Kul Hakkı Beş Türlüdür:
1- Malî (Parasal)
2- Nefsî (hayati yönden)
3- Irzî (Haysiyetle ilgili)
4- Mahremî (Namusla ilgili)
5- Dinî.
1- Malî olan kul hakları:
Hırsızlık, gasp, aldatarak, yalan söyleyerek mal satmak, sahte para vermek, başkasının malına zarar vermek, yalancı şahitlik, rüşvet almak gibi.
Bu haklar için sahibi ile helalleşmek gerekir. Dünyada helalleşmezse, ahirette sevapları ona verilerek helalleştirilecektir. Mal sahibi ölmüş ise, vârisine ödenir. Vârisi yoksa veya mal sahibi bilinmiyorsa, salih bir fakire hediye olarak verilip, sevabı sahibine gönderilir. Salih fakir yoksa, İslamiyet’e hizmet eden hayır kurumlarına, vakıflara verilir. Kendi salih akrabasına, fakir olan ana babalarına, çocuklarına hediye olarak vermesi de, caiz olur. Bunları yapmak imkanını bulamazsa, mal sahibinin ve kendisinin af olunmaları için dua eder. Kâfirin hakkı için de, onunla helalleşmek gerekir. Gönlü alınmazsa, ahirette af olunması, çok güç olur.
2- Nefsî, yani hayati günah olan kul hakları:
Adam öldürmek, bir uzvunu kesmek, sakat bırakmak gibi şeylerdir.
Önce tevbe eder. Adam ölmüş ise, velisi ile helalleşmek gerekir. Velisi isterse af eder. İsterse belli bir mal ister. İsterse, mahkemeye verip, hakimden cezalandırılmasını ister. İslamiyet’te kan davası yoktur.
3- Irza dokunan kul hakları:
Dedikodu, iftira, alay, sövmek gibi haysiyetle, şerefle ilgili şeylerdir.
Tevbe etmek ve helalleşmek lazımdır. Bunlarda vârisleri ile helalleşmek olmaz.
4- Mahremî olan kul hakları:
Başkasının çoluk çocuğuna hıyanet etmek gibi şeylerdir.
Tövbe ve istiğfar eder. Fitne çıkmak ihtimali yoksa sahibi ile helalleşir. Fitne ihtimali varsa helalleşmek yerine, ona dua eder ve onun için sadaka verir. Yaptığı ibadetlerin sevaplarını ona bağışlar. Fitne ihtimali olunca, helalleşirken işlediği günahları bildirmeyip, bendeki bütün haklarını af et demekle yetinir.
5- Dinî olan kul hakları:
Akrabasına ve emri altında olanlara doğru din bilgisi vermeyi terk etmek, insanların din bilgisi öğrenmelerine ve ibadetlerine mani olmak, onlara kâfir, fasık demek. Bid’at çıkarıp veya mevcut bid’atleri savunup Müslümanların yanlış inanmalarına ve yanlış ibadet etmelerine sebep olmak. Açıktan oruç yiyerek veya açıktan başka haram işleyerek kötü örnek olmak. Bu günahlar için de tövbe etmek, hak sahipleri ile helalleşmek gerekir.
Hadislerde Kul Hakkı
1.İmam Sadık (a.s) aziz ve celil olan Allah’ın, “Şüphesiz Rabbin pusudadır” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Ayette geçen “Mirsad” kelimesi sırat üzerinde bir köprünün adıdır. Üzerinde kul hakkı olan hiç kimse o köprüden geçemez.” [1]
2.İmam Ali (a.s): “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah İsa b. Meryem’e (a.s) şöyle vahyetti: “İsrailoğulları’nın önde gelenlerine şöyle de: “Ben sizlerden birinin ve boynunda kul hakkı olan hiç kimsenin duasına icabet etmem.” [2]
3.İmam Sadık (a.s): “Her kim kardeşinin malından bir şeyi zulüm ve haksızlıkla yer ve onu kendisine geri döndürmezse kıyamet günü ateşten bir kıvılcım yer.” [3]
4.Resulullah (s.a.a): “Gıybet etmek zinadan daha kötüdür.” Kendisine, “Nasıl olur?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “İnsan zina eder sonunda tövbe eder, Allah da tövbesini kabul eder. Ama gıybet eden kimse gıybet ettiği kimse kendisini bağışlamadıkça asla bağışlanmaz.” [4]
5.Veheb bin Abdurrabbeh Nehe’ büyüklerinden birinden naklen: İmam Muhammed Baqır’a (a.s), “Ben Haccac’ın zamanından şimdiye kadar valiyim. Tövbem kabul olur mu?” diye sordum ama İmam sustu, cevap vermedi. Sözümü tekrarlayınca da İmam Baqır (a.s) şöyle buyurdu: “Hayır, her hak sahibine hakkını eda edinceye kadar (tövben) kabul olmaz.” [5]
6.Resulullah (s.a.a): “Bir Müslümanın malını haksız yere gasbeden kimseden, tövbe etmedikçe ve aldığı malı sahibine geri çevirmedikçe Allah sürekli olarak yüz çevirir, yaptığı her iyilikte ona karşı gazaplanır ve onu iyiliklerinden saymaz.” [6]
7.İmam Sadık (a.s): “Allah yolunda ölmek, borç dışında her günahın kefaretidir. Borcun kefareti; onu eda etmek veya kendi malından onu ödemek veya hak sahibinin kendi hakkından geçmesidir ancak.” [7]
8.İmam Sadık (a.s): “Hırsız kendisi gelip kendini tanıtır, Allah’a tövbe eder ve hırsızlık ettiği malı sahibine geri verirse eli kesilmez.” [8]
9.İmam Ali (a.s): “Bilin ki zulüm üç kısımdır: Bağışlanmayan zulüm, (cezası) terk edilmeyen zulüm ve bir de bağışlanan ve sorulmayan zulüm. Bağışlanmayan zulüm, Allah’a şirk koşmaktır… Bağışlanan zulüm, bazı küçük günahlarla kulun kendisine yaptığı zülümdür. Terk edilmeyip cezalandırılan zulüm ise, kulların birbirine zulmüdür.” [9]
10.İmam Sadık (a.s): “Her kim kardeşinin malından bir şeyi zulüm ve haksızlıkla yer ve onu kendisine geri döndürmezse kıyamet günü ateşten bir kıvılcım yer.” [10]
11.Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Benim şefaatim şirk ve zulüm dışında büyük günah işleyen kimseler hakkındadır.” [11]
12.İmam Sadık (a.s): “Dindaşlarının (senden) hoşnutsuzluğu dışında her günah bağışlanır.”[12]
13.İmam Sadık (a.s): “Ey Abdullah! Müminlere zulüm dışında diğer bütün günahlar bağışlanır.Gösteriş için yapılan amellerin dşında diğer bütün hayır ameller kabul olur.”[13]
________________
1- Sevab’ul A’mal, 321/2
2-el-Hisal, 337/40
3- a.g.e, 322/8
4- et-Terğib ve’t-Terhib, 3/511/24
5- el-Kafi, 2/331/3
6- Mustedrek’ul-Vesail, 17/89/20823
7- Kafi,c.5 s.94)
8- Tehzib’ul-Ahkam, 10/122/489
9- Nehc’ul Belağa, 176. hutbe
10- a.g.e, 322/8
11- a. g. e. 355/36
12- Tuhef’ul-Ukul, 303
13- Tuhaf’ul-Ukul