21 Eylül 2014

Fârâbî’nin ahlak anlayışı..









  • Fârâbî’nin Hayatı, Eserleri ve FelsefesiTam adı, Ebû Nasr Muhammed b. Muhammed b. Tarkhan b.Uzluğ b. Turhan el-Fârâbî et-Türkî’dir . Türkistan’ın Farab şehriyakınlarındaki Vesiç’te yaklaşık 258 (871) yılında doğmuş.Aldığı ilk tahsilin temeli dini eğitim ve dil bilimleriydi;fıkıh, tefsir ve hadis okudu. Türkçe ve Farsça’nın yanı sıraArapça’yı öğrendi. İslam Felsefe geleneğinin en parlaktemsilcilerinden biri olan Fârâbî ilmi ve felsefi disiplinlerinhepsine dair çalışmalarda bulunmuştur. Hem felsefe ile dinarasında hem de felsefenin alt disiplinleri arasında bir birlik veuyum oluşturmaya çalışmıştır
  • • Mantık alanındaki başarısı onun Aristoteles’ten sonra “İkinci Muallim” (Mu’allim-i Sanî) olarak anılmasını sağlamıştır. Fârâbî, Türk eğitim tarihinde ilk kez doğrudan eğitime ilişkin görüşler ileri sürdüğü bilinen düşünürdür. Fakat onun eğitim görüşleri sistemli olarak incelenmediğinden birçok yazar onu bir eğitimci olarak değil sadece bir filozof ve düşünür olarak görür. Fârâbî, Bağdat’ta yirmi yıl geçirdikten sonra Halep’e gitti. Sarayda ilim adamı ve hakikat arayan birisi olarak ilk ve en başta gelen bir kişi olarak yaşadı. Fârâbî 337’de Mısır’a kısa bir seyahat yaptıktan sonra Dımeşk’e döndü ve 339/950 yılında vefat etti.
  • • El- Fârâbî, “Gökyüzünün Hareketi” adlı çalışmasını ve psikoloji alanında “Ruh Hakkında”, “Ruhun Gücü Hakkında”, “Çokluk ve Teklik Hakkında”, “Akıl ve Bilinç” tezlerini yazdı. Bu eserlerin bir kısmı Latince’ye çevrildi ve XVII. yy.a kadar geldi. El- Fârâbî, yakındoğuda ünlü olan müzik eserleri de verdi. Fârâbî’nin günümüze kadar gelen eserlerinden bazıları şunlardır; Ârâu ehli’l medineti’l fâdıle, es-Siyasetü’l- medeniyye, Kitâbü’l-Mille, Tahsîlü’s- saâde, Felsefetü Aristotâlis ve Felsefetü Eflâtûn.
  • • Fârâbî’nin felsefesinin merkezini siyaset felsefesi oluşturmaktadır; ahlâk veya ahlâk felsefesi ise siyaset felsefesine tabidir. Ahlâk bireyin mutluluğu ile, siyaset ise toplum mutluluğu ile ilgilenir.
  • Fârâbî’ninAhlak Anlayışı
  • Fârâbî, kendileri ile, milletlerin veşehirlerin bu hayatta dünya mutluluğu veöteki hayatta üstün mutluluğu eldeettikleri insani nesneleri dörde ayırır.Bunlar:1) Nazari erdemler2) Düşünme erdemleri3) Ahlâkî erdemler4) İşlek (ameli) sanatlardır.
  • Fârâbî, tüm bu insaninesnelerin birbirindenayrılmamaları gerektiği,aksi takdirde bunların eksikve sakat olacaklarınıdüşünüyor.
  • En güçlü düşünme erdemiyle engüçlü ahlâkî erdemi birbiriylebağlantılı görüyor. Burada sadeceahlâkî erdemler üzerindeduracağız.
  • Ahlâki erdemler (fazilet) ve aşağılıklar(rezilet) ancak belirli bir huydandoğan eylemlerin, belli bir zamandadefalarca tekrar edilmesi ve ona alışıkhale gelmesiyle, insanda meydanagelir ve yerleşir. Bu sebeple huyundeğişmesi zordur. Bu huylar, iyiyselererdem; kötüyseler aşağılıkolacaklardır.
  • Fârâbî, birçok milletin, bir milletin veyabir şehrin başına ortak bir olaygeldiğinde, onların ortak (erdemli)faziletli amaçları için en faydalı olannesneyi iyice keşfetmeyi sağlayan birdüşünme erdemi (fazileti) olduğunusöylüyor. Ona göre, bir erdemli amaç içinen faydalı olan ile en güzel olan arasındafark yoktur. Bu düşünme erdeminin siyasibir düşünme erdemi olduğunu ifade eder.
  • Siyasi (düşünce) erdemler ile ahlakierdemler arasında karşılıklı biretkileşim vardır. Bir yandan siyasi(düşünce) erdemleriningerçekleşmesi ahlâkî erdemlerinmiktarıyla doğru orantılı iken, diğeryandan siyasi lider kadronun yönetimtarzları ve öncelikleri bireylerinhayattaki gayelerini ve ahlâklarınıbelirleyebilmektedir.
  • Fârâbî, ahlâkî erdemleri ve aşağılıklarıbelirli bir huydan oluşan eylemlerintekrar edilmesiyle alışkanlıklayerleşmesinden dolayı huylarındeğiştirilemeyeceğini düşünüyor.Ahlâkî erdemleri veaşağılıkları, huyların iyi olupolmamasına bağlıyor. Ona görefaziletli amaç için en faydalı nesnedüşünme erdemiyle birlikte keşfedilir.
  • Fârâbî, düşünce erdemlerine örnekolarak, hikmet, akıllılık, anlayış yetkinliğigibi erdemleri sıralar. Ahlâkî erdemler, iseiffet, yiğitlik, cömertlik ve adalet gibiistekle ilgili olan erdemlerdir. Buerdemlerin ise alışkanlık ile edinildiğinisöylüyor. Bu sebeple ahlâkî erdemlerinkazanılmasını düşünce erdemlerindeolduğu gibi insani bir çabayı gerektirdiğinibelirtiyor.
  • Fârâbî, araştırılan nesnenin, ister insanın kendisiiçin arzuladığı gerçek bir iyi, ister başkasının sahipolmasını istediği gerçek iyi veya onu arzulayacakkimse tarafından iyi olduğuna inanılan bir nesneolsun, bu en faydalı, en güzel olanın ve iyi erdemlibir amacın kendisiyle araştırıldığı bir erdemesahip olan kimsenin ahlâkî bir erdeme sahipolmadan bu güce sahip olamayacağını düşünüyor.Erdemin, ahlâkî davranışları ve işleri, düşünmegücünün en faydalı ve en güzel olanı keşfetmekabiliyeti olduğu ölçüde gerçekleşeceğinidüşünüyor.
  • Fârâbî’ye göre doğru, şeylerin zihnin dışında,zihinde inanıldığı şekilde bulunmasıdır. Kişinin ilkinancı hakkında herhangi bir inanç alındığında, buinanç, onun nezdinde ilk inançtan farklı olamaz vebu, sonsuza kadar böyle devam eder. Fârâbî bunuzorunlu kesinlik olarak tanımlıyor. Zorunluolmayan kesinliğin ise değişmesi ve böylece–zihinde bir eksiklik meydana gelmeksizin- yanlışolması mümkündür. Zorunlu olmayan kesininmukabilinin varlığı, olası yanlıştır. Zorunlu olanınmukabili ise, varlığının imkânsız yanlış olduğunubelirtiyor. Yanlışın bir kısmının mümkünolmadığını bir kısmının ise mümkün olabileceğiniifade ediyor.
  • Fârâbî, uzun bir süre geçmeden değişmeyen vebirçok millette, bütün bir millette veya bütün birşehirde ortak olan amaçlara göre en faydalı ve engüzel olanın kendisiyle keşfedilen düşünmeerdemi, ortak bir olay karşısında en olgun reisliğe(nüfuz’a) ve en büyük kuvvete sahipolursa, onunla beraber bununla (ahlâkî)erdemlerin hepsinden en üstün nüfuza ve enbüyük kuvvete sahip olacaklarını ifade ediyor.Bunu, her ne kadar kısa süreli muvakkat olsada, ortak bir amaç için en faydalı olanın kendisiyleiyi araştırmayı sağlayan düşünme erdemi takipeder; onunla beraber bulunan (ahlâkî) erdemlerona göre kıyaslanabilecektir.
  • Fârâbî, Tenbih Ala Sebili’s-Sa’ade adlı eserinde, insanın arzuladığı her yetkinliğin ve amacın, iyi olduğu için arzulandığını ifade ediyor. Kesinlikle her iyinin tercih edilebileceğini söylüyor. Herkes kendisinin kesin olarak mutluluk olduğunu düşündüğü şeyin, en çok tercih edilen, en üstün ve en yetkin “iyi” olduğuna inandığını belirtiyor.O, sonunda amaçlarla beraber tek sanatlarla, tek tek evler halkı olarak tek tek insan varlıklarıyla ilgili olan düşünme erdemlerine gelineceğini bunların da onlara göre kıyaslanabilen (ahlâkî) bir erdemle beraber bulunduklarını belirtiyor. İnsanlar amaçları, iyi olduğu için arzular. En üstün iyinin mutluluk olduğuna inanıldığı için kişilerin mutluluk olarak düşündükleri şeyler en çok tercih edilendir.
  • Fârâbî hangi erdemin olgun ve en kuvvetlierdem olduğunun araştırılması gerektiğinidüşünüyor. Hangi erdemin kuvveti bütünerdemlerin kuvvetine eşit olmalıdır ki enkuvvetli erdem olsun. Bu erdem, insan, onunişlerini yapmaya karar verdiği zaman diğerbütün erdemlerin işlerini kullanarak onlarıyapabileceği bir erdemdir.İnsanların, diğerlerince sahip olunanerdemlerin işlerini kullandığı bir erdem ahlâkîbir erdem olacaktır.
  • Fârâbî, Fusulu’l-Medeni ve Tenbih Ala Sebili’s-Sa’ade adlı eserlerinde iyi ahlakın meydanagetirilmesini sağlıklı olmaya benzetiyor. Sağlıklıolmak için yenilen şeylerin orta derecedeolduğu durumda sağlıklı olunabildiği ve fazlaya da eksik olduğu durumda sağlıklıolunmadığı gibi, iyi ahlâk da ahlâk elde edileneylemlerin orta derecede olması durumundaiyi ahlak gerçekleşecek eylemler, mutedilliktenuzaklaşıp alışkanlık haline gelirlerse iyi ahlâkımeydana getirmez.
  • Fârâbî eylemlerin orta halini,cesaret, cömertlik, iffet, incelik,sadakat ve dostluk olarak sıralar.Bu örnekler pratik yetkinliğin ilkörnekleri olarak ahlaki davranışolarak yol gösterici vekarşılaştırma ölçütü olarak işgörürler.
  • Fârâbî’ye göre düşünme erdeminesahip olan bir kişi ahlâkî erdemlerindüşünme erdemlerine sahip olmaz.Eğer düşünme erdemi tek isedoğuştan iyilikler olan erdemlerikeşfetme yeteneği olan kişiler bilesadece bu erdemle iyi olamazlar.Eğer kişi iyi değilse, kendileri veyadiğer insanlar için iyiyi isteyemezler.
  • Fârâbî, düşünce erdeminin tek başına olduğudurumda ahlaki erdemi keşfetmenin imkânsızolduğuna inanıyor. Eğer kişide düşünmeerdeminin ve ahlâkî erdemin ikisi devarsa, düşünce erdemi ahlaki erdemi keşfedemez.Çünkü beraber iseler, düşünme erdeminin ahlâkîerdemi keşfetmemesi gerekir. Düşünce erdemiahlâkî erdemi keşfederse, bu, düşünce erdemininahlâkî erdemden ayrı olmasını gerektirir. Busebeple düşünce erdeminin kendisi ya iyilikerdemidir ya da düşünme gücü tarafındankeşfedilen ahlâkî erdemden farklı başka bir erdemolduğu düşünülmelidir.
  • Düşünme kuvveti sayesinde iyi amaçlar ve buamaçlara götürecek araçlar tespitedildiğinde, bunun adı düşünme erdemi olur.Bunun sayesinde erdemli bir amaca yönelik enyararlı olan şeyler keşfedilir. Düşünce kuvveti ileiyi işlere yönelen bir kimsenin ahlâkî erdemleresahip olması gerekir. Çünkü ahlâkî erdemleresahip olmayan bir kişi kendisi ve başkaları için iyiyiisteyemez. Yani insanlar düşünme kuvvetiyle iyiişlere yönelirlerse ahlâkî erdeme sahiptirler. Eğerahlâkî erdeme sahip değillerse kendileri vebaşkaları için iyiyi isteyemezler.
  • Fârâbî, nazari erdemin, en yüksekdüşünme erdeminin, en yüksek ahlâkîerdemin ve en yüksek sanatın doğuştanteçhiz edilmişlerde bulunduğunusöylüyor. Bunların pek büyük birkabiliyet, üstün tabiatlara sahip insanlarolduğunu düşünüyor. Fârâbî, milletlereahlâkî erdemleri ve iş sanatlarını varetmenin yönteminin eğitim olduğunuifade eder.
  • • Sonuç Erdemli bir amaç için faydalı ve güzel olan farklı değildir.Faydalı olan mecburen erdemli bir amaç için ve faziletli bir amaç için en faydalı olan, en güzeldir.Ahlâkî erdemi baş erdem olarak görür.Ahlâkî davranışları ve işleri, düşünme gücünün en faydalı ve en güzel olanı keşfetme yeteneği ne kadar ise erdemin de o ölçüde olduğunu belirtir.
  • Fârâbî tüm insani nesneleri birbiriyle bağlantılıgörmekle birlikte düşünce erdemiyle ahlâkîerdemi birbirinden ayırmıyor. Doğuştan varolan ve iradeyle birlikte bulunan ahlâkîerdemler kendisiyle keşfedilen bir düşünmeerdemi ile beraber olmalıdır. En üstündüşünme gücüyle birlikte bulunan en yüksekinsani ahlâk erdemine benzer bir erdemedoğuştan eğilimli bazı insanların olmasıgerekir. Herhangi bir insan ahlâkî erdemesahip olamaz.
  • Yararlanılan Kaynaklar• Akyüz, Yahya. “Fârâbî’nin Türk ve Dünya Eğitim Tarihindeki Yeri” http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/512/6288.pdf adresinden 01.06.2009 tarihinde indirilmiştir.• Arkan,Atilla.“ Fârâbî’nin Gözüyle Ahlak-Siyaset İlişkilerinin Analizi” Adapazarı:Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,ss.387-396. http://www.etikturkiye.com/etik/siyasetetik/1AtillaArkan.pdf adresinden 01.06.2009 tarihinde indirilmiştir.• Aydın, İnayet. Eğitim ve Öğretimde Etik. Ankara: Pegem A Yayıncılık, 2006.
  • • Fârâbî. Fârâbî’nin Üç Eseri. (Çeviren: Hüseyin Atay). İstanbul: Morpa Kültür Yayınları, 2008a.• Fârâbî. Kitabu’l-Burhan. (Çevirenler: Ömer Türker ve Ömer Mahir Alper). İstanbul: Klasik Yayınları, 2008 b.• Pieper, Annemarie. Etiğe Giriş. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 1999.• Kuyurtar, Mehmet. “İbni Haldun’un Ahlak Hakkındaki Görüşleri” Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir: Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1992.• Özgen, Mehmet Kasım. Fârâbî’de Mutluluk ve Ahlak İlişkisi. İstanbul: İnsan Yayınları, 1997.• Yılmaz, Münevver Mücahide.“ Fârâbî’de Siyaset-Ahlak İlişkisi” Yayınlanmamış Master Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,2006.• El- Fârâbî Milli Devlet Üniversitesi. Felsefe Kolu. http://mimoza.marmara.edu.tr/~avni/dersbelgeligi/felsefekolu/fara bi.htm adresinden 01.06.2009 tarihinde indirilmiştir.
  •  Bilal Gündüz

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...