بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُBazı Sapık Mezhepler
Rablerinin gönderdiği Rasullere itaat etmemeleri sebebiyle sapıtan dalalet fırkaları vardır. Allah (Azze ve Celle) bir kutsi hadiste şöyle buyurmaktadır:
“Ben kullarımı hanifler olarak yarattım. Fakat şeytan onları saptırdı.”
Onları saptırdı, ifadesinin manası: Rablerinin emirlerine ve Nebilerin şeriatına asi olmaları sebebiyle onları doğru yoldan uzaklaştırdı şeklindedir. Bu sapık fırkaların kökleri devam etmekte ve onların kolları arzın her yerine yeni ve değişik isimlerle uzanmaktadır.
Müslüman kardeşim! Onların düştüğü hatalara düşmemen için bu fırkaların bazı isimlerini öğrenmen senin için evladır.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Yahudiler yetmiş bir fırkaya ayrıldı. Hristiyanlar yetmiş iki fırkaya ayrıldı. Bu ümmet de yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Biri hariç diğerlerinin hepsi ateştedir.’
Sahabeler:
−Onlar kimlerdir ya Rasulullah! dediler?
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Onlar benim ve ashabımın yolunda olanlardır’ buyurdu.”
Ebu Davud 4596
İmam Cemaluddin ibnu-l-Cevzi (Rahmetullahi Aleyh)’e, bu fırkalar bilinebilir mi? diye sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:
“Bazı ilim ehli, sapık fırkaların aslının altı tane olduğunu söylemiştir.
Onlar:
−Haruriye,
−Kaderiyye,
−Cehmiyye,
−Mürcie,
−Rafiziyye ve
−Cebriye’dir.
Bu fırkalardan her fırka on iki gruba ayrılmıştır ve yetmiş iki grup olmuştur.”
Biz, doğru yoldan ayrılan fırkaların müntesiplerinin din edindiği bazı hususiyetleri zikredeceğiz. Çünkü her işte asıl olanın, gerçek itikat olduğunu biliyoruz.
1) Haruriye
Yahut hariciler diye isimlenen grup. Onlar, Abdullah bin Kuva liderliğinde Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh)’e karşı çıkan, Harura denen yerde toplanan kimselerdir. Onların o zamanki sayısı on iki bin kişi idi.
İtikatları: Onların inancına göre, büyük günah işleyen kimseler cehennemde ebedi kalıcıdır. Erkek olsun, kadın olsun cihadı terk eden kâfir olur. Onlar, kendi düsturlarına iman etmeyenleri de tekfir etmektedirler.
Bu Harici fırkasından mutezile denen fırka türemiştir. Mutezilenin inancı haricilerin inancının aynıdır. Ancak bunlar, büyük günah işleyenin cehennemde ebedi kalacağını iddia etmiyorlar; onu iman dairesinden çıkarıyorlar, bununla beraber küfür dairesine de sokmuyorlar.
2) Kaderiyye
Onlar, Allah’ın kulların amellerini takdir ettiğini inkâr ediyor ve amelleri takdir eden, onları işleyen ve o ameller üzere hesaba çekilecek de kulun kendisidir. Bu sebeple kulu yaptığı fiilleri üzere hesaba çekmesi, Allah’ın kendi adaletindendir demektedirler.
Onlar: Allah kullara kendine itaatı emretmiş, asi olmalarını da yasaklamıştır. Allah, itaat ve masiyet fiili meydana gelmeden, kendine itaat edenle asi olanı bilmez demektedirler. Allah onların bu sözlerinden yüce ve münezzehtir.
3) Cehmiyye
Onlara Muattıle ve Nufat da denmektedir. Cehmiyye fırkası, Emevi devletinin sonlarında yayılmıştır. Cehmeyyi, Cehm bin Safvan’a nispet edilmektedirler. Mezhepleri, Allah’ın isim ve sıfatlarını inkar etmek üzeredir. Cehmeyyi aynı zamanda Mürcie ve Cebriyyenin azgınlarından sayılmaktadırlar.
İtikatları: Allah-u Teâlâ’nın sıfatlarını inkar etmektir. Sıfatlar hakkında: Rahmet sıfatı olmaksızın rahmet edici, işitme sıfatı olmaksızın işitici, görme sıfatı olmaksızın görücü, bilgi olmaksızın bilici, gücü olmaksızın güçlü demektedirler.
Allah’ın sıfatlarını bu şekilde nefiy ederken: Yaratanı yaratılmışa benzetmek istemediklerini ifade edip delil getiriyorlar. Müteakiben sıfatlarının tamamını inkâr ediyorlar yahut onları fiili manasını tahrif ediyorlar. Örneğin: Allah’ın rahmeti, O’nun iyiliği dilemesidir; Allah’ın eli, O’nun kudretidir; Allah’ın gözü, O’nun koruması ve gözetmesidir; Allah’ın arşa istiva etmesi, onu istila etmesidir… şeklinde tahrif etmektedirler.
Onlar, Allah’ın işitmesini, görmesini, eli olmasını, gülmesini, kızmasını, konuşmasını dünya semasına inmesini inkâr etmektedirler. Allah onların bu sözlerinden yüce ve münezzehtir.
4) Mürcie
İrca kelimesinden türemedir, İrca kelimesi tehir manasınadır. Amelin imandan sonra geldiği ve ona dâhil olmadığı kastedilmektedir. Onlar, haramları mubah sayan, emirleri yerine getirmeyen, onlarla amel etmeyen ve kalplerindeki imanla yetinen bir taifedir.
İtikatları: Onlar imanla beraber hiçbir günah zarar vermez demektedirler. Mürcienin bu inancı, günümüzde: İman sadece kalptedir, Allah çok bağışlayıcıdır, affedicidir. Ne kadar günah işlesen de ateşe girmezsin diyen kimselerin haline benzemektedir.
Onlar: Kelime-i şahadeti söyleyen kimse, bütün günahları işlese de asla cehenneme girmez demektedirler. Bu sözle, muvahhitlerden gayrının ateşten çıkamayacağı hususundaki sahih hadislere muhalefet ettiler.
İbni Akil (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Mürcieliği ihdas eden kimse, zındıklara ne çok benzemektedir. Âlemin ıslahı, asilere tehdidin sabit olduğunun bilinmesi ve onların cezaya çarptırılmasına inanılmasına bağlıdır. Onlar günahkârlardan korku ve Allah’ın kendilerini murakabe ettiği endişesini düşürdüler; şeriatın kanunlarını yıktılar. Herhangi bir şeyi, onu güzel yahut çirkin görme hususunda aklı hakem yaptılar.
İmanın tanımında doğru görüş onun üç şartı olduğu tanımdır:
1) Dille söylemek.
2) Kalple itikat etmek.
3) Uzuvlarla amel etmek.
Bu şartlardan herhangi bir şart yok olduğunda kul mü’min sayılmaz.
Yani: Bu şartlardan herhangi biri kaybolduğunda kişi kâmil mü’min olamaz ve kişi ameli küfre düşer.
5) Rafiziyye
On iki gruba ayrılan şia fırkasının azgınlarından bir fırkadır. Şia, Ali bin Ebi Talip (Radiyallahu Anh)’ın hilafeti döneminde, Müslümanlığını izhar eden küfür ve nifakın başı Yahudi Abdullah bin Sebe liderliğinde Müslümanları aldatmak için ortaya çıkmış bir taifedir.
Şia, o dönemde Ali ile Muaviye arasında çıkan fitneyi yok etmek için Hüseyin bin Ali’nin oğlu Zeyd’i terk ettikleri için Rafizi diye isimlendirildiler. Rafiziler iki taraf arasındaki oluşan fitneyi kızıştırmaya devam etti.
Nihayet bu fitnenin tesiri altında Müslümanlar birbirleriyle savaştılar ve Ali, Hasan ve Hüseyin (Radiyallahu Anhum) öldürüldü. Ehl-i Beyt imamlarının ölümünün yegâne sebebi onlardır.
İtikatları: Nebilik Ali (Radiyallahu Anh)’ın hakkıydı, ancak Cebrail hata etti ve vahyi Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e getirdi şeklinde iddia etmektedirler. Bu görüş daha ziyade Rafizilerden Alevilere isnat edilmektedir. Rafizilerden bazı gruplar:
Emiriye
Ali (Radiyallahu Anh)’ın Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e nebilikte ortak olduğunu söylemektedirler.
Şia
Ali (Radiyallahu Anh)’ın Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in dostu ve kendinden sonra imametini vasiyet ettiği kimsedir, sahabeler ve onlardan sonra gelen ümmet, Ali (Radiyallahu Anh)’ın dışında birine biat etmekle küfre girmişlerdir, demektedirler.
Navusiye
Ali (Radiyallahu Anh)’ın bu ümmetin en faziletli şahsı olduğunu, ondan daha faziletli kimseler de olabileceğini söyleyenlerin küfre girdiğini söylemektedirler.
İmamiye
Hüseyin’in oğulları haricinde hiç kimsenin imam olamayacağını, imamın Cebrail (Aleyhisselam) tarafından eğitildiği ve imam vefat ettiğinde Cebrail (Aleyhisselam)’ın onun yerine Hüseyin (Radiyallahu Anhuma)’nın soyundan başka bir imam getirdiği söylemektedirler.
Yezidiye
Hüseyin (Radiyallahu Anhuma)’nın soyundan bir imam bulunduğunda onun dışında başka kimselerin arkasında namaz kılmanın caiz olmadığını söylemektedirler.
Lainiye
Osman, Talha, Zübeyr, Muaviye ve Aişe (Radiyallahu Anha)’ya lanet etmektedirler. Bu fırka, sahabelere devamlı lanet okuduğu için bu ismi almıştır.
Nasihiye
Reenkarnasyon inancına sahiptirler. Yani: Bir insan öldüğünde onun ruhu bir başkasına girer ve onda yaşar demektedirler. Onların, bunların dışında Yahudi, Hristiyan, Mecusi ve Putperestlerin sapık görüşlerinden iktibas edilmiş birçok garip ve sapık görüşleri bulunmaktadır.
6) Cebriye
Onlar kaderiye fırkasının tam zıddıdır. Şöyle demektedirler: Allah her şeyi yaratan, itaat ve isyandan her ameli var eden olması cihetinden kulları için takdir ettiği, onların da icbar olunduğu, kendileri için irade ve güç olmayan şeyler üzere insanları hesaba çekmesi Allah için adalet değildir demektedirler.
İbni Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) şöyle diyor:
“Genel olarak kıble ehli arasında İslam dininden çıkma derecesinde ihtilafın, sapıklığın ve ayrılığın meydana geldiği meseleler altı meseledir:
1) Allah’ın isimleri, sıfatları ve fiilleridir.
2) Dinin isimleri ve hükümleridir. İslam, iman, ihsan, küfür ve şirkin tarifi buna misaldir.
3) Kulların fiillerinin yaratılması, o muhayyer midir, yoksa müseyyer midir?
4) Günahları işleyenlere dünya ve ahirette vaat edilen cezanın infazı ile cennet ve cehennemin hakikati hakkındadır.
5) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Ehl-i Beyti ve değerli ashabının konumu hakkında.
6) İfrat ve tefrit arasında iyiliği emredip kötülüğü yasaklamak hakkındadır.”
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ |
27 Ağustos 2013
BAZI SAPIK MEZHEPLER
Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...
-
Online Yıldızname Burcu Hesaplama 1. Yol: Arapça Harflerle Ebced Yöntemi Öncelikle "cinsiyet"inizi seçin ve aşağıdaki ...
-
Harflerin Enerjileri A-Z Alfabedeki bütün harflerin enerjileri ve anlamları. İsminizde bulunan, isminizin başladığı harflere göre ka...
-
1 / 24 1 AMAL'İ MÜCERREB-1 2 Bilinmeyen Yönleriyle Satanizm - Bulent Kısa 307 say...