13 Nisan 2016

ÂDİL-İ MUTLAK OLAN ALLAH-U TEÂLÂ ADALETİ EMREDER



ÂDİL-İ MUTLAK OLAN ALLAH-U TEÂLÂ ADALETİ EMREDER

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hud: 112) İyi Âmir; İlâhî Hoşnutluğu ve Halkın Sevgisini Kazanmıştır, Vatanını ve Halkını Düşünür, Rahmeti ve Bereketi Celbeder. Kötü Âmir; Dinine ve Vatanına İhanet Eder, Kendine ve Halkına Zulmeder, Uğursuzluk ve Bereketsizlik Sebebidir.

Bu sahte kahramanlar, bu koyun postuna bürünmüş kurtlar!.. Bunlara vatan haini de denilebilir. Çünkü bu gemiyi batırmak istiyorlar. İmansız, asaletsiz, cibilliyetsiz insanlar acep kimlere hizmet ediyorlar? Kimlere peşkeş çekmek istiyorlar? Kimin uşağıdırlar? Güzel vatanımızı parselleyip, satıp yutmak istiyorlar. Bu hırsızlara dur denmesin mi?

Devlet Yönetiminde Adalet:
Adalet; fert ve toplum hayatında en önemli huzur ve emniyet kaynağıdır. Devletlerin ve hükümetlerin temel direğidir.
Allah-u Teâlâ'nın gerek peygamberlerini göndermesi, gerekse kitabı ve mizanı indirmesi, insanların adaleti ayakta tutması, adaletle ömür sürdürmeleri içindir.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde emir sahiplerine hitap ederek şöyle buyurmuştur:
"Allah size insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.
Allah size ne güzel öğütler veriyor.
Şüphesiz ki Allah her şeyi işiten ve görendir." (Nisâ: 58)
Adalet, Allah-u Teâlâ'nın hıfz-u himayesine girmek için en yakın vasıtadır. Allah'tan korkmayan bir âmir, adaleti de uygulayamaz. Allah-u Teâlâ'nın hakkının tanınmadığı yerde kul hakkından söz edilemez.
Çünkü devlet adaletle yönetilir, devlet idaresi adaletle korunur. Adaletin olmadığı yerde zulüm hakim olur, zulüm ise zevali davet eder.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde buyurur ki:
"De ki: Rabbim bana adaleti emretti." (A'raf: 29)
Adalet kelimesi Kur'an-ı kerim'de ve Hadis-i şerif'lerde; eşitlik, denklik, düzen, dürüstlük, tarafsızlık, gerçeğe uygun olarak hükmetme, hak sahibine hakkını verme, meydana gelen haksızlığı düzeltme, haksızlık yapanı cezalandırma, yolsuzlukların önüne geçme, yolsuzluklara meydan vermeme, haksızlığa uğrayanların yanında olma, doğru yolu izleme, iyiliğe iyilikle karşılık verme, zarar vermeyene zarar vermeme, görevini yerine getirme ve hakkını alma, her işi ehline verme, borcunu ödeme, alacağını isteme, halkın refah ve huzurunu gözetme... gibi mânâlarda kullanılmıştır.
Haysiyetli yaşamanın yolu adaletin ayakta tutulmasına bağlıdır.
Her adaletsizlik bir zulümdür.
Allah-u Teâlâ inanan kullarına istikamet üzerinde olmalarını, dosdoğru yolda sebat etmelerini farz kılmış ve şöyle buyurmuştur:
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hûd: 112)
Doğruluk; bir müslümanın niyetinde, söz ve davranışlarında dürüst olması, yalandan ikiyüzlülükten uzak olması demektir.
Ashâb-ı kiram'dan bir zât "Yâ Resulellah! İslâmiyet hakkında bana öyle bir söz söyle ki, o hususta sizden başka hiç bir kimseden sormaya ihtiyacım kalmasın." diye sorduğunda Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
"Allah'a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol!" buyurdular. (Müslim)
Halkı kandırmakla, peşkeş çekmekle doğruluk olmaz. Olmayan bir şeyi olmuş gibi göstermekle, kötü olan bir şeyi iyi gibi göstermekle doğruluk olmaz.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in herkesçe bilinen yolsuzlukların ve hırsızların üzerine cesaret ve kararlılıkla gitmesi şâyân-ı takdir bir harekettir.
Onun adaleti ve cesareti ilâhi emir ve hükümlere uygundur.
Birçok büyük yolsuzluk hadiselerinin üzerine cesaret ve kararlılıkla giden İçişleri bakanı Sadettin Tantan’ın ve savcı Talat Şalk’ın bu hareketleri de tebrike şâyandır.
Bu gibi adaletli ve cesaretli kimselerin bulunması memleket için çok lüzumludur. Çünkü bu gibi kimseler iş başında durdukça Allah-u Teâlâ’nın lütuf ve ihsanı üzerimizde olur ve devlet gemisinin batmamasına vesile olur.
Bir beldede adalet mevcut oldukça Allah-u Teâlâ o memleketi muhafaza eder, korur, batırmaz.
Reis-i cumhur’un kokuşmuş ve ayyuka çıkmış bunca yolsuzlukların üzerine cesaretle gitmesi, cerahat toplamış bir yaraya neşter vurmaya benzer. Şimdi pislik, irin, cerahat toplamış bir yaraya elbette neşter vurmak gerekir. Bütün vücudu kurtarmak, bütün vücuda sirayet etmesinin önüne geçmek ve bilhassa şifa bulması için. Bu neşter görünüşte acı verir ve fakat sıhhat bulması için faydalıdır ve şarttır.
Bu sahte kahramanlar, bu koyun postuna bürünmüş kurtlar!.. Bunlara vatan haini de denilebilir. Çünkü bu gemiyi batırmak istiyorlar.
İmansız, asaletsiz, cibilliyetsiz insanlar acep kimlere hizmet ediyorlar? Kimlere peşkeş çekmek istiyorlar? Kimin uşağıdırlar? Güzel vatanımızı parselleyip, satıp yutmak istiyorlar. Bu hırsızlara dur denmesin mi?
İmanlı, asaletli, doğru insanlara sözümüz yok ve fakat asaletsiz, vicdansız, cibilliyetsiz hırsızlara sözümüz çok.
Bunların bütün pisliklerini, rezaletlerini, hırsızlıklarını herkes görüyor. Bir hırsız bir şey çaldığı zaman onu mahkemeye çıkarırlar ve muhakeme ederler. Onlar ise alenen devlet hazinesini soyuyorlar. Bu hırsızlara dur denmesin mi?

Bir de şu var ki, bu acı durum saf, temiz, vatanperver halkımızı ve dost memleketleri üzdüğü gibi, düşmanın da hırsının artmasına sebep oluyor.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...