07 Nisan 2013

Türklerin Orta Asya ( Türkistan)'dan Çıkışı ve Göçler


Türklerin Orta Asya ( Türkistan)'dan Çıkışı ve Göçler

Türklerin tarih içerisinde çok geniş bir coğrafyaya yayıldıkları 
ve göç ettikleri bölgede güçlü devletlerkurduklarını biliyoruz. 
Bu Türk göçleri, atalarımızın ilkel göçebe bir toplum yapısına sahip oldukları
gibi, yanlış ve haksız bir iddianın da mesnedi olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Halbuki bu göçlerin
sebep ve sonuçları göz önüne alındığında, Türklerin ilkel göçebe bir anlayışla değil, aksine, kendine
has yüksek bir kültür ve medeniyetin sahibi ve yayıcısı olarak göç ettikleri görülür. 

Dünya üzerinde
atı ilk kez ehlileştiren ve onu binek hayvanı olarak kullanan Türkler, atın sağladığı hız ile yüksek
devlet ve toplum telâkkilerini geniş coğrafyalar üzerinde hâkim kılmıştır. Konar göçer, atlı yaşantının
temelinde büyük oranda hayvancılık ve kendine yeterli bir ziraat kültürü yer alır. Dolayısıyla, Türk
göçleri bu yaşantıya uygun olan sahalara doğru olmuştur.
Hem Türk tarihi hem de Dünya tarihi üzerinde çok büyük tesirleri olan bu göçlerin birçok sebepleri
vardır. 

Bu sebepleri şöyle sıralayabiliriz:

1-GÖÇLERİN SEBEPLERİ

İktisadî ve Sosyal Sebepler: Daha çok hayvancılıkla geçimlerini sağlayan Türkler, kuraklık, salgın
gibi tabiî olayların etkisiyle göç etmek zorunda kalmışlardır. Otlakların yetersiz kalması veya
nüfusun artması, Türkleri, iklimi ve coğrafyası müsait yeni bölgelere sevk etmiştir. M.S.IV. yüzyıldaki
Hun göçlerinde, Orta Asya'da hüküm süren "kuraklık"ın etkili olduğunu biliyoruz. Toprağın artan
nüfusu besleyemez hâle gelmesi veya hayvanlar için yeterli otlakların kalmaması, iktisadî düzeni
sarstığı zaman, Türkler, kendi yaşantılarına uygun, tabiatın zengin ve nispeten nüfusun az olduğu
bölgelere yönelmişlerdir.

 Selçuk Bey ve Arslan Yabgu'ya bağlı Türkmenlerin Horasan ve Harezm'e
göçmeleri veya XI.-XII. yüzyıllarda, Anadolu'nun Selçuklular tarafından fethinde bu durumu görebiliriz.
Siyasî Sebepler: Yabancı kavimlerin baskısı veya kendi aralarındaki hâkimiyet mücadelesi göçlerin
diğer bir sebebidir. Meselâ XI. yüzyıldaki Kitanlar'ın hücumu Türklerin batıya göçlerini beraberinde
getirmiştir. Orhun-Yenisey'deki Uygur Devleti'nin 840 yılında yine bir Türk kavmi olan Kırgızlar
tarafından ortadan kaldırılması, Kutlu yurt Ötügen'in elden çıkmasıyla neticelenmiş ve Uygurlar,
Turfan, Kansu, Tarım Havzası gibi daha güneydeki bölgelere göç etmek zorunda kalmışlardır. Belki
de Uygurların meşhur "Göç" destanı bu olayın hatırasını taşımaktadır.

Destanda vatanı sembol eden "Kutlu Dağ"ın Çinlilere verilmesi ve Çinliler tarafından dağın
parçalanarak Çin'e götürülmesi, ülkede felâket ve kuraklığa sebep olur ve bütün canlı cansız
mahlûkat "göç, göç" diye inler. Bu ilâhî emre uyan Uygurlar, Beşbalıg'ın olduğu yere gelerek beş ayrı
şehir kurarlar. İlkel göçebelerde görülmeyen bu mukaddes vatan anlayışı, istiklâl ile
perçinlenmektedir. Türkler, istiklâlini kaybetmektense göç etmeyi yeğlemişler ve kendilerine yeni
vatan aramışlardır. 

Türklerdeki bu güçlü vatan oluşturma ve devlet kurma geleneği, atalarımızı yeni
fetihlere sürükleyen diğer önemli bir sebeptir. Zaman içerisinde, dünyayı huzur ve sükûna
kavuşturmayı, insanları adalet ve eşitlik içinde yönetmeyi töresinin bir hususiyeti olarak hedefleyen
bu fütuhat anlayışı, Türklerde, "Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi"nin doğmasını sağlamıştır. Dolayısıyla

Türk göçleri ilkel göçebe anlayışından farklıdır. Göçebeler vatan kavramını tanımayan, nerede
duracağı belli olmayan ilkel topluluklardır. Türkler ise vatan kabul ettikleri ülkede, belirli yaylak ve
kışlaklar arasında yaşayan "töreli" bir millettir. Bu sebeple eski Türkler konar göçer bir hayat
yaşamaktaydılar.


Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...