20 Eylül 2014

TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM ŞEKLİ EGEMENLİK ANLAYIŞI Ve DEMOKRATİK LİDER ÖZELLİKLERİ




TÜRK DEVLETLERİNDE YÖNETİM  ŞEKLİ EGEMENLİK ANLAYIŞI
VE DEMOKRATİK LİDER ÖZELLİKLERİ

  • HUN DEVLETİ Hükümdarlık da kut anlayışı egemendi. Hükümdarlığın tanrıdan geçtiği görüşü vardı. Ülke, töre hükümlerine göre yönetilirdi. Şenyunun görevi, ülkede dirliği sağlamak, adaleti gerçekleştirmek, orduya komuta etmek, meclisi yönetmek olarak sıralanabilir. Hükümdarlık babadan oğla geçmektedir. Ülke oğullar arasında doğu, batı, merkez olarak miras bırakılmaktadır. Türk devleti hükümdarı eşine "ka-tun"(hatun) denirdi. Yönetimde söz sahibiydi. Büyük Hun Devleti'nde üç meclis bulunuyordu. 1. Meclis: Dini nitelikte konular tartışılır. Yılın ilk aylarında toplanırdı. 2. Meclis: Haziran ayında toplanır ve devlet işleri görüşülürdü. 3. Meclis: Sonbaharda toplanılır ve askeri işler görüşülürdü. Devamlı devleti yöneten " seçkinler meclisi" vardı. Bu meclise " toy " denilmekteydi.
  • SELÇUKLULAR Eski Türk devlet geleneğinde olduğu gibi, Büyük Selçuklu Devleti’nde de ülke toprakları hanedanın ortak malı sayılıyordu. Bundan dolayı Büyük Selçuklu toprakları eyaletlere bölünmüştü. Eyaletlerin yönetimi de Melik olarak adlandırılan hanedanın erkek üyelerine bırakılmıştı. Tuğrul Bey'den önce boy başkanına Oğuz geleneğine göre Yabgu deniyordu.
  • Osmanlı Devleti, merkeziyetçi bir devlettir. Osman Bey aşiretten beyliğe, Orhan bey beylikten devlete, Fatih Sultan Mehmet devletten imparatorluğa getirdi. Osmanlı devleti mutlak monarşi ile yönetilmektedir. Yavuz'un Mısır seferi sonucu halifeliğin Osmanlılara geçmesi ile aynı zamanda teorik bir biçim almıştır.   Osmanlı Devletinde, Padişah'ın erkek çocuğu olan Şehzadelerin devlet deneyimi kazanmaları için sancaklara vali olarak gönderilirdi. OSMANLI DEVLETİ
  • TÜRKİYE CUMHURİYETİ Yönetim biçimi Cumhuriyet olan Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal önderliğinde 1923'te kurulmuştur. Resmî dili Türkçe 'dir. Demokratik , laik , sosyal bir hukuk devleti yönetim anlayışı vardır. Kuvvetler ayrılığı esası vardır. Yasama işlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi , yürütme işlerini Hükûmet , yargı işlerini ise bağımsız mahkemeler yapar. Türkiye'de 1923 'te cumhuriyetin ilanı ile devlet başkanı, cumhurbaşkanı sıfatını almıştır. Cumhurbaşkanı devletin başı ve başkomutandır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milleti'nin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.
  • ESKİ TÜRK DEVLETLERİNDE EGEMENLİK ANLAYIŞI Eski  Türklerde karizmatik egemenlik anlayışı hakimdi. Yani, yürütme gücünün hükümdara Tanrı tarafından verildiğine inanılıyordu. Tanrı'nın kut ile donatmadığı hükümdarın meşruluğu bulunmuyordu. Büyük Hun Devleti'nde hükümdarı unvanı "Gök Tanrı'nın, güneşin, ayın tahta çıkardığı Tanrı-kut'u Tanhu" ydu (kısaca Tanrıkut). Orhun Yazıtlarında “Tanrı ifade ettiği için, kurum olduğu için kağan oldum” demektedir.. Meşruluğunu Tanrı'dan almış olan hükümdarın yetkileri  çok genişti, fakat sınırsız değildi. Hükümdar, töreye uymak zorundaydı. Töre, Türk sosyal hayatını düzenleyen kuralların bütünüydü ve kanun niteliğindeydi. Değişmez ilkeleri adalet, faydalılık, eşitlik ve insanlıktı. Bu açıdan bakılınca, töre, halkın hak ve hürriyet isteklerini belirtilmesine imkan veren, hükümdarın görevlerini belirleyen hukuki normlardı. Öyle olunca da, karizmatik ve hukuki egemenliğin birbiriyle kaynaşmış olduğu anlaşılmaktadır.        
  • OSMANLI DEVLETİ’NDE EGEMENLİK ANLAYIŞI   Osmanlı hakimiyet anlayışı esas itibariyle İslami anlayışa dayanmakla birlikte eski Türk-Oğuz töresinden de büyük ölçüde etkilenmiştir. İslam hakimiyet anlayışında insanların Allah’a mutlak, onun dışındakilere ise şartlı itaat vardır. Padişah töreye göre memleketin sahibi sayılırdı. Bu sebeple tebaasının canı ve malı üzerinde tasarruf hakkı vardı; araçlı veya araçsız bunu kullanırdı. Her türlü kuvvet padişahın elindeydi ve bunu kanun ve nizama göre yürütürdü. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinden sonra padişahların halife unvanını alması ile birlikte Osmanlı padişahları siyasi otoritenin yanında dini otoriteyi de sağlayarak egemenlik açısından daha da güçlenmişlerdir. II. Murat’ta dahil olmak üzere 1451 senesine kadar gelen Osmanlı hükümdarları sürekli halkla temas eder, divanda bizzat dava dinleyip devlet işlerin görür ve savaş meydanlarında askerlerine silah arkadaşı olurlardı. Bununla birlikte bayramlarda padişahlar alay meydanında taht kurarak halkla bayramlaşırlardı. Ayrıca zaman zaman gerek halkın durumunu, gerekse esnafın vaziyetini bizzat görmek için kıyafet değiştirip halk içine girmişlerdir.
  • TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE EGEMENLİK ANLAYIŞI Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarken egemenlik kavramına özel önem vermiştir. M. Kemal, Fransız İhtilalini oluşturan fikirleri iyi algılamış ve bu yüzden Türk Milletini egemenliğin kaynağı olarak görmüştür. 23 Nisan 1920’de açılan ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ve sonraki seçilen meclislerde anayasalar yapılırken egemenliğin kaynağı olan bu esas vurgulanmıştır. 1982 Anayasasının 6. Maddesinde “ Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” “Türk Milleti, egemenliğini Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.” denilmektedir . 
  • Demokratik Lider Özellikleri
    • Demokratik bir lider tek başına karar almaz.
    • Demokratik bir lider önerilere ve fikirlere açıktır.
    • Demokratik bir lider tartışma özgürlüğü içinde bir grup olarak karar verir.
    • Demokratik bir lider olumlu bir çalışma atmosferi yaratmak için elinden geleni yapar.
    • Demokratik -katılımcı- liderler yönetim yetkisini grup üyeleriyle paylaşma eğilimi gösterirler. Amaçlar, politikalar belirlenirken, iş bölümü yapılırken hep grup üyelerinin fikirlerini dikkate almaya çalışır. Bu liderler daha az kontrol etme taktikleri kullanırlar. Kişilerin iç unsurlar ile motive olduklarına inandıklarından başarılı işleri takdir etme davranışı gösterirler. Demokratik liderlerin yararları; grup üyelerinin de kararlara katılımı ile daha etkin ve sağlıklı kararlar alınması, fikirlerine değer verilen üyelerin işlerinden tatmin sağlamaları, böylece de daha etkin ve verimli çalışan bir grup elde edilmesidir. Bu liderlik tarzının en önemli sakıncası karar sisteminden kaynaklanan zaman kaybıdır. Acil durumlarda bu tarz liderler başarılı olamamaktadır.
  • HAZIRLAYAN
    • Ahmet Orkun ÇİTGEZ

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...