SEN YOKTUN
Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine, ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim.Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında, her köseyi her parkı her ağacı ezberledim. Sevdaya bulanmış her kaldırım taşında senin adını aradım.
Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı, her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken beni enkazın altından çekip alabilecek elini aradım.
Özlem şarkılarını ezberledim. Kimini bağıra çağıra, kimini fısıltıyla söyledim. Karanlığa haykırdım hasretini sesimi duyacaksın diye bekledim.
Senden gelecek tek bir haberi bekledim, saatler asır gibi geldi geçmedi. Çalan her telefonu yüreğimin deli gibi çağlayana dönen atışlarıyla açtım. Senden başka duyduğum her seste hep aynı hayal kırıklığını yaşadım. Onlar beni duymak istiyordu. Ben ise seni.
Seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi karanlığın kucağına uzattım her gece. Bir an önce sabah olsun diye uykunun beni çekip almasını istedim, olmadı. Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan, kaç gece merdivendeki ayak seslerini dinledim gelen sensindir diye.
Her yağmurla birlikte hüzünde yağdı bu kentin üzerine. Bulutlar yalnızlığın işaretiydi benim için. Beni ıslatan yağmur olmadı. Ben senin özleminle sırılsıklamdım her mevsim. Hayat bana merhaba dedi. Uzun kıştan sonra gelmez dediğim göçmen kuşların dönüşünü gördüm.
Denizin sonsuz maviliğine umut bağladım, kıyılarda fark ettim bekleyişlerimi. Hep sensiz gemiler geçti limandan. Ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim.
Gözümden tek bir yaş akmadı. Onlar sana aitti. Sana kalmalıydı. Kimselere söyleyemedim acılarımı, bekleyişimin öyküsünü kimselere anlatamadım. Nice fırtınalar koptu yüreğimde dalgalar dövdü hayallerimi. Sığınacak bir liman yaslanacak bir omuz aradım.