Kitab-ı Mukaddes’e Göre
Tanrı’nın Kelâmı
Ebediyete Kadar Geçerli Kalacaktır
“Bütün yeryüzü RABDEN korksun; Bütün dünyada oturanlar ondan
yılsın. Çünkü o söyledi, ve oldu, O emretti, ve sabit
durdu. Rab milletlerin öğüdünü bozar; Kavmların
düşüncelerini hiç eder. RABBİN öğüdü ebediyen, yüreğinin
düşünceleri nesilden nesle durur.” (Mezmur 33:8-11)
Kitab-ı Mukaddes’e göre Tanrı’nın kendi sözü (kelâm) ile hem evreni yarattı, hem de tarih boyunca onu korumaktadır. Her şey O’nda sürmektedir. Ama evrenden daha önemli bir şey vardır. Bu da dür. Tanrı’nın Sözü ebedidir ve tüm evrenden daha önemlidir. Kim daha önemli, tüm evreni yaratan sözü yoksa yaratılmış olanlar mı? Hz. İsa Mesih şunu demişti:
“Gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla
ortadan kalkmayacaktır.” (Matta 24:35)
Dünkü gerçek bügün gerçekliğini yitirirse hiç de gerçek değildir. Böyle bir fikir tamamen yanlıştır. Gerçek gerçekliğini hiç bir zaman yitirmez ve her zaman gerçek ve değişmezdir.
“Gizli şeyler Allahımız RABBİNDİR; fakat bu şeriatın
bütün sözlerini yapalım diye açığa çıkarılmış olan
şeyler ebediyen bizimdir ve oğullarımızındır.”
(Tesniye 29:29)
Dikkat ederseniz, Tanrı’nın Sözü “ebediyen bizimdir ve oğullarımızındır” diye anlatmaktadır. Gelecek kuşaklar olan bizlerin bunları okuyabilmesi için bu bildiriler yazıya geçirildi. Tanrı’nın Sözü nesilden nesle durur, ebediyen kalıcıdır. Asırlardan beri ne yazdırdıysa, bugün olduğu gibi sonsuza kadar geçerli olacaktır.
“RABBİN emri paktır; gözleri aydınlatır. RAB korkusu
temizdir; ebediyen durur; RABBİN hükümleri haktır;
hepsi doğrudur. Altından, çok saf altından da ziyade
özlenir.” (Mezmur 19:8-9)
“Bütün vesayası sadıktır. Ebediyen ve daima sabittir.”
(Mezmur 111:7-8)
“Çoktan beri şehadetlerinden bildim ki, sen onları ebediyen
kurdun.” (Mezmur 119:152)
“Sözünün topu hakikattir; ve her adaletli hükmün ebedidir.”
(Mezmur 119:160)
“Ot kurur, çiçek solar; fakat Allahımızın sözü ebediyen
durur.” (İşaya 40:8)
“Ve Siona, ve Yakubda günahtan dönenlere fidye ile Kurtaran
gelecek, RAB diyor. Ben ise, RAB diyor, onlarla ahidim
şudur: Senin üzerinde olan Ruhum, ve ağzına koyduğum
sözlerim, şimdiden ta ebede kadar senin ağzından, ve
zürriyetinin ağzından, ve zürriyetinin zürriyeti ağzından
ayrılmıyacak, RAB diyor.” (İşaya 59:20-21)
“Çünkü ölümlü değil, ölümsüz bir tohumdan, yani Tanrı’nın
diri ve kalıcı olan sözü aracılığıyla yeniden doğdunuz.
Nitekim ‘Bütün insan soyu bir ota benzer. Tüm yüceliği de
kır çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçeği düşer. Ama Rab’bin
sözü sonsuza dek kalıcıdır.’ İşte size müjdelenmiş olan söz
budur.” (1 Petrus 1:23-25)
1 Petrus 1:25’teki ayet hakkında, MacDonald’ın yorumu şöyledir: “Buna karşılık olarak Rab’bin Sözü sonsuza dek kalıcıdır (İşaya 40:8). Böylece imanlının bu yeni yaşamı ölümsüzdür. İşte, bu bozulmaz, çürümez ve sonsuza dek kalıcı olan Söz, Petrus’un okuyucularına müjdelenen ve onları yeniden doğuşa kavuşturan iyi haberlerin mesajıdır. Bu söz onların sonsuz yaşam kaynağıydı. Petrus’a göre, Tanrı’nın Sözü diri ve kalıcıdır. Gök ve yer yok olsa da Tanrı’nın Sözü asla yok olmayacaktır. Çünkü sonsuzlarca gökte sabittir. “Ya RAB, sözün göklerde ebediyen sabittir.” (Mezmur 119:89) Bu nedenle bu Söz aracılığıyla ortaya çıkacak yaşam da sonsuz olacaktır. Söz aracılığıyla yeniden doğanlar, Söz’ün sonsuz olma özelliğine de sahip olurlar.”1
____________________
1. MacDonald, Petrus’un Mektupları: Kutsal Kitap Yorumu, s. 52.
“Önceden ne yazıldıysa, bize öğretmek için, sabırla ve
Kutsal Yazıların verdiği cesaretle ümidimiz olsun diye
yazıldı.” (Romalılar 15:4)
“Tanrı’nın Sözü diri ve etkilidir, iki ağızlı her kılıçtan
keskindir. Canla ruhu, ilikle eklemleri birbirinden
ayıracak kadar derinlere işler; yüreğin düşüncelerini ve
amaçlarını da yargılar. Tanrı’nın görmediği hiçbir yaratık
yoktur. Kendisine hesap vereceğimiz Tanrı’nın gözleri
önünde her şey çıplak ve açıktır.” (İbraniler 4:12-13)
İhsan Özbek bu ayet üzerinde şöyle yazar: “Kutsal Kitap’ta yazılı olan bu söz eşsizdir. Zamanı ve modası geçmez, her zaman aynı canlılık ve etkiyle insana dokunur. Bu dokunuş insan yaşamını en derin, en karmaşık alanlarında bile etkiler. Düşünce ve amaçlarımızın Tanrı’ya uygunluk düzeylerini görmemize yardımcı olur ve ne denli eksik olduğumuzu göstererek bizi yargılar. Tanrı yargısından kaçabilecek kimse yoktur.”2
Zaman, Kitab-ı Mukaddes’ten hiçbir şey çalamaz. Çünkü o yaşayan Tanrı’nın Sözüdür. Kitab-ı Mukaddes, Tanrı’nın kusursuz kelâmı, insanlar inansa da, inanmasa da, daima aynıdır. Güneş gibi, daima aynı ışığı veriyor. İnsanlık üzerinde her zaman aynı etkisi devam etmektedir. Dünya’nın sona kadar daima geçerli kalacaktır.
“İsa, Zeytin dağında otururken öğrencileri yalnız olarak
yanına geldiler. “Söyle bize” dediler, “bu dediklerin ne
zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren
belirti ne olacak?” İsa onlara şu karşılığı verdi...
Göksel Egemenliğin bu müjdesi tüm uluslara bir tanıklık olmak
üzere bütün dünyada duyurulacak, ve son o zaman gelecektir...
Gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla
ortadan kalkmayacaktır.” (Matta 24:3-4, 14 & 35)
“Söyle bize, bu dediklerin ne zaman olacak, bütün bunların
gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?...
Ne var ki, önce Müjde’nin tüm uluslara duyurulması gerekir.
Gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan
kalkmayacaktır.” (Markos 13:4, 10 & 31)
____________________
2. Özbek, İman... İncîl’in “İbranilere Mektup” Bölümü Üzerinde
Bir Yorum Çalışması, s. 38.
“Aynı şekilde, bu olayların gerçekleştiğini görünce bilin
ki, Tanrı’nın Egemenliği yakındır. Size doğrusunu
söyleyeyim, bütün bunlar olmadan, bu kuşak ortadan
kalkmayacaktır. Gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim
sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.” (Luka 21:31-33)
İsa Mesih’in kutsal sözleri asla kaybolamaz. Tanrı’nın Sözü solmaz, bayatlamaz da! Tanrı’nın Sözü diridir! Bu ayetleri dikkatli bakarsak, “eskatolojik”, yani tarihin son olayları ile ilgili, bir gerçeği görebiliriz: dünyanın son zamana kadar İsa Mesih’in aynı müjdesi duyulacaktır.
“Bundan sonra göğün ortasından uçan başka bir melek gördüm.
Bu melek, yeryüzünde yaşayanlara - her ulusa ve her oymağa,
her dile ve her halka - iletmek üzere sonsuza dek kalıcı olan
Müjde’yi getiriyordu. Yüksek sesle şöyle diyordu:
‘Tanrı’dan korkun! O’nu yüceltin! Çünkü O’nun yargılama
saati geldi. Göğü, yeri, denizi ve su pınarlarını yaratana
tapının!’” (Esinleme 14:6-7)
O zaman Tanrı’nın müjdesi son zamana kadar sabit kalması lazım. Bu Tanrı’nın vaadi, bu Tanrı’nın işidir. Tanrı’nın söz verdiği bir konuda sözünü yerine getiremediği ileri sürülüyorsa, ne biçim Tanrı anlayışıdır bu? Tanrı’nın tüm şerefi bu konu üzerinde bağlanmıştır. Her kim İsa Mesih’in müjdesinden utanırsa, İsa Mesih de o kişinin inkârcılığından utanacaktır.
“Bu vefasız ve günahkâr kuşağın ortasında, kim benden
ve benim sözlerimden utanırsa, İnsanoğlu da, Babasının
görkemi içinde kutsal meleklerle birlikte geldiğinde o
kişiden utanacaktır.” (Markos 8:38)
Tanrı’nın Sözü ebedidir, ve bu yüzden güvenilirdir. Tanrı kendi kutsal eserlerini değişikliklerden veya tahriflerden korur. Başka bir deyişle, Şeytan Tanrı’dan daha güçlü değildir:
“Senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermemiştik ki o, (bir
şey) arzû ettiği zaman, şeytan onu arzûsu içerisine mutlaka
(onu dünyâ ile meşgûl edecek bir düşünce) atmış olmasın.
Fakat Allâh, şeytanın attığını derhal iptal eder, sonra
kendi âyetlerini sağlamlaştırır. Allâh bilendir, hikmet
sâhibidir.” (Hac 22:52)
İncîl üstâdı, Prof. Dr. R.C. Sproul’a göre: “Şeytan’ın sözlerini doğru olabilmesi için Tanrı’nın şu üç şeyden biri olması gerekir: cahil, kötü niyetli bir hain, ya da aldatıcı. Böylece bize karşı kötü niyetli hainliği O’nu Büyük Yalancı’yı oynamaya iter. Bu kadar saçmalık yeter! Eğer bütün bunlar doğru olsaydı varabileceğimiz tek sonuç, Tanrı’nın Şeytan, Şeytan’ın Tanrı ve Kitab-ı Mukaddes’in da aslında Şeytan’ın elkitabı olduğu olurdu. Bunlar ne kadar saçma ve düşünülemeyecek düşünceler, öyle değil mi?”3 Tabii ki, böyle olamaz. Hamdolsun, Tanrı, kendi eserlerini korumaktadır, çünkü O Alîm’dir (Her Şeyi Bilendir), Hakîm’dir (Bütün İşleri Yerinde Olandır). Hem Kitab-ı Mukaddes’e hem de Kur’ân-ı Kerîm’e göre, hiç kimse, hiç bir zamanda Tanrı’nın Sözünü tahrif edemez:
“Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz
kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil,
tamamlamaya geldim. Size doğrusunu söyleyeyim, gök ve yer
ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan
ufacık bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek.”
(Matta 5:17-18)
“Ot kurur, çiçeği düşer. Ama Rab’bin sözü sonsuza dek
kalıcıdır.” (1 Petrus 1:25)
Tanrı her ne zaman bir peygamber aracılığıyla gelecekteki olaylar hakkında konuşursa, Tanrı, O’nun kendi mutlak varlığına sınır koymaktadır, çünkü O’nun söylediği sözler mutlaka yerine gelmesi gerekiyor. Dolayısıyla, Tanrı’nın Sözü (Tevrât’ı ve İncîl’i Şerif) sonsuza kadar sabit ve güvenilirdir:
“Allâh demişti ki: ‘Ey İsâ, ben seni öldüreceğim, bana
yükselteceğim, seni inkâr edenlerden temizleyeceğim ve
sana uyanları ta kıyamet gününe kadar inkâr edenlerin
üstünde tutacağım.” (Al-i İmrân 3:55)
“Ebediyen onun ahdini, bin nesle kadar buyurduğu sözünü...
Ebedi ahit olarak İsraile teyit etti.” (1 Tarihler 16:15, 18)
Şimdi de, Kutsal Kitap hakkında Kur’ân’ın ne dediğine bakalım. Kur’ân’a 7. yüzyılda Arabistan yarımadasında ortaya çıkan bir inanç açıklaması olarak ve Kutsal Kitap’la ilgili o zamanki genel görüşü kaydeden tarihsel belge olarak başvuruyorum.
____________________
3. Sproul, Kutsal Kitap’ı Anlamak: Yorum Bilimi, ss. 33-34.