06 Mayıs 2014

İPEK YOLU


  •  İ P EK Y OLU
  • 2. İpek endüstrisi , eski çağlardan beri birçok milletin hayatında çok önemli bir yer tutmuştur.Uzak Doğudan gelen ipek ve baharat, Batı dünyası için, uluslararası ilişkilerde önemli bir rol oynamıştır. İpek ,Doğu kültürünün Batı tarafından tanınmasını sağlamıştır .
  • 3. Doğunun ipeği ile baharatının gelirler; burada ikiye ayrılan yollardan ilkini izleyerek Afganistan ovalarından Hazar Denizine; diğeri ile de Karakurum kervanlarla batıya taşınması, Çin'den Avrupa'ya ulaşan ticaret yollarını oluşturmuştur. Orta Çağda, ticaret kervanları, şimdiki Çin'in Xian kentinden hareket ederek Özbekistan'ın Kaşgar kentine Dağlarını aşarak İran üzerinden Anadolu'ya ulaşırlardı. Anadolu'dan deniz yolu ile veya Trakya üzerinden karayolu ile Avrupa'ya giderlerdi.
  • 4. Doğudan batıya doğru gelişen bu ticari harekette, daha önceki çağlardan beri kullanılmakta olan bir yol şebekesinden yararlanılmıştır. Yoğun bir şekilde ipek, porselen, kağıt, baharat ve değerli taşların taşınmasının yanında kıtalar arasındaki kültür alışverişine de imkan sağlayan bu binlerce kilometre uzunluğundaki kervan yolları, zaman içinde ''İpek Yolu'' olarak adlandırılmıştır.
  • 5. İpek Yolu, Asya'yı Avrupa'ya bağlayan bir ticaret yolu olmasının ötesinde, 2000 yıldan beri bölgede yaşayan kültürlerin, dinlerin, ırkların da izlerini taşımakta ve olağanüstü bir tarihi ve kültürel zenginlik sunmaktadır.
  • 6. ANADOLU’DA İPEK YOLU
  • 7. Anadolu , İpek Yolunun en önemli kavşak noktalarından birini oluşturmuştur. Orta Çağda, ipek yolları Çin'den başlayıp Orta Asya'da birden fazla güzergahı izleyerek köprü niteliği taşıyan Anadolu'yu geçip Trakya üzerinden Avrupa'ya uzanmıştır. Ayrıca, Ege kıyılarında Efes ve Milet, Karadeniz'de Trabzon ve Sinop, Akdeniz'de Alanya ve Antalya gibi önemli limanlar kullanarak deniz yolu ile Avrupa'ya ulaşmıştır.
  • 8. Anadolu , coğrafi konumu nedeniyle, eski çağlardan beri çeşitli uygarlıkların doğup geliştiği bir yer olduğu gibi, doğu ile batı arasında bir geçit ve köprü işlevi de görmüştür. Bunun sonucu olarak, çeşitli dönemlerde, Kral Yolu (M.Ö. VI. yy.), Roma Devri Yolları (M.Ö. II. yy.) gibi, değişik doğrultu ve karakterde olan yol ağları Anadolu'yu sarmıştır.
  • 9. Anadolu'da İpek Yolu Kuzeyde: Trabzon, Gümüşhane, Erzurum, Sivas, Tokat, Amasya, Kastamonu, Adapazarı, İzmit, İstanbul, Edirne;
  • 10. Güneyde Mardin, Diyarbakır, Adıyaman, Malatya,Kahramanmaraş, Kayseri, Nevşehir, Aksaray, Konya, Isparta, Antalya, Denizli merkezlerini izlemektedir. Ayrıca, Erzurum, Malatya, Kayseri, Ankara, Bilecik, Bursa, İznik, İzmit, İstanbul güzergahının da kullanıldığı bilinmektedir.
  • 11. Bu ticaret aksında, karayolunun yanı sıra deniz yolu da kullanılmış olup, Karadeniz'de Kuzeyden gelip Batum üzerinden Trabzon, Samsun, Sinop, İstanbul, Bursa, Gelibolu, Venedik;Akdeniz'de Suriye üzerinden Antakya, Antalya, İzmir (Foça), Avrupa hattın izlemektedir. Kuzey ve Güney güzergahlarında bulunan Sivas ile Kayseri bağlantısıyla oluşan Antalya-Erzurum güzergahının uzantısı, Anadolu'yu İran ve Türkmenistan'a bağlamaktadır.
  • 12. 14. yüzyıldan sonra, Osmanlılar döneminde de önemini sürdüren İpek Yolu, Yeni Çağda yapılan keşifler sonucu canlılığını yitirmeye başlamıştır. 16. ve 17. yüzyıllarda ipeğin Avrupa'da da üretilmeye başlanmasından sonra eski önemini kaybetme tehlikesiyle karşılaşmıştır. Artan denizcilik faaliyetleri ile de, kervanlar ortadan kalkmaya ve Uzak Doğu ürünleri çekiciliğini yitirmeye başlamıştır. 19. yüzyıldan itibaren, İpek Yolu kullanılmaz olmuştur.
  • 13. Orta Çağda, Doğunun zengin ürünlerinin Anadolu üzerinden Batıya güvenli bir şekilde sevkini sağlayan Selçuklular, aldıkları önlemlerle ticari faaliyeti canlı tutarak devletin zenginliğini de artırmışlardır. Zira, Orta Çağ Anadolu’sunda ticaret, devletin zenginliğini birinci derecede etkileyen faaliyetler arasında yer almaktaydı. Selçuklular, yabancılarla ticari anlaşmalar yapmışlar; Hıristiyan tacirlere, Müslüman tacirler gibi Anadolu topraklarında ticaret özgürlüğü tanımışlar; yolculuklarında karşılaşabilecekleri soygunlara ve her türlü zarara karşı devlet güvencesi sağlamışlardır.
  • 14. O çağda, kırsal alanlarda kurulan han ve kervansarayların kaleye benzer, kalın ve sağır duvarlarıyla dışa kapalı yapılar olarak inşasını zorunlu kılan neden, güvenlik idi. İçlerinde yolcuların yatmasına mahsus odalar atların dinlenmesi ve eşyaların korunması için bölümler, mescit, yıkanma yerleri, çeşmeler ile nalbant, doktor, veteriner, araba ve koşum onarım hizmetleri de yer almaktaydı.
  • 15. KERVANSARAYLARIN ÖNEMİ NEDİR? TİCARİ yaşamı gözetmek amacıyla ''devlet sigorta sistemini" ilk kullanan ve ayrıca gümrük vergilerinde uyguladıkları indirimlerle ticari hayat özendirmeye çalışan yine Selçuklular olmuştur. Han ve kervansaraylar, bu aktif ortamın önemli görevler yüklenen kuruluşlarıdır. Issız yollar üzerinde kaleyi andıran görünümleri, zengin taş süslemeleri, gelişmiş mekan tasarımlar ile, mimari açıdan da etkisi büyük olan bu görkemli yapılar, belli bir ulaşım programının ve güçlü bir yol politikasının uygulanması bakımından titizlikle ele alınmışlardır.
  • 16. Selçuklu VE Osmanlı dönemlerinde inşa edilen kervansaraylarda, kervanlar askeri birlikler tarafından korunurdu. Kervansarayda kalındığı sürece yolcuların can ve malları teminat altına alınır, her türlü bakım ve hizmetlerin yerine getirilmesinden doğan giderleri karşılamak amacıyla vakıfları bulunurdu.
  • 17. KERVANSARAYLAR, seyahat ve ticareti güvence altına alan, sosyal dayanışmayı sağlayan nitelikleri yanında, gelen tacirlerin mallarını pazarladıkları durak yerleri ve ayrıca önceden depolanan erzak ile mühimmatın ordunun sefer zamanında ikmalini kolaylaştıran üslerdi.
  • 18. BUNLARI BİLİYOR MUSUN? Anadolu Selçukluları tarafından bu ticari yollar üzerinde inşa edilmiş olan konaklama kuruluşlarından devlet büyükleri ve hayır sahipleri tarafından yaptırılanlara "HAN", sultanlar tarafından yaptırılan ve diğerlerine göre daha büyük ve görkemli olanlarına "SULTAN HAN" denmektedir.
  • 19. Han ve kervansaraylarda konaklayan yolcular din, dil, ırk fark gözetilmeden üç gün kalabilir, hastaysa tedavi edilirdi. Günde iki öğün yemek verilen, banyo ihtiyaçları karşılanan, hayvanlarına bakılan ve yem temin edilen bu yolculardan üç gün süreyle hiçbir ücret alınmaz, tüm giderler vakıftan karşılanırdı. Bu vakıfların vakfiyelerinde nasıl yönetilecekleri, gelirlerinin neler olduğu, görevlilerin çalıştırılma şekilleri ve ücretleri açık olarak belirtilmekteydi.Yapılan araştırmalar sonucu, Anadolu'da yaklaşık 200 han ve kervansaray olduğu tespit edilmiştir.
  • 20. Önemli Han VE Kervansaraylar
  • 21. Sarıhan (Saruhan): Avanos-Ürgüp kara yolu üzerinde, Nevşehir'e 25, Avanos'a 6 kilometre uzaklıktadır. Bir Selçuklu eseri olan Sarıhan'ın 1238 yılında yapıldığı tahmin edilmektedir. Klasik sultan hanları planındaki yapı, kare avlulu yazlık bölümle, üstü kapalı ve dikdörtgen şeklindeki kışlık bölümden oluşmaktadır.
  • 22. Ağzıkara Han: Aksaray-Nevşehir karayolu üzerinde, Aksaray'a 17 kilometre uzaklıkta olup, Anadolu'daki en önemli hanlardan birisidir. Selçuklu eseri olan ve Hoca Mesut Kervansarayı diye de anılan yapının, açık ve kapalı bölüm taç kapıları üzerindeki kitabelerden, 1231-1236 tarihleri arasında yapıldığı anlaşılmaktadır. Anıtsal taç kapısı, mihrabiyeleri ve geometrik motiflerle bezeli cephesi ile etkileyici bir görünüme sahiptir ve Selçuklu taş süsleme sanatının tüm özelliklerini göstermektedir.
  • 23. Sultan Han: Aksaray-Konya karayolu üzerinde, Aksaray'a 42 kilometre uzaklıkta Sultanhanı kasabasında bulunan Sultan Han, 1229 yılında Selçuklu Sultan I. Alaaddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Açık ve kapalı bölümleriyle yaklaşık 4990 m2'lik bir alana sahip olan yapı, Anadolu'daki Selçuklu kervansaraylarının en büyüğüdür. İleri taşan mermer taç kapısı, dıştan kulelerle desteklenmiş duvarlarıyla bir kaleyi andırmaktadır. Taç kapı ve mescidin geometrik bezemeleri, Selçuklu taş süsleme sanatının en güzel örneklerindendir.
  • 24. Zazadin Han: Konya'ya 22 kilometre uzaklıkta, Aksaray-Konya karayolundan 5 kilometre içerde Tömek köyü yakınında olan ve Saadeddin Köpek Hanı diye de anılan Zazadin Han, 1235-1236 yıllarında yapılmıştır. Güney cephede, kapalı mekana yakın bir yerde bulunan açık bölüm taç kapısı, beyaz ve açık kahverengi taşlarla yapılmıştır. Güney cephenin inşasında, çok miktarda işlenmiş buluntu taş kullanılmıştır. Taç kapının hacimli kitlesi içinde, duvara oturmuş basamaklarla çıkılan ve zengin bir taş süslemeye sahip olan mescidi yer almaktadır.
  • 25. Kı zılören Hanı: Konya-Beyşehir karayolu üzerinde, Konya'ya 41 kilometre uzaklıkta olan Kızılören Hanı, 1206-1207 tarihlerinde Selçuklu sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırılmıştır.
  • 26. Ertokuş Hanı: Beyşehir-Eğirdir karayolu üzerinde, Gelendost ilçesinin Yeşilköy mevkiindedir. Kapalı bölüm kapısı üzerindeki kitabeden 1233 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
  • 27. Susuz Han: Burdur-Antalya karayolunun 2 kilometre içerisinde, Bucak ilçesine bağlı Susuzköy'ün içindedir. Susuz Han'ın, II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in saltanat döneminde, 1237-1246 yılları arasında bir tarihte yaptırıldığı tahmin edilmektedir. En gösterişli yeri taç kapısıdır. Girişin iki yanındaki mihrabiyelerin kemerleri üstünde yer alan 'ejder' ve 'melek' motifleri dikkati çekmektedir.
  • 28. Kırkgöz Han: Burdur-Antalya karayolundan yaklaşık bir kilometre içerde, Antalya'ya 30 kilometre uzaklıktadır. Açık bölüm taç kapısı üzerindeki kitabeye göre han, II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in saltanat döneminde, 1236-1246 yılları arasında bir tarihte inşa edilmiştir.
  • 29. Hunat Hatun Cami: Kayseri'nin merkezinde, Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubad'ın eşi Mahperi Hatun tarafından 1238 yılında yaptırılan külliyenin bir bölümünü oluşturmaktadır. Kubbesi ve minaresi sonradan inşa edilmiştir. Doğu ve batı yönlerindeki taç kapıları, Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Ahşap mimberi orijinaldir.
  • 30. Güpgüpoğlu Konağı: Kayseri kent merkezinde bulunan bu yapı, XVIII. yüzyılın sivil mimarisine güzel bir örnektir. İlk inşa edildiğinde tek katlı olan konağa, iki kat sonradan ilave edilmiştir.
  • 31. Alara Han: Antalya-Alanya karayolundan 8 kilometre içeride, Antalya'ya 115 kilometre uzaklıkta, Akdeniz'e ulaşan yolların kontrolünde stratejik bir görevi olan Alara kalesinin yakında bulunmaktadır. Sultan Alaaddin Keykubad tarafından 1229-1230 yıllarında yaptırılmıştır.
  • 32. GÜNÜMÜZ İPEK YOLUNU CANLANDIRMA PROJELERİ
  • 33. Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra, İpek Yolunun hem bir ticaret yolu, hem de tarihi ve kültürel değer olarak yeniden canlandırılması gündeme gelmiş, bu yol boyunca inşa edilmiş ve artık kullanılmayan yapıların, yeni işlevler kazandırılarak korunmaları ve yaşatılmaları için çalışmalar başlatılmıştır.
  • 34. Kültürel mirasımızın en önemli unsurlarından olan bu yapıların, doğanın ve diğer çevresel etkenlerin tahribatına karşı korunması, bir koruma - kullanma dengesi içinde yaşatılarak tarihi İpek Yolunun canlandırılması amacıyla, turizm olgusu kapsamında değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda, öncelikle tur güzergahı üzerinde olan han ve kervansaraylara turizm amaçlı hizmetleri sunabilecek "Mola Noktası" fonksiyonu verilmesi çalışmaları başlatılmıştır .
  • 35. İlk etapta, ana tur güzergahı ile çakışan İpek Yolu üzerinde değerlendirilmesi düşünülen Han ve Kervansaraylara ilişkin ön etütler, Bakanlığımız ile Vakıflar Genel Müdürlüğü işbirliği çerçevesinde yapılmış ve 11 adet kervansaray belirlenmiştir. Bunlar; 1- Sultan Hanı (Aksaray -13. yy.) 2- Saruhan (Nevşehir / Ürgüp -13. yy.) 3- Şarapsa Han (Alanya -13. yy.) 4- Akhan (Denizli / Merkez -13. yy.) 5- Ağzıkara Han (Aksaray -13. yy.) 6- Alara Han (Antalya / Alanya -13. yy.) 7- Çardak Hanı (Denizli / Çardak -13. yy.) 8- Susuz Han (Burdur / Bucak -13. yy.) 9- İncir Han (Burdur / Bucak -13. yy.) 10-Alay Han (Aksaray -13. yy.) 11-Silâhtar Mustafa Paşa Hanı (Malatya / Battal Gazi -16. yy.)
  • 36. Bu tarihi yapıların ''Restore et - İşlet - Devret'' modeli çerçevesinde yatırımcılara tahsisi için çalışmalar sürdürülmektedir. Kervansarayların restore edilmesinden sonra, kısıtlı konaklama imkanı tanıyan, daha çok günübirlik kullanıma yönelik işlev verilerek turizme kazandırılması ile, hem dünyada eşi olmayan ve zaman içerisinde yavaş yavaş yok olmaya mahkum bu eserlerin kullanılarak korunmalar sağlanmış olacak, hem de geçmiş yüzyıllarda olduğu gibi, ülke ekonomisine katkıda bulunmaları temin edilecektir

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...