ULUSLARARASI TERÖRİZME KARŞI
DEVLETLERİN KUVVETE BAŞVURMA YETKİSİ
Terörizm bir çeşit suçtur; bir çeşit tiyatrodur; ve bir çeşit savaştır". 11 Eylül terörist saldırıları, sadece uluslararası toplumun terörizmle mücadele çabalarının gelişimi açısından değil aynı zamanda devlet merkezli bir hukuk olan Uluslararası Hukukun gelişimi açısından da bir dönüm noktası teşkil etmektedir. (...)
Klasik anlamdaki 'silahlı saldırı' kavramını değiştiren 11 Eylül saldırılarına yanıt olarak ABD Afganistan'a müdahale etmiş ve bu müdahaleyi BM Andlaşması md. 51 çerçevesinde meşru müdafaa hakkına dayandırmıştır.
ABD'nin bu meşrulaştırmasının uluslararası toplum tarafından kabul edilmiş olması terörizme karşı kuvvet kullanılma hukukunun gelişiminde devrimsel nitelikte bir gelişmedir. (...)
Bu gelişmeler, geçmiş yıllarda terörizme karşı ülkesi dışında da kuvvet kullanmak zorunda kalan ve bu alandaki mücadelesini sürdürmek zorunda olan Türkiye açısından büyük önem taşımaktadır.
ABD'nin bu meşrulaştırmasının uluslararası toplum tarafından kabul edilmiş olması terörizme karşı kuvvet kullanılma hukukunun gelişiminde devrimsel nitelikte bir gelişmedir. (...)
Bu gelişmeler, geçmiş yıllarda terörizme karşı ülkesi dışında da kuvvet kullanmak zorunda kalan ve bu alandaki mücadelesini sürdürmek zorunda olan Türkiye açısından büyük önem taşımaktadır.
Yalnızca nükleer ve benzeri silahlara sahip olmak uluslararası örfi hukuk altında hukuka aykırı olmadığı açıktır. Bu çerçevede bu tür silahların kullanılması ya da tehdidi olmaksızın; sadece bu tür silahlara sahip olmanın bir “silahlı saldırı" sayılması mümkün değildir.
Devletlere açıkça ihkak-ı hak niteliğinde olan tasarruftan haklı kılma imkanı veren Bush Doktrini, Uluslararası Hukuka aykırıdır. Hukuksal incelikleri bir kenara bırakan Bush Doktrini ve Mart 2003'te gerçekleştirilen Irak'ı Özgürleştirme Operasyonu ile kolektif güvenlik sistemi yeniden “marjinalleştirilmiş”, "araçsallaşttırılmış" ve ’ikincilleştirilmiştir'.
Devletlere açıkça ihkak-ı hak niteliğinde olan tasarruftan haklı kılma imkanı veren Bush Doktrini, Uluslararası Hukuka aykırıdır. Hukuksal incelikleri bir kenara bırakan Bush Doktrini ve Mart 2003'te gerçekleştirilen Irak'ı Özgürleştirme Operasyonu ile kolektif güvenlik sistemi yeniden “marjinalleştirilmiş”, "araçsallaşttırılmış" ve ’ikincilleştirilmiştir'.
Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasını ön plana çıkaran "klasik okulun' öğretisi doğrultusunda hazırlanan bu kitap; Uluslararası Hukukun son derece güncel ve önemli bir konusunu hem teorik hem de pratik açıdan ele almakta; kitlesel şiddet ve çatışma riskine en açık ülkeler grubunda yer alan Türkiye'nin de güvenlik ihtiyaçlarına hizmet etmektedir