut iman sahibi bir sınıftan doğacağım. Böyle doğarak bütün canlı varlıklara hizmet edebileceğim».
Böyle düşünerek özlemini yönelt ve tohuma gir. Aynı anda sevgi ve iyi niyet dalgalarını, girdiğin kucağa gönder; öylece onu semavi bir mekana yüceltirsin. On Yönün Fatihlerine, oğullarına (Bodhisattvalar), koruyucu tanrılara ve Rahim olana inancın içinde, onlar seni kudretlerinden güçlendirirler; onlara yalvar ve tohuma gir.
Böyle bir rahim kapısı seçerken bir yanlışlık olanağı vardır. Kötü karma yüzünden kötü tohum iyi, iyi tohum kötü gözükebilir. Bu anda, bilgi yararlı olacağından, şu bilgiye göre davran;
Bir tohum sana iyi gelirse ona atılma; bir tohum sana kötü gelirse ondan kaçma, itiliş ve Çekilişten kurtulmuş olmak, tam tarafsız davranış durumuna geçebilmek en derin bir sanattır. Pratik tecrübesi olan (ruhen gelişmiş) küçük bir azınlık dışında kötü eğilimlerin kalıntılarından kendini kurtarmak zordur:
(Yöneticiye talimat): En aşağı anlayışlarda olanlar ve kötü karma sahipleri, kendilerini nefret ve cazibeden kurtaramazlarsa, yabaniler arasında bulunmaya hak kazanacaklardır. Onları bundan kurtarmak için, ölüyü bir kere daha ismiyle çağırıp ve şöyle deyiniz:
“Ey soylu oğul, kendini itiliş ve çekilişlerden kurtara- mıyorsan, rahim kapısını seçmek sanatından yoksunsan, sana görünen şeyler ne olursa olsun, Değerli Üçlüye sığın, Rahim olana yalvar. Başını kaldır da yürü. Bardo’da olduğunu bil. Oğullarına, kızlarına, arkada bıraktığın herhangi bir varlığa duyduğun çekiliş ve zaafı bırak. Hiçbir alanda bu, senin işine yaramaz. Devaların beyaz ışığına veya insanların san ışığına gir; kıymetli taşlarla işlenmiş büyük yapılara, nefis bahçelere gir.
(Yöneticiye talimat): Ölüye hitaben yukarıdaki sözler yedi defa tekrarlanacak, çeşitli dualar okunacak, sınavlardan geçiren Thödol okunacak.
GENEL SONUÇ
Doğru olarak yapılan bu okumalar sonucu, anlayışta, ilerlemiş kişiler geçişi, ölüm anında gerçekleştirirler. Ara durumundan geçmek zorunda değildirler. “Yükselen Büyük Doğru Yol» dan giderler. Ruhsal alanda daha az tecrübeli olanlar, Chönyid Bardoda, ölüm anında Saf Işığı görürler ve Yükselen Yola giderler. Bunların altında olanlar, özel yetenekleri ve karmik bağlarına uygun olarak, Chönyid Bardoda süren iki hafta boyunca, üstlerinde Sakin ve Kızgın Tanrıların biri ya da diğeri parıldadığı zaman kurtulurlar.
İyi karmaları zayıf, karanlık tarafları çok olanlar gittikçe daha aşağılara düşerek Sidpa Bardo’ya giderler. Bununla beraber, orada bile, bir merdivenini basamakları gibi karşılaştırmalar, hatırlatmalar vardır. Basamaklardan birinin, ya da diğerinin tanınmasıyla kurtuluş kabildir. Fakat karmik ilişkileri en zayıf olanlar, bulundukları durumu kavrayamadıklarından korku ve dehşet içinde
kalırlar. Onlar için rahimlerin kapılarını kapatmak ve onlardan birini seçmek için çeşitli derecede bilgiler vardır. Bu bilgilerden biri, ya da öbürü aracılığı ile, kendi şartlarını yükseltmek için, üstün değerleri görüp isteye - bilme yöntemini kavramalıdırlar. Aralarında en aşağı durumda olan bile, üst kuvvetlere sığınarak, kaba varlıklar dizisine girmekten kurtulmak ve sefaletten dönmek imkanındadırlar. Bağımsız ve yetenekli bir beden elde ederek, gelecek hayatlarında bir guruya rastlayabilecekler, bu sadık dost sayesinde kurtulabileceklerdir.
Sidpa Bardo’da iken bu doktrin işitildi ise bu, tıpkı güzel eylemlerin bir araya gelmesi gibi, bir deliğinden su akan bu su yolunun altına doldurmak için bir kap yerleştirilmesi gibi, bilgi edinmektir. Niçin? diye sorarlarsa, çünkü o anda bütün Sakin ve Kızgın Tanrılar, bütün Maralar, Engelleyenler, ölüyü almak için gelmişlerdir. Bu doktrinin sadece işitilişi bile, ölünün kendi düşüncelerini düzenler ve Kurtuluş elde edilir. Zira o artık etten ve kemikten bir bedene sahip değildir; ancak kolayca tesir alan bir düşünce bedenin sahibidir.
Bardo’da dolaşılmakta olan yer ne kadar uzakta olursa olsun, çağırılınca bu çağrı işitilir ve gelinir; Zira orada; insanın duygusu incelmiş, olağanüstü önseziye sahip olunmuştur. Bir anda hatırlayıp anlayabilme kabiliyetinde olduğundan, ruh, tesir alabilir ve değişebilir. Burada verilen bilgiler büyük bir fayda sağlar. Bu öğreti, bir mancınığın mekanizması gibi çalışmaktadır. O, yüz insanın taşıyamayacağı bir ağırlıkta büyük bir ağaç kütüğü gibidir; fakat bir defa suyun üzerine konulup yüzdürüldü mü, kolayca, bir anda istenilen yere sevk edilebilir. Bu öğreti bir atın idare edildiği dizginler gibidir.
Şu halde hayattan ayrılmış birinin cesedi yanına giderek -ceset mevcutsa- bunları, ölünün ruhuna nakış ediniz. Bunları, burun deliklerinden kan ve sarımsı bir su çıkmağa başlayıncaya kadar tekrarlayınız. Bu esnada ceset kımıldatılmamalıdır. Tesirin faydalı olabilmesi için uygulanacak kaideler şunlardır; ölünün adına ve hesabına hiçbir hayvan öldürmemek cansız vücudun yanında yakınlarının ağlayıp bağırmasına müsaade etmemek. Aileyi mümkün olduğu kadar iyi davranışlarda bulunmaya zorlamak.
Bardo Thödol’un bu büyük doktrini ve diğer dini metinler, ölü veya ölmekte olan kimseye çeşitli şekillerde anlatılabilir.
Eğer bu doktrin Rehber kitabında ekli ise ve Rehberle birlikte tam olarak okunursa çok tesirlidir. Diğer taraftan, kabil olduğu kadar çok tekrarlanmalıdır. Bu kelimeler ve anlamlan herkesin hatırında kalmalıdır. Ölüm kaçınılmaz hal aldığı ve arazı belirdiği zaman - eğer şahsın gücü yeterse - metni kendi kendine okumalı ve manaları üzerinde düşünmelidir. Eğer şahıs güçsüzse, bir dost bu kitabı, hatırda kalması için, okumalıdır. Kurtuluş’un kudreti şüphesiz belirecektir.
Bu doktrin, sadece görerek kurtaran bir doktrindir; hiçbir yoğun düşünceye veya ibadet tarzına gerek göstermez.
Bu derin öğreti görülerek veya dinlenerek, kurtarır. Bu derin öğreti, çok kötü karması olanları gizli yoldan kurtarır. Onun anlamı ve sözleri unutulmamalıdır, insanı yedi tane köpek kovalasa bile.
Bu seçkin öğretiyle, ölüm anında Buda hali elde edilir. Üç zamanın Budaları (geçmiş, şimdiki, gelecek) arasalar bile, bundan daha iyisini bulamazlar.
Burada, bedenli varlıkları kurtaran Bardo Thödol tamamlanıyor.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...