29 Eylül 2014

MEKTUP ŞİİRLERİ








  • MEKTUP ŞİİRLERİ
  • Kalbimin kuytularında sakladığım sırrımsın Yemin olsun kimselere söylemedim.  
  • Bu gece her yanım şiir kesildi, Mısralardan aktın, ıssız dağlar hep seni söyledi, Bu gece, burada, kaç sigarayı tükettim bilmem.
  • Dostum bu gece; Bütün fotoğrafları serdim masaya, Sonra mektupları, tanışma günlerini, Suskun geçen konuşmalarımızı, Utangaç gülen yüzünü, Denize dalıp gitmelerini, Aramızda uzayan kıvrılan yolları... Sana varan yollara düştüm bu gece, Sevdiğimiz şiirleri okudum, şarkıları dinledim. Okuduğumuz kitapları sevdim. Hediye ettiğin işlemeli kalemle bir de şiir yazdım, Uzasın yolarına varsın diye...
  • Bütün hatırlı hatıraları yad ettim bu gece; Hani, belediye otobüsünde Elleri yumuk yumuk bir bebeği sevmiştik, Güneşin iğde dallarında konakladığı Yorgun bir ikindide dinlenmiştik. Nasıl unutulur o günler; Sarnıçta konser dinlediğimiz, Sultanahmet’te yazarına kitap imzalattığımız, Eminönü’nde balık ekmek yediğimiz, Fesleğen kokan sokakları gezdiğimiz...
  • Ben askerliği bitirip bir işin ucundan tutacaktım, Sen yarım kalan okulunu tamamlayıp Öğretmen olacaktın. Ben askerliği bitirdim; sen öğretmen oldun, Uzak diyarlara.
  • Orada, kaldığın köyde Kavaklar altında rüzgarları dinleyecek, Harman yerinin yaktığı serin türküleri Çekecektik içimize. Birkaç yıla kalmayacak buralara gelecektin. Öğrencilerin de olacaktı otobüse binerken, Hani fena da olmayacaktı. Burada, fesleğen kokan ara sokaklarda kaybolup Eski İstanbul’u soluyacaktık, bir akşam
  • Ne rüzgar esti, ne kavaklar aldırdı. Harman yerleri en acıklı türkülerini yakıp gittiler, Eski İstanbul’sa, fesleğen kokmayan Ara sokaklarda kayboldu.
  • Alıştım, diye yazmıştım ya, yalandı.   Bilmiştim. Yemim olsun ki bilmiştim; Yüreğimin o gün sıkışmasından, Olur olmaz dalıp gitmelerimden, Senli günlerin gözümün önüne gelip gelip gitmesinden, Kimselerle konuşmak istemeyişimden, O hüznün, boğazıma düğümlenişinden, İçime çöreklenişinden bilmiştim. Yemin olsun ki bilmiştim.
  • Gittin. Sen gittin gideli, Hiçbir yerinden tutunamıyorum hayata. Girdiğim işlerden çıkıyorum. Bir tülü dikiş tutturamadım gittiğinden beri. Tozu dumana katarak koşan çocuklar gibi giden zaman, Her yerinden kanıyor, Bütün bütün bana kalıyor günler, Ağaçlar meyve vermiyor.
  • Gittin... Bana, Birkaç fotoğrafı, sevgiyle yazılmış mektupları, Dağları, karlı yolları, hayat tokluğuna Yaşanan günleri, Otogar lokantalarının ücra köşelerini, Otel odalarını bırakarak... Gittin... Bana, Gazetedeki o haberi Babanın dükkana astığı “acı kaybımız nedeniyle kapalıyız” yazısını, Bir de mezar taşındaki “Ruhuna el fatiha”yı Bırakarak
  • Gazetede resmini görmesem inanmayacaktım. O gün bu gündür nerde bir rüzgar esse, Bir yağmur yağsa, ağır bir saz havası duysam, “Şimdi uzaklardasın” ne zaman çalsa, Yollara düşüyorum, yollarına düşüyorum. Kusura bakma canım arkadaşım, Benden beklediğin rolden vazgeçiyorum. Güzel bir çay ver çaycı! Olabildiği kadar demli olsun. Bütün kavuşamayanların, gelmeyenlerin, Gelemeyenlerin yerine olsun. Dur, şuralarda bir de sigara olacaktı.. Hadi bas teybin düşmesine, Orhan’dan da bir parça çalsın. Bütün şarkılarını dinleyebilirim bu gece.
  • Mezarının başında ağlayamadım ama Burada, bütün acıların biriktiği bu gecede, bunları yazdım sana Söyle; yerini tuttu mu?
  • Kalbimin kuytularında sakladığım sırrımsın, Yemin olsun kimselere söylemedim. Hiçbir şarkı anlatmayacak hikayemizi, Bir sobada yanacak koca ömrüm. Ve senden kalan ne’m varsa TUNCEL ERGÜN 2005

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...