03 Eylül 2013

TAM İLMİHAL'DEN... ATOM KUVVETI VE SULH ZEMÂNINDA BUNDAN FÂIDELENME

32 — ATOM KUVVETI VE SULH ZEMÂNINDA
BUNDAN FÂIDELENME
Bugün, atom endüstrisinin esâsını, Uranium ma’deni teskîl etmekdedir. Bu
cism, çok agır bir ma’dendir. Bilesikler hâlinde, arzımızın her tarafında bulunmakdadır.
Radioaktif bir metaldir. Uraniumun atom numarası doksanikidir. Ya’nî, yüzbes
elemanın (Devrî sınıflandırma) cedvelindeki sıra numarası 92 dir. Atomların
büyüklügü, bu sıraya göre artdıgına göre, Uranium atomu, kendinden önce gelen
91 elemanın atomlarından dahâ büyükdür. Böyle olmakla berâber, bir gram Uraniumda,
üçbinmilyar kerre milyar atom vardır. Ya’nî, üç önüne yirmibir sıfır yazarak
okunan aded kadar Uranium atomu, bir santimetre kübden yirmi def’a az
bir hacm tutmakdadır. Uraniumun bu minimini atomunun çekirdegi ise, bundan
yüzbin def’a kadar, dahâ küçükdür. Insan düsüncesinin yaklasamadıgı bu pek
küçük çekirdek içinde, protonlarla, nötronlar doludur. Uranium atomlarındaki proton
adedi, atomun sıra numarası kadar, ya’nî doksaniki adeddir ve hiç degismez.
Her atomunda 92 proton bulunur. Nötron adedi ise üç dürlüdür. Ba’zı çekirdeklerde
142, ba’zısında 143, ba’zısında da 146 nötron bulunan Uranium çekirdegi vardır.
Su hâlde, üç dürlü Uranium atomu, ya’nî üç dürlü Uranium vardır. Buna, Uraniumun
üç izotopu vardır diyoruz. Izotop, yunanca (aynı yer) demekdir. Çekirdekdeki
proton adedi ile nötron adedi toplamına (Atom agırlıgı) diyoruz. Uranium izotoplarının
atom agırlıgı, 234, 235 ve 238 dir. Bu üç izotopun atom numarası, ya’nî
proton adedi, ya’nî çekirdek yükü hep aynı 92 oldugundan, üç izotop atomunda
hep 92 elektron bulunmakdadır. Elemanların kimyâ özellikleri, atomun dıs yörüngesinde
(mahrekinde) dönen elektronlarına baglı oldugundan, bir elemanın çesidli
izotoplarının kimyâ özellikleri birbirinin aynıdır. Kimyâ üsûlleri ile bunları birbirinden
ayıramayız. Uranium izotoplarının atom agırlıkları, birbirinden pek az olmakla
berâber, farklı oldugundan, dısardan gelip, bunların çekirdeklerine çarpan
bir nötrona karsı, farklı te’sîr ederler. Bunların içinde, 143 nötronlu olan 235
atom agırlıklı Uranium izotopunun gösterdigi te’sîr çok mühimdir. Söyle ki:
Uranium 235 izotopu çekirdegine, hâricden bir nötron çarpınca, derhâl (sâniyenin
birkaç milyonda bir ânında) kırılıp, ikiye bölünüyor. Meydâna gelen parçaların
ikisi de, o ân içinde, etrâfa nötronlar ile gamma suâ’ları saçıyorlar. Uranium
235 atomunun bu sûretle parçalanmasına fission (insikak=yarılma) denir ki, Radioaktiviteye
hiç benzemiyor.
Insikak eden Uraniumun izotopu, yalnız Uranium 235 dir. Ya’nî 92 protonu ve
143 nötronu olan Uranium atomudur. Insikakdan, her zemân aynı iki parça meydâna
gelmiyor. Kırkdan fazla çesidli parça meydâna gelmekdedir. Bunların herbiri
de dayanıksızdır. Ya’nî radioaktif olup parçalanarak, zerreler ve enerji nesr
ederler. Bu zerreler de, tekrâr parçalanır. Böylece sâbit zerrelere ayrılıncaya kadar
az veyâ çok uzun bir zemân parçalanmaya ugrarlar.
Ikinci mühim bir nokta da: Insikak esnâsında meydâna gelen iki kısm ile, saçılan
nötronların kütleleri toplamı, insikak eden Uranium 235 atomu kütlesinden,
onda birkaçı kadar noksân oluyor. Demek ki kütle gayb oluyor, enerji hâline dönüyor:
Einstein (Aynstayn) hesâbı:
Enerji (kudret)=Kütle x zıyâ’ sür’ati karesi. Ya’nî W=m.C2 hesâbı ile, kütle, enerjiye
dönüyor. Bu Uranium çekirdeginin bir patlamasından, ikiyüz milyon elektronvolt
mikdârında enerji hâsıl oluyor. Bir elektronvolt 4,5x10-26 kilowatsâatlik enerjidir.
Ya’nî, bir kilowatsâatlik enerji hâsıl olması için, onmilyon kerre milyar insikak
olması lâzımdır. Bir insikakdan hâsıl olan enerji, son derece az ise de, enerjinin
meydâna geldigi yerin küçüklügüne göre pek çokdur.
Bu enerjinin çıkısı, bize ne seklde görünüyor? Bu enerjinin [% 4] ü, insikak es-
– 554 –
nâsındaki suâ’lar hâlinde, [% 16] yüzde onaltısı insikakdan dogan parçaların radioaktif
suâ’ saçmaları ile, geri kalan [% 80] kısmı da, parçaların kinetik enerjisi,
sür’atleri ile tasınıyor. Büyük sür’atle atılan bu parçalar, etrâfdaki Uranium atomlarına
çarparak bu enerjiyi de harâret seklinde saçarlar. Atom cihâzı [Reaktör] kullanarak,
elektrik yapan dinamonun türbinini çevirmek için lâzım olan su buhârı,
iste bu harâret ile elde edilmekdedir. Her insikakda bir veyâ dörde kadar nötron
saçılmakdadır. Bu nötronlardan biri, etrâfdaki Uranium 235 atomuna çarparak,
bu atom da insikak eder. Görülüyor ki, kendiliginden veyâ hâricden gelen bir nötronun
çarpması ile, bir insikak baslarsa, kendiliginden devâm edecek ve hemen çogalarak
müdhis bir infilâk hâlini alacakdır.
Fekat, tabî’atde mevcûd Uranium parçalarında bulunan Uranium 235 mikdârı
pek azdır ve binde yedi kadardır. Geri kalan, binde 993 kısmı Uranium 238 dir
ki, bu pek nâdir olarak insikak edebilmekdedir. [Uranium 234 izotopu, pek az oldugundan
bundan bahs etmiyecegiz.] O hâlde, bir insikakdan meydâna gelen ve
pek büyük bir hızla atılan bir nötronun, bir Uranium 235 çekirdegine çarpmak ihtimâli
pek az, hemen hemen hiç yok gibidir. Demek ki, bir Uranium parçasında baslıyan
bir insikakın devâm edebilecek infilâk hâlini alabilmesi için, ba’zı sebeblere
bas vurmamız lâzımdır.
Akla gelen birinci sey, Uranium parçasını çok dikkatle temizlemekdir. Çünki,
kıymetli nötronlar, hemen hemen bütün cismler tarafından tutulur. Bundan baska,
Uranium 238 mikdârı, Uranium 235 mikdârından pek fazla bulunmakla kalmayıp,
nötronları kendine dahâ kuvvetle çekiyor ve böylece, insikakın zincirleme olarak
ilerlemesini durduruyor.
Ikinci nokta, bir insikakdan saçılan nötronların sür’ati pek çok oldugundan, atom
çekirdekleri tarafından tutulmasına vakt bulunamıyor. Nötronların hızı azalıp, orta
sür’atli olunca, Uranium 238 atomları tarafından da yakalanıyorlar. Bilhâssa
sür’atleri, belirli bir mikdâr olunca, bu yakalanma ihtimâli artmakdadır. Böyle
sür’atde iken tasıdıkları enerjiye (resonance enerjisi) deniliyor. Uranium 238
atomları, bir nötron alınca Uranium 239 hâline dönüyor ki, bu cism radioaktif olup
beta suâ’ları saçıyor ve neptünium 239 denilen yeni bir element sekline dönüyor.
Bu eleman da bir beta suâ’ı nesr ederek plutonium 239 cismi hâsıl oluyor ki, bu cism
de, atom cihâzı (reaktör nükleer) için ayrıca ehemmiyyet tasımakdadır. Uranium
235 in zincirleme insikak etmesi için, nötronların bu seklde yakalanması, arzû edilen
birsey degildir. Uranium 235 tarafından yakalanmak için sür’atleri azaltılmıs
nötronlara (Nötron thermique) harâret nötronları diyoruz. Çünki, bunların sür’ati,
harâret meydâna getirmek için moleküllerin hareketlerinin sür’atlerinden [hareket
enerjilerinden] biraz fazladır. Termik nötronları, 238 çekirdeklerinden ziyâde
235 çekirdekleri tarafından tutularak insikak hâsıl ediyor.
Tabî’atde bulunan bir Uranium parçasında, meydâna gelen nötronlar, mikdârı
pek fazla olan Uranium 238 çekirdeklerine çarparak sür’atleri yavas yavas azalıyor.
Ya’nî hareket enerjileri azalıyor ve rezonans enerjisi dedigimiz mikdâra düsünce,
238 çekirdekleri tarafından yakalanıyorlar. Böylece, hiçbir nötron, sür’ati
dahâ azalarak termik nötron hâline gelemiyor. Uranium 235 saf olarak, pek güç
ayrılabiliyor ve bugün ancak Birlesik Amerika ve Rusyada ve pek az mikdârda da
Ingilterede elde edilebiliyor. Fekat, saf bir uran 235 parçasında, saçılan bütün nötronlar
yeni insikaka sebeb olarak, parçanın kütlesi, kritik (tehlükeli) mikdârı bulunca,
zincirleme insikak bir ânda hâsıl oluyor. Bu suretle bir atom cihâzı degil, bir
atom bombası meydâna geliyor.
Fen sâhalarında, fâideli islerde kullanılan ve ayarlaması mümkin, zincirleme insikaklar
yapılmasına yarayan atom cihâzına, (Réacteur nucléaire) diyoruz. Reaktör
nükleer içinde, saf Uranium 235 kullanılmıyor. Sür’atleri rezonans enerjisine
düsen nötronlardan, kâfi mikdârının, Uranium 238 tarafından yakalanması önle-
– 555 –
niyor. Kurtarılan bu nötronların hızı, dahâ azalıp, termik nötron olunca insikak yapıyorlar.
Bunu basarmak için, tabî’î Uranium parçası içine, nötron yakalamıyan
çekirdekli atomlardan yapılmıs maddeler karısdırılıyor. Bu maddelere (modérateur)
deniyor ki, nâzım (tanzîm edici) demekdir. Sür’atle saçılan nötronlar, nâzım
madde çekirdeklerine çarparak, enerjileri azalıyor. Tabî’î uranium içine, nâzım
madde konmazsa, zincirleme insikak elde edilemez. Nâzım olarak, atom agırlıgı
az olan maddeler kullanılır. Çünki, bir nötron, büyük çekirdege çarpınca, sür’ati
hemen degismeden, ayrılır. Çok küçük çekirdege, meselâ bir protona (ya’nî hidrogen
atomunun çekirdegine) çarparsa, birkaç çarpmada, bütün enerjisini gayb edebilir.
Bugün nâzım madde olarak, saf grafit hâlinde, karbon, ya’nî saf kömür kullanılmakdadır.
Ikinci derecede, deutérium (döterium) ismi verilen ve hidrogen gazının
bir izotopu olan madde kullanılıyor. Döteryum maddesi, agır su ismindeki
bilesigi hâlinde kullanılmakdadır. Hidrogenin çekirdeginde, yalnız bir proton
bulundugu hâlde döteryum atomu çekirdeginde bir proton ile bir nötron vardır.
Ya’nî atom agırlıgı ikidir. Agır su, grafitden dahâ elverisli ise de, elde etmesi pek
pahâlıdır. Tabî’î uranium yerine, Uranium 235 i çogaltılmıs uranium kullanılırsa,
nâzım olarak âdî, bildigimiz su da kullanılabilir. Içerisinde, uygun bir seklde yerlesdirilmis,
nâzım madde ile uranium bulunan âlete (Pil) denir. Bir reaktörde
hâsıl olan nötronların hepsi, insikak için kullanılmaz. Aksi takdîrde infilâk olur,
bomba olur. Nötronların, bir insikakda meydâna gelip, yeni bir insikak yapıncıya
kadar geçen zemân, bir sâniyenin binde biri kadardır. Reaktörlerde, insikaklara
sebeb olacak nötron mikdârını tanzîm etmek çok mühimdir. Bu mikdâr az olursa,
âlet çalısmaz. Fazla olursa, infilâk hâsıl olur.
Reaktörler çalısırken ısınır. Isınınca, nötronların sür’ati artar ve reaktördeki
maddeler de bozulur. Reaktörlerde sogutma tertîbâtı çok mühimdir. Sogutma, agır
su veyâ ergimis sodium ma’deni veyâ münâsib gaz (karbon dioksid veyâ hidrogen
veyâ helium) akımı ile yapılır. Sogutma tertîbâtı ile islemiyen reaktör, bozulur, çalısmaz.
Yoksa, atom bombası hâline dönmek tehlükesi olmaz.
Reaktörlerde Uranium 235 bitince, yenilemek lâzımdır. Bugün, reaktörlerde
Uranium 238 izotopu da, nötron çarparak, plutonium hâline çevrilip, bu insikak
etdiriliyor. Böylece, uranium ile çok zemân çalısıyor.
Bugün reaktörler, thorium 232 elemanı ile de çalısdırılmakdadır. Bu ma’denin
atom çekirdegi, bir nötron alarak, thorium 233 sekline dönüyor. Bu izotop thorium
ise, radioaktif olup, iki kerre beta suâ’ı verdikden sonra, Uranium 233 hâline
dönüyor ki, uraniumun bu izotopu da insikak edebilmekdedir.
Reaktörlerde hâsıl olan radioaktif maddelerin ba’zısı gaz hâlindedir. Bu maddeler
ve insikaklarda hâsıl olan gamma suâ’ları, insan, hayvan ve nebâtlar için çok
zarârlıdır. Bunları sızdırmıyacak seklde, her reaktörü, ma’den örtü ile sıkı örtmek
ve beton-arme içine almak lâzımdır. Ekseriyâ dörtde üçü topraga gömülür. Etrafda,
zarârlı maddeleri haber verecek hassas âletler bulundurulur. Isçilerini, doktorlar
sık sık mu’âyene eder. Atom sanâyi’inde çalısanların ölüm mikdârı, diger yerlerde
çalısanlardan fazla degildir.
Uranium bir ma’den olup, arz kabugunda, meselâ, bakırdan az degildir. Fekat,
yer yüzünde çok yayılmıs oldugundan, bir ton kayada, bir kilo veyâ birkaç gram
bulunur. Bunun için, elde etmesi güç ve pahâlıdır. Bir tonda, on kilo bulunan filizine
nâdir rastlanmakdadır. Afrikanın ortasındaki Niger topraklarında ve Keralada
çok bulunmakdadır. Plutonium, reaktörde, uranium 238 den meydâna gelen
bir ma’dendir. Çok zehrli olup, miligramın binde yedi mikdârı insanı öldürür. Çok
dikkatli ve gizli üsûllerle serbest hâlde elde edilmekdedir. Thorium ma’deni tabî’atde
mevcûddur ve mikdârı, uraniumdan dört def’a fazladır.
Reaktörlerde kullanılan grafit, sun’î olarak Achéson üsûlü ile elde edilmekdedir.
Bunun için, kok tozu ile petrol hamur yapılıp, tedrîcen [8000C] ye kadar ısıtı-
– 556 –
lır. Sonra elektrik fırınında [28000C] de grafit hâlinde billûrlasır.
Agır su, âdî sudan dahâ az nötron yakalar. Termik nötron sür’ati saniyede ikibinbesyüz
metre olup, agır suda, onsekizbin kerre çarpdıkdan sonra tutulur. Böylece,
tutuluncıya kadar üçyüzaltmısbes metre yol hareket etmis olur. Âdî su içinde
bir nötron, hidrogen çekirdegi tarafından tutularak döteryum hâsıl oluncaya kadar,
ancak onyedi santimetre hareket ediyor. [1960] da muhtelif memleketlerde,
reaktörlerle elde edilen atom enerjisinden, elektrik fabrikaları çalısdırılmakdadır.
Meselâ Fransada, 5 kilowatt ile 150000 kilowatt arasında güçleri (puissence) olan
9 reaktör merkezi vardır. Ingilterede 100 watt ile 300 megawatt arasında güçleri
olan 16 merkez vardır. Amerikada, tayyâre ile tasınabilen merkezler hâzırlanmakdadır.
Türkiyede Istanbulun Küçükçekmece tarafında kurulan reaktör, [1963]
de çalısmaga baslamıs bulunmakdadır.
Bugün, bütün milletler uranium reaktörü yapıp, isletmek, bu sûretle bol enerji
kuvvet menba’ı elde etmek için çalısıyorlar. Kömür ve benzin ocakları gibi, reaktörler
de, harâret hâsıl edip, buhâr kazanını kaynatarak elektrik yapan dinamoları
döndürüyor. Böyle reaktör ilk olarak Amerikada [1951] de isletildi ve 150 kilowatt
kudretinde idi. Sonra, reaktörle isliyen denizaltı da yapıldı. Bugün Amerikada,
atom enerjisi ile çalısan gemiler, trenler, tanklar ve tayyâreler yapmak için
çalısılmakdadır. [1958] son aylarında Ingilterede 100000 kw.lık reaktör çalısdırılmaga
baslandı. Rusyada ilk reaktör [1954] de çalısdırıldı ve 5000 kw.lık idi. Pâkistân
da, yabancı milletin yardımı olmadan, yapdıgı reaktörü, [1962] de isletmege basladı.
Uraniumla isliyen bir reaktör, uraniumdan 10000 def’a dahâ fazla kömür kadar
enerji vermekdedir. Breeders kullanılarak bu enerji yüz misli artacakdır.
Breedersler uranium 233 ile plutonium kullanacakdır.
Uranium reaktörü ile [8000C] den az sıcaklık elde edilmelidir. Çünki, uranium
ma’deni [11000C] de erir ve [6600C] de hacmi degiserek, koruma için örtülen
kısmlar çatlar. Dahâ yüksek sıcaklık elde etmek için uranium bilesikleri kullanılır.
RADIO-ISOTOP — Tabî’atde bulunan basît cismler, ya’nî elemanların her biri,
pek azı müstesnâ olmak üzere, birbirine benzemiyen atomların karısımı hâlinde
bulunur. Ya’nî bir eleman parçası, birbirine benzemiyen atomların karısımıdır.
Meselâ üç dürlü hidrogen atomu vardır: Hafîf hidrogen, agır hidrogen veyâ deutérium
(döteryum) ve çok agır hidrogen veyâ tritium atomları gibi ki, üç atomun da
çekirdeginde bir proton ve çekirdek etrâfında birer elektron vardır. Fekat, döteryum
çekirdeginde ayrıca bir de nötron ve tritium çekirdeginde iki nötron bulunur.
Ya’nî, üç atomun çekirdek yükleri hep [+1] olup hepsindeki elektron adedi de bir
dânedir. Fekat, çekirdek kütleleri farklıdır. Bunun gibi, atom agırlıgı oniki olan karbon
atomları yanında, onüç olan atomlar da vardır. Böyle atomlara, bir elemanın
izotopları denir. Uranium, radium, thorium ve dahâ birkaç radioaktif eleman
müstesnâ olarak, diger bütün elemanların tabî’atde bulunan izotopları sâbitdir.
Ya’nî atomların hiçbiri parçalanmaz, degismez. [1933] den beri birçok elemanların
sun’î olarak, izotop atomları yapıldı. Sun’î olarak yapılan izotop atomların hepsi
sâbit degildir, radioaktifdirler. Böyle izotoplara (radioizotop) diyoruz. Meselâ,
tabî’atde bulunan iki karbon izotop atomunun her ikisinde de altı proton olup birinde
altı, digerinde yedi nötron vardır. Bugün, atom agırlıgı, 10, 11 ve 14 olan karbon
atomları da yapılmısdır ki, hepsinin çekirdeginde altı proton, fekat 4, 5 ve 8
de nötron vardır ve üçü de radioaktifdir. Bütün radioaktif izotoplar, husûsî bir suâ’
saçarak, sâbit sekle dönerler. Herbiri bu suâ’ları ile tanınır. Kimyâ yolları ile tanınamaz.
Radioizotoplar, bugün fâideli cismler olarak insanlıgın hizmetine girmis
bulunmakdadır. Atom reaktörlerinde, uranium, plutoniuma çevrilerek izotoplar
elde edilmekdedir. [1963] yılı basında, Amerikan atom enerjisi komisyonu, degisik
elemanlardan üçyüz çesid izotop elde edebiliyordu. [1954] de, içindeki fosfo-
– 557 –
run bir kısmı, radioizotoplarla degisdirilmis olarak bir ton fosforlu gübre yapılmısdı.
Bu gübredeki radioaktif fosfor bitkiler tarafından alınmıs, Geiger sâati vâsıtası
ile aldıkları fosfor mikdârı ölçülerek fosforun, bitkileri nasıl besledigi anlasılmısdır.
Bugday gibi hubûbât, izotop madde önünden akıtılarak, içindeki haserât öldürülmekdedir.
Fosforun beyne sırınga edilen radioaktif izotopu, beyin tümöründe toplanmakda
ve radyasyon dedektörleri vâsıtası ile, tümörün yeri tesbît edilmekdedir.
Radioizotoplarla, kan deverânının ve böbregin çalısması kontrol edilmekdedir.
Radyasyonların, maddelerden geçme enerjileri farklı oluyor. Bu sûretle maddelerin
kalınlıgı ölçülüyor. Uzun fezâ seyâhatlarında, atom enerjisi kullanan roketler
yapıldı. Bugün, yer küresi etrâfında dönmekde olan transit IV-A navigasyon
peykinin iki vericisinin enerjisini, atom pilleri saglamakdadır. Atom piline,
Amerikada (Snap) adı verilmekdedir. Bu piller 2.270 gram agırlıgında olup, bes
ton akümülâtörün, bes yılda verdigi enerjiyi hâsıl etmekdedir. Bu pil ile, deniz fenerleri
yapılmakdadır. On wattlık elektrik gücü veren atom pilinin, on sene çalısacagı
hesâb edilmekdedir. Atom generatörleri, elektrik enerjisi saglamakda ve bu
is için stronsium 90 maddesi kullanılmakdadır.
Nükleer enerji ile çalısan ilk yolcu gemisi (Savannah), [1965] de islemege basladı.
Bu gemi, onbin ton yük ile, Atlantigi yedi günde geçmekdedir. Hızı sâatde yirmibir
mil [otuzsekiz kilometre]dir. Bu gemi, üçbuçuk senede, ellisekiz buçuk kilo
Uranium 235 kullanacak, bütün yer küresini dolasacakdır. Baska gemilerde bu
isi yapmak için yüzbinlerce ton akaryakıt lâzımdır. Fekat geminin yapılması, çok
pahalı olmusdur. Atom enerjisi ile çalısan Nautilus denizaltı gemisi, [1957] de simâl
kutbunun buzları altından geçdi. Triton adındaki denizaltı gemisi de, [1960]
da, seksenüç gün su yüzüne çıkmadan dünyâyı dolasdı. Polaris tipindeki denizaltıların
onuncusu olan (Thomas Jafferson) gemisi, [1963] yılı basında Amerikan deniz
kuvvetlerine katıldı. [1963] yılı basında, batı Avrupa sâhillerinde vazîfeli, dokuz
atom denizaltısı vardı.
Güney kutbda çalısdırılan bir Amerikan reaktörü, binbesyüz kilowattlık elektrik
enerjisi gücünde olup, bir metre boyunda, altmıs santimetre çapındaki çekirdegi,
üç yılda bir degisdirilmekdedir. Bu enerji ile, ısı ihtiyâcı da te’mîn edilmekdedir.
Amerikan atom enerjisi komisyonu ile hava kuvvetlerinin elde etdikleri, seksenbes
ton agırlıgındaki bir robot, çok radioaktif olan sâhalarda bile, içindeki insanı
radioaktiviteden korumakdadır. Nükleer roket yaparken ve reaktör çalısdırılırken
kullanılan bu robot üzerinde periskop, fotograf makinesi, televizyon vardır.
Dört metre eninde, bes metre boyundadır.
Radyolardaki büyük ve agır transformatör ve lâmbaların yerine, bugün küçük
ve hafîf transistörler kullanılmakla, el, ceb radyoları yapılmakdadır. Elektronik hesâb
makinaları, elektronik beyinler, elektronik motorlar, fotograf makinaları, telefon
makinaları çok küçük ve dahâ kullanıslıdır.
Fezâya gönderilen peyklerin içine konan binlerce âlet, küçültme sâyesinde
mümkin olmakdadır.
Simdi, Amerikada, pille isliyen, çok küçük televizyon ve hastanın mi’desine inerek
resm çeken makinalar yapılmakdadır.
Radioaktif maddelerle tehlükesiz çalısmak, henüz mümkin olamamısdır. Büyük
bir reaktör bile, radioaktif su husûle getirmekdedir. Etrâfı tehlükeye koymadan,
bu su atılamıyor. Rusyada, dogu Almanyadan getirilen fen adamları, kullanılmıs
suların, biyolojik temizlenmesi ve uzvî maddelerin oksidlenmesi ve radioaktif
çekirdeklerin, iyon degisdirici reçinelerle emilmesi ve inbiklenmesi sûreti ile izo-
– 558 –
topların tutulmasına yardım eden bir üsûl hâzırladılar. Bunlar, erimez maddeler
hâlinde çimento içine bırakılmakdadır. Fransızlar, radioaktif artıkları bir jel ile tutup
polietilenle kaplı çelik kablarda saklamakdadırlar.
Radioaktif havayı da süzerek temizlemek lâzımdır.
Atom merkezlerinde çalısanlar, tabîb mu’âyenesine tâbi’ tutulmakdadır. Suâ’lara
yakalananların teshîs ve tedâvisi için, kan formülü tedkîk edilmekdedir. Son zemânda,
Yugoslav atom isçilerini tehdîd eden kazâ, çabuk ve müessir bir tedâvî lüzûmunu
isbât etdi.
Reaktörün fe’âl sâhasında insan bulunmaz. Burada, bütün isler, tele-idâreli
[uzakdan idâre edilen] veyâ otomatik âletlerle yapılmakdadır. Bu sâhanın dısında,
insanlar çalısabilir. Bunlar ancak dikkatli bir yıkama, elbise degismesi ve baska
sıhhî tedbirler aldıkdan sonra, buraları terk edebilirler. Kendini himâye etmek
ve gelen suâ’ları tanıyabilmek için, herkesin üzerinde fotograf filmleri ve ceb sayacı
bulunur. Atom fabrikasına hâricden kimse sokulmaz.
Etrâfa saçılan radioaktif maddeler ve izotoplar, insanlarda suâ’ların sebeb oldugu,
tehlükeli te’sîrleri hâsıl eder. Bu da, spektroskopda belli olur. Bugün 2.10-10 curie’yi
belli eden âletler yapılmısdır. Curie, suâ’ların mikdârını ölçmede kullanılan birimin
[ölçü vâhidinin] ismidir. Normal olarak, bir gram insan kemigi külü, gıdalarla
alınan, günlük Radium ve Thoriumdan husûle gelen, 5.10-13 curie ihtivâ etmekdedir.
Bu mikdâr, artmadan, hergün yenilenmekde, idrâr ve kazûrat ile muntazam
çıkarılmakdadır. Dünyânın, ortalama senelik suâ’lanması, 0,1 rad’dır. Buna mukâbil,
Hindistânın cenûbundaki Kerala civârında 1,3 rad’dır. Çünki, Kerala yakınında
monazit minerali çok bulunmakdadır. Bir mineral içinde % 19 thorium ma’deni
vardır. Bununla berâber, Brezilyada, bu mıntıkada oturanlar, suâ’lanmadan husûle
gelecek zarârları önlemek için tedbîr almamakdadır.
Suâ’ların hâd te’sîrinden baska müzmin ve bilvâsıta olan te’sîrleri de mühimdir.
Sigorta sirketlerinin istatistikleri, Amerikan radyologlarının ömrlerinin kısaldıgını
göstermekdedir.
LASER: Bir cam tüp içine kristal hâlinde bir katı veyâ sıvı yâhud bir gaz konur.
Tüpün bir ucuna yarı sırlı, diger ucuna tam sırlı birer ayna yerlesdirilir. Tüpe
çok kuvvetli enerji verilir. Bu, ısık, elektrik veyâ kimyâ enerjisi olabilir. Tüpdeki
maddenin atomları enerji emerek, elektronları yörünge degisdirir. Bu degismeden,
foton denilen enerji saçarlar. Fotonlar, diger atomlara da te’sîr ederek onların da
foton yaymasına sebeb olurlar. Açıga çıkan foton [Suâ’] enerjisi, aynalar arasında
gidip gelerek kuvvetlenir ve yarı sırlı aynadan dısarı çıkar. Laser suâ’ı olurlar.
Laser suâ’ları, paralel, aynı dalga boyuna sâhib, tek renkli, hemen hemen düz dalgalardan
meydâna gelir. Laser suâ’ları, delme, kaynatma, haberlesme, tıb, ölçme,
harb vâsıtaları gibi sâhalarda kullanılmakdadır. Amerikalılar, günes enerjisinden
istifâde ederek Laser yapabilmek için, fezâda tesîsât kurmaga çalısmakdadırlar.
Kim bulur, zor ile, maksadına, her zemân zafer,
gelir elbet zuhûra, ne ise hükm-i kader!
Hakka bırak her isini, esbâba yapıs yeter,
bu sözüm olsun sana, ârif isen, her an rehber:
Mihneti kendine zevk etmekdir, âlemde hüner,
gam ve nes’e insanda, böyle gelir, böyle gider.
– 559 –

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...