11 Nisan 2016

Hamile Meryem-Mucize Doğum


Hamile Meryem:

Aradan bir süre geçti, hamilelik alâmetleri belirmeye başladı. Bunun üzerine mabedden ayrılarak insanlardan uzak bir yere çekildi.
“Nihayet ona hamile kaldı ve bu sebeple uzak bir yere çekildi.” (Meryem: 22)
Eşi olmadığı halde çocuk doğurmasından dolayı ev halkının kendisini ayıplamalarından korktuğu için, çocuk karnında olduğu halde onlardan ayrılıp uzak bir yere, yalnızlığa çekildi.
“Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti.” (Meryem: 23)
Ona doğum yaptıracak bir ebe de yoktu. Çektiği doğum sancısı onu, kenara çekildiği yerde bulunan bir hurmanın dibine gitmek durumunda bıraktı. Ki, doğum anında da ağaca dayansın.
“Dedi ki:
Keşke bundan önce ölmüş olsaydım da unutulup gitseydim!” (Meryem: 23)
Evli bir kadın ilk çocuğunu doğururken sancıdan kıvranır, fakat hiçbir zaman üzgün olmaz.
Bu çocuk sebebiyle mihnete uğrayacağını, büyük bir imtihan geçireceğini, insanların bunu doğruya yormayacaklarını, kendisine inanmayacaklarını bildiği için böyle bir temennide bulunmuştu.
Bir ses ona üzülmemesini, gönlünün rahat olmasını söyledi.
“Onun altından bir ses kendisine şöyle seslendi:
Sakın tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir.” (Meryem: 24)
Diğer bir harika ve lütuf olarak susuz bir sahada küçük bir ırmak akmaya başladı, ondan istifadeye imkân verildi.
“Hurma ağacını kendine doğru silkele, üstüne taze hurma dökülsün.” (Meryem: 25)
Melek ona kuru hurma ağacını silkelemesini emretti ki, arkta akan tatlı su mucizesini gördükten sonra kurumuş hurma ağacına hayat verme hususundaki diğer bir mucizeyi de görsün.
Bu hadise Hazret-i Meryem’in kerameti, İsa Aleyhisselâm’ın da peygamberlik mucizesidir.
“Ye, iç, gözün aydın olsun!” (Meryem: 26)
Seni üzen şeyleri bir tarafa at. Çocuk sebebiyle gönlünü hoş tut. Sen gerçekten tebrike şâyansın.
“Eğer insanlardan birini görecek olursan de ki:
Ben çok esirgeyici Allah’a oruç adadım, artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım.” (Meryem: 26)

Bu ses aynı zamanda ona, evli olmadığı halde hamileliğinden dolayı kendisini suçlayan bir kimse ile karşılaşırsa hiçbir cevap vermemesini: “Ben bugün hiçbir insanla konuşmamaya Allah için söz verdim.” demesini tavsiye ediyordu. Bütün bunlar onun Rabbine karşı derin saygısının bir mükâfatı idi.

Mucize Doğum

Nihayet zaman geldiğinde Hazret-i Meryem doğum yaptı.
Bu mucize doğum hakkında Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:
“Hiç şüphe yok ki, İsa’nın babasız dünyaya gelişi de Allah nezdinde Âdem’in durumu gibidir. Allah Âdem’i topraktan yarattı, sonra ona ‘Ol!’ dedi, o da oluverdi.” (Âl-i imran: 59)
Allah-u Teâlâ Âdem Aleyhisselâm’ı yaratmayı murad ettiği zaman nasıl ki ona sadece “Ol!” demiş, o da hemen olmuşsa; İsa Aleyhisselâm’ın yaratılışı da Allah-u Teâlâ’nın iradesine muvafık olarak böyle olmuştur.
“Hak Rabbinden gelendir. Öyleyse şüphecilerden olma!” (Âl-i imran: 60)
Allah-u Teâlâ’nın bütün beyanları birer gerçektir. Bunun dışında bir gerçek yoktur. Her mümin bunu bilir, buna iman eder.
“İşte bu, elbette en doğru haberdir. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hiç şüphesiz ki Allah Azîz’dir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.” (Âl-i imran: 62)
Hiç kimse Ulûhiyetinde ve Rubûbiyetinde O’na ortak olamaz.
“Eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz ki Allah fesat çıkaranları bilendir.” (Âl-i imran: 63)
Hazret-i Meryem doğumdan bir müddet sonra çocuğunu alarak kavminin arasına döndü. Bu durum onlara şok bir tesir yaptı. Halk arasında kocası olmayan bir bâkire olarak bilinen Hazret-i Meryem’i, kucağında çocukla aniden karşılarında görünce şaşırdılar. Hakkında kötü düşünceler beslemeye, tahkir etmeye, kınamaya başladılar.
Bu hadise de Kur’an-ı kerim’de veciz bir şekilde beyan buyurulmaktadır:
“Nihayet çocuğu kucağında taşıyarak kavmine getirdi.” (Meryem: 27)
Kavmi kucağında bir çocukla birlikte onu görüverince heyecana kapıldılar. Kızgın kızgın konuşuyorlardı.
“Dediler ki:
Ey Meryem! Hakikaten sen çok tuhaf bir iş yapmışsın.
Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi, annen de iffetsiz değildi.” (Meryem: 27-28)
Anası babası tertemiz olan bir kız, nasıl olur da gayr-i meşru bir evlât sahibi olur? Bu babasız çocuğu nereden buldun?
Hazret-i Meryem onlara cevap vermedi. Çocuğunun telkin ettiği tavsiyeleri yerine getirdi. Kendisiyle konuşmaları ve soru sormaları için beşikteki çocuğu işaret etti.
“Bunun üzerine çocuğu gösterdi.” (Meryem: 29)
Oradakiler hayrete düşerek:
“Biz beşikteki çocukla nasıl konuşuruz?’ dediler.” (Meryem: 29)
Bunun üzerine İsa Aleyhisselâm bir kudret harikası olarak konuşmaya başladı, fasih bir dille ilk söz olarak Allah’ın kulu olduğunu belirtti.
“Şöyle dedi: Ben Allah’ın kuluyum. O bana Kitap verdi ve beni peygamber yaptı.” (Meryem: 30)
“Nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe bana namaz kılmamı, zekât vermemi emretti.” (Meryem: 31)
“Beni anneme hürmetkâr kıldı, baş kaldıran bir bedbaht yapmadı.” (Meryem: 32)
“Doğduğum günde, öleceğim günde, diri olarak kabirden kaldırılacağım günde bana selâm olsun.” (Meryem: 33)
İsa Aleyhisselâm bu sözleri söylediği zaman birkaç günlük bir bebek idi ve yaşıtları gibi normal konuşma zamanı gelinceye kadar bir daha da hiç konuşmamıştır.
İsrâiloğulları Hazret-i Meryem’in zinâ ettiğini sanarak, kendisini taşlayıp öldüreceklerdi. Fakat beşikteki çocuğun konuştuğunu görünce suçsuz olduğuna kanaat getirdiler. Onun iffetli olduğuna inandılar ve serbest bıraktılar.
Allah-u Teâlâ İsa Aleyhisselâm’dan haber vererek, hem onu hem de annesi Hazret-i Meryem’i insanlar için bir mucize, dilediğine güç yetirici olduğuna kesin bir delil kılmıştır:
“Meryemoğlunu ve annesini bir mucize kıldık.” (Müminun: 50)
Çünkü İsa Aleyhisselâm nutfesiz olarak yaratılmış, Allah-u Teâlâ her ikisini de dilediği her şeyi yaratmaya kâdir olduğuna delil kılmıştır.
“Her ikisini de yerleşmeye elverişli, suyu bulunan, yüksek bir yere yerleştirdik.” (Müminun: 50)

Allah-u Teâlâ onları temiz bir yerde, yemyeşil bir toprakta, suyu bol olan bir arazide korumuştur.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...