23 Ekim 2014

HATAY (ANTAKYA)VİLAYETİ VE HABİB NACCAR RİVAYETİ






HATAY (ANTAKYA)VİLAYETİ
VE
HABİB NACCAR RİVAYETİ
Hatay Hatay’da tarihin ilk izleri Samandağ İlçesi’nde görülür. Çevlik Kanal Mağarası’nda, M.Ö. 40.000 – 11.000 yılları arasında tarihlenen üst paleolitik döneme ait araçlar ve insan kalıntılarında Homo Sapiens Çelikensis’ten kalma kemikler bulunmuş - tur. İlk Neolitik yerleşimlere ilk olarak Dörtyol – Kinet Höyük’te denk geliyoruz. Kalkolitik dönem (M.Ö. 5500 ) yerleşim yerleri Amik ovasında karşımıza çıkıyor (Tell Kurdu Höyük). 

Daha sonra karşımıza çıkan Tunç Çağı yerleşimlerine yine Amik Ovasında rastlıyoruz. Tell – Tayinat ve özellikle Tell – Açana’da (Alalah), 1934 yılından bu yana yapılan kazılarda ele geçirilen parçalar, buranın Kalolotik Çağdan beri (İ.Ö. 5000 – 4000) bir yerleşim bölgesi olduğunu göstermektedir. M.Ö. 3000 de Akatları, M.Ö. 2000 de Hurileri görüyoruz, daha sonra Halep başta ol - mak üzere Yamhat Kralığının siyasi birliği altına giriyor. 

Yarim – Lim M.Ö. 18. yüz - yılın ikinci yarısında yönetime son verilmiş ve 1595 yılında Hitit Kralı I. Mürsile bölge isla etmiş 15. yy. da Tell – Açana (Alalah) bölgesi Mısır ve Mittani – Mısır ve Hititi arasında el değiştirmiştir. III. Tutmosis (Mısır) tarafından Niqmepa tahta getirilmiş, daha sonra Mittaniler egemenliğine tekrar geçmiştir. 1370 yılında Sup - pilulima (Hitit) tarafında tekrar hakimiyeti altına almıştır. 

M.Ö. 1200 yıllarından sonra Amik bölgesinde bilgi akışı kesiliyor sadece Mısır kaynaklarından bölgeye deniz kavimlerinin geldiğini ve bölgeyi tahrip ettiklerini öğreniyoruz. M.Ö. 900 ta - rihlerinde Hititlerin parçalanmasından oluşan Genç Hititler bölgeye hakim olmuş - lar ve Hattina adını almışlardır, kendilerine başkent olarak bu günkü Çatalhöyük’ü (Kanula) başkent yapmışlardır. Kanula ilk siyasi başkenttir. 

Hititlerin arkasından bölgeye Asurlular hakim olmuşlar, M.Ö. 8. yy. da Asi Nehri deltasında ve çevre - sinde Demir Çağında Yunanlıların El Mina şehrini kurduğunu ve ticaret merkezi haline getirdiğini görüyoruz. M.Ö. 538 de bugünkü Dörtyol – Yeşilkent’e kadar Persler hakimiyeti altına almışlardır. Bu hakimiyet M.Ö. 333’te Büyük İskender tarafından sonlandırılmış bölde Makedonların hakimiyetine girmiş ve Helenistik kültür yayılmaya başlamıştır. 

B.İskender’in ölümünden sonra bölge Antigonos - larla yaptığı mücadeleyi kazanan Babil strabı Selevcos I. Nicator’ur hakimiyetine girmiştir. Başkent olarak Samandağ – Çevlik bölgesini (Selevcia de Pierra) seçmiş fakat güvenlik açısından daha sonra Antakya’ya başkenti taşımış ve Seleucus I Nicator babasını (Antiochus) ismini bu şehre vermiştir. Antakya Helenistik çağda ‘’Hippodamos’’ tarzı plana göre inşa edilmiştir. 

Antakya’nın inşasında görevlendi - rilen Attaeuse, Perittas ve Anaxicrates’in isimlerin İmparatorluğu kendini şehirde hissettirmeye başlamış, M.Ö. 47 yılında Caesar Antakya ya gelerek özerkliliğini vermiş, Romanın en büyük eyaletlerinden biri durumuna girmiştir. Antakya do - ğunun idari, ilmi, dini ve ticari merkezi haline gelmiştir. M.Ö. 31 – M.S. 14 yılla - rında Augustus dört yılda bir tekrarlanan (olimpiyat oyunlarını) başlatmıştır. 

M.S. 29 – 40 yılları arasında Hz. İsa’nın havarilerinde St. Pierre Antakya ya gelerek dini yaymaya çalışmış ve Şehir Hıristiyan dinin önemli merkezlerinden olmuştur. M.S. 256 yıllarında Antakya ikinci kez Perslerin (Şapur I) eline geçmiş, 268 yılında Palmira kraliçesi Zenobia’nın eline geçmiş, birkaç yıl sonra tekrar Roma (İmp. Aurelianus) egemenliğine girmiştir. 

Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra M.S. 396 yılında D. Roma İmparatorluğuna (Bizans) bağlı merkez olarak kalmıştır. M.S. 638 yılında Yermük savaşından sonra Antakya ve çevresi uzun bir kuşatmadan sonra Müslüman Arapların hakimiyetine girmiş. 968 yılında tekrar Bizans egemenliğine geçmiştir. Haçlıların elinde Türk Memlüklülerinin eline ge - çen şehir 1260 yılında el değiştirerek Moğol egemenliğini tanımıştır. 

1267 yılında tekrar Türk Memlüklülerinin yönetimi altına girmiştir. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından şehir Osmanlı İmparatorluğuna ka - tılmıştır. 1918 I. Dünya Savaşı sırasında Fransız yönetime geçen şehir Bağımsız Hatay Devleti oldu ve 29 Haziran 1938 de Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katıldı

Habibi Neccar Kimdir?

Habib-i Neccar , Ms. 40 lı yıllarda Antakyada yaşamıştır. Roma döneminde antakya halkı putperest olduğu için, Cenab-ı Hak Hz. İsa 'ya Antakya halkı için iki resul göndermesini emreder. Hz. İsa antakya halkı için 2 resul, daha sonrada bir resul daha gönderir. Resulların halkı İrşada devam etmesine ilk inanan Habib-i neccar olur. Antakya lılar bu olaya inanmayarak, resulleri taşlayarak öldürmeye karar verirler. Habib-i neccar uzaklardan koşup gelerek, resullerin doğru söylediklerini ve onlara inanmaları gerektiğini söyler.
Burada bulunan putperestler Habib-i neccar 'a bunlar seni kandırmışlar, ya eski dinine dönersin yada ölürsün şeklinde tehdide başlarlar. bu müritler dediklerini yaparak. Habib-i neccar ı öldürürler, Habib-i neccar ın şehit edilmesi ile ilgili bir çok rivayet vardır. Bunların en yaygın olanı ve halkın anlattığı olay şöyledir:
Habib-i neccar ın başı Silpiyus dağında ayrılır. vücuttan ayrılan baş, yuvarlanarak bugün cami ve türbesi bulunan yere gelir (bugün vücudu şehit edildiği mağarada başı ise caminin yanında bulunan türbededir) Başka bir rivayete görede ,Habib-i neccar kopan başını koltuğu arasına almış, Kur'an dan ayetler okuyarak bir süre dolaşmış ve bugün türbesi bulunan yere kadar gelerek, buraya düşmüştür.
Bu kıssa Yasin Süresinde şu şekilde anlatılmıştır:
13- Sen onlara, o şehir halkının örneğini ver; hani oraya elçiler gelmişti. 
14- Hani onlara iki (elçi) göndermiştik, fakat ikisini yalanlamışlardı. Biz de (iki elçiyi) bir üçüncüyle güçlendirdik; böylece dediler ki: "Şüphesiz biz, size, gönderilmiş elçileriz."
15- Dediler ki: "Siz, bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsiniz, Rahman (olan Allah) da herhangi bir şey indirmiş değildir. Siz, yalnızca yalan söylüyorsunuz."
16- Dediler ki: "Rabbimiz, gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu bilir."
17- "Bizim üzerimizde de (sorumluluk ve görev olarak) apaçık bir tebliğden başkası yoktur."
18- Dediler ki: "Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek olursanız, andolsun, sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size acı bir azap dokunacaktır."
19- Dediler ki: "Uğursuzluğunuz, sizinledir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Hayır, siz ölçüyü taşıran bir kavimsiniz."
20- Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: "Ey kavmim, elçilere uyun" dedi.
21- "Sizden ücret istemeyenlere uyun, onlar hidayet bulmuş kimselerdir."
22- "Bana ne oluyor ki, beni yaratana kulluk etmeyecekmişim? Siz O'na döndürüleceksiniz."
23- "Ben, O'ndan başka İlahlar edinir miyim ki, Rahman (olan Allah), bana bir zarar dileyecek olsa, ne onların şefaati bana bir şeyle yarar sağlar, ne de onlar beni kurtarabilirler."
24- "O durumda ise, gerçekten ben apaçık bir sapıklık içinde olmuş olurum."
25- "Şüphesiz ben, sizin Rabbinize iman ettim; işte beni işitin."
26- Ona: "Cennete gir" denildi. O da: "Keşke benim kavmim de bir bilseydi" dedi.
27- "Rabbimin beni bağışladığını ve ağırlananlardan kıldığını."
28- Kendisinden sonra ise, kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik; indirecek de değildik.
29- (Ancak onlara) Yalnızca bir tek çığlık (yetti); anında sönüverdiler.
30- Yazıklar olsun kullara; ki onlara bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi.

İşte kavmini uyaran bu Allah Dostu insan Habib-i Neccar'dır. Hatay'a yolu düşenler mutlaka bu şehiti ziyaret ederler. Medfun bulunduğu bugünkü Camii kendi ismi ile isimlendirilmiştir.Osmanlı dönemi eseridir. Etrafı medrese odaları ile çevrili cami avlusundaki şadırvan 19. Yüzyıl eseridir.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...