Hz. Peygamber s.a.v
Merhameti ve Hoşgörüsü
Merhameti ve Hoşgörüsü
Hz. Peygamber, insanların en halîmi ve kudretlisi olmakla beraber herkesten daha fazla affetmeyi seven bir zattı. Hatta bir savaşta Hz. Peygamber'e altın ve gümüşten gerdanlıklar getirildi. Onları muharip ashâbıkirâm arasında taksim etti. O esnada bedevilerden biri ayağa kalktı ve şöyle haykırdı:
-'Ya Muhammed! Allah'a yemin ederim, eğer Allah sana adaleti emretmişse ben
seni adaletle hareket eder görmüyorum!'
Bunun üzerine Hz. Peygamber:
-'Sana rahmet olsun! Acaba benden sonra senin hakkında kim adâletli hareket
edebilir?'
Bedevî kalkıp giderken Hz. Peygamber ashabı kirâma şöyle demiştir:
-Yavaşça, (korkutmadan) onu çevirip bana getiriniz.
Adam çevrilip Hz. Peygamber'in huzuruna getirildi ve Hz. Peygamber;
-'Seni çıkışından ötürü affediyorum' demek suretiyle kişinin aleyhinde kabaran
gergin havayı dağıttı.(186)
Cabir şöyle rivayet
eder: Hz. Peygamber, Hayber (bazı nüshalarda Huneyn) gününde Bilâl'in eteğinde
ve kucağında bulunan gümüşleri alıp halka veriyordu. Bu esnada bir kişi
öfkelenerek Hz. Peygambere şöyle haykırdı:
-'Ey Allah'ın Rasûlü! Adaletli hareket et!'
Hz. Peygamber ona
-'Sana rahmet olsun! Ben adalet etmedikten sonra artık adalet eden kimdir? Eğer
ben adalet etmezsem sen mahrum olup zarar içerisinde kalmış olursun'.(187)
Bu durum karşısında Hz. Ömer (r.a) ayağa kalkarak Hz. Peygambere
-'Bu kişi münafıktır. Bana izin ver boynunu vurayım' dedi.
Hz. Peygamber, Hz. Ömer'e şöyle dedi:
-'Senin bu dediğinden Allah'a sığınırım. Böyle yaptığımız takdirde, Muhammed arkadaşlarını
öldürüyor diye propaganda yaparlar.'(188)
Hz. Peygamber bir
savaşta bulunuyordu. Bu esnada düşmanlar, müslümanların gafletinden istifade
ederek casuslarını İslâm ordusunun içerisine saldılar. Hatta bir adam yalın
kılıç gelip Hz. Peygamber'in başucunda durdu ve Hz. Peygamber'e şöyle hitap
etti:
-'Seni benden kurtaracak kimdir?'
Hz. Peygamber'Allah!'diye haykırdı. Adamın elinden kılıç yere
düştü.Hz.Peygamber kılıcı alıp adama şöyle dedi:
-'Seni benden kim kurtaracak?'
Adam; 'Kılıcı alan, en hayırlı bir kimse ol! (beni öldürme)' diye
yalvardı.Hz.Peygamber şöyle buyurdu:
-O halde Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın Râsûlü olduğuma
şâhitlik et.
-Hayır! Ben bunu demem! Ancak bundan böyle ne seninle savaşır, ne seninle
beraber olur, ne de seninle savaşan bir kavimle beraber olurum.
Bu şart ile Hz. Peygamber onu serbest bıraktı. O, arkadaşlarına gelip şöyle
dedi: 'İnsanların en hayırlısının nezdinden size geliyorum!'(189)
Enes şöyle rivayet eder:
Bir yahudi kadın, Hz. Peygamber'e zehirli bir koyun gövdesi getirdi ki Hz.
Peygamber ondan yesin... Bu hâdise keşfedilince kadın Hz. Peygamber'e
getirildi. Hz. Peygamber kadına 'Neden böyle yaptın?' dedi. Kadın 'Seni
öldürmek için!' diye cevap verince Hz. Peygamber kadına şöyle dedi:
'Allah seni bu işte muvaffak kılmaz'. Ashabı kirâm 'Ey Allah'ın Râsûlü! Kadını
öldürelim mi?' dedi. Hz. Peygamber ise kabul etmedi.(190)
Hz. Peygamber'e,
yahudilerden bir kişi sihir yaptı. Cebrâil gelip Hz. Peygamber'e durumu haber
verdi. Hz. Peygamber adam gönderip sihir yapılan tarağı (Zervan kuyusundan)
çıkarttı. Düğümlerini açınca bedeninde hafiflik hissetti.(191)Bu hadîseyi
sihirci yahudiye ne söyledi ne de yüzüne vurdu.
Hz. Ali şöyle der: Hz.
Peygamber (s.a) beni, Zübeyr'i ve Mikdad'ı göndermek üzere vazifelendirerek
şöyle dedi:'Hâh' (Mekke,Medine arasında bir yer) bahçesine varıncaya kadar
gidiniz. O bahçede hevdecinde bulunan bir kadın vardır. O kadınla beraber bir
mektup bulunuyor. Mektubu kadından alıp getirin.
Hz. Ali der ki: Biz 'Hâh' bahçesine varıncaya kadar gittik. Kadına mektubu
çıkartmasını söyledik. Kadın 'Yanımda mektup yok' dedi. Bunun üzerine kadını
tehdit ederek dedik ki: 'Ya mektubu verirsin veya kontrol etmek için
elbiselerini teker teker bedeninden soyarız'. Bu tehdit karşısında kadın, saç
örgülerinin arasından mektubu çıkardı. Biz mektubu Hz. Peygamber'e getirdik.
Baktı ki, mektupta Hatib b. Ebî Beltâ Mekkeli müşriklerden bazılarına bir şeyler
yazmış. Hz. Peygamber'in ne yapacağını onlara haber veriyordu. Bu durum
karşısında Hz. Peygamber, Hatib'e hitaben 'Bu nedir ya Hatib?' diye sordu.
Hatib de şöyle cevap verdi: 'Ya Rasûlullah! Benim hakkımda acele etme! Ben
kavmine sonradan gelip katılmış bir kimseyim. Seninle beraber bulunan
muhacirlerin Mekke'de akrabaları vardır.Onların Mekke'de kalmış aile efradını
himaye ederler. Bu bakımdan, benim soydan gelen
akrabalarım Mekke'de yoktur ki, benim orada kalmış aile efradımı korusun... Ben
istedim ki, onlara bir iyilik yapayım. O iyiliğimden dolayı orada kalmış
yakınlarımı himaye etsinler. Ben mektubu kâfir olduğumdan veya İslâm'dan sonra
küfre rıza göstermemden veya dinimden döndüğümden dolayı yazmış değilim'.
Bu söz karşısında Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: 'Hatib doğru söyledi!'
Hz. Ömer (r.a) 'Ya Rasûlullah! Bana izin ver de bu münafığın boynunu vurayım!'
deyince, Hz. Peygamber (s.a) şöyle dedi:
'Hatib Bedir savaşına katılmış bir kimsedir! Ey Ömer! Ne biliyorsun belki Allah
Bedir'e katılanlara şöyle demiştir: İstediğinizi yapın! Muhakkak ben sizi
affettim.(192)
Hz. Peygamber (s.a) bir
ara ganimet malını taksim etti. Ensar'dan bir kişi 'Bu öyle bir taksimdir ki,
bu taksimle Allah'ın cemâli kastedilmiş değildir!' dedi. Onun bu sözü Hz.
Peygamber'e nakledildi. Hz. Peygamber'in yanakları kıpkırmızı kesilerek şöyle
buyurdu:
Allah kardeşim Musa'ya rahmet eylesin! Bu zahmetlerden daha fazlasına mübtelâ
olmuş ve sabretmiştir.(193)
Sakın sizden herhangi
bir kimse, benim ashabımın herhangi birinden bana birşey getirip söylemesin.
Çünkü ben istiyorum ki, göğsüm sapasağlam olduğu halde sizin yanınıza çıkmış
olayım.(194)
186)Daha önce geçmişti.
187)Ebu Şeyh,(İbn Ömer'den)
188)Müslim
189)Müslim,Buhârî
190)Müslim
191)Nesâî
192)Müslim,Buhârî
193)Müslim,Buhârî
194)Ebu Dâvud,Tirmizî