BAŞKALARINA KÜFRETMEK KENDİNE KÜFRETMEKTİR
EMPATİ YAPALIM KENDİMİZİ KARŞIMIZDAKİNİN YERİNE KOYALIM LÜTFEN
Sayın okurlarım paylaşımlara baktığımızda görüyoruz ki kardeşlerimiz kendi partisinden olmayanı, kendi tarikatinden olmayanı,kendi cemaatinden olmayanı,kendisinin sevdiği alimi sevmeyeni kısaca kendisi gibi düşünmeyenleri acımasızca eleştiriyor, iftira atıyor, hakaret ediyor, aşağılıyor,alay ediyor, dalga geçiyorlar. Peki elimize ne geçiyor ego tatmininden başka hiçbir şey elimize çok şey geçiyor da lehimize değil aleyhimize geçiyor. Bakınız Kuran-ı Kerim bu hususta ne buyuruyor.
AYET: (Enbiya-108)’’ Allah'tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilgisizce, düşmanca Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini câzip gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir. Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir.’’
Bu ayeti kerimede açıkca görüldüğü gibi Rabbimiz bırakın müslümanı kafire bile sövmeyi yasaklamıştır. Sebebini de açıklıyor. Siz onun inandıklarına küfrederseniz oda sizin inandıklarınıza küfreder. Dolayısıyla siz ona değil kendinize küfretmiş olursunuz.
Sayın okurlarım konuyu biraz daha açmak istiyorum. Mesela bakıyorum bizim sağ kesimdeki arkadaşlar chp genel başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlunu küçümseyen, hakaret eden bir sürü paylaşımlar yapıyorlar. Ne oluyor chp ye gönül veren arkadaşlar chpden vazmı geçiyor aksine başkanlarına saldırıldığı için saflarını sıklaştırıyor. Karşı atağa geçerek bizim inancımıza, sevdiklerimize iftira atıyorlar. Ne oldu kim kazandı bu işte hiç kimse aksine zarar gördük değil mi? Elbette eleştireceğiz ,elbette doğruları söyleyeceğiz elbette tebliğ yapacağız ama uslubumuz Rabbimin Peygamberimize ve dolayısıyla hepimize öğrettiği uslup olmalıdır. İşte bu konudaki ayeti kerimeler
AYET: (Nahl-125)’’(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.’’
AYET: (Ali İmran- 159)’’Allah'ın rahmetinden dolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever.’’
Sayın okurlarım ayeti kerimelerden de anlaşılacağı gibi rabbimiz karşımızdaki kafir bile olsa ona güzel şekilde anlatmamızı , tebliğ yaparken gayet yumuşak davranmamızı,eğer böyle yapmazsak hiç kimseyi ikana edemiyeceğimizi aksine düşmalığın artacağını bildiriyor. Ama biz ne yapıyoruz bu ve bunun gibi birçok ayet ve onlarca hadisi şerif varken nefsimize uyuyor. Bırakın kafiri kendi din kardeşimize olmadık hakaretler, ediyoruz. Böylece hem günah kazanmış hem de kendi davamıza hakaret edilme yolunu açmış oluyoruz. Yani kendimize ve davamıza zarar vermiş oluyoruz.
Sayın okurlarım uzun yazıları okumadığınızı elimden geldiğince kısa yazmaya çalışıyorum ama bu konu son derece önemli lütfen sabırla okuyunuz.
A tarikatından kardeşlerim B tarikatından kardeşlerimi kafirlikle,şirkle suçluyor. İftiralar atıyor,hakaret ediyor alay ediyor. Bu sefer bakıyorsunuz B tarikatinden olan kardeşlerim karşı saldırıya geçiyor aynısını A tarikatine yapıyor. Ne oldu şimdi burada kim kazançlı çıktı hiç kimse çok sevdiğin tarikatine ve şeyhine küfrettin, kafirlikle, müşriklikle itham ettin. Olur mu hocam ben öteki tarikata küfrettim. Hayır kardeşim sen öteki tarikata küfretmekle o tarikat mensuplarının senin tarikatına sövmesinin yolunu açtın. Sebep oldun.
Sayın okurlarım diyeceksiniz ki peki ne yapalım. Allahın emrettiğini yapacağız. Eleştirilerimizi hakaret şeklinde değil. Uslubuna göre yapacağız, faydasız,gereksiz tartışmalara girmeyeceğiz. Kendi görüşümüzü kabul ettirmek istiyorsak önce karşımızdakinin görüşünü dinlemeli ve anlamalıyız acaba hangi maksatla söylüyor. Kastı nedir belki onun anlatmak istediğini biz anlamıyoruzdur. Benim başıma çok geliyor adam bana başka şey anlatıyor ben başka şey anlıyorum. Daha sonra adamın maksadını anladığımda çoğu kez ona hak veriyorum.
Karşımızdakini ikna etmenin yolu karşımızdakinin doğru söylediklerini kabul etmektir. Hangi konu olursa olsun bir kişi bir şeyi savunuyorsa mutlaka ona göre bir doğrusu vardır. İşte o doğruya evet haklısın bu konuda doğru söylüyorsun dediğinizde ve devamında ama diye söze başladığınızda sizi can kulağı ile dinleyecek ya o anda size hak verecek ya da kalbine acaba haklı mı? sorusu girecektir. Yok adamın her dediğini toptan reddederseniz karşınızdakini asla ikna edemediğiniz gibi kendinize ve davanıza düşman etmiş olursunuz.
İkna etmenin bir yolu da karşınızdakine değer vermektir. Her canlı övülmekten, ilgiden ve sevgiden hoşlanır. Bunlardan hoşlanmayan hiçbir canlı yoktur. Peygamberimiz(sav) in köpek leşini kötüleyen sahabiye öyle söylüyorsunuz ama ne güzel dişleri var buyurması gibi. İkna edeceğiniz insana iltifat ediniz. Mesela çok kültürlüsün,çok bilgilisin .v.s bu onu sizin söylediklerinizi dinlemeye hazır hale getirir. Ama asla kendinizi övmeyin aksine çok mütevazi olun. Ben sizden bilgili değilim. Siz daha iyisini bilirsiniz ama işte ayet şöyle diyor hadis böyle diyor alimin biri böyle diyor derseniz karşınızdakini daha kolay ikna etmiş olursunuz. Çünkü sizin söylediklerinizin kendi fikriniz değil. Nakil olduğunu anlar daha kolay ikna olur.
İkna etmenin bir yolu da karşındakine soru sormaktır. Asla karşınızdakinin ne düşündüğünü öğrenmeden kendi görüşünüzü söylemeyiniz. Ona senin bu konuda görüşün nedir diye sorunuz. Görüşünü söylediğinde de ben şurayı anlamadım ayrıntı verirmisiniz diye sorunuz. Çünkü ayrıntıya girdiğinde onun asıl düşüncesini anlamış ona karşı vereceğiniz cevabın anahtarını ele geçirmiş olursunuz.
Asla ama asla iyi bilmediğiniz konuda görüş beyan etmeyeniz. Bilmiyorum deyiniz bilmiyorum demek sizi küçültmez aksine yüceltir,karşınızdakine güven vermiş olursunuz, demek ki bu kişinin görüş beyan ettikleri doğru, diye düşünür beyan ettiğiniz görüşleri daha kolay kabullenir.
Kardeşlerim ikna etmenin en kestirme ve kolay yolu karşındakine sorumluluk vermektir. Mesela benim bu konudaki görüşüm ve delillerim bunlardır. Elbette bende yanılabilirim nihayetinde beşeriz sende bir araştır istersen birlikte istişare edelim. Derseniz onun güvenini kazanmış olursunuz. Kafasında acaba sorusu oluşur. Önyargı ile sizin görüşünüzü reddetmesini önlemiş olursunuz. Büyüklerimiz der ki bazen evet demek en kuvvetli hayır demekten daha etkilidir. Mesela birisi bir görüş beyan ettiğinde hayır olmaz deme yerine sen bilirsin olabilir demek ona sorumluluk yüklemektir. İnsanlar genelde sorumluluğu karşındakine yüklemek ister. Her konuda bu böyledir. Mesela bir yakınınız veya arkadaşınız dostunuz size ben şunu yapmak istiyorum ne dersin diye sorduğunda aslında sorumluluğu size yüklemek istemektedir. Ona hayır veya evet demeyiniz bana göre bu işin avantajı şu şu mahzuru şu şudur. Karar senin diyerek kararı ona bırakınız. Maalesef bu yanlışı başta ana babalar olarak çok yapıyoruz. Mesela çocuğumuz ben şu işi yapmak istiyorum dediğinde aslında sizden izin istemiyor. Onun verdiği kararı onaylamanızı sorumluluğu sizin üzerinize atmak istiyor. Ona hayır veya evet dediğiniz de ister o işi yapsın ister yapmasın sorumluluğu üzerinden atmış oluyor. Ona yavrum bu işi yapmanın şu şu iyi yönleri, şu şu mahzurları var deyiniz kararı ona bırakınız. Her konuda ve her kişiye aynı taktiği uygulayınız. Göreceksiniz karşınıdaki sizin istediğiniz gibi davranacak öyle olmasa bile yaptığı yanlıştan sizi sorumlu tutamayacaktır.
Kardeşlerim hakkınızı helal ediniz yine çok uzattım cahilliğime veriniz. Alimler gibi bir cümleye ciltler dolusu kitap sığdıracak ne bilgimiz ne haddimizdir. Selam ve dua ile.